Fikret İLKİZ
Yeniden Dersim ve “38”
27 Kasım 2011 Pazar

Geçen yıl sinema, görsel ve yazılı basın üzerinde “baskı” platformu oluşturma projesi vardı. Bir Devlet Bakanı, devlet eliyle örgütlenecek sivil inisiyatifin “toplumun genel ahlak kurallarını ve bu anlamda vicdanını rahatsız eden birtakım filmler ve görüntülerle ilgili televizyon filmleri” nedeniyle görsel ve yazılı basın üzerinde baskı unsuru oluşturacak bir mekanizma “düşündüklerini” söylemişti. Bu görüş üzerine “Yayıncılara Baskı Mekanizması” (11 Ekim 2010) başlıklı yazımda; “Kültür ve sanata, yazıya, televizyona, radyoya karşı “baskı” yaratmak, baskı mekanizması işletmek, devleti ve devlet eliyle toplumu daha çok temsil eden (!) “sivil inisiyatif” örgütlemek, faşizmin kilometre taşlarından birisidir ve demokratik toplum düzeni için en tehlikelisidir.” demiştim. 
 
Bu yazımda vicdanı rahatsız eden filmler ve “kamuoyu hassasiyetleri” için örnek olarak Çayan Demirel’in "38" adlı Dersim hakkındaki belgesel filminin ticari dolaşıma ve gösterime sunulması için yapılan başvurunun Kültür ve Turizm Bakanlığı Değerlendirme ve Sınıflandırma Kurulu'nca 18 Ekim 2007 tarihinde uygun görülmemesi ve filmin gösteriminin yasaklanması hakkındaki düşüncelerimi yazmıştım.
 
“38” filmi için dava açıldı ve Bakanlık işlemini iptal eden Ankara 7. İdare Mahkemesi kararına göre; “Tüm bu açıklamalar ışığında, Cumhuriyet Tarihinin bir dönemine ilişkin olayları -belli bir perspektiften olsa dahi- ele alan ve bu olayları bilim adamlarının açıklamaları doğrultusunda yerel halk unsurlarının anıları ile birlikte değerlendirmeye çalışan dava konusu belgesel filmin daha önce topluma açık alanlarda gösterildiği, internette çeşitli video paylaşım sitelerinde halen yayınlandığı, buna karşın toplum içerisinde kayda değer bir farkındalık yaratmadığı, diğer bir deyişle kamu düzenini olumsuz etkilediğine dair her hangi bir veriye hali hazırda ulaşılamadığı gibi, filmin genelde toplum ve kamu yönetimi, özelde akademik ve entelektüel dünyanın karşıt adlandırmaları ve tezleri geliştirmesi için, canlandırıcı bir temel oluşturabileceği hususu da dikkate alındığında söz konusu belgesel filmin Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi Ve Sınıflandırılmasına İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 11. maddesine aykırı olduğundan söz edilemeyeceğinden, anılan belgesel filmin ticari dolaşıma ve gösterime sunulmasının uygun bulunmaması yolundaki dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.” 
 
Kararda yazılı olduğu gibi, -belli bir perspektiften olsa dahi- Cumhuriyet tarihinin geçmiş acıları ile yüzleşmek isteyenler için “38” adlı belgesel filminin, izlenmesine izin verilmelidir ve film yasaklanmamalıdır. Çünkü gerçekleri bilmek herkesin hakkıdır.
 
Bu yüzden 2011 yılında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın Dersim olayları nedeniyle ve Devlet adına “özür dilemesi” basit bir olay değildir ve çok olumlu bir davranıştır. 
 
Aynı Devletin Kültür ve Turizm Bakanlığı, bu “özür”den sonra yeniden sorgulamalıdır.
 
“Yayıncılara Baskı Mekanizması” başlıklı yazım için Kültür ve Turizm Bakanı adına gönderilen açıklama 24 Ocak 2011 tarihli yazımda aynen yayımlanmıştı. Bakanlık bu yazıda Çayan Demirel’in “38” belgeselinin “belgesel niteliği” taşımadığı ifade ediyordu ve bu yazının en dikkat çekici bölümlerine aşağıdaki gibiydi: 
 
“Gazete köşesindeki yazınızda “38” adlı filmle ilgili işlemler anlatılırken Kanun ve yönetmelik hükümlerine istinaden oluşturulan ve her biri kendi alanında söz sahibi 9 üyeden oluşan Değerlendirme ve Sınıflandırma Kurulunun verdiği kararlar dikkate alınmalı ve filmin başından sonuna kadar devam eden propaganda unsurları da göz ardı edilmemelidir.
 
Bu nedenlerden dolayı, kanunların olmadığı ya da uygulanmadığı toplumlarda sağlıklı bir kamu düzeninden bahsedileceği gibi filmin, “halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklerine sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa tahrik ettiği” ve gösterime girdiğinde kamu düzenini ihlal etmeye sebep olabileceği alenen görülmektedir.” ( Bakan Adına gönderilmiş yazı. Sayı: B.16.0.THS.0.11.05.00 -05.03/267952
Tarih: 31.12.2010. Konu : “38” adlı film)
 
Kanunların olmadığı toplumda bile, eğer hukuk varsa, sağlıklı bir kamu düzeni de vardır. Eğer hukuk yoksa var olan kanunlarla “müesses nizamı” yürütemezsiniz.
 
Kanunlarınız olabilir ama meşru amaca uygun düşmeyen biçimde kullanılırlarsa sağlıklı bir kamu düzeninden zaten söz edilemez.
 
Başbakan, devlet adına özür diledi. Kamu düzeni mi bozuldu? Halkın sosyal sınıf, ırk, din mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklerine sahip bir kesimini, diğer kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa tahrik etmiş mi oldu?
 
Sanat ve özgürlükleri korumak adına istediğiniz kadar kanun yapın. Uygulanmadıkları sürece hâkim kılmaya çalıştığınız, aslında “kamu düzenini koruma” zihniyetinizin bir çeşidi olan “sansür”dür hala geçerli olan.  
 
Çok korumak istediğiniz kamu düzeninizi istediğiniz gibi koruyabilir ve kanunları bildiğiniz gibi uygulayabilirsiniz, hepsi sizin olsun.
 
Sanat ve sanatçının özgürlükleri, günlük politikaların insafına terk edilmeyecek kadar değerlidir. Çünkü eserleriyle insan onurunu koruyan sanatçıdır. Kamu düzeni koruyucularının anlayamadıkları da budur.  

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
İzmirli kız ve Onur E. Yıldız meselesi
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Parti tabanı Özel’den kopuyor mu?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
CHP ne yapmalı?
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Sinema dünyasına İzmirli iki yıldız!
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Neden toprak reformu yapılmalı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Eril toplumda kıyamet alametleri...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İzmir’e kruvaziyer niye gelsin?
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İzmir’in sokakları hem kız hem deniz kokar… 
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çocuk nasıl şımarır?
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve bugün Türkiye (8) 'Sokak satıcıları'
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva