Fikret İLKİZ
Sanat hürriyeti
16 Ocak 2011 Pazar

Sanat kelimesi Arapçada, iş yapma anlamındaki ’“sunu’” kökünden alınmıştır ve bir işi vücuda getirmek ve bir maddeye zihinde tasarlanan şekil ve sureti vermek anlamına gelir.
 
Sunu kelimesi ayrıca güzellik ve hayran olunacak bir kudret eseri anlamı taşıdığından, tabiatın bir ürünü olarak da anlamlandırılmış ancak, tabiatta kendi kendine vücut bulamayıp insanın akıl ve zekasını kullanarak, eliyle yaptığı işlere ’“sanat’” denilmiştir. (Esra Atalay. Sanat Özgürlüğü Temel Hakkının Hukuki Niteliği. Dokuz Eylül Ünv. H.F. Dergisi İzmir 2004, Cilt 6 sayı 1. s 44. Aktaran Abbas Kılıç.İfade özgürlüğüne sanatsal çizgiden bir bakış.)
 
Resim, çizgi, karikatür, resim gibi tüm güzel sanat eserleri yaşamımızın parçasıdırlar. Bu gün ’“ucube’” olarak adlandırılan heykel, aslında sanat eseridir. Kendi kendine vücut bulmamıştır. İnsanın aklını, zekasını ve kültürel birikimini kullanarak eliyle yaptığı sanattır.
 
Nasıl olmuştur da sanat hürriyeti hak olarak kabul edilmiştir?
 
Birinci kuşak haklar, ’“İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’”nin 2-21 inci maddeleri arasında yer alan ’“kişi hakları’” ve ’“siyasal haklar’”danoluşur. Bu haklar bireyler için, devletin müdahalesinin yasaklandığı bir alanın güvence altına alınmasını sağlayan haklardır.
 
Yaşam hakkı, düşünce ve düşünceyi ifade özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, kişi dokunulmazlığı, konut dokunulmazlığıgibi ’“kişisel haklar’” ile, başta seçme ve seçilme hakkı ile örgütlenme hakkı olmak üzere ’“siyasal haklar’” birinci kuşağı oluşturan temel insan haklarıdır.
 
İkinci kuşak ’“insan hakları’” ise, ’“İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’”nin 22-27’’inci maddelerini oluşturan ’“sosyal-ekonomik haklar’” ve ’“kültürel haklar’” dan oluşmaktadır. Sosyal güvenlik, adil ücret, asgari ücret, sağlık, çalışma, sendikal, toplu pazarlık ve sözleşme ile grevgibi haklar, ’“sosyal-ekonomik haklar’”ı, ’“bilim ve sanatı öğrenme hakkı’” ile ’“eğitim hakkı’” gibihaklar ise ’“kültürel haklar’”ı oluşturmaktadır.
 
O halde sanat, ikinci kuşak haklar arasında kişiler için sanatı öğrenme hakkı olarak, kültürel bir hak olarak tanınmıştır.
 
Birleşmiş Milletler Siyasal Haklar Sözleşmesi’’nin 19. Maddesine göre, herkes, kimse karışmaksızın istediği düşünceyi savunma hakkına sahiptir.
 
Herkesin düşündüklerini anlatım özgürlüğü vardır.Bu hak herkesin, hiçbir sınır tanımaksızın, her çeşit bilgiyi ve düşünü, sözlü, yazılı ya da basılı biçimde, sanat eserleri biçiminde ya da kendi seçeceği herhangi bir başka biçimde araştırma, edinme ve iletme özgürlüğünü de içerir.
 
AİHS 10. Maddesinde düzenlenen ifade özgürlüğü artık herkes tarafından bilinmektedir ki, herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir.
 
’“1989’’dan bu yana BİR ÇOK SES - TEK BİR DÜNYA’” başlığı verilen MacBride Raporu  1980’’de ’“ İletişim ve Toplum - Bu gün ve Yarın’” adıyla yayınlanmıştır. Bu eser UNESCO’’nun isteği üzerine özel bir Uluslararası Komisyon tarafından hazırlanmıştır.
’“Üçüncü MacBride Yuvarlak Masa Toplantısı’” 21 Haziran 1991’’de İstanbul’’da Tarabya Otelinde yapıldı. Bu toplantı sonunda bir ’“bildiri’” yayınlandı.
 
Yayınlanan bildiride; kültürel ürünlere değinilen bölümde;  Bu durumda yapılması gereken şey şiddet içermeyen diyaloga ve uzlaşmalara dayalı yeni bir demokrasi sanatını, barışçı bir kültür anlayışı içinde geliştirmektir. Bunun için de kültürel ürünlerin savaşa, saldırıya ve şiddete yönelik olmayan bir biçimde yapımını sağlamak gerekir’” denilmiştir.
 
Bizim ülkemizin kültür anlayışı ise; kültürel ürünlere karşı savaş açmak, şiddetle yıkımını  sağlamaktır.
 
Kitle İletişim Politikaları hakkında 7. Avrupa Bakanlar Konferansı’’na katılan Devlet Bakanları (Kiev, 10-11 Mart, 2005) insanlığın ortak mirası olan kültürel çeşitliliğin tanınması, korunması ve geliştirilmesi hususunda mutabık kalmışlardır.
 
Yol haritasında ise, kültürel içerik ve sanatsal ifade tarzlarının çeşitliliğinin korunması hakkında uluslararası bir sözleşme zemini oluşturulmasına çaba gösterilmesi benimsenmiştir.
 
Devletler, kültürel içeriklerin ve sanatsal ifade tarzlarının çeşitliliğinin korunması hakkında uluslararası bir sözleşmenin kabul edilmesi perspektifiyle UNESCO’’da yürütülen çalışmaları desteklendiğini açıklamışlardır.
 
Ülkemizde ise ilk kez, 1961 Anayasası'nın "Bilim ve Sanat Hürriyeti" başlıklı 21. Maddesinde "sosyal devlette sanat" kavramı yer almıştır.
 
21 madde ile "herke­sin bilim ve sanatı serbestçe öğrenme, öğretme, açıklama, yayma ve bu alan­larda her türlü araştırma hakkına sahip olduğu" düzenlenmiştir.
 
1982 Anayasası'nın devletin temel amaç ve görevlerini düzenle­yen 5. maddesi devlete "...insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartlan hazırlamaya çalışma" görevi yüklemiştir.
 
Anayasanın 26 ıncı maddesinde yer alan düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti ise şöyle yer alır: "Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yolla tek başı­na veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir" denilmektedir.
 
Anayasa'nın 27. maddesi ise "Bilim ve Sanat Hürriyeti" başlığını ta­şımakta olup, herkesin, bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahip olduğuna dair bir düzenleme içermektedir.
 
Kişi hak ve özgürlüklerinin güvence altına alındığı toplumlarda özgürlükler korunur. Bu özgürlüklerin korunduğu toplumlarda,kişiler toplumun yerleşik değer yargılarına aykırı da olsa kendi farklılıklarını rahatça herhangi bir baskı ya da kısıtlamaya maruz kalmadan ortaya koyabilmelidirler ve açıklayabilmelidirler. (Kılıç, Abbas. Age)
 
Sanatçılar ’“uyum göstermeme hakkını’” kullanırken devletin koruması altındadır. Bizde tam tersidir. Devlet, sanatçısını pozitif yükümlülüğü gereği korur. Bizde ise sanatçı korunmaz. Yarattığı sanat eseri heykele ’“ucube’” denir ve yık emri verilir. Bu ’“ileri demokrasi’”nin gereğidir(!)
 

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (9) 'Bizim radyo tiyatrolarımız vardı'
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Bektaşi Devleti tartışmaları!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
‘Erkekler bastığım kaldırımı öperdi!’
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
İzmirli kız ve Onur E. Yıldız meselesi
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Parti tabanı Özel’den kopuyor mu?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
CHP ne yapmalı?
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Neden toprak reformu yapılmalı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Eril toplumda kıyamet alametleri...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İzmir’e kruvaziyer niye gelsin?
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İzmir’in sokakları hem kız hem deniz kokar… 
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva