Ümit YALDIZ
Şimdi daha iyi anlıyorum!
13 Şubat 2012 Pazartesi

MİT’e yönelik soruşturma depreminden sonra ‘Anlamakta zorlanıyorum’ demiştik.
Ortalık toz dumandı.
Kimin elinin kimin cebinde olduğuna dair korkunç bir belirsizlik iklimi hâkimdi. Devletin kurumları arasındaki çatışma senaryolarının yanı sıra olayın Başbakan Erdoğan’ın ifadesinin alınmasına kadar gidebileceği görülüyordu. Soruşturmanın ‘yardımcı savcısı’ Sarıkaya’nın görevden alınması süreci biraz olsun rahatlatmış görünüyor.
DGM’lerin devamı niteliğindeki ‘özel yetkili mahkemelerin’ Ergenekon, İnternet Andıcı, Balyoz gibi davalarda aldığı kararların da toplum nazarında sorgulandığı sürecin içinden geçerken siyasi irade, (Deniz Feneri Davası’nda olduğu gibi) sürece müdahale etti.
Hem soruşturma savcısını görevden aldı hem de bu hafta meclise gelmesi beklenen üçüncü yargı reformu paketinde Özel Yetkili Mahkemelerin ve de savcıların yetkilerine dair önemli düzenleme getirmeye hazırlanıyor.
Yaşananları izliyorum.
Pek çok kişiyle de konuştum.
Soruşturmanın doğrudan Başbakan’ı hedef aldığı kanaati hâkimdi konuştuğum isimlerde.
İyi de Başbakan Erdoğan’ı kim hedef almış olabilirdi?
Bu soruya bir grup ‘Cemaat’ yanıtı verirken ‘Dış mihraklar, bilhassa İsrail’ yanıtı verenlerin sayısı da azımsanmayacak orandaydı.
Cemaatten kasıt Fethullah Hoca’ydı tabi ki.
Soruya ‘Cemaat’ yanıtı verenler Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü de ‘Cemaatin müttefiki’ olarak sürecin içinde değerlendiriyordu.
Emniyet, yargı ve TSK gibi kritik önemdeki kurumlardaki yapılanmasını tamamlayan Cemaat, doku uyuşmazlığı yaşadığı Başbakan Erdoğan’ın ‘façasını çizmek’ istiyordu onlara göre. Ve amaç Erdoğan’ı ne şekilde olursa olsun 2014’te evine göndermekti.  
Erdoğan’ın sürece sert müdahale etmesi,
 
Tabi ki PKK ile MİT mensuplarının Oslo görüşmelerinin detaylarının ortaya çıkması milliyetçi kesimden ciddi oy alan ve genel seçim öncesi Devlet Bahçeli’nin ortaya attığı  ‘İmralı ile görüşme’ iddiasını zinhar reddeden Erdoğan’ı siyaseten zora sokabilirdi.
‘Artık Analar ağlamasın’ diyerek yola çıkan Erdoğan’ın amacı her ne kadar terörü bitirmek de olsa, kanlı örgüte MİT üzerinden yapılan vaatler Anadolu’nun milliyetçi seçmeni üzerinde dalgalanma yaratabilirdi.
Oslo görüşmelerinin Başbakan Erdoğan’ın bilgisi dâhilinde hatta talimatı doğrultusunda olduğu artık tartışmaya mahal vermeyecek kadar net çünkü.
*
İkinci olağan şüpheli İsrail ve ABD…
Bana göre birinci olağan şüpheli onlar.
Türkiye’yi Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da güçlendiren siyasi hamlelerinden rahatsız olan paydaş güçler, MİT’i ve siyasi iradeyi itibarsızlaştırmak için bu hamleyi planlamış olabilirler. Ve yargı erkini hatta emniyeti bu konuda ‘kullanmış’ olmaları ihtimal dahilindedir.
Sonuçta Savcı ve emniyet önüne konulan belgeler üzerinden işlem yapıyor. 
Ama önüne konulan belgelerin MOSSAD ajanları tarafından tertiplenmediğinin garantini kim verebilir?
Sonuçta düğmeye basan kim olursa olsun…
Zarar görecek olan Başbakan Erdoğan olacaktı.
*
Anlamakta zorlandığım bir diğer husus da Başbakan Erdoğan’ın kabinesi üzerindeki kontrolü kaybettiği görüntüsü…
Kabinede başta vekillik yolculuğunun sonuna gelenler olmak üzere önemli isimlerden gelen mesajlar ‘kontrolsüzlüğü’ ayyuka çıkaracak türden.
Ustalık dönemim diyerek ‘güven aşılayan’ Başbakan’ın itinayla kurguladığı bürokrasinin yanı sıra özenle seçtiği bakanları tarafından da yalnız bırakılmaya başlandığı gözleniyor son dönemde. Bu isimlerin 2014 sonrasının en potansiyel başbakan adayı Gül’e yakın durduğu iddiası yapılan açıklamaların satır aralarından daha net okunabiliyor son dönemde.
Gerek rahatsızlığı gerekse de büyük satrançta hamlelerin uluslar arası, denizler ötesi yapıları rahatsız etmeye başlaması yüzünden zor bir dönemden geçtiği görülen Başbakan Erdoğan’ın kontrolü sağlamaya dönük en net hamlesi MİT depremiyle birlikte görüldü aslında.
 
Davos’taki ‘One Minute’ çıkışının ardından Türkiye’nin istikametini İslam coğrafyasına çeviren Erdoğan, ülkeyi yarım asırlık AB çıkmazından çıkarıp, ABD ve müttefiklerinin kol gezdiği Ortadoğu’ya yöneldi.
Haliyle başta İsrail olmak üzere bölgedeki petrol kaynaklarına hâkim ABD ve müttefikleri bu hamlelerden fena halde rahatsız oldu. Arap Baharı dominosu başlatılmadan 6-7 ay kadar önce söz konusu coğrafyanın Başbakan Erdoğan’ın ‘İslam Birliği’ formülünü düşündüğü/konuştuğu dikkate alınırsa, son dönemde olan bitenin altında neden ‘Dış mihraklar’ faktörünün arandığı sorusuna da yanıt bulunur.
*
Sonuçta Başbakan Erdoğan’ın Türkiye’nin içeride ve dışarıda kritik bir eşikten atladığı şu süreçte kontrolü kaybetme lüksü yoktur. Ve başka bir vahim gerçek… İçinde Erdoğan’ın olmadığı hiçbir siyasi yapının Türkiye’de iktidara gelme şansının olmadığıdır.
Ne yazık ki kurultay partisine dönen CHP başka bir yönüyle de etnik ve mezhepsel çatışmaların eşiğinde.
MHP derseniz zaten belirli bir dilimden çıkamıyor.
AK Parti’nin de Başbakan Erdoğan’ın liderliği dışında şansı yok!
Hal böyleyken, ne şekilde olursa olsun Başbakan Erdoğan’ın yıpranması Türkiye’nin yıpranmasıyla neredeyse eşdeğer.
Tabi ki Başbakan’ın MİT sürecine sert müdahale etmesi bazılarının gözündeki birinci olağan şüpheli olan Cemaat’in de dikkatinden kaçmış değil.
Hoca’nın Erdoğan’a yönelik ‘geçmiş olsun’ mesajında kullandığı ifadeler bunun en net göstergesi…
Şimdi olan biteni daha iyi anlayabiliyorum.
Umarım siz de anlayabilmişsinizdir.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 8 yorum var, 8 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Korkmaz 14 Şubat 2012 Salı 12:42

2011 yılında 70 Milyar doları üzerinde bir cari açık ile mi 500 Milyar dolarlık büyüklüğe ulaşılacak.AKP döneminde son on yılında yabancı şirketler Türkiye' den ne kadar kar transferi yaptı? bölgesel lider dediniz, müslüman kardeşler ortadoğuyu kasıp kavururken Türkiye' yi zina yapılan ülke olarak yorumladı.Davıutoğlu' nun ABD ziyaretinde kimlere Türkiye' yi peşkeş çekileceğinin mesajları var.ÇEKEMİYECEKSİNİZ.Sandık göründü.

Yorumu oyla      14      7  
misafir 14 Şubat 2012 Salı 12:04

sayın yaldız; başbakanın "islam birliği" projesini dillendirmişsiniz sizce islam birliği projesi olan birisi bop eşbaşkanı olur mu? bop'un ne olduğunu herkes bilir. ülkemizin ortadoğuda etkin olduğundan bahsetmişsiniz , barzaninin posta koyması, cezayirin soykırım konusunda "sana ne" tavrı, akdenizdeki doğalgaz arama faaliyetlerine seyirci kalmak gibi ise etkinliğimiz etkinliğin sözlük anlamını yeniden gözden geçirmek gerekir diye düşünüyorum. ayrıca bugün yaşananlar mağduriyet yaratmadır...

Yorumu oyla      14      8  
GÜÇLÜ TÜRKİYE GÜÇLÜ BAŞBAKAN 14 Şubat 2012 Salı 11:04

İÇERDE VE DIŞARDAKİ İŞBİRLİKÇİLERİN İSTEMEDİGİ BU.. 500 Milyar Dolarlık bir Ekonomiye Türkiye Ulaşırsa, TÜRKİYE ULUSLARARASI BAŞARILAR YAKALARSA, LİDER ÜLKE TÜRKİYE İmajını kazanırsa Uluslararası konularda Ne düşündügü Öncelikle sorulan ülke olursa,bu iç ve dış İŞBİRLİKÇİLERİ FAZLASIYLA RAHATSIZ EDER. Bunların bir tek tutkuları var İÇERDE KURULTAY SAVAŞLARI Dış arda ise İSRAİL ve SURİYEYİ Savunmak. bir söz var iyi futbol iyi futbolcu ile oynanır. İYİ SİYASETTE İYİ SİYASETÇİ VARSA YAPIL

Yorumu oyla      13      7  
Hıyanet 13 Şubat 2012 Pazartesi 17:54

Sonuç olarak: Bütün tabloya bakıldığında Erdoğan’ın, Hakan Fidan üzerinden MİT’i teslim alma çabası yürüttüğü, bunda başardı olduğu takdirde muhalefeti Devlet İstihbaratının imkanlarıyla denetim altona alacağı ve despot bir rejim inşa edeceği ortadadır. Erdoğan’ın hedeflediği tarzda otoriter rejimlerin ancak denetimsiz istihbarat kuruluşlarıyla varlığını sürdürebileceği kesindir. Bu nedenle Erdoğan’ın Hakan Fidana sahip çıkmasına izin vermek, despotizm rejimi inşasının temelini atmak olacaktır.

Yorumu oyla      16      7  
Delalet 13 Şubat 2012 Pazartesi 17:51

AKP İktidarı, temsilci olarak atadığı MİT Müsteşarı aracılığıyla ulusal bir sorun konusunda ABD ve PKK’ya. yabancı devletlere İmzalı taahhütlerde bulunmaktadır.

Yorumu oyla      16      7  
Gaflet 13 Şubat 2012 Pazartesi 17:50

Aramalarda Öcalan’ın hazırladığı ve MİT ile mutabık kalındığı tespit edilen protokoller de bulunmuştur. Bunlar arasında, 12-13 Mayıs 2011 de yapılan bir toplantıda PKK yöneticileri ile MİT yetkilileri arasında mutabakata varılan hususları içeren protokol belgesinde “üç paragraflık giriş ve 9 maddeden oluşan iş bu mutabakat metni, taraftar arasında arabuluculuk yapan HD (Hakem Devlet-ABD) temsilcileri tarafından, taraflar adına imza altına alınmış ve aslı HD merkezinde arşive alınmıştır.

Yorumu oyla      15      6  
Korkmaz. 13 Şubat 2012 Pazartesi 14:49

Hâl anlayamadınız sayın Yaldız. Bir dönem kapanmış, başka bir dönem açılmıştır.RTE yönetimi yerini daha sert, daha dindar bir yönetime bırakacak.CHP kabiliyetsizleri bu kozu bile doğru kullanamıyorlar. Son sözüm: Gelen gideni aratır.Her kesin göz ardı etiği geröek Fidan' nın hırsı.

Yorumu oyla      21      9  
ahmet 13 Şubat 2012 Pazartesi 13:04

Olan biten net.Seneryolar yazmayın.PKK ile Oslo da Başbakanın temsilcisiyim diye görüşen Hakan Fidan dır.Seçim zamanı bu söylendiğinde bunu söyliyenlere RTE hertürlü hakareti yapmıştır.Görüşmenin açığa çıkacağını aklına getirmedi çünkü kendinden habersiz birşey yapılamaz sandı.Ama artık gizli birşey kalmıyor.Bu olanlar oy kaybı yapar mı ? Sandıklar açılır 10 dakika sonra AKP iktidarı açıklanır.

Yorumu oyla      17      9  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Townç Sowyer'in maceraları
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (9) 'Bizim radyo tiyatrolarımız vardı'
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Bektaşi Devleti tartışmaları!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
‘Erkekler bastığım kaldırımı öperdi!’
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Parti tabanı Özel’den kopuyor mu?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
CHP ne yapmalı?
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Neden toprak reformu yapılmalı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Eril toplumda kıyamet alametleri...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İzmir’e kruvaziyer niye gelsin?
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İzmir’in sokakları hem kız hem deniz kokar… 
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva