Fikret İLKİZ
Sürekli ceza tehdidi ve 301
11 Aralık 2011 Pazar

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Altuğ Taner Akçam v. Türkiye (Başvuru no 27520/07) Davasında verilen 25 Ekim 2011 tarihli kararıyla; eğer yasalar, ifade özgürlüğü hakkını kullanan herkesin “sürekli soruşturma veya ceza davası tehdidi” altında kalmalarına neden oluyorsa, böyle bir “tehdidinin” oluşmasına neden olan yasaların düşünce ve ifade özgürlüğünün ihlali anlamına geleceği kabul edilmiştir. (Kararın tamamı İHOP’un http://www.ihop.org.tr adresinde yayımlanmıştır)
 
Başvuru sahibi Akçam, TCK’nin 301. Madde hükümlerinin, Ermeni meselesi ile ilgili akademik çalışmaları bağlamında “Türklüğe” hakaret olarak sürekli bir kovuşturma tehdidi oluşturduğunu iddia ederek ifade özgürlüğü hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Akçam hakkında yapılan şikâyetler sonrasında Savcılıklar tarafından kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş ve hakkında herhangi bir ceza davası açılmamıştır. Ama hakkında birden fazla soruşturma açılmış ve hiçbirisi ceza davasına dönüşmemiştir.
 
Acaba hakkında ceza davası açılmamış olan kişi, yasal düzenlemeden dolayı kendisinin yasanın tehdidi altında bulunması nedeniyle “mağdur” olduğunu ileri sürebilir mi?
 
AİHM’ sine göre herhangi bir kişi Sözleşmede yer alan haklarının ihlali nedeniyle “mağdur olduğunu” iddia etme hakkına sahiptir. Hatta somut bir uygulama önlemi olmadığı durumlarda bile, bir kişi ya tutum ve davranışını değiştirme ya da kovuşturmaya maruz kalma riskini göze alma durumunda bırakılıyorsa veya aynı kişi yasal düzenlemeden doğrudan etkilenebilecek bir gruba mensupsa o kişinin, bir yasanın haklarını ihlal ettiğini ileri sürmesi mümkündür.
 
AİHM, başvuru sahibinin, Ermeni nüfusla ilgili 1915 olaylarını araştıran bir tarih profesörü olduğunu dikkate almıştır. Akçam, Türkiye’de hassas bir konu sayılan Ermeni meselesine ilişkin çeşitli kitaplar ve makaleler yazmıştır. Dolayısıyla, bu konuya ilişkin görüşleri nedeniyle kolaylıkla damgalanabilecek, dile getirdiği görüşlerden rahatsızlık duyabilecek aşırı milliyetçi kesimlere mensup kişilerin suç duyuruları sonucunda Ceza Kanunu’nun 301. Maddesine göre hakkında araştırma veya kovuşturma yapılabilecek kesime mensup bir kişidir.
 
Bu durumu gözeten AİHM’si, başvuru sahibi 301. Madde kapsamında hakkında ceza davası açılarak mahkûm edilmemiş olsa bile, Ermeni meselesine ilişkin görüşleri nedeniyle aşırı uçlardaki kişilerce kendisi hakkında yapılan suç duyurularının bir taciz kampanyasına dönüştüğü ve kendisini bu hükme göre yapılan suçlamalara yanıt vermek zorunda bıraktığı görüşündedir.
 
Dolayısıyla, sözü edilen hüküm (TCK 301. Madde) henüz başvuru sahibi aleyhine uygulanmamış olsa bile, gelecekte böyle bir soruşturmanın başlayabilme olasılığının kendisinde stres, yakalanma ve soruşturulma endişesi yarattığı kabul edilebilir.
 
Başvuru sahibi gene aynı durum nedeniyle, 301. Madde kapsamında kovuşturmaya uğramamak için akademik çalışmalarında kendi kendini sınırlandırarak davranışını değiştirmek zorunda kalmıştır
 
Türk Ceza Kanunu’nun 301. Maddesinde 29 Nisan 2008 tarihinde değişiklik yapılmış ve bu suçtan dolayı soruşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlanmıştır.
 
Bununla birlikte, Mahkemenin görüşüne göre, 301. Madde çerçevesinde büyük ölçüde keyfi veya haksız kovuşturmaların önlenmesine yönelik olarak Hükümetçe alınan önlemler yeterli güvence sağlayacak mahiyette değildir. Hükümet tarafından verilen istatistik bilgilere göre, halen savcılar tarafından 301. Maddeye göre başlatılan önemli sayıda soruşturma bulunmaktadır ve bunların gene önemli bir bölümüne Adalet Bakanlığı tarafından izin verilmiştir. Hükümetin ileri sürdüğüne göre, 8 Mayıs 2008 ile 30 Kasım 2009 tarihlerine arasında Adalet Bakanlığı’na 301. Madde uyarınca soruşturma yapmak için 1,025 izin başvurusunda bulunulmuş, bunlardan 80’ine izin verilmiştir (toplam taleplerin yaklaşık %8’i).
 
AİHM’sine göre, yasa koyucunun belirli değerleri ve Devlet kurumlarını aşağılanmadan koruma ve bunların sürekliliğini sağlama amacı bir yere kadar kabul edilebilse bile, yargı tarafından yorumlandığı şekliyle Ceza Kanunu’nun 301. Maddesindeki hükümler çok geniş kapsamlı ve muğlâktır ve bu niteliğiyle ifade özgürlüğü hakkından yararlanılması karşısında sürekli bir tehdit oluşturmaktadır.
 
Başka bir deyişle, hükmün ifade ediliş biçimi, kişilere, kendi fiillerini kontrol etme ve sonuçlarını önceden görme imkânı tanımamaktadır.
 
Bu hükme göre başlatılan araştırma ve kovuşturmaların sayısından da açıkça anlaşılacağı gibi
saldırgan, sarsıcı veya rahatsız edici sayılan herhangi bir görüş veya fikir savcılar tarafından rahatlıkla bir cezai soruşturma konusu yapılabilmektedir.
 
Yapılan yasa değişikliği ile TCK’nin 301. Maddesine aykırılıktan dolayı açılacak soruşturmaların Adalet Bakanının iznine bağlanmasını AİHM’si, yasa koyucu tarafından 301. Maddenin yanlış uygulanmasını önlemek üzere getirilen önlem olarak kabul etmiştir.
 
Ancak yasal değişiklik getirilen böyle bir izin sistemin 301. Maddeden doğrudan doğruya etkilenme riskini ortadan kaldırıcı veya buna karşı koruma sağlayıcı güvenilir ve süreklilik taşıyan bir güvence ortaya koymadığını belirtmiştir. Çünkü zamanla ortaya çıkabilecek herhangi bir siyasal değişiklik Adalet Bakanlığı’nın yorum tarzını da etkileyebilir ve keyfi kovuşturmalara yol açabilir. Dolayısıyla, Ceza Kanunu’nun 301. Maddesi, AİHM’sinin yerleşik içtihadının gerekli gördüğü “hukuk kalitesini” sağlamamaktadır; çünkü kabul edilemez ölçüde geniş tutulan ifadeler, olası sonuçlar konusunda öngörülebilirliği çok azaltmaktadır
 
Yukarıda ana hatları ile özetlenen AİHM’si kararına göre Sözleşme’nin 10. Maddesi ihlal edilmiştir.
 
O halde sürekli açılan soruşturmalar, sürekli açılan ceza davaları, sürekli cezalandırma tehdidi yaratan yasaların kendisi ve ceza yasalarının bir maddesi daha başlı başına “hak ihlali” oluşturabilir… Bu “tehdit” varsa eğer, mutlaka bir ceza davasına ve mutlaka bir mahkûmiyete gerek yoktur.
 
Demek ki, TCK’nun 301. Maddesi böyle bir maddedir ve yürürlükten kaldırılmalıdır. 

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen 22 yorum var.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
İzmirli kız ve Onur E. Yıldız meselesi
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Parti tabanı Özel’den kopuyor mu?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
CHP ne yapmalı?
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Sinema dünyasına İzmirli iki yıldız!
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Neden toprak reformu yapılmalı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Eril toplumda kıyamet alametleri...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İzmir’e kruvaziyer niye gelsin?
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İzmir’in sokakları hem kız hem deniz kokar… 
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çocuk nasıl şımarır?
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve bugün Türkiye (8) 'Sokak satıcıları'
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva