Tayfun MARO
Uygar olmak, adam olmak ise…
1 Şubat 2012 Çarşamba

Uygar olmak iyi bir şey. Böyle bellettiler. Bu yüzden, uzun yıllar, uygarlığı hiç sorgulamadan çağdaş uygarlık düzeyini yakalamak için durmadan gelişen ve ilerleyen toplumun sadık üyesi oldum.
Her şeyin bitimli olduğu evrende, sonsuzca ilerlemenin ne anlama geldiğini sorgulayana dek sürdü benim gelişmem ve ilerlemem…
Ne zaman uygarlığın bunaltısının ayırdına vardım, ne zaman uygarlığın varılacak hedef değil, içine doğulan her şey olduğunu anladım; o gün bu gündür ne gelişiyorum ne de ilerliyorum. Hiçliğe teşne varlığım, sessiz sedasız baş kaldırıyor.
 
Uygar olmak, ‘adam olmak’tır diye öğretmişlerdi. Adam olmuşların kurduğu uygarlık!. Kadınların hiç itiraz etmeden ardından gittiği adamların uygarlığı…
En başından anlamam gerekirdi uygarlığın matah bir şey olmadığını. Ne ki, aileden devlete bütün kurumlarıyla yeryüzü uygarlığın dilini konuşurken başka türlü düşünmek yürek istiyor. Uygarlığa başkaldırmak, yeryüzüne kafa tutmaktır.
 
‘Oysa, ‘adam’ların eseri ortada; erkeklerin ve erkekleşmiş kadınların yönettiği dünyanın daha bin yıl bile varlığını sürdürmeye mecali kalmadı. Çevre sorunlarının yol açtığı felaketler önlenemez boyutlara ulaştı. Yoksulluk ve sefalet insanlığı teslim aldı.
Uygarlığın kasları, insanlığa zulüm ve baskıdan başka bir şey getirmedi.
 
Dolaylanmış ilişkilerin bana ‘ben’i yabancılaştırdığı hayat, modern yaşamın insanı kapattığı bilinebilirlik ile çepeçevre kuşatılmış mekanlarda, zamana ve mekana tutsak, büyük gözaltında sürüyor. Nereye dönsem, tüketimle müsemma toplum!
 
Uygarlık, soyut zekanın gelişmesi sonucu insan aklının sistemleştirmeyi öğrenmesiyle mümkün hale geldi. Sistemleştiren akıl, bütün bir insanlığı muktedirlerin önünde diz çöktürdü. Yedi milyar insan, döne döne kendini yönettirecek adam arıyor.
 
Sosyal, ekonomik ve siyasal sistemlerin dolaşımında sürüklenen sosyal varlığımın, labirentte çaresiz dolanan kobay kadar özgür olduğunu biliyorum; fakat bilmenin kurtulmaya yetmediği bu “adam olmuş” halimle, gürültü ve görüntüden ibaret yaşamın ortalık yerinde, tükene tükete yaşıyorum.
 
‘Uygarlık’ ile ‘adam olmak’ arasında kurulan bağlantıyı manidar, hatta ironik bulduğumu söylemeliyim. Adam olmayı bir erdeme dönüştüren erkeklerin kendilerine böyle favör yapmalarını eğlenceli buluyorum.
Uygarlık diye diye dünyayı savaş alanına çevireceksin, açlıktan insanları öldüreceksin, 7 milyar nüfusun beş milyarını yoksulluğa mahkum edeceksin, insanların soluduğu havayı, içtiği suyu kirleteceksin, sonra da uygarlığın iyi bir şey olduğunu söyleyeceksin… Hadi canım sende!
 
Oyuncu bir yaratık olan erkek, oyun oynarken merak saikiyle hayatı ve evreni sorgulamayı öğrendi. Bunu yaparken önce büyücü oldu, sonra bilim adamı...
Keşifler ve icatlar yapan erkekler bilgiye hükmettiler ve kendilerini sürgit iktidara taşıyacak sistemleri kurmanın yöntemini kavradılar. Bu yüzden, sanattan bilime, siyasetten yönetime, askerlikten spora, hayatın bütün alanlarına hakimdir erkek.
 
Kadınlığın teslim alınışının hikayesi, tanrıça Kibele’den tanrı Zeus’a uzanan mitolojik anlatımlarda, görmek isteyen için çok güzel ifade edilmiştir. Esirgeyen, besleyen, gözeten, bereketi ve doğurganlığı temsil eden Kibele gitmiş; yerine, elinde şimşek şiddet saçan, insanları cezalandıran, dağda bayırda kadın peşinde koşup duran Zeus gelmiştir.
Bu mitolojik hikayeleri anlatan insanlık bir bakıma kadınlığın üstüne basa basa kurulan eril iktidarın hikayesini dile getirmiştir.
Dile gelen bu masallardan ve bugüne değin yaşanagelenlerden benim anladığım; “Uygarlık ve eril iktidar, kadınlığın baskı altına alınmasıyla mümkün olmuştur.”
 
Yeryüzünde yanlış gidişi durduracak, uygarlığın sürdürdüğü tahribata son verecek en önemli güç kadınlardır. Onlar ayağa kalkmadıkça dünyada işler yolunda gitmez.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 4 yorum var, 4 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Korkmaz 3 Şubat 2012 Cuma 15:29

Kadınlarımız bizim baş tacımızdır.Kadın sözü dinleyen erkekler hayatta hep başarılı olmuşlardır.

Yorumu oyla      13      6  
Mustafa Terziahmetoğlu 2 Şubat 2012 Perşembe 16:02

Doğru.En önemli güç kadın.İşte o yüzden kadın eski Türk toplumlarında saygı gösterilen bir varlıktı.Zaten kadın "kadamak" sözcüğünden türemiştir.Kadamak ise buyuran,emreden,idare eden amir kişi anlamında kullanılıyordu.Türkler Arap istilasına maruz kaldıklarında ve İslam'ı benimsediklerinde,mülkiyet hakkı yüzünden toplumda irtifa kaybettiler.Tanzimat'tan sonra yapılan ilk nüfus sayımında kadınlar sayılmadı.Ama Avrupa'da kadına seçme ve seçilme hakkını öncelikli ülke Atatürk Cumhuriyetidir.

Yorumu oyla      13      6  
Ceyda 1 Şubat 2012 Çarşamba 13:20

Erkeği yetiştirenin de bir kadın olduğu düşünülürse, hali hazırdaki sistemin tam da bu haliyle kadınların eseri olduğu düşünülebilir aslında. Mesele dişi yaklaşımı baskın kılmak ise, önce kadın doğasına dönecek demektir ki nedir kadının doğası unutulmadı mı? Döndü diyelm, sonrası kendiliğinden gelecektir. Ancak ütopik mi bu beklenti? E biraz...

Yorumu oyla      13      6  
Cenk 1 Şubat 2012 Çarşamba 09:36

Evet kadınlar ayağa kalkmalı, oğullarının iktidar sahibi olmalarını ve kızlarının da iktidar sahibi kişilere eş olmalarını artık daha fazla istememeliler. Bence bu döngüyü başlatan kadınlardır ve yine isterlerse bitirecek olanlar da onlar olacaklardır.

Yorumu oyla      13      6  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Serdar DEĞİRMENCİ
Serdar DEĞİRMENCİ
Sonbahar
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
Başıboş canileri toplamak!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Bu da geçer
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Yemek kitabı değil Kültürel Miras!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
İşte 'gülen' ilk fotoğrafı!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Son nefeste Göztepe!
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Townç Sowyer'in maceraları
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (9) 'Bizim radyo tiyatrolarımız vardı'
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Bektaşi Devleti tartışmaları!
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Parti tabanı Özel’den kopuyor mu?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva