Gönül Soyoğul
Tanıdık bir duygudur sanırım’…
29 Haziran 2010 Salı

Tuhaf bile değil, ’‘tuhaf ötesi bir ülke olduk’’ derken, ’‘Yaşanmaz bu memlekette’’ diye söylenirken; birden, ne oluyorsa oluyor; için, ülkeye yeniden ısınıveriyor.’¶
Bir an önce işe yetişeyim diye bindiğin taksi, 45 derece sıcakta üst üste oturmuş insanlarla dolu gürültülü sünnet konvoyuna takılınca, ister istemez dilin ’‘Hay bu memlekette senin sünnetine de, konvoyuna da, dat dat kornona da’’ diye başlayan bir cümle kuruveriyor mesela.
Benzer cümleleri, saatler 24.000’’ü çoktan geçmişken, ’“insanlar uyuyor mu, hasta/yaşlı var mıdır’” demeden kornalar eşliğinde sokağına giren ’‘düğün konvoyları’’na da uyarlıyorsunuzdur tahminince.
Cümle aleme ’“Bakın bakın! Biz bu gece yasal olarak gerdeğe giriyoruz’” diye kornalarla ilan etme geleneğinin hala sürmekte oluşuna şaşıyorsunuzdur.
Ama asıl aklınızın almadığı benim gibi, ’‘asker uğurlama törenleri’’ oluyordur belki.
Her gün bir şehit cenazesine, anaların babaların, koklamaya kıyamadığı evlatlarının ’‘tabut içinde terhis edilişine’’ dayanamazken içiniz; evladını askere, hala ’‘düğüne gönderir gibi’’ gönderenlere, ne diyeceğinizi bilemiyorsunuzdur benim gibi.
Tam bu sırada işte; sıcakta beyniniz buharlaşmak, düşüncelerden çatlamak üzereyken, bindiğiniz taksi şoförü birden konuşmaya başlar:
’“Bu sünnet konvoyları var ya hanımefendi. Aptallıktan başka bir şey değil. Geçmişte araba yoktu. Trafik de böyle içinden çıkılmaz değildi. Anneler babalar, ’‘hadi çocuklar arabaya binsin, şöyle bir şehir turu atsın, eğlensin’’ derken haklıydı. Ama bu seneler önceydi, yani her mahallede sadece bir araba varken, hatta o bile yokken. Şimdi öyle mi? İnsanların evi yok, arabası var. Arabaya binmeyen çocuk mu kaldı? Niye o zaman hala arabalara doluşup gezerler, niye o arabanın içindekilerin hayatını tehlikeye atarlar, niye trafiği kilitlerler, niye çevreyi kirletirler? Anlamıyorum’…’”
Derin bir iç çekişle birlikte neredeyse yarıya kadar içilen sigara molasından sonra devam eder taksi şoförü. O çok görmüş, çok geçirmiş insanlara has bilge ses tonuyla:
’“Düğün konvoyları da aynı. Bir de en çok asker uğurlamalarına üzülüyorum. Eskiden düğüne gönderir gibi gönderirdik. Asker ocağı akıllandırırdı delikanlıları. Okuması yazması yoksa, cahillikten kurtarırdı. Şoförlük öğretir, meslek sahibi yapardı. Çatal kaşık kullanmayı, sofraya adabıyla oturmayı, o ocakta öğrenirdi çoğu.. Ama o zamanlar değerlerimiz farklıydı. Şimdi?’”
İçi acılaşmış, katılıp kalmış gibi geldi bana.
Asıl vurucu cümleyi sona saklıyormuş, ondanmış ara verişi:
’“Nasıl bir ülke olduk ki, ’‘analarımız kutsal’’ derken, kızdığımızda savurduğumuz ilk küfür ’‘hay senin ananı!’’diye başlıyor? Hani kutsallık, hani değerler? Her şey ayaklar altında, herkes ikiyüzlü!’”
*
"Bu memlekette yaşanmaz" dedirtecek bin türlü gözlem var. Bin türlü söz. Sorun. Öykü. Kötü haber. Acı haber...
Sonra işte, bir taksi şoförü çıkıveriyor karşına. Beklenmedik bir anda. Sana yeniden bu ülkede yaşamayı seçtiriyor. Sana yeniden insanlarını sevdiriyor.
Kısacık bir zaman diliminde, sana ’‘başka bir insan yüzü’’ gösteriyor.
Sahici, duyarlı, iç çeken, yitirilen değerler için kahırlanan. Ölen çocuklar için yanan. ’‘Kim ne olursa olsun bana ne, ben kendi eşeğimin türküsünü çığırırım’’ demeyen bir insan çıkıyor karşına. Yeniden umutlandırıyor seni.
’‘Bu memlekette, bu insanlar için yaşanır’’ dedirtiyor.
Ve gazeteler, köşeler; bu güzel insanları hep atlıyor.
Siz de umutlanırsanız belki diye yazdım. Sadece bu sebepten.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Pişmanlıklar
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Gürgen Kral
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Atatürk bizden biridir!
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (6) “Hamam mı? yoksa Spa mı?”
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Rüşvet ile jest arasında!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Stoilov’a nazar değdi!
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
Kirpi ikilemi – Hayır deme sanatı
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Netameli meseleler 7
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bir portre: Sadullah Usumi
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Nasıl toprak reformu yapılmalı?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva