Gönül Soyoğul
Siz de bize yutturamazsanız Sayın Başbakan!
3 Mayıs 2012 Perşembe

Gündemi en damardan takip edebileceğiniz kesimin başında gelir taksici esnafı, bilirsiniz.
Bütün gün kenti fıldır fıldır dolaştıklarından, araçlarına binen genç/yaşlı/kadın/erkek her türden/yaştan insanla yarenlik etmeyi sevdiklerinden, gün boyu radyolarının (ve de algılarının) açık oluşundan mıdır artık bilmem… Durum budur.
Seçim öncesi günlerde sorun, sandıktan çıkacak sonuçları pek çok anket kuruluşundan daha iyi bilirler mesela.
Hele bir de gazeteci olduğunuzu anlarlarsa, sahiden döktürürler…
Tıpkı birkaç gün önce, başıma geldiği gibi .
İki meslektaşımla Ege TV’de yaptığımız ‘Söz Meclisten İçeri’ programının sıkı takipçisi olduğunu, daha araca bindiğim an güneş gözlüklerime rağmen şahsımı tanıyarak gösteren bir taksici ile 20 dakikada memleketi kurtardık söz gelimi!
Yolun 5. dakikasında öfkeli bir sürücünün el/kol işaretlerine maruz kalınca, ‘milletin öfkesi burnunda… E, ne olacak? Başımızda öfke saçan bir başbakan var. Her Allahın günü birilerini kalaylıyor. Sanatçılara söyledikleri ne ayıp öyle. Sen başbakansın, insan bir orta yol bulur değil mi? Zavallılar, siz kimseniz yahu demeler… ama Kürt açılımı sırasında hepsini toplayıp toplayıp Dolmabahçe’ye ne güzel laflar ediyordu. Sanatçılara o gün söylediklerini o unutmuş olabilir ama bak ben unutmadım işte. O yüzden daha çok ayıpladım kendisini” yorumu ise unutulmazdı…
Büroya gelince, ilk işim evrensel arşive bakmak oldu ve şapka çıkarttım taksici arkadaşa.
Kürt vatandaşlara olan sevgisinin depreştiği 2010 Şubat/Mart aylarında, ses, sahne ve sinema sanatçılarını gruplar halinde Dolmabahçe’deki çalışma ofisinde ağırlayıp onlara ‘demokratik açılım’da yardımcı olmaları konusunda epeyce ‘tatlı dil’ dökmüş Sayın Erdoğan. Sanata ve sanatçıya dair görüşlerini, müthiş alıntılarla aktarmış, şimdilerde ‘siz kimsiniz yahu!’ diye kükrediği sanatçılara…
Asla ve asla bir yönlendirme amacı taşımadığını vurgulayıp "Herhangi bir yönlendirmeye sizlerin de prim vermeyeceğinizi biliyorum" diye başladığı konuşmalarının birinde, Sosyal Destek Programı adında başlattıkları proje ile yaklaşık 400 bin çocuğun, gencin hayatında ilk kez tiyatroyla, sinemayla buluşmasını ve tanışmasını sağladıklarını anlatan Başbakan, şöyle demiş:
“Adı anılmayan, konuşulmayan, görülmeyen, bilinmeyen, dışlanmış ve itilmiş birçok kesim ve birçok sorun sizlerin sayesinde sahne aldı. Acıları, feryatları, hüzünleri, ihtiyaçları en önce sizler fark ettiniz ve en önce sizler topluma gösterdiniz. Yıllarca sizlerin kadrajına giren meseleler artık bugün bizim de kadrajımıza girmiştir."
 
Film ve dizi sektörüne verdikleri desteklerden başlayıp tiyatro konusunda hem hükümet, hem de yerel yönetimler olarak önemli çalışmalar yaptıklarını, Muhsin Ertuğrul Sahnesi’ni modern bir yapıyla tiyatro dünyasına kazandırdıklarını söyleyen Erdoğan, ses sanatçılarını kabulde ise daha da coşmuş…
 
"Sanatın ve sanatçının toplumun sorunlarıyla, ülkenin gündemiyle olan ilişkisini irdeleyecek değilim. Arı bal yapar ama balı izah edemez. Siz değerli sanat insanlarının, ülkemizin ve milletimizin her türlü sorununu, sıkıntısını yüreğinizin derinliklerinde hissettiğinize hiç şüphem yok. (..)
Sizler ait olduğunuz toplumun aynasısınız. Sanat eseri hiç şüphesiz sanatçının nefes alıp verdiği toprakların rengiyle, kokusuyla, diliyle ve elbette ki d uygusuyla yoğrulur. Sanatçı bir açıdan da başkalarının diyemediklerini, söyleyemediklerini, izah edemediklerini, tarif edemediklerini duygularıyla anlatabilen kişidir. Sanatçı, insanların kavrayışından çok, gönlüne hitap eder. Sözünü de, ezgisini de gönülden söyler. Sanatçı ile ait olduğu toplum arasında görünmez bir gönül bağı vardır. Sanatçı, siyasetin ve sokağın günlük dili ile asla yetinmez. Sanatçı, söz sanatının uçsuz bucaksız bahçelerinde gezinirken, kimsenin göremediği çiçekleri görebilir, onları bir buket halinde topluma sunabilir."
(…)
Hepimiz topraktan bir canız. İnsanları sınıflara ayırmak, etnik kökeniyle farklılaştırmak bizim kültürümüze, bizim medeniyetimize sığar mı? Şarkıları yasaklamak, türküleri sansürlemek, sanatçıları düşüncelerinden dolayı mahkum etmek, demokrasi ve insan hakları ile örtüşür mü? Farklı bir Türkiye inşa etmek mümkün. 'Sevginin, hoşgörünün, karşılıklı anlayışın, diyaloğun, birbirine saygının hakim olduğu bir dünyayı hep birlikte imar etmek mümkün. Hükümet olarak yegane çabamız budur.”
 
