Ümit YALDIZ
Ve ekip ’‘tarih’’ oldu
7 Temmuz 2010 Çarşamba

CHP, hem ülke genelinde hem de İzmir özelinde ciddi bir değişim, dönüşüm yaşıyor.’¶ Baykal’’ın kaset skandalıyla alabora oluşu, Gandi Kemal’’in dümene geçişinden sonra beklenen çıkışı yakalayan ve iktidar özlemiyle yanan örgütüne umut veren CHP, yapısal olarak da kendini yeniden biçimlendirmeye başladı.
Eski Genel Başkan Deniz Baykal döneminde parti içinde oluşan/oluşturulan adama/kişiye dayalı ekipleşme mantığı, sadece Genel Sekreter Önder Sav’’a has bir durum değildi.
Parti tarihinde onlarca ekipten söz edilebilir. Ancak 1980 öncesi ideolojik temelde kurulan ekipler, yine ideolojik/etnik kırıntıların etkisi olmakla birlikte son dönemde daha çok ’‘adama, kişiye’’ dayalı oluşmuştu.
Ertuğrul Günay, Adnan Keskin, Eşref Erdem gibi isimler partide bir dönemin ekip başları/şefleriydi. Bu türden ekipleşme mantığının son dönem temsilcisi ise Eski Genel Başkan Deniz Baykal’’ın bizzat kendisiydi.
Kaset skandalıyla birlikte yaşanan süreçte önemli ölçüde tasfiye edilen isimler ’‘Baykal ekibi’’ olarak biliniyordu bu yüzden de.
Son kurultayda Baykal ekibi, Sav ekibi tarafından tasfiye edilirken,  Sav ekibi gücünü arttırıyor, partideki hakimiyet oranını yüzde 80’’lere çıkararak adeta ’‘tek ekip’’ yani ’‘partinin kendisi’’ haline geliyordu.  
Bunun en önemli nedeni ise Sav ekibinin oransal gücünden çok birlikte hareket edebilme kabiliyetinin yüksek oluşuydu. İyi organize olup, hızlı hareket edebilen, disiplinli ve hiyerarşik bir duruş sergileyen Sav ekibi, bu gücünü kaset skandalıyla birlikte ortaya çıkan dönemde net bir şekilde ortaya koyuyordu.
Bu ekibin ’‘doğru hamle’’ noktasındaki en büyük şansı, tabi ki hiyerarşik sıralamanın en tepesindeki isim Genel Sekreter Önder Sav’’dan başkası değildi.
Hem partinin ’‘ikinci adamı’’ kimliğinden aldığı güç hem de çalışma disiplini, kendine has sistematiği Sav’’ı kurultay öncesi yaşanan olağanüstü süreçte öne çıkardı. ’‘Aklımı duygularımın önüne koydum’’ diyerek attığı doğru adımlar sadece ekibini değil, partisini de kurtarıyordu.
**
Kurultay’’la birlikte iki şey yaşandı CHP’’de’… Bir yanda zafer sarhoşluğu öbür yanda tasfiye olmanın dayanılmaz acısı.
Kendini ne Sav ekibine ne de Baykal ekibine yakın görenler ise süreci yorumlamaya ve nerede durması gerektiğine karar vermeye çalışıyordu. Tasfiye olanlar, Angora’’ya çekilip Baykal’’ın etrafında kümelenmeye, ’‘Bir gece ansızın gelebilirim’’ şarkısını söylemeye başladı.
Genel Sekreter Sav ise kendinden emin bir tavırla olanları yorumlamaya, örgütteki çatlak sesleri tamir etmeye çalışıyordu. Ağrı, Samsun, İstanbul, Adana ve Hatay’’dan sonra örgütsel tamir sırası İzmir’’e ulaştı.
**
Sav’’ın düğünü için gittiğim Ankara’’da Genel Sekreter Yardımcısı, İzmir Milletvekili A. Rezzak Erten’’le de sohbet etme fırsatım oldu. Ekipten başlayan sohbetimizin seyri Erten’’in yaptığı açıklamalarla değişmeye başlıyordu.
2002’’de ’‘ithal aday’’ olarak gönderildiği İzmir’’de, sekiz yıllık mücadelenin ardından  önce ekip şefliği ardından kentin siyasi patronluğuna terfi eden Erten, kurultay sonrası ’‘Sav’’ın sağ kolu’’na dönüşmüştü. Bu sıfatlarından hareketle ona yönelttiğim ’‘Ne olacak bu ekibin hali?’” sorusuna aldığım,  ’‘Ekip tarih oldu, ekip mekip yok artık’’ yanıtına şaşırmadım açıkçası.
Böyle bir açılımı bekliyordum da ondan.
Çünkü, eşyanın tabiatı gereği bir ekibin varlığı, karşıtını zorunlu kılıyordu. Siyah-beyaz, iyi-kötü gibi bir karşıtlıktan söz etmiyorum. Partiye hakim olabilmek için cephe mücadelesi veren ekiplere dinamizm kazandıran aralarındaki rekabetti.
Kurultay sonrası oluşan yeni CHP’’de, Sav ekibi tek ekibe dönüşmüşken, ekipçiliğin halen dar manada sürdürülmesinin ne anlamı kalmıştı, ne de gereği’… İçi boşalmıştı bir yerde.
Anladığım kadarıyla Erten de bu gerçekten hareketle konuşuyor ve sözlerini şöyle sürdürüyordu: ’“Bundan sonra ekip kelimesini kullanmak bile doğru değil. Kurultay sonrası Sav ekibi diye bir şey kalmamıştır. Artık örgüt mensuplarımız ikiye ayrılacaktır. Genel merkez taraftarları ve genel merkez karşıtları’…’”
 
Neden diye sormadım bile?
Çünkü yanıtı son derece netti. ’‘Ekip devri bitmişti. Çünkü, Genel Sekreter ekibi tüm partiyi kaplamış, tek ve mutlak güce dönüşmüş, yaşanan zafer sarhoşluğu, hem tasfiye edilenler hem de ’‘ortada kalanlar’’ cephesinde sorun yaratmaya başlamıştı.
Sav’’ın partide tek güce dönüştüğünü göremeyen, görse de bunun ne anlama geldiğini tam olarak idrak edemeyen kimi ekip mensupları, dar kadrocu yaklaşımla Sav’’a ve partiye zarar verebilirdi.
Erten, bu açıklamayla hem geri dönülmez sonuçlar doğuracak bu türden gelişmelerin önünü kesiyor hem de önceden adı bir ekiple anılan Genel Sekreter Sav’’ı büyüterek ’‘genel merkeze’’ dönüştürüyordu.
Yani önemli bir gerçeğin altını çiziyordu. Doğrusu da buydu.
Baykal’’ın geri dönüş kararlılığıyla istifa ettiği süreçte, aldığı kendisi ve ekibi için riskli ama partisi için doğru kararlarla Kılıçdaroğlu’’nu genel başkanlık koltuğuna oturtan Sav, sadece partinin ikinci adamı değil, kimilerine göre sigortası, kimilerine göre de her şeyi, tek mutlak gücüydü çünkü.   
Kılıçdaroğlu ile aralarında adı konulmamış ancak ’‘Sokak senin, parti benim’’ türünden bir anlaşma olduğu gözlenen Sav için ekip dönemi bitmişti. Bunun hissedilmesini istiyor, eski ekip arkadaşlarının attığı kontrolsüz adımları durdurup bir anlamda ekibine açılım sağlıyordu.
’‘Ekip yok, genel merkez var’’ açıklamasıyla da Genel Sekreter Yardımcısı Erten aynı şeyi yapmaya dahası Sav’’ın geldiği noktanın ülkenin her noktasından görülmesini sağlamaya çalışıyordu.
Ve Erten devam ediyor’…
Genel Merkez taraftarları kimdir? Soruma yanıt veriyor daha doğrusu’… ’‘Genel merkez taraftarları partinin iktidar yürüyüşünü destekleyen, siyasi geçmişinde ciddi hatalar yapmamış ve doğru, dahası omurgalı bir duruşu olanlardır’’.
Ya genel merkez karşıtları’…?
’‘Kemal Kılıçdaroğlu ile yakaladığımız iktidar havasını kirletmeye, kişisel hırsları, ikbal ve koltuk kaygıları yüzünden iktidara giden yolda genel merkeze, partiye çelme takmaya çalışanlardır’’.
Ya Sav ekibi olarak tabir olunanlar, bir farkları olmayacak mı önümüzdeki süreçte?
’‘Olmaz mı? Tabi ki olacaktır. Ama geçmişte bu ekibe mensup olmamış, ciddi bir siyasi hatası olmayan, partinin iktidarı için çalışan arkadaşların da ’‘genel merkez’’ koruması/şemsiyesi altında siyaset yapmaya hakları var. Bundan sonraki bakışımız sadece ’‘ekip’’ çerçevesinde değil, genel merkez politikalarına yakınlık çerçevesinde olacaktır. Parti örgütümüzün bu gerçeği görmesinde fayda görüyorum’” diyor.
Ve Erten bu sözleriyle, ciddi bir açılım yapmakla kalmıyor, önemli bir kesime de ’‘derin bir ohh’’ çektiriyor’…
DEVAM EDECEK’…
 

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Serdar DEĞİRMENCİ
Serdar DEĞİRMENCİ
Sonbahar
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
Başıboş canileri toplamak!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Bu da geçer
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Yemek kitabı değil Kültürel Miras!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
İşte 'gülen' ilk fotoğrafı!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Son nefeste Göztepe!
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Townç Sowyer'in maceraları
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (9) 'Bizim radyo tiyatrolarımız vardı'
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Bektaşi Devleti tartışmaları!
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Parti tabanı Özel’den kopuyor mu?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva