Gönül Soyoğul
Yakıştı mı şimdi bu Gandi Kemal’e?
27 Nisan 2011 Çarşamba

Yıllar önce ODTÜ'ye konuşma yapması için çağrılır Can Yücel.
Üç bin kişilik mimarlık amfisi tıklık tıklım dolu, hatta ayakta onlarca kişi vardır...
Can Yücel konuşmaya şöyle başlar:
- Biz hiç bi b.k olamadık!
Salondakiler bir anda neye uğradıklarını şaşırırlar. Derin bir sessizlik kaplar ortalığı...
Salona gelmeden önce 3 bira ve yarım votka içmesine rağmen muhteşem bir konuşma yapar ünlü şair. Hiç şüphesiz bol küfürlü bir konuşma...
 
Söyleşinin soru-cevap kısmında ön sıralarda oturan hanım hanımcık bir kız öğrenci parmak kaldırıp Can Yücel'e şöyle sorar:
-Can bey, bizler şiirlerinizi ve düşüncelerinizi çok beğeniyoruz, size büyük bir saygı duyuyoruz ama konuşmalarınızda çok fazla küfre ve argoya yer veriyorsunuz, küfürlü konuşmasanız olmaz mı?
Can yücel önce susar, sonra yavaşça doğrulur, o kocaman ellerini kürsünün üzerine koyup:
“Küfür, burjuvazinin ağzında bir lağım çukurudur... Küfür, işçi sınıfının ağzında bir çiçektir!” deyince, salonda müthiş bir alkış kopar.
Sonra tamamen ayağa kalkıp şöyle bitirir konuşmasını:
“Arkadaşlar, bugün de çok kafa s….m!”
*
Küfür deyince akla ilk gelen isimlerden biri olan, kendini ‘Ben bir osuruk ağacıyım yellendikçe şiirler açan’ rahatlığıyla tarif eden şair Can Yücel’i andım bugün gazetelere göz atarken…
Ne yazık ki, her küfürbaz, Can Yücel gibi sevimli olmuyor ya da her küfürbaza küfür, ona yakıştığı gibi yakışmıyor.
Kaldı ki, küfürbazların şahı Can Baba ‘analar’ üzerinden küfür de etmiyor.
Can Yücel’in yıllar önce ODTÜ’de söylediği söze ‘Küfür burjuvazinin ağzında bir lağım çukurudur… Küfür işçi sınıfının ağzında bir çiçektir” sözünü dönersek…
Küfrün ‘siyasetçinin ağzında’ bir çiçek olmadığına kanaat getirmiş biri olarak; ne ‘ananı da al da git’ sözünü yakıştırmıştım bir Başbakan’a… Ne de ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu’nun ‘ananı’ diye başlayıp sonuçlandırmadığı ama yüzündeki müstehzi gülüşle ‘siz ne demek istediğimi tahmin ettiniz’ deyişini.
İlki ne kadar yakışıksızca, ikincisini de aynı ölçüde kaba/yakışıksız/seviyesiz buldum.
Ve bu yüzden… Bir seçmen/bir kadın/bir anne olarak…
Sokakta/trafikte/stadyumda yeteri kadar duyduğumuz, her duyuşumuzda tüylerimizi diken diken yapan ‘analı küfürleri’ siyaset meydanına da taşıyan Sayın Kılıçdaroğlu’na ‘kimin kaleme aldığını bilmediğim ama her satırına katıldığım’ küfürle ilgili şu tespitleri hatırlatmakta fayda gördüm.
Umarım aklı başında bir CHP’li, bu satırları kendisine iletir…
 
“Bir dildeki küfürler, o dilin sahibi olduğu milletin bilinçaltını ortaya koyar. Buna göre milletler, ‘en zayıf oldukları noktaları’ birbirlerinin yüzüne vurmak suretiyle bir küfür kültürü oluştururlar. Ayrıca, yine milletler, güç göstergesi olarak algıladıkları şeyleri, küfürlerinde ‘üstünlük kurmak’ için kullanırlar.
Sadece küfürlerini inceleyerek, o toplumun nasıl bir sosyopsikolojik yapıda olduğunu anlayabilirsiniz.
Öncelikle şu rahatlıkla söylenebilir ki, küfürler ‘eril’ kimliklidir.
Bu, doğanın canlıya -tüm canlılara; sadece insana değil- yüklediği yapı gereği, güç kelimesinin bir yerde de ‘cinsel üstünlüğü’ barındırmasının bir sonucudur. Fiziksel güç açısından üstün olan eril kimlik, cinsel manada da dişiden üstün olacaktır.
Cinsel manadaki bu üstünlük, daha doğrusu, ‘cinselliğin güç olarak algılanması ve dişi olana üstünlük elde edilmeye çalışılması’ hali ise bir tek insanlarda görülür.
Buradan hareketle, insan özelinde ve onun da ötesinde Türkiye özelinde küfür sosyolojisini uygulayacak olursak, şu sonuçlara varırız:
Er kişi, kızdığı kişilerin çevresindeki hatun kişilere kendi silahıyla -erkekliğiyle- saldırmadıkça rahata, huzura ermez. Çünkü, er kişinin sahip olduğu ve kullanma hususunda da tam ehliyete malik bulunduğu tek gücü cinselliğidir.
Er kişinin, karşılaştığı binbir sorunda muhatabı, yani sorundan mütevellit hakaretlerin öznesi, sorunu çıkaran diğer er kişi değil, onun yakınında bulunan bir hatun kişidir; her ne hikmetse, ‘kendisine yol vermeyen şoförün annesi, zam talebini geri çeviren patronun karısı, gürültüsüyle onu rahatsız eden komşusunun kızı’ sorunu çıkaran er kişinin bu eyleminden sonraki hakaret cümlelerinde en başta adı anılanlardır.
Sosyal hayatta kendini başka şekilde ifade edemeyen er kişi, doğanın kendisine verdiği gücü, görece güçsüz olan hatun kişiler üzerinde kullanacak ve egemenliğine egemenlik katacaktır.
Bir er kişi için en büyük rakip, hemcinsidir. Bu rekabet de er kişinin etrafında bulunan hatun kişilerle başka er kişilerin bir arada oldukları durumlarda belirginleşir.
Rakibine kızan ve onun canını yakmak isteyen er kişinin sahip olduğu tek gücü, genel kabul gereği, ‘sadece hatun kişiler üzerinde’ etkindir. O halde, hemcinsi üzerinde kullanılması düşünülemeyecek olan bu güç, ‘rakibi cezalandırma ve ona acı verme’ maksadı doğrultusunda, rakibinin etrafında bulunan ve kendisinden daha güçsüz olan hatun kişiler üzerinde kullanılacaktır.
Bu hatun kişiler de genellikle anne, eş olmaktadır…
 