Sanata ve sanatçılara verdiği değeri, çok değil iki yıl önce bu (ve benzeri) sözlerle anlatan, “Arı bal yapar ama balı izah edemez. Siz değerli sanat insanlarının, ülkemizin ve milletimizin her türlü sorununu, sıkıntısını yüreğinizin derinliklerinde hissettiğinize hiç şüphem yok. Sizler ait olduğunuz toplumun aynasısınız” sözleriyle kabule katılanların şahsında tüm sanatçıları onurlandıran Başbakan’ın o gün ‘sanatçı duyarlılığı’ tadındaki sözlerinden, Kasımpaşalı ağzına geçivermesi, ‘Siz kimsiniz yahu! Geleceksin şehir tiyatrosunda hem belediyeden maaşını alacaksın, ondan sonra da istediğin gibi yönetime verip veriştireceksin. Böyle saçmalık olmaz’ aşağılamalarının… Gürlemelerinin… Ayar çekmelerinin… Dün öyle deyip bugün böyle demelerinin… Belli ki sonu yok.
Kah içeriye, kah (Türkiye’nin kredi notunu pozitiften durağana indiren S&P’ye olduğu gibi) dışarıya ayar veren/parmak sallayan, işine gelince övüp göklere çıkaran, işine gelmeyince yerin dibine batıran asabi/hiddetli bir Başbakanımız var.
İster huyundan, ister siyasi politikasından, ister kan şekerinin dalgalanmasından… Sebebi her neyse, hoş değil. Şık değil. Can sıkıcı. Üzücü. Bıktırıcı.
Ve yıllar önce, "Ateşli konuşmalar yapan kişiden sakının. Sürekli bağıran kişilerden sakının. Çok fazla duygusal sıfatlar kullanan kişilerden sakının. Size düşmanını gösteren kişilerden sakının. Bu tür kişiler, her zaman algınızı tıpkı bir aşçının tavada patates kızartışı gibi kızartmak isterler. Kontrol aşçıdadır. Bu tür kişiler kendilerinin dışında yaratılan bir hayatı asla kabul etmezler" diye yazan Bernard Shaw’a kulak verip özetlersek, ‘sakınılası’ bir portre Erdoğan.
 ‘Nasıl sakınacağız’ derseniz.
Öncelikle, taksici arkadaş gibi unutmayarak.
Zamanı gelince sandıkta gereğini yaparak.
S&P’ye ‘bana yutturamazsınız’ diye bağıran Erdoğan’a, ‘siz de bize yutturamazsınız’ diyerek.
Yol bu, gerisi size kalmış.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 5 yorum var, 5 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
yutturamadılara cevap 11 Mayıs 2012 Cuma 12:22

paylaştığınız linkte "özür dilediler" deniyor ya, star gzt.nin haberiydi, dün SP'den gelen açıklamayı okumuşsunuzdur sanırım : ) Star gzt.nin ne olduğunu gözler önüne serdi. http://ekonomi.milliyet.com.tr/s-p-turkiye-den-ozur-dilemedi/ekonomi/ekonomidetay/10.05.2012/1538599/default.htm Bize yutturamazsınız başbakan!! : )

Yorumu oyla      14      7  
yutturamadılar 9 Mayıs 2012 Çarşamba 15:15

http://www.dipnot.tv/29813/YUTTURAMADiLAR.aspx

Yorumu oyla      14      6  
6 Mayıs 2012 Pazar 17:30

taksi'ci sizi tanımış çok güzel,bu sohbette zarar gören varmı,hayır yok,olsaydı bunuda okuyucularla paylaşırdınız.pekiyi bu taksiciye SORALIM,çok sayıda apartman,dubleks ve trıbleks konutların ruhsatsız kaçak yapılmasından sorumlu,bu farklı konutların üstbirlik başkanlığını,aynı zamanda belediye başkanlığı yapan,22 yıl'dır insanların kat irtifakı,kat mülkiyeti ve hisseli arsa tapularını alamamalarına,mağdur olmalarına neden olan birini'de tanıyormu?.bana'mı veya biz'emi yutturamazsınız demeli.

Yorumu oyla      14      10  
m.ertugrul 5 Mayıs 2012 Cumartesi 20:07

cok guzel bır yazı.mıllet aptal degıl.hıc bır seyı unutmaz.

Yorumu oyla      16      6  
osman 4 Mayıs 2012 Cuma 21:38

Kedi yavrusunu severken boğarmış bizim güya tiyaro sevenlerimizde tiyatro sanatcılarımızı savunuyor millitiyotro sanatcılarımızdan ülke genelinde taktir ve sevgi saygıyla anılır beyine isviçre saati alamadım diye televizyonlardan tiyatro sevenlerine sitem ediyordu diğer cadır tiyotroculara ise ekmek yerine pasta yesin deniliyordu ismail dümbüllü ustat tevekkelli kavuğu boşuna pişakara teslim etmiş

Yorumu oyla      15      6  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Son nefeste Göztepe!
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Townç Sowyer'in maceraları
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (9) 'Bizim radyo tiyatrolarımız vardı'
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Bektaşi Devleti tartışmaları!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
‘Erkekler bastığım kaldırımı öperdi!’
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Parti tabanı Özel’den kopuyor mu?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
CHP ne yapmalı?
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Neden toprak reformu yapılmalı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Eril toplumda kıyamet alametleri...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İzmir’e kruvaziyer niye gelsin?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva