Tayfun MARO
Ne CHP ile ne CHP’siz…
3 Kasım 2011 Perşembe

İzmir, CHP’de umduğunu bulamıyor. Ve bu durum, CHP açısından giderek vahim bir hal alıyor. Çünkü, CHP’den umudunu kesenler, beklemekten sıkılanlar yavaş yavaş yeni arayışlara yönelmeye başladılar.
 
İzmir halkı, AKP’nin dine dayalı siyaset anlayışının çare olmadığının farkında olduğu için, bu arayıştan AKP’nin kendine pay çıkarması şimdilik boş bir avuntu.
Fakat bu defa İzmir halkının, “zehirli suyu içerim yine de AKP’ye oyumu vermem” demesini bekleyenler, daha çok bekler.
 
İzmir’in kozmopolit yapısına karşın ulusalcı bir kimlik sergilemesi paradoksaldır, ama böyledir. Türk kimliğinin aydınlanmacı ve modernist yapısı, ufku deniz kültürü ile açılan İzmir insanını cezbeder. Ve bu kimlikten vazgeçerek yerine din normlarının belirlediği bir kimliği koymak istemez. Böyle bir tercih, her şeyden önce İzmirlinin yaşam tarzına aykırıdır.
AKP bu durumun farkında ve bu koşulları sonuna kadar zorlayacağı görülüyor.
 
Hal böyle iken, CHP’de iç çatışmaların siyasetin kendisine dönüşmüş olması tam bir handikap. Ülke sorunlarını ayrı, CHP’yi ayrı konuşur hale geldik. Biraz daha gayret edilse, CHP’nin bizzat kendisi önemli ülke sorunu olarak gündemde yerini alacak.
 
İzmir, AKP’nin izlediği siyasete karşı duruşun simgesi, kimine göre de direnişin kalesi gibi algılanıyorsa, bu siyasal duruş CHP’nin eseri olmaktan ziyade, İzmirlinin ülkeyi islami bir rejimle yönetmek isteyenlere karşı duruşuyla ilgilidir.
 
Fakat CHP İzmir örgütü bu gerçeği algılayıp şehirle bütünleşmek konusunda çok yetersiz ve isteksiz.
Bir maestro gibi örgütü yönetmesi gereken İl Başkanı, bunu dışında her şeyi yapıyor.
Baykal ve Sav yanlıları olarak anılan arkadaş gurupları ne kadar aymaz ise, onların yerine gelenler de bir o kadar aymaz. Yani, değişen pek bir şey yok.
Eskiler, yerlerini korumak dışında hiçbir siyasal kaygı taşımaz iken; mevcut yönetimde de maalesef hayat belirtisi yok.
Bu durum gerçekten, moral bozmaktan öte, artık isyan ettiriyor.
 
Oturdukları yerden ucuz başarılar elde etmeye alışmış insanların siyasete verecek bir şeyleri kaldığını düşünmüyorum.
Birileri işaret etti diye bir yerlere seçilen ve bunu içine sindiren insanlar ile birlikte nasıl ve neden siyaset yapılacağını bilen varsa söylesin.
Delege simsarlığı yaparak seçilen birine ülkeyi bir saniye bile teslim etmeyi insan nasıl içine sindirir!
Eleştirdiklerimizden farkları ne ki, onurlu siyasetten söz ederek halktan oy istiyorlar; ben anlamıyorum, anlayan varsa izah etsin.
 
Siyasetin şahsi çıkarlar için değil, ülke yararı için yapıldığını öğrenmiştim. “Devrimci diyet istemez” diye öğretmişti, devrimci büyüklerim.
Siyasal inançlarım uğrunda ödediğim bedelin bana makam, mevki olarak geri dönmesinin ahlak dışı olduğunu öğrenmiştim.
Makam ve mevki sahibi olmanın bir liyakat meselesi olduğunu öğrenmiştim.
Bugün CHP’de bütün bu değerlerin yerle bir olduğunu görüyorum.
“Atatürk’ün kurucusu olduğu CHP… Cumhuriyet’i kuran CHP…” diye başlayan sözler namuslu insanların içini sızlatıyor. Bari susun!
 
AKP’nin kamusal yaşamı islam normlarına göre düzenleme isteği ve “Kürt açılımı” İzmirliyi tedirgin ediyor olmakla birlikte, İzmir halkının CHP ile mutlu olduğu da söylenemez.
İzmir ne CHP ile ne CHP’siz olabiliyor; ama ne zamana kadar!

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 5 yorum var, 5 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
ufuk Doğanca 10 Kasım 2011 Perşembe 11:49

milletvekili adaylarını delegelerin değil parti üyelerinin doğrudan oylarıyla seçeceği bir yöntem uygulanırsa daha doğru adaylar seçilebileceğini düşünüyorum.

Yorumu oyla      12      6  
hasan USTA 4 Kasım 2011 Cuma 12:18

Tacettin BAYIR İle CHP sizde eder artık.

Yorumu oyla      12      8  
Korkmaz Biçen 4 Kasım 2011 Cuma 09:11

Sayın Tayfun Bey yazınızın bir bölümünde 'Siyasi inançlarım uğruna...' diye bir cümle kurmuşsunuz.bana göre bu yaklaşımınız yanlış.Asıl sorunda bu değil mi? Siyaset bir inanç sistemi değildir.Bu gün mensubiyet ve aidiyet hisleri ön planda çıktığı için CHP gibi köklü partiler kendilerini geliştiremedi.Siyaset üretmek için bilimsel çalışmalar yapmak yerine, sadece insanları inandırmak için politikalar geliştirmeye çalıştılar.Zamanla CHP; inanç sistemlerde gördüğümüz ruhban kesimin inancı istismar etmesi gibi , klikler ve polit büro örneğini hatırlayacak oluşumların partisi olarak milletin karşısına çıktı. Hâlbukî toplumun sorunlarını geniş dünyâ görüşü ile ele almalı ve sorunun parçası olarak değil, çözümün odağı olarak siyaset yapmalıydı.Bu gün sadece yolsuzlukların üzerine giden bir siyasi oluşumun, elinde her türlü devlet imkânlarını pervazsız ve dilediğince kullanma gücünde olan iktidardaki siyasi görüşü alt etmesi hayal...Olması gereken; toplumun içine girip, ekonomik, sosyal ve özellikle idari yapının aksaklıklarına karşı çözümlerini somut veriler ışığında, milletin anlayacağı lisanda sunmaktır.Toplum daha iyinin olduğu görmelidir.Bunun için gerekli alan çalışmalarını; siyaset,ekonomi,yönetim bilimlerini kullanabilen ve sosyal psikoloji dalında uzmanlaşmış akılcı kadroları bünyesine alarak yapması genel beklentimdir.Zira ,dünya sorunlarına akılcı yaklaşımın haricinde çözüm üretmenin getireceği cehâlet, eyleme dönüşmeye müsait kırıcı ve yıkıcı unsurları harekete geçirir.Bu gün yaşadığımız sorunların temelinde de bu vardır... Emanuel Kant’ ın felsefesindeki anahtar kelime nasıl ‘’akıl’’ise burada da akıl siyasetin anahtar kelimesi olmalı.Çünkü akıl hakikâti bulmak için sorgular, inanç ise bi’at eder.CHP de kurucusunun yaptığı gibi ortak aklı anlayamaz ve kullanamaz ise; doğru teşhis koyup, yanlış tedavi yöntemini uygulamanın siyasi simgesi olur.

Yorumu oyla      14      6  
M.A.F. 3 Kasım 2011 Perşembe 22:47

Bütün yazılarınızı beğenerek okuyorum fakat bu yazınız tek kelimeyle mükemmel bir yazı olmuş.

Yorumu oyla      16      7  
Anıl Kösehancı 3 Kasım 2011 Perşembe 17:18

Ne yazık ki kin ve kişisel hırsın egemen olduğu bir yapıda sağlıklı sonuçların elde edilmesi mümkün değildir. Parti içi demokrasi anlayışından yoksun sözde sosyal demokrat özde adamcılık anlayışına dayanan zümreler tarafından uygulanan hiyerarşi partinin büyümesine ve sistemli aktif çalışmasına engel olmaktadır. Parti yalnızca yöneticilerin tekelinde hareket eden yapıdan çıkıp tabanın görüşleri ve düşüncesine kulak veren yapıya kavuşmalıdır.

Yorumu oyla      17      6  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Atatürk’ten rövanşı alacaklar da…
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Halkın gerçek gündemi sahnede!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Şimdi ne olacak?
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (10) 'Bak Postacı Geliyor'
Serdar DEĞİRMENCİ
Serdar DEĞİRMENCİ
Sonbahar
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
Başıboş canileri toplamak!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Bu da geçer
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Yemek kitabı değil Kültürel Miras!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Son nefeste Göztepe!
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Townç Sowyer'in maceraları
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva