Gönül Soyoğul
Nerede o muhteşem İzmirliliğimiz?
4 Eylül 2015 Cuma

Bodrum’da cesedi kıyıya vuran 2 yaşındaki Aylan bir anda herkesi ayaklandırıp mülteci dramını herkeslerin gözüne soktu, en mülteci düşmanına bile insanlığı hatırlattı ya…
Bir buçuk ay önce bir başka kalbi isyan daha yaşamıştık biz. Hatırlayın…
Basmane Meydanı’nda lokantada yemek yiyen vatandaşlara mendil satmaya çalışan küçücük bir çocuğun onu uzaklaştırmaya çalışan esnaf tarafından burnu kanayıncaya kadar dövülmesi karşısında yine ayaklanmış, vicdan/merhamet yarıştırmaları yaşamıştık. 
Özellikle Basmane çevresinde ama İzmir’in hemen her ilçesinde yalınayak-başıkabak çocuklar, dilenen, kucaklarındaki bebeklerini sokak ortasında emzirmeye çalışan anneler, saçı sakalı birbirine karışmış babalar aylardır aramızdaydı oysa… Yanı başımızda, hepimize bir nefes mesafesindeydiler.
Ya gözlerimizi kaçırıyorduk onları görünce, ya da gözlerimizi dikip ‘ne işleri var burada, defolup gitsinler memleketlerine savaşsınlar…’ Ar damarı çatlamış ya da doğuştan hiç olmamış olanlar bu engin nefretlerini bir de paylaşıyorlardı üstelik sosyal alemlerde…
Ne zaman ki Suriyeli küçük Ahmet esnaf dayağı yiyip kanlı burnu, yüzündeki korku ve dehşeti gösteren fotoğrafları serildi ortalara… Gönül teli titreyenler sıraya girdi…
İzmir Emniyeti dayak atan esnafa soruşturma başlattı, AKP İzmir İl Başkanı Bülent Delican Ahmet’in ailesini ziyaret etti. Onu oyuncaklarla bağrına bastı, aileye de yardımlarda bulundu. Üstüne, ‘Birkaç densizin yaptığı hareketin tüm İzmir’e mal edilmesini asla doğru bulmadığını, bu densizliği yapanların kanunlar çerçevesinde gereken cezayı alacaklarını, Ahmet ve ailesinin ülkemizde misafir olduklarını’ da hatırlattı, vurguladı Sayın Delican...
Önemli gün ve olaylarda bizi twetleriyle onurlandıran sayın Valimiz Mustafa Toprak da elbet misafirimizi dövmeye kalkanların yarattığı infiale kayıtsız değildi. Sosyal medyadan yapıştırdı:
“Suriyeli misafir ailemizin çocuğuna karşı yapılan 'şahsi kötü muamele'ye karşı İzmir Halkı yekvücut olarak karşı çıktı. Teşekkür ediyorum.
Suriyeli çocuğun ailesine ulaşıldı, Emniyet ve Aile Sosyal Politikalar Müdürlüğü harekete geçirildi, soruşturma başlatıldı, adli süreç devam ediyor.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin her türlü yardım ve katkısına Milletimizin misafirperverliğine karşı çocuğa yapılan kötü muamele kabul edilemez.”
Suriyeli çocuğu darp edenler cezalandırılacaktı, ailesi yardım almıştı, küçük Ahmet’in yarası oyuncaklarla/gösterilen ilgi ve şefkatle sarılmıştı, yüzü artık gülüyordu, AK Parti İl Başkanı onun sattığı mendillerden de almıştı. Allahtan daha ne isteyebilirdik ki? Vicdanlarımıza gereken pansuman tamamdı, -mış gibi yaptığımız hayatlarımıza kaldığımız yerden devam edebilirdik elbirliğiyle…
E öyle de yaptık zaten çoğumuz. Ta ki… Her gün onlarca insanın insanlık dışı koşullarda kaçmaya çalışırken boğulduğu denizin kıyısına vuran 2 yaşındaki Aylan’ın minik bedenini görünceye kadar. Yine çok ama çok üzüldük. Kahrolduk. Gerçekten kahrolanlarla vicdan tacirleri yine birbirine karıştı, aktı sosyal alemlerden. Devletin zirvesi yine ayar üstüne ayar çekti, ‘Biz kucak açtık, siz ne halt ediyorsunuz ey Batı’ diye titretti yeryüzünü, ne yapacağına bir türlü karar veremeyen CHP’liler de bir yandan Meclis’te savaş tezkeresine ‘evet’ deyip, öte yandan Bodrum’da boğulan iki küçük çocuk ile annesinin Kobani’deki defin töreni için yola çıktılar. Hem savaşa ‘evet’ demeyi, hem de savaş mağdurlarını toprağa gömmeyi vazifeleri addettikleri için…
Neyse… Konumuz bu değil. Konum, hislenenlerin köpürttüğü sulara bir köpük daha bırakmak hiç değil.
Bak kardeşim. Bu iş öyle hislenip hislenip oturulacak, sosyal medyada paylaşıp paylaşıp sonra evlerimize çekilecek bir konu değil.
Dünyanın cehennemi olan Ortadoğu’dan zebaniler eksik olmadıkça (ki yakın zamanda cennete dönüşecek görünmüyor) her yanımızda yakamızda mültecileri göreceğiz. Kafamızı kuma soksak nafile… Onlarla birlikte yaşamayı, paylaşmayı öğreneceğiz. Başka yolu yok. Ahmet’le, Aylan’la vicdan temizleyerek geçip gideceğimiz bir hayat yok önümüzde.
Resmi rakamlara göre ülkemizdeki mülteci sayısı 2 milyon…
İzmir’deki mülteciler birdi iki oldular, ikiydi iki bin oldular, şimdi sayıları resmi makamlara göre 70 bin… Ve meselemiz küçük bir çocuk dövüldüğünde yekvücut olmak değil, hemen şimdi yekvücut olmak.
Bu kentin Valisi, bu kentin Büyükşehir Belediye Başkanı, bu kentin ilçe belediye başkanları, bu kentin sivil toplum örgütleri, meslek odaları, AFAD’ı, neredesiniz?
Bu insanlar, bu sıcakta aylardır banyo yapmadan, temiz bir tuvalete erişemeden aç susuz sokaklardalar... Kısıtlı da olsa parası olan Suriyeli mülteciler gıda alabiliyor ama çoğunluğu çevreden bir yardım görmedikçe karınlarını doyuramıyor. Küçük bebekler anne sütü olmadan, mama olmadan hayatta kalmaya çalışıyor. Pek çok gebe kadın bu korkunç koşullarda kendini ve karnındaki bebeği beslemeye çalışıyor.
20 bine yakını çocuklardan oluşan bu insanlara bir tas çorba dağıtmak, seyyar tuvalet banyo kurmak, gezici sağlık hizmeti vermek, ihtiyacı olana ücretsiz ilaç temin etmek bu kadar mı zor? Hem ‘onlar bizim misafirimiz’ demek, hem de misafirperverliğimizi göstermek için ya dayak yemelerini ya da ölmelerini beklemek nasıl bir ev sahipliği, söyler misiniz? Üstelik İzmir gibi, kendine demokrat diyen, kendine özgürlükler şehri diyen, bin yıldır her türlü göçü almış, göçmenin ne demek olduğunu en iyi anlayacak bir şehirde?
Sayın Aziz Kocaoğlu, Sayın Sema Pekdaş…
Tabii ki kalp sahibisiniz, tabii ki her kalp sahibi gibi, bu insanlar için çok üzülüyorsunuz. Allah aşkına sadece üzülmeyi bırakın.
Tamam, biliyoruz ki bu konu küresel, devasa bir konu. Sizin gücünüzü katbekat aşan bir sorun.
Tamam, iktidar iç savaştan kaçan bu insanlara kapısını açmakla iyi yaptı ama saldım çayıra Mevla’m kayıra anlayışıyla yaşanan dramlara gözlerini kapadı. Eleştirin, tamam ama Allah aşkına siz bir şeyler yapın.
Gücünüzün yettiğini yapın, yetmeyeni bizden, İzmir halkından isteyin. Bir ton sivil toplum örgütü var, Lionsu var, Rotaryeni var, Rotarak’ı var, odalar var, borsalar var, parti teşkilatları var, onlara çağrı yapın.
Yazın sıcağında kaldırımlarda kavrulan bu insanları, birkaç ay içinde kışın ayazı, yağmuru, seli bekliyor. Allah aşkınıza, soğuktan ölecek bebekleri, acıdan kavrulacak anneleri babaları beklemeyin. İzmir’i ihya etmek için çok zamanınız var ama bu insanların yok, bunu görün! Siz başlatın, biz destek verelim. Ama yeter artık, her ölümde ağlaşıp durmayalım. Bir şeyler yapalım. O muhteşem İzmirliliğimizi canlarını kurtarmak için kaçıp gelen yersiz yurtsuz insanlara da gösterelim. Merhametimizle, dayanışmamızla ‘ilkler kenti’ olalım yine, dünyaya yardımımızla seslenelim, bu insanlara da kendimize de bunu çok görmeyelim.
Görmemezlikten gelmeye, sadece gözümüze sokulanlara ağlamaya daha ne kadar devam edeceğiz ey İzmir?

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 14 yorum var, 10 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
ERCÜMENT 8 Eylül 2015 Salı 20:44

DURUMU İYİ OLAN HİÇ MEMLEKETİNİ BIRKIP GÖÇ YOLLARINA ÇIKARMI,DENİZDE BOGULMA TEHLİKESİ İÇİNDE AÇIK DENİZLERE BOTLARLA KAÇARMI,ÖLEN O UFACIK ÇOÇUKLAR SİSE HİÇBİRŞEY ANLATMIYOR AMA BENİM KANIM DONDU,SİSİN BU DUYARSISLIGINIZ ASIL BENİ KORKUTUYOR ,ÜKE NE HALE GELDİ,NSANLARIMI NE HALDE YAZIK

Yorumu oyla      15      5  
7 Eylül 2015 Pazartesi 17:48

ercüment bey, o suriyeliler, basmanede otel restoranlarında yemek yiyorlar, nargile içiyorlar,yani yardıma muhtaç değiller.

Yorumu oyla      11      12  
ercüment 6 Eylül 2015 Pazar 13:05

UFAK BİR UYARIYA ,YANDAŞLAR NİYE SİNİRLENİYOR ANLAMIYORUM.BİRŞEYLER YAPALIM,EİİZDEN GELDGİ KADAR,HİÇ OLMASSA GÖÇMENLER SOYULMASIN ALDATILMASIN,BİR KAP YEMEK BİR SU VERMEK ÇOKMU ZOR

Yorumu oyla      23      6  
3544 6 Eylül 2015 Pazar 12:31

Bu kadar mülteciyi ülkemize kim getirtti ise onları o yöneticilerin yaşadığı şehire ve dolaştıkları güzergahlara yığmak lazım.Suriyeyi karıştırıp halkını yolara kim döktüyse onlar baksın.

Yorumu oyla      15      16  
egeden 5 Eylül 2015 Cumartesi 20:48

Yahu bazı yazarlar gerçekten sırf yazmış olmak için yazı yazıyor. araştırma sıfır! Bazen suriyeliler ile konuştugumuz oluyor. Hepsi Devletin kendilerine kol kanat gerecegini söyledigini ancak hiç bir yardımda bulunulmadıgını bu yüzden kamplardan kaçtıklarını belirtiyor. niyetleri zaten burada kalmak değil ancak ceplerinde ne paraları var nede 2km yol gidecek halleri var. Soruyorsunuz e ozaman buraya nasıl geldin ? hepsi getirildiklerini söylüyor !!! kiminin botu batmış yakalananları asker ,polis izmire toplamış. kimini yazlık yerlerden otobüslere bindirip getirmişlar. Yani %90 ı kendi rızası ile izmire gelmemişki! Gönül hanım da tutmuş "Nerede o muhteşem İzmirliliğimiz? diyor! yahu koca Türkiye cumhuriyeti devleti mültecilere bakamıyor. izmirli ne yapsın ?????

Yorumu oyla      18      16  
yiğit 5 Eylül 2015 Cumartesi 19:07

kamp kurulması lazım. belediyelerin altından kalkacağı bir işe değil bu.

Yorumu oyla      21      11  
m.y. 5 Eylül 2015 Cumartesi 14:14

bence bu yazı sadece uzaktan bakıp, birkç gazete haberine istinaden yazılmış bir yazı.yazar keşke bu yazıyı kaleme almadan basmaneye bir kaç defa gelip araştırma yapsaymış.suriyelilerle, otelcilerle,konuşup ön araştırma sonrası daha gerçekçi bir yazıyı kaleme alsaymış daha iyi olurmuş.çünkü bazı şeyler yazıda anlatıldığı gibi değil......

Yorumu oyla      21      14  
smyrnas 5 Eylül 2015 Cumartesi 13:13

Kvncozsy isimli arkadaş ve isimsiz yorumcu dogru yazmış. Yardımlardan önce sorgulanması gereken çok fazla şey var. İzmirin bu kadar mülteciyi kaldıramadıgı çok açık. ilk önce bu konuda elinden geleni yapamayan devlet kurumları sorgulanmalı sonra insanlara ,izmirliye ve izmirli kuruluşlara laf söylersiniz.

Yorumu oyla      26      14  
muhalif 5 Eylül 2015 Cumartesi 13:11

sn.soyoğlu, mülteciler sorunu tamamen vdevletin hatasıdır. tamam türkiye mültecilere kapısını açtı, ancak gelen mülteciler kontrol altında tutulmalıdır. mülteci kamplarında kalmalıdır. türkiyenin her yerine elini kolunu sallayarak gidememelidir.izmir bu yaz bilhassa basmane mülteci krizi yaşıyor.izmir valiliği hükümete bağlı en büyük kamu kurumu, ve emniyet müdürlüğü.izmir valiliği fuaraın açılmasına yakın mültecilerin atatürk stadı altına toplanacağını ve kamplara gönderileceğini açıkladı, ne oldu? değişen bir şey olmadı. çünkü hergün yenileri geliyor izmire ve bazılarıda kıyı kasabalarına gidiyor izmirden.izmirde devletin temsilcileri bunları seyrediyor adeta insan kaçakçığına ve ölümlere vize veriyorlar.suriyeli çocuğun dövülmesi ve aylanın cesedinin bodrum plajına vurması beklenen sonuçtur. kimse üzülüyor numarası yapmasın.izmirde birçok kamu kurumunun eğitim ve dinlenme tesisi var, izmire gelen mülteciler şehir merkezine bırakılmayıp buralarda tutulabilirdi.madi imkanı olanlar zaten otellerde kalıyorlar.izmir batıya geçmek isteyen suriyeliler için bir geçiş merkezi olmuştur.ben basmanede hiç sizin dediğiniz gibi sakalı birbirine karışmış suriyeli görmedim, hepsi düzgün insanlar ve çoğuda gençler.dilenenler ise gelen sayıya göre yok denecek kadar az.sosyo ekonomik durumu daha iyi olanlar izmire gelip avrupaya göçmek istiyenler.burada görev büyükşehir ve konak belediyesinden önce, valiliğe ve emniyet müdürlüğüne düşüyor. basmanede zaten mardinliler derneği akşamları pilav-ayran dağıtıyor elinden geldiğince.

Yorumu oyla      23      15  
GÜRKAN GENÇ 5 Eylül 2015 Cumartesi 12:47

yazınız güzel fakatyardımlar nereye kadar olacak zaten bizim yardıma muhtaç insanlarımız var ve belediyeler bunlara mümküm olduğu kadar yardım etmeye çalışıyorlar siz gurubunuz öncülük yapıp ilin ileri gelenlerini bir araya getirin

Yorumu oyla      23      9  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Rahmetliyi nasıl bilirdiniz?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Bir Batı hikayesi
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Saltanat ve yağma kurumu olarak belediyeler...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Onlar hayatın düşmanıdırlar sevgilim…
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Analar ne yiğitler doğurmuş!
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Fotoğraf: İnsanlığımızı yitirirken soytarıya mı dönüşüyoruz?
Kemal ARI
Kemal ARI
Atatürk'ü anlamak...
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Göztepe gün sayıyor!
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Aklıma 'Doğan Kardeş' geliverince… 
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Sandık tartışması...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva