Gönül Soyoğul
Yemişim kolesterolünü!
11 Ekim 2010 Pazartesi

Yeterince ciddi konumuz, bu ciddi konulara ciddiyetle eğilen yeteri kadar kalem erbabımız var nasılsa deyip, pazartesilerin dayanılmaz ağırlığında, haftaya yavaş/yağlı bir giriş yapsak fena mı olur?
*
Geçen haftayı, -üzerinize afiyet- hastanelerde geçirdik.
Değerli eşim, can dostumuz Dr. Nazan Pedükcoşkun’’un himayelerinde ağrıyan boynunun, uyuşan kollarının sebebi hikmetini araştırırken, benim yolum da Eşrefpaşa Hastanesi’’ne düştü. Babamın iki gün ayakta, üç gün yatakta geçen günlerine neyin neden olduğunu bulup, bizim dipçik gibi ihtiyarı hasta eden her neyse, yere sermek için, sabahın köründe kalktık gittik Acil’’e.
Girişi Acil’’den yaptık ama yapılması istenen tahliller ve sonrasında bu tahlilleri tekrar doktora göstermek için, yaklaşık 6 saatimizi hastanede geçirdik.
Neyse ki hastane tertemiz, her birimdeki görevliler fevkalade yardımcı/kibar olduğu, güneşli havada kafeteryada babamla sohbet edip gazeteleri fal köşelerine kadar okuyup hatmetme fırsatı bulduğumuz için çok sıkıldığımı da söyleyemeyeceğim.
Üstüne bir iyi haber/bir kötü haber alınca da’…
Kötü haber; safra kesesinin taş ocağı gibi çalışmasıydı ve zaman zaman safra kanallarını tıkayan küçük taşlardı ihtiyar delikanlıyı yere seren, halsizleştiren, tatsızlaştıran.
İyi haberse, ihtiyar delikanlılığının ’‘bilimsel’’ olarak da kanıtlanmasıydı.
90 yaşındaki babamın kan değerleri 18’’lik delikanlılara tur basıyordu; karaciğer, böbrekler ve pankreas desen cillop gibiydi.
Ama beni en çok şaşırtan, kolesterol ve trigliserid oranı oldu. İyi kolesterolü yüksek, kötüsü düşük, kandaki yağları ise yok denecek kadar azdı.
Hadi bakalım gel de sorgulama!
Çünkü benim ana/baba evimde, sebzeler sızma zeytinyağıyla, etliler, pilavlar, makarnalar da bin yıldır tereyağı ile pişer. Hem de öyle kaşığın ucuyla falan konmaz babamın köylülerden aldığı o sarı topak yağlar yemeklere; kalıp halinde eklenir!
Benim ana/baba evine köftelik kıyma haricinde mutfağı dana eti asla girmez.
Ne yenir? Kuzu. Hem de kemiklisinden/yağlısından, haftanın en az 3 günü’… Ayrıca ayda bir ciğer, vakti zamanında da fırında oğlak.
15 günde bir tavuk, ayda bir, bilemedin iki kez balık yenir. Tavuk tereyağında nar gibi kızartılır, balık da genellikle tavada (zeytinyağında) çıtırlaştırılır.
Yumurta sayısında hiçbir kısıtlamada bulunmadıklarını, eve sokulmayan ayçiçeği/mısır özü ve riviera zeytinyağına karşılık, son 3 yıla gelene kadar babamın kurbanı kesip malum yağlarından anneme kuyruk yağı hazırlattırdığını ve bunu bazen etli yemeklere karıştırdıklarını, hızını alamayıp ekmeğin üzerine sürüp yediğini de yazayım da ne demek istediğimi anlayın!
Şuruplu serbetli tatlılara (baklavalara/kaymaklı ekmek kadayıflarına) ise hiç girmeyeyim!
*
’‘Et obur’’ baba evine karşılık, bizim ’‘ot obur’’ eve gelince’…
Bende kolesterol tavan, kızda tavan, Cemal’’da tavan.
Kandaki yağlar desen, doktorların ağzını açık bırakmış durumda. Yanlışlık olmalı deyip ikinci kez kan almaya kalkışan bile var.
Oysa, küçük kaçamaklar dışında mutfağımızdaki her şey tıp dünyasının istediği/dayattığı tarzda. Ya da yakınlıkta diyelim.
Tavuk/balık baş tacımız, kuzu eti eve girmez, tereyağı tadımlık, haftada bir ya da iki dana eti, bol yeşillik, bol ot.
Ama ne zaman kanımıza baktırsak, sonuç kanımıza dokunuyor.
Baba evinin yağları, babamda/annemde görünmüyor; kıtlık varmış gibi benim damlalıkla kullandığım yağlarsa, doktorları dehşete düşüren sonuçlara ulaşıyor.
Geçen gün Kümes Hayvanları Kongresi'nde konuşan ve gün aşırı yumurta yenmesinin faydalı olduğunu tekrarlayan Memorial Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof.Dr. Bingür Sönmez, ’“Yıllarca insanları kolesterol manyağı yaptık, kolesterol fobisi yarattık. Aslında gerçek düşman katı yağlar ve karbonhidratlardır. Özellikle katı yağları yemesinler. Karbonhidratı, şekeri hayatlarından çıkartsınlar. Katı yağları kesinlikle tüketmesinler’” demişti.
Kolesterol manyağı olduğumuza katılıyorum ama ’‘katı yağ ve karbonhidratların zinhar eve sokulmaması’’na itirazım var benim.
Yumurtayı serbest bırakıp şimdilerde günah çıkartan bilim dünyasının, yarın/birgün tereyağı ya da kötüledikleri her ne ise onlar için de aynı şeyi yapacağını, mesela ’‘ittir edin danayı, bol bol kuzu eti yiyin, ekmeğinizi de tereyağına bandırın’’ diyeceği günlerin geleceğini, dünya nimetlerini korkmadan/ağız tadıyla yemenin nasip olacağını bekliyorum şahsen.
O güzel günler gelene dek, ’“kolesterolde tehlike sınırı 300, trigliserid’’te 400’’dür’” gibi bir açıklama da fena olmazdı hani’…
 

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Pişmanlıklar
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Gürgen Kral
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Atatürk bizden biridir!
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (6) “Hamam mı? yoksa Spa mı?”
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Rüşvet ile jest arasında!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Stoilov’a nazar değdi!
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
Kirpi ikilemi – Hayır deme sanatı
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Netameli meseleler 7
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bir portre: Sadullah Usumi
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Nasıl toprak reformu yapılmalı?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva