Suavi YARDIMOĞLU
Ulusal balıkçılar
10 Eylül 2014 Çarşamba

A Milli Takım 2016 Avrupa Şampiyonası elemelerine İzlanda karşısında şok bir yenilgiyle başlarken, Fatih Terim döneminde de çok fazla bir şeyin değişmediğini ortaya koydu.
Nasıl değişsin ki, çıkıp Fatih Hoca’nın oynayacak hali yok.
Geçen dönem yaşanan krizi tıpkı Galatasaray yönetimi gibi; “Fatih Terim’i göreve getirelim. Nasıl olsa kimse bir şey diyemez” diyerek günlük çözümlerle atlatmaya çalışan TFF’nin “palyatif” anlayışı daha ilk maçtan iflas ederken, “takke düşüp kel görünmüş”tür.
Gerçeklik şudur ki; Sorun Fatih Hoca, Arda, Volkan ya da Onur değil sistem sorunudur.
Bir dönem “balıkçılar” diye küçük gördüğümüz İzlanda, bugün İtalya’dan Hollanda’ya, Danimarka’dan Rusya’ya, Norveç’ten Galler’e, İspanya’dan İsveç’e bir lejyonerler ordusu oluştururken, biz sadece sakatlıktan yeni çıkmış Arda’yı “Avrupalı yıldızımız” diye sahaya sürebiliyorsak, sözün bittiği yer burasıdır.
Her zaman Avrupalı’dan daha duygusal, daha milliyetçi olduğumuzu, manevi değerlere daha bağlı olduğumuzu savunur dururuz. Ama sahadaki görüntü hiç de öyle söylemiyordu. “Balıkçılar” Avrupa’nın değişik sportif kültürlerinde futbol yaşamlarını sürdürmelerine karşın büyük bir ulusal birliktelik, istek ve arzu içindeydiler. Bizimkilerin kafasında neler vardı? Onu Allah bilir. Ama kafalarda önce maçı kazanmanın olmadığı açıktı.
Dünya futbolu, kaliteli devşirmelerle eksiklerini tamamlayıp, ön yargılardan arınarak yeni futbol efsaneleri yaratırken, biz elimizdeki hazinenin kıymetini bilemiyoruz. Türk asıllı Alman futbolcular futbol gündemine damga vururken, ne hikmetse bize gelen geri gidiyor. Lafta “kapımız herkese açık” ama, yıllardır buralardan dişe dokunur bir fayda göremedik. Alman liglerini gencecik Türk futbolcular kasıp kavururken, fizik gücünü maç öncesinde vurguladığımız İzlanda karşısına ahı gitmiş vahı kalmış Emre’yi dikiyorsak, hüsran kaçınılmaz olacaktır. Böyle seçimler karşısında da Avrupalı Türkler’in kendi asıl tebalarını değil, Avrupa vitrinine çıkacakları Almanya, İsviçre, Avusturya gibi ülkeleri seçmeleri de doğaldır.
Gelelim maç hazırlıklarına… Tüm Avrupa’da ligler hızını alıp, futbolcular maç noksanlarını gidererek, form grafiklerini üst düzeye çekerken, ulusal sınavlarına da tabanca gibi çıktılar.
Ya biz ne yaptık? Yaz boyunca yan gelip yattık. Geçmişte, hiç alakasız dönemlerde yazın ortasında ligi başlatan Federasyon kurmayları da yaz rehavetinden kurtulamamışlar ki “sıcak” bahanesinin ardına sığınıp başlangıç tarihini Eylül ayına kadar çekti. Ligler başladıktan bir hafta sonra da ara verildi. Yanlış organizasyon yüzünden işin içine bir de “Süper Kupa” polemiği girdi, konsantrasyon dağıldı.
Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi ön elemelerini umursamayan, Ulusal Takım’ın 9 Eylül’de maç yapacağını gözden kaçıran TFF, tarih seçimindeki yanlışlığın yanısıra Ulusal takıma özel bir hazırlık programı da oluşturmayı da pas geçip, Terim’in eline formsuzlar ordusu teslim etti ve yeni bir mucize bekledi, ama bu kez olmadı.
Özetle, yıllardır Türk futbolu olarak hep balık yemeyi seçtik, hiç balık tutmayı öğrenemedik. Birkaç emektarın çabası, özverisiyle yetişmiş altın kuşakların kişisel becerileri ve birkaç hocanın motivasyon gücüyle, mucizevi olaylar üzerine kurduğumuz günlük yaşayan sistem şimdi iflasın eşiğinde. Avrupa’ya oyuncu gönderemiyoruz, Avrupa futbol kültüründen nasibimizi alamıyoruz.
Dünyanın en iyi futbolcularından biri olan Ronaldo Lig, kupa, Ulusal maçlar, Şampiyonlar Ligi, Asya Turnesi ve Dünya Kupası gibi müthiş bir maratonun ardından çıkar çıkmaz harıl harıl çalışmaya başlıyor. Bizimkiler plajlarda, diskolarda, servet değerindeki lüks arabalarıyla, sevgilileriyle magazin basının manşetlerinden inmiyor. Biraz palazlandıklarında da  “Nasıl daha az çalışırım? Nasıl kaytarırım?” moduna giriyorlar.
Bizim deyişimizle “Balıkçılar” futbolda balık tutmayı öğrenirken, küçük bir adadan Avrupa liglerine 20’nin üzerinde futbolcu ihraç etmeyi başarıyor, bizim futbol gündemimi ise hala “Volkan mı Melo mu?” oluşturuyor.
Öyleyse gelsin balıklar… Hele rakı ve çoban salata da olursa değmeyin keyfimize…
 
 
 
 

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Rahmetliyi nasıl bilirdiniz?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Bir Batı hikayesi
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Saltanat ve yağma kurumu olarak belediyeler...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Onlar hayatın düşmanıdırlar sevgilim…
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Analar ne yiğitler doğurmuş!
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Fotoğraf: İnsanlığımızı yitirirken soytarıya mı dönüşüyoruz?
Kemal ARI
Kemal ARI
Atatürk'ü anlamak...
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Göztepe gün sayıyor!
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Aklıma 'Doğan Kardeş' geliverince… 
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Sandık tartışması...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva