Gönül Soyoğul
Öğlen AKP, akşam CHP
4 Haziran 2011 Cumartesi

Önce güneşin altında/poyraza karşı tv8’in ‘seçim kervanı’na katıldık dört meslektaşla.
Tayfun Talipoğlu’nun programında, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’a, genel ve yerel siyasetten sorular yönelttik.
Erdal İzgi’nin ifadesiyle, ‘biz ne sorarsak soralım, aldığımız cevaplar daha çok onun söylemek istediği, vermeyi uygun bulduğu mesajlar’ oldu. Tecrübeli bir siyasetçi olduğunu, bir kez daha, o iki saatlik canlı yayında gösterdi sayın Günay. Son derece rahat ve seçim kampanyasına başladığı o ilk günlerdeki gibi, hoşgörülü yüz ifadesiyle.
CHP’de uzun yıllar parti içi demokrasi mücadelesi vermiş bir kimlik olarak, Ak Parti’de parti içi demokrasiyi nasıl değerlendirdiğini sordum Günay’a mesela.
12 Eylül’ün DGM’lerinin isim değişikliği ile Özel Yetkili Mahkemelere dönüştürülmesini ve bugün cezaya dönüşen tutukluluk sürelerinin bu mahkemelerin eseri olmasını, ‘solcu bir hukukçu’ olarak nasıl bulduğunu…
Sorma sıram geldikçe de ‘Anayasa değişikliği, Kürt sorunu, başkanlık sistemi konusunda Ak Parti’nin niye sustuğunu, tartışmaya açmadığını, Anayasayı değiştirmek için Meclis’te niçin çoğunluğu istediklerini, bu seçimlerin niye yerel seçim havasına dönüştürüldüğünü, niye geleceğimizle ilgili, demokrasiyle, sağlıkla, eğitimle ilgili vaatler yerine, sürekli çılgın projeleri’ gündeme getirdiklerini de…
Erdal İzgi, Necati Bahçeli ve evsahipleri olarak Tayfun Talipoğlu ile Münir Koçarslan’ın da sıkı soruları arasına ‘İzmir’de AKP ile muhalefet partileri arasındaki yarışın adil olup olmadığı’ sorusunu da ekledim. Muhalefetin, ‘eski ve yeni bakan kimlikleriyle kampanyalarında devlet imkanlarını kullandıkları’ eleştirileri hakkında ne düşündüğünü yani..
Bana göre, cevapları arasında en hakikatlisi de bu soruya verdiği karşılıktaydı..
Elbette ‘bal tutan parmağını yalar’ demedi tecrübeli/kurt bir politikacı olarak ama… ‘İktidar olanın, muhalefetin tersine sırtında yumurta küfesini taşıdığını, sorumluluk hesabını iktidarın verdiğini, ancak iktidarın bir külfet olduğu kadar yanında nimetler de barındırdığını’, kendi ifade tarzıyla, ustaca anlattı. (Sabrınız/merakınız ve zamanınız varsa, bu iki saatlik söyleşinin tamamını, tv8.com’dan ‘Tayfun Talipoğlu İzmir’de-2 Haziran’ başlıklı videodan izleyebilirsiniz.)
*
Partilerin/adayların baş döndürücü trafiğinden, işimiz gereği elbet biz de payımızı alıyoruz.
2 saatlik canlı yayının ardından, CHP’nin gazete yöneticileri ve yazarları için düzenlediği akşam yemeği için bu kez Tepekule’nin yolunu tutuyoruz. Bu kez Ümit ve Fahrettin’le birlikteyiz.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Alaattin Yüksel,  İl Başkanı Tacettin Bayır, CHP milletvekilleri ve adayları Mehmet Ali Susam, Güldal Mumcu, Rahmi Akşın Türeli, Rıza Türmen, Kazım Umdular’ın, ilerleyen saatlerde de başkan Aziz Kocaoğlu’nun da katıldığı yemekte, ‘çağrılma nedenimize uygun olarak’ işimize devam ediyoruz, yani soru sormaya/yanıt almaya. Nazik davete uyma adına gelip sessizce dinlemeyi tercih edenler de oluyor, benim gibi mesleki meraklarının yanıtlarını arayıp soru soranlar da…
Ertuğrul Günay’a yönelttiğim soruya, bu kez muhalefetten yanıt bekliyorum.
‘Bu seçimin niçin genelden çok yerele benzediğini, bunun nedenlerini… Ve CHP olarak bu tuzağa niçin düştüklerini?’
Alaattin Yüksel, Kemal Kılıçdaroğlu’nun her gittiği ilde, AKP’nin yanlışlarını, CHP iktidarında neler yapacaklarını anlattığını söylüyor. Ama yerelde, yani İzmir özelinde CHP iktidar olduğu için, yaptıklarını ve yapacaklarını bir anlamda anlatmak durumunda kaldıklarını vurguluyor. (Kelimesi kelimesine böyle demiyor ama anladığım bu.) Sorumun cevabına, Mehmet Ali Susam katkıda bulunmak istediğini belirterek, söze giriyor. Ak Parti’nin bu seçimi genel değil de yerel seçime döndürme çabalarının nedeninin, parti politikalarının iflası, siyasette tıkanmaları olduğunu savunuyor. Dokuz yılda başarısız oldukları konuların bir bir altını çiziyor Susam.
“En çok övündükleri sağlıkta devrim yaptık diyorlar. Sağlık tamamen özelleştirilmiş durumda. Eğitim’de kitapları bedava dağıtıyoruz dediler, eğitimin paralı eğitime dönüşmesine neden oldular.
Yoksulluğu azaltacağız dediler, artırdılar.
Yolsuzlukta ise sadece hortumların yeri değişti.
Yasaklar anlamında ülkesizde ciddi sıkıntılar yaşanıyor.
TOKİ bu iktidar döneminde belirli konut yapmıştır ama TOKİ, AKP’nin liberal anlayışı içinde inşaat sektörünü zor duruma sokmuş, denetim dışında bırakılarak AKP’nin siyasetini finanse eden bir kurum haline gelmiştir.
Siyasette söyleyecekleri bir şey kalmadığı için şimdi çılgın projelere sarılıp bu projelerle gündemi değiştirmeye çalışıyorlar” diyor. .
Başbakan’ın son günlerde konumuna yakışmayacak eylem ve söylemler içinde olduğunu sıralıyor ardından.
“Başbakan Kandil günü Isparta’da ağza alınmayacak sözlerin yer aldığı konuşmalar yaptı. Bu politikalar bu ülkeye hangi katkıyı verecek. Bu ülkede AKP’li, CHP’li, Kürdü, Türkü beraber yaşayacak. Bu gerginler yeni parlamentodaki çalışmaya hangi katkıyı sağlar. Tayyip Erdoğan şu an Başbakan. Bir ülkenin Başbakanı herkese afra tafra yaparak, aşağılayarak bu ülkede seçim kampanyası yürütüyorsa Başbakan tıkanmış demektir” diyerek noktalıyor konuşmasını.
Yanımda oturan arkadaşım kulağıma eğilip ‘işte bu” diyor. ‘Milleti çılgın projelerle oyalayıp göz boyarken, Türkiye’nin nasıl yönetildiğini unutturarak, seçimi nasıl götürdükleri, ancak bu kadar iyi anlatılabilir. Alaattin’in sihirli lambası gibi oğuştur oğuştur, içinden cin (AKP) çıksın! Umarım bu kez sandıktan çıkacak cin çarpar onları…’
 
* *
 
Bir yandan yemekler yeniyor, bir yandan günün anlam ve önemine binaen çoğunluğun tercih ettiği kolalar yudumlanıyor, bu arada peş peşe sorular yöneltiliyor Alaattin Yüksel’e. O da gelen sorunun niteliğine göre, pas ediyor adaylara veya İl Başkanı’na. Hızımı alamayıp ikinci bir soru daha soruyorum orada usulen bulunan/yiyip kaçmayı planlayan arkadaşların canını sıkmayı göze alarak.
“Siz diyorsunuz ki, bu iktidarın aklı 9 yıl sonra mı başına geldi de İzmir’e proje yağmuru vaat ediyor? Bu soruyu bugün Ertuğrul Günay’a da yönelttim, o da topu size attı. ‘9 yıldır hangi projeyi getirdiler de ısrar ettiler de yapmadık’ dedi. Buna bir cevabınız var mı?” diye soruyorum.
Önce sözü milletvekili adayı Kazım Umdular alıyor. Şimdilerde Çandarlı limanını yapmaya soyunan Ak Parti’ye çatarak, limanın yapılması için verdikleri 10 yıllık uğraşıyı anlatıyor. Geri çevrilmeleri, uzatmaları, oyalamaları… Keza yenilebilir enerjiyle ilgili çabaların, nasıl sonuçsuz kaldığını....
Sonra söze, yemeğe o sırada katılan Başkan Kocaoğlu alıyor. Ve gecenin itirafı ondan geliyor. Geçmişte bir gün, bir dost sohbetinde ‘CHP’nin iktidarda olduğu zamanda belediye başkanlığı yapmayı isterdim’ diyerek, çektiklerini bu kısacık cümleye sığdırmış olan Başkan, bu kez kısa da olsa net/açık ifade ediyor göğüslediklerini ve engelleri... Hükümetin İzmir projelerini ve kente olan bakışını değerlendirirken bazı örnekler üzerinden yaşadıklarını anlatıyor.
TOKİ ile birlikte yaptıkları Kadifekale Kentsel Dönüşüm Projesi’nde yaşadıklarını mesela.
“TOKİ ile iş yaptık çırak çıktık. Sözde Uzundere’deki konutları ücretsiz yapacaklardı. Sonra işler değişti. Konutlar bitti, ‘Pardon buranın maliyeti yokmuş, 75 milyon lira ödeyeceksiniz’ dediler. Biz ne başladığımız işi bitirmek için namus belasına 75 milyon liranın altına imza attık, ödüyoruz. Uzundere konutları ile Kadifakele arasındaki ilişkide merkezi hükümetin bir kuruşu yok. 99.5 milyon lira kamulaştırma, 75 milyon lira konutlar için verdik.”
Göreve geldiği andan itibaren Ankara bürokrasisinin kendilerine her türlü zorluğu çıkardığını daha önce sorduğumuz sorularda sadece ‘iç çekişlerle’ geçiştiren Aziz başkan, o sıkıntılı iç çekişlerini/yüz ifadesini, bu kez sözcüklere döküyor yine de ölçülü ifadelerle:
 “Benim Ankara ziyaretlerimin yüzde 99.9'u, Milli Emlak Genel Müdürlüğü'nden almam gereken hazine arazilerinin tahsisi ile ilgili uğraşılarımla ilgilidir. Her Ankara’ya gittiğimde Milli Emlak’a mutlaka uğrarım. Bürokratlarım da uğrar. Koskoca Aliağa-Menderes Projesi’nde (Onu da TCDD ile birlikte yapıyoruz) demiryollarının yapması gereken Ulukent üst geçiti yapmak için hazineye ait bir arazinin tahsisi gerekiyordu. Koskoca proje bitti, araziyi tahsis etmediler. Öldüm Allah alamadım. En sonunda bakan Yıldırım’a söyledik. Arazinin yarısını tahsis ettiler. Biz de işe yeni başlayabildik. Şimdi ihaleye çıktık. 65 dönümün 32 dönümünü verdiler.
 Yine Tuzla’da 14 bin metrekare alanda idari binaların olduğu bölge var. Hiçbir yatırım planı yok. Verin bize gençlik merkezi yapalım’ dedik. Vermediler, öyle atıl duruyor. Büyük şehirlere sahil bantları teslim edildi. Ama bize bir karış yer verilmedi.
Buca Kasaplar Meydanı’nı yaparken benzer olaylar yaşadık. Tanşaş’a ait mezbaha yerini 5-6 milyon liraya alalım, işi bitirelim’ dedik. Tam 27 milyon lira istediler. Örnekleri arttırmak mümkün… Ankara bürokrasisi ve hükümet, İzmir’e işte böyle bakıyor.”
Ve son sözü, soruyu soruş biçimime getirip, Ertuğrul Günay’a dokunuyor:
 “Ertuğrul Bey maalesef ve maalesef İzmir’de 2002-2004-2007-2009 seçim süreçlerinde yaşanan ahengi bozdu. Seçimden sonra bazı şeyleri söylemek benim için daha doğru geliyor. Bugün de İnciraltı Bahçelerarası’nda toplantı yapmış. İnciraltı’nın planlanmasını Balçova ve Büyükşehir engelliyor’ demiş. Ben bu kadarı söyleyeyim gerisin siz anlayın.”
 
Seçimin İzmir sonuçları kadar, bu seçimde henüz konuşulmayan/perde arkasında yaşananları da çok merak ederek ayrılıyorum geceden.

Önümüzde uzun bir gece olduğunu, ama ne olursa olsun ‘her gecenin bir sabahı’ olduğunu bilerek…

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 2 yorum var, 2 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
1974 BUCA LİSELİLER 4 Haziran 2011 Cumartesi 23:53

AKP MERKEZİ YÖNETİMDE HATA YAPIYOR,CHP'DE YEREL YÖNETİMDE HATA ÜSTÜNE HATA YAPIYOR.BUCA'DA 12 YIL BOYUNCA HANGİ PROJEYE İZİN VERMİŞ?ŞİRİNYER PAZARYERİ PROJESİNE CEMİL ŞEBOY PROJEYİ YAPTI DİYE ONAY ÇIKMADI.BUCA HALKI TÜMDEN CEZALANDIRILDI.KASAPLAR SOKAĞI KAÇ YILDIR BEKLİYOR?BUCA CADDELERİ CADDEDEN ÇOK KALDIRIMLARIN GENİŞLİĞİ İLE AVRUPA DA ÜN SALDI?TRAFİK KEŞMEKEŞ.12 YIL KULAĞININ ÜSTÜNE YATAN YEREL YÖNETİCİLER SEÇİM ATMOSFERİ ŞİMDİ NİYE YEREL KONUYA ÇEKİLDİ PANİĞİNE KAPILDI.GEÇMİŞ OLSUN AZİZ KOCAOĞLU.YEREL SEÇİMLERE 2 YIL KALDI.ÇANTANI TOPLAMAYA BAŞLARSAN ANCAK HAZIRLANIRSIN.

Yorumu oyla      22      9  
Aydın Postoğlu 4 Haziran 2011 Cumartesi 13:21

Aziz Başlanın dediğine bakın “Ertuğrul Bey maalesef İzmir’de 2002-2004-2007-2009 seçim süreçlerinde yaşanan ahengi bozdu” Bunun anlamı şu. Abilerim biz geçmiş seçimlerde dişimize göre rakipleri bulmuş tek kale maç yapıp seçimi kazanıyorduk Ertuğrul Günay ezberimizi bozdu. Alışmışınız uysal koyun AKP’liler siz söyleyin onlar başları önlerinde dinlesinler. Devir değişti hatalarınız yüzünüze vurulacak. İzmir’de istediğiniz gibi at koşturamayacaksınız.

Yorumu oyla      23      10  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Stoilov’a nazar değdi!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Gönlüm hep seni arıyor neredesin?
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
Kirpi ikilemi – Hayır deme sanatı
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İzmirli giderek kendini daha kötü hissediyor
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Netameli meseleler 7
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bir portre: Sadullah Usumi
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Tire pazarında…
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
İsrailli çocuklara mektuplar (2) Barış sizin elinizde çocuklar!
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Nasıl toprak reformu yapılmalı?
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Yaşamak...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva