İzmir’in son yıllardaki en netameli konularından biri katı atık bertaraf tesisiydi. Kentin gündeminde 7-8 yıllık bir yeri var mevzunun…
Çiğli Harmandalı’daki ömrünü çoktan tamamlamış, çağdışı depolamaya çözüm arayan İzmir Büyükşehir Belediyesi kentin önüne ilk olarak Torbalı Taşkesik Köyü yakınlarındaki araziyi koydu. Avrupa’dan örneklenen yeni tesise dair ayrıntılı açıklamalar ‘İzmir’in çöplüğü Torbalı’ya mı geliyor?’ sorusuna yanıt olamadı. Bölge halkı ayaklandı.
Aralarında CHP ilçe örgütünün de bulunduğu çok sayıda STK, meseleyi yargıya taşıdı.
Dönemin çevre bakanı, şimdilerin İzmir Milletvekili Veysel Eroğlu bölgeye gelerek AK Parti teşkilat mensuplarının huzurunda açık açık ‘Bu alana izin vermeyiz’ dedi. Ve Büyükşehir sürpriz bir kararla Taşkesik’ten vazgeçildiğini duyurdu.
Gerekçe olarak da zemindeki geçirgenlik ve yeraltı sularına dönük tehdit gösterildi.
Asıl gerekçeyi tam olarak hala kimse bilmiyor bence… Ama çevre bakanının meseleyi siyasallaştırmasının geri adımda önemli bir rol oynadığı tahmin ediliyor. Çevre yatırımlarıyla Türkiye’ye örnek gösterilen Başkan Kocaoğlu’na yakışan açıklandığı gibi ‘yeraltı sularına dönük olası tehdit’ ve çevreye saygı duruşuydu.
Uzun etmeyelim.
Sonrasında arayışlarını sürdüren belediyenin adresi Menemen’i gösteriyordu. Menemen Belediyesi’nin bir dönem çöp fabrikası olarak kullandığı tesisi satın alan Kocaoğlu arazinin genişletilerek Torbalı’da veto edilen yeni tesisi kurmak için harekete geçti.
Tesisi Büyükşehir’e devreden Belediye Başkanı Tahir Şahin dahil bölge halkı ayaklandı. Ayaklandırıldı ya da!..
Tarım Bakanı Mehdi Eker devreye girdi bu kez de! Tarım arazisine çöp tesisi yaptırmam dedi ve konu kapandı. Bu arada Harmandalı’nın Ümraniye olmaması için azami çaba sarf eden İzmir Büyükşehir çıkan ya da çıkarılan yangınlar ve yöre sakinlerinin AİHM’e uzanan şikâyetlerini de bitirmek adına bir hamle daha yaptı. Bulduğu tüm çözümler AK Partili bakanlar tarafından asitlenen Kocaoğlu her seferinde kuyruğuna kadar yüzdüğü danayı bu kez herkeslerden gizlemeyi tercih etti. Aylarca titizlikle gizlenen yeni adresin Karşıyaka, Bayraklı, Çiğli ve Menemen’in üzerindeki Yamanlar Dağı eteklerinde olduğu ortaya çıkınca kızılca kıyamet yeniden koptu.
Dönemin AK Parti Milletvekili İlknur Denizli, bir adım öne çıktı ve ‘Karşıyaka’yı İzmir’in çöplüğü yaptırmam’ dedi. Ve sosyal medyada aylarca süren AK Parti destekli ‘direnyamanlar’ başlıklı kampanyalar yürütüldü.
Dönemin Karşıyaka Belediye Başkan Yardımcısı Hüseyin Çalışkan kapalı bir toplantıda şöyle diyecekti:
-Cesedimi çiğnemeden Yamanlar’a çöp tesisi yapamazsınız!
Dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım da Yamanlar tesisine karşı açıklamalar yapıyor, adres olarak Harmandalı’nı gösteriyordu.
Dönemin Belediye Başkanı Cevat Durak’ın da desteklediği kampanyalar öyle bir noktaya geldi ki; bir ara Hüseyin Çalışkan gazetecileri de yanına alarak Yamanlar Dağı’na çıkıp bölgedeki organik domateslerle menemen yaptı.
ODTÜ ve Hacettepe Üniversitelerinden ‘olumsuz’ raporlar getirdiler, dikkate alan olmadı. Her kafadan ayrı bir ses çıkıyor, Başkan Kocaoğlu kamuoyundaki dalgalanmaları önlemek adına gün aşırı çöp başlıklı açıklamalar yapıyordu.
4 milyonluk kentin binlerce tonluk günlük çöpünden elektrik, gübre, sanayi yakıtı gibi katma değeri yüksek ürünler üretileceğini, tesisin ileri teknolojilerle destekleneceğini anlatan ve Avrupa’dan dünyadan güzel örneklerden yola çıkarak kamuoyu desteği almaya çalışan Kocaoğlu, İzmir’in çöpünün tek bir adreste bertaraf edilmeyeceğini, birkaç farklı noktaya daha sonrasında tesis yapılacağını müjdeliyordu.
Yamanlar Çöp Tesisi’ne karşı çıkan siyasetçiler gelinen noktada siyasete ‘mola vermek’ zorunda kalsa da o günlerde Kocaoğlu’nu epey terletiyordu be mesele…
Açık söylemek gerekirse Taşkesik ve Menemen’de konusunun içeriden ve dışarıdan siyasallaştığını, yerel ve günübirlik siyaset hesaplarına kurban gittiğini gördükten sonra Yamanlar meselesine de önyargılı bakmıştım. Hem Torbalı’daki hem Menemen’deki çevreci itirazların anlamını ayrı bir paranteze alarak tabi ki… Ama ‘yaptırmam’ diye ortaya çıkan bakanların/vekillerin derdinin çok da çevre olduğuna inanmıyordum doğrusu…
Ha keza Yamanlar konusunda ortaya çıkan görüşleri de bu çerçevede değerlendirdim.
Ta ki Jeoloji Mühendisleri Odası’ndan yapılan son açıklamaya kadar. Yamanlar konusunda bakışımı değiştiren hikâye şöyle gelişiyor.
İzmir siyasetinin A’dan Z’ye Yamanlar Çöp Tesisi ile yatıp kalktığı süreçte Başkan Kocaoğlu, TMMOB’a bağlı meslek odalarına destek turuna çıkıyor. Bölgeyi yerinde inceleyen meslek odalarıyla sonrasında da özel toplantılar yapılıyor. Ve Jeoloji Mühendisleri Odası’nın da önerisiyle bölgede hidrojeolojik etüt yapılması karara bağlanıyor ve İZSU Genel Müdürlüğü o çalışmayı yapıyor.
Yani meslek odası tamamı İZSU Genel Müdürlüğü’nün elinde olan bir rapordan yola çıkarak konuşuyor. İddiaya göre o raporda Yamanlar’a dair çarpıcı detaylar var. En çarpıcı detay ise yeraltı su seviyesinin söz konusu tesis projesinin sadece 1 metre üzerinde olması…
Eğer hidrojeolojik rapor gerçekten bunu söylüyorsa dünyanın en teknolojik tesisini de yapsanız risk var demektir. Hem de ciddi bir risk!
‘Bu riske değer mi?’ diye soruyor meslek odası…
Geçenlerde iftar mönüsü üzerinden Cumburbaşkanı Erdoğan’ı vurmaya çalışan Mimarlar Odası Ankara Şubesi’ne dönük eleştirimizi ortaya koyduk. Ve yeni dönemde herkesin işini yapması gerektiğinin altını çizdik. İftar mönüsü hesaplamak Mimarlar Odası’nın uzmanlık alanına girmiyordu çünkü… Ama Yamanlar gibi kentin su rezervi açısından önemli bir alanda hidrojeolojik etüt yapılmasını sağlamak ve çıkan sonuçları sorumluluk bilinciyle kamuoyu ile paylaşmak Jeoloji Mühendisleri Odası’nın hem görevi hem de ödevidir. Meslek odası olmanın sorumluluğu budur.
Bu açıdan Jeoloji Mühendisleri Odası’nın açıklaması yerinde, siyasetin günü birlik hesaplarından uzak, son derece dengeli, bilgilendirici ve de tatmin edici geldi bana.
Sadece eleştiri de yok hani! Çözüm de getiriyorlar meseleye…
Diyorlar ki; İzmir’de katı atık tesisi yapılmaya uygun alan sorunu yok. Eğer mesele buysa meslek odası olarak biz bunu çözeriz. Yeter ki Başkan Kocaoğlu talep etsin!
Önceki eleştirilerde eksik olan buydu belki…
-Torbalı’ya istemeyiz! Menemen’e gelmesin... Menderes’ten geçmesin! Bornova’da olmasın… Yamanlar’a asla…
-Peki, bu kentin çöpü nerede bertaraf edilsin?
Dönemin Kemalpaşa Belediye Başkanı Rıdvan Karayakalı dışında talibi çıkmadı çöpün. O da herkesin burun kıvırdığı çöpün artık dünyada çok önemli bir sanayi ürünü olduğundan hareketle 3-5 Kemalpaşalı’ya iş-aş sahibi yaparız denklemi üzerinden ‘evet’ diyordu.
Sanıyorum süreç içinde sadece Çevre Mühendisleri Odası’ndan yer önerisi gelmiş, Bornova’daki eski taş ocaklarının olduğu bölge işaret edilmişti bir de…
Diğerleri, “Bizim ilçeye yapılmasından” öteye geçemediler.
Jeolojik Mühendisleri Odası ‘Uygun yer de buluruz’ diyor. ‘Tesis riskli… Yeraltı suları sadece 1 metre aşağıda’ diyor. ‘Binlerce kişi bölgedeki kaynaklardan damacanalarla içme suyu alıyor’ diyor. Daha ne desinler…
Hüseyin Çalışkan’ın yumurtalı menemen eylemini o dönem politik bulan ben bu açıklamadan sonra o menemene bir yumurta da ben kırarım. Bence önyargılarından uzak bir şekilde okursa İZSU’daki raporu o menemene bir yumurta da İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu da kırar.
İZSU Genel Müdürü Sayın Fügen Selvitopu’na çağrımdır.
Planlama Şube Müdürlüğünüz döneminde Merhum Piriştina’ının başkanlık önerisiyle meclise getirdiği Yeni Kent Merkezi Planına karşı olumsuz rapor yazan Selvitopu’na yakışan Yamanlara dair hidrojeolojik etüt raporu konusunda da bir şeyler yapmaktır. Meslek odasının kritik rapora dair açıklaması konusunda İZSU’dan mümkünse tatmin edici bir açıklama bekliyorum.
Bir İzmirli olarak…
Yazdır
Önceki sayfa
Sayfa başına git
13
5
Künye
İletişim
Facebook
Twitter
Google+
RSS
Sitene Ekle
Günün Haberleri