Bu küfürlerin öznesinin anne, eş vb hatun kişilerden seçilmesinin bir diğer nedeni de sosyolojik manada, bu kişilerin ilgili er kişi nazarındaki "kutsiyetleri"nde gizlidir.
Doğu toplumlarında özellikle ‘anne, eş ve kız kardeş’, son derece kutsaldır. Onlara yönelik en ufak bir küfür, cinayet sebebi dahi olabilmektedir. İşte rakibine kızan er kişi, bu kutsal olanlara saldırarak ‘rakibini devirmek, onu yapamazsa bile sendeletmek’ istemektedir. Sözle dahi olsun, küfrün işaret ettiği eylemi dile getirmek, er kişinin rahatlaması için yeterlidir.
Psikoloji açısından bakılırsa bu durum, sorunlardan kaçış noktasında yansıtma eylemine örnek verilebilir; rakibe duyulan öfkeyi onun eşine, annesine yöneltme, yansıtma.
Devamında gelen "rakibi yenme" eyleminde de devreye küfür sosyolojisi girer.
Annesine küfredilen er kişinin toplum nazarında küçük düşmesi, küfür sosyolojisinin söylemek istediği şeydir aslında ve saldıran kişiyi küfrüyle yenen er kişinin zaferi, onun tatmin vesilesidir…
*
Bir seçmen/bir kadın/bir anne olarak… Sayın Kılıçdaroğlu’na ‘bu seçimin sonuçlarının onu değil halkı tatmin etmeye vesile olmasını’ dilediğimizi hatırlatıp bu hususu aklından çıkarmamasını isteyerek…
Her küfredenin –ki o anaları/bacıları karıştırmazdı- Can Yücel gibi sevimli olamayacağını… Analar üzerinden bu düzeyde siyasetin söyleyeni çirkinleştirmekten başka işe yaramayacağını, analara küfrün Gandi’likle asla bağdaşmayacağını, ayıp denen bir şey olduğunu vurgulayarak…
Gerçeğinin, Mahatma Gandhi’nin bir sözüyle noktalayalım bu yazıyı.
“Dünyada görmek istediğiniz değişikliğin kendisi siz olun…”

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 4 yorum var, 4 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
darkangel 3 Mayıs 2011 Salı 17:57

3 dönemdir chpye oy verdim izmirde açıkçası bir hal yenmedi bu dönem akpe vercemmmmmm

Yorumu oyla      17      9  
erken değilmi 3 Mayıs 2011 Salı 00:42

gönül hanım erken değilmi belediyeyi hemen temizlediniz bekleyin görün yargı araştırsın temizlensin chp nin içi boşalmıştı seçim sıtarejısı bitmişti siz başlattınız yarın araştırma şirketleri chp o/60 izmirde derler hayırlı olsun

Yorumu oyla      19      11  
chp sempatizanı 30 Nisan 2011 Cumartesi 23:57

ecevitçiydim 2000 lerde öldü dsp de bitti dedim sosyal demokrat bir parti aradım bulamadım gandi kemal çıktı geliyor halkın adamı dedim bu seçimlerde oyumu vermeyi düşünüyordum birde baktım ki ülkenin başbakanının anasına küfür ediyor oy vereceğim lider aman ne yapıyorsun vatandaş yarın gelir senin anana da küfreder dedim bu küfürbazdan başbakan olmaz,dedim vaz geçtim

Yorumu oyla      22      10  
MERİH CANITEZ 27 Nisan 2011 Çarşamba 22:31

SİYASET MAKYAVELİSTLERİNİN BİLE SESSİZ KALDIĞI 'GANDİL' E,İZMİRLİYİ İZMİRLİ YAPAN YANLIŞA SESSİZ KALMAMA ÖZELLİKLERİNİZİ ORTAYA KOYARAK TEPKİNİZİ TÜM İZMİRLİLER ADINA PAYLAŞIYORUM.

Yorumu oyla      36      7  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Stoilov’a nazar değdi!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Gönlüm hep seni arıyor neredesin?
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
Kirpi ikilemi – Hayır deme sanatı
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İzmirli giderek kendini daha kötü hissediyor
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Netameli meseleler 7
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bir portre: Sadullah Usumi
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Tire pazarında…
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
İsrailli çocuklara mektuplar (2) Barış sizin elinizde çocuklar!
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Nasıl toprak reformu yapılmalı?
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Yaşamak...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva