Cumhur BULUT
Sevgiliye mektuplar (1)
21 Aralık 2014 Pazar

Bir anlık yokluğunda yazılmıştır...

Sen yoksun ya!...
 
Bütün noktalama işaretlerinin bu cümlenin nihayetine sabitlendiğini düşünür müsün? Mesela virgülün... Ünlemin mesela. Ya da soru işaretinin, noktalı virgülün, üç noktanın?... Ayrı ayrı olsa da ifadenin biçimi, hülasa: Sen yoksun ya! Ne hazin bir cümle...

Sessizlik ve suskunluk!
 
Az önce, bütün imla kaideleri ve noktalama işaretlerinin cemiyle tasavvur ettiğim cümlenin ikrarından sonra bende ekseri hâkim olan hal, dil ve gönül tutulmasıyla eşdeğer bir sükûnet... Kehf-i misal bir durgunluk… Dehlizlerinde kaybolurken yarı ürktüğüm, yarı da merakımdan arşınlamadığım bölmesi kalmayan muğlâk bir mağara. Biliyorum aradığım sır mağaranın duvarlarına mahkûk bir hâşiyede gizli;

“Katresi dahi ummandır bu çeşmenin...” 
(A.Tuncer)

Meshûr bir avare gibi mağaranın duvarlarına dikiyorum gözlerimi, saatlerce! Dışarıda, gün mü doğuyor, gün mü batıyor, bilmiyorum… Bu karanlık benim sığınağımdır. Her tarafında sen olan bir sığınak!
 
Yani sana sığınıyorum... Uçsuz bucaksız bir ummana dalıyorum. Bütün mevcudattan sıyrılarak, kendimi “SEN” ile doldurmak istiyorum. Bu mağara da tut ki, Tur-i Sinâ, ya da...
 
Saatlerce bu taş oyuğunun duvarlarında tahayyül ettiğim suret; Sensin işte!

“Her mevsim içimden gelir geçersin”
 
O çok sevdiğim bercestenin güftesini de şimdi değiştiriyorum:

“Her lahza içimden gelir geçersin!...”

Bil ki, sensiz geçen anlarım, zail olmuş yıllarım gibi acı ile geçiyor. Karanlıklar büyüyor içimde, her an kıvılcımlar çıkaran ateşler yanıyor, yanıyor, yanıyor... ve sonra kendimden geçiyorum. Uyandığımda yeni bir rüyaya açıyorum gözlerimi; Bütün mekân, seninle dolu. Zaman, saniye sürsinde bile senden gafil değil! Bir tek ben koparılmışım, bir tek ben tedriç edilmişim senden… Eyvah! 

“Dinmiyor hiç bu akşam ne gözyaşım, ne acım,
Bu akşam, her akşamdan sana pek çok muhtacım!” (M. Erbulan)

Evet, “Sen yoksun ya”; Bu, benim ile varlık arasında cevabını arayarak hayatımı harcayacağım bir sual. Demir parmaklıklarla hapsedildiğim fakat her tarafı seninle mefrûş bir hücre. Ne garip bir bilmece..?
 
Ve şimdi yoksun. Bu bir anlık yokluğuna alışmam gerek. Sonbaharda kuruyup sararan yapraklar gibi rüzgâra vereceğim kendimi. Hani demiştim ya; “Ben, senden başka ben olamam!”Öyle ise, sen yoksan, bende yokum!   

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Rahmetliyi nasıl bilirdiniz?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Bir Batı hikayesi
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Saltanat ve yağma kurumu olarak belediyeler...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Onlar hayatın düşmanıdırlar sevgilim…
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Analar ne yiğitler doğurmuş!
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Fotoğraf: İnsanlığımızı yitirirken soytarıya mı dönüşüyoruz?
Kemal ARI
Kemal ARI
Atatürk'ü anlamak...
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Göztepe gün sayıyor!
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Aklıma 'Doğan Kardeş' geliverince… 
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Sandık tartışması...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva