Türkiye’’nin ana muhalefet lideri Deniz Baykal’’ın hain bir tuzakla alaşağı edilmesinden sonra yaşananların samimiyetini sorguladık günlerce.

Ağlayanların, zırlayanların, imzalayanların, çadır kuranların gerçek niyetine gönderme yaptık, ’‘Aslında çoğu Deniz’’e düşen koltuklarına, siyasi geleceklerine ağlıyor’’ diye ekledik.

Topu Başbakan’’a atıp, Fethullah Gülen açılımı yaptığı istifa konuşması ile onurlu duruşunu ortaya koyan Baykal’’ın saatler sonra ’‘Örgütüm isterse, halkım isterse dönebilirim’’ mesajının ne anlama geldiğini yorumladık.

Ve sonrasında Ankara’’ya hareket eden otobüslerin, ’“Baykal’’ın emri, örgütün kavliyle’…’” anlamına geldiğini vurguladık.

Döneceksen, niye gittin! Dahası niye gittin, niye geliyorsun? Sorusunu soruyoruz bugün de.

Örgüt istiyormuş!

Hangi örgüt?

Kurultay delegelerini, milletvekillerini kim seçti?

Baykal.

Bugün Baykal’’ı kim istiyor?

Başka sorum yok sayın okur.

Baykal’’ı istifa kararından dönmemeye, en azından bu kararı almadan önce (CHP’’nin ve ülkenin selameti için) geniş bir anket yapmaya, halkın sandığa yansıması olası görüşlerini almaya, ’‘tamamen aklanıp, paklanana kadar’’ dışarıda kalmaya davet ediyorum son kez.

Dönerse CHP’’nin de ülkenin de felaketi olacağını görüyorum çünkü.  

Dönerse Sarıgül’’ün patlayacağını, AKP’’nin katlayacağını, CHP gemisinin de Baykal’’la birlikte dibi boylayacağını görüyorum çünkü.  

Peki, nasıl görüyorum? Müneccim miyim?

Değilim ama halkın/örgütün/rakip cephenin nabzını tutuyorum. Sokakta, otobüste, kahvede, barda iğrenç Baykal esprilerine şahit oluyorum gün be gün.

AKP cephesinde Baykal’’ın istifasıyla oluşan korkunun, dönüş sinyalinden sonra yeni derin bir rahatlamaya bıraktığını görüyorum.

Dahası en iyi zamanında bile AKP’’nin ikiye katladığı Baykal’’ın ’‘yaralı’’ haliyle çok daha kolay lokma olduğunu/olacağını herkes görüyor.

Ama Deniz’’in bittiği, kararın göründüğü gerçeğiyle yüzleşemiyorlar. Tuzağın iğrençliği, komplonun adiliği, yaşanan duygusallık ve bireysel beklentiler en büyük neden’…

Ve etrafına örülen yağlı duvardan Baykal da sokağı, halkı duyamıyor. Hazin sonu göremiyor.

Oysa ki dışarıda Baykal’’ın yokluğunda partinin başına kim gelir? Sorularına yanıt arıyor birileri’…

Türk siyasetini ve CHP’’yi dizayn etmek için kolları sıvayan, kafa yoran uluslar arası toplum mühendisleri senaryoyu yazmışlar bile. Kemal Kılıçdaroğlu banko, Gürsel Tekin plase, Muharrem İnce sürpriz’…

**

Sözüm ona Türk basının amiral gemisi’… Ve sözüm ona 350 bin kişilik ’‘dev’’ anket. Sorular öyle bir hazırlanmış ki sormayın? Şıklara göz atalım önce.

Baykal gitsin, Kılıçdaroğlu gelsin,

Baykal gitsin, Gürsel Tekin gelsin,

Baykal gitsin Muharrem İnce, Faik Öztrak gelsin’…

Karpuz seçer gibi genel başkan seçiyor mübarekler.

Niyetiniz gerçekten üzüm yemekse bu anketin tek sorusu olurdu.

’‘Baykal gitti’’, kim gelsin?

Yanıtı verilmiş soruları koyarsanız güzel ülkemin zeki insanlarının önüne’…

Öncelikle zekalarına hakaret etmiş, ardından ’‘koyun’’ ya da ’‘noter’’ muamelesi yapmış olursunuz.

Dahası yaptınız bile. Hürriyet Gazetesi’’ne bu anket yakışmadı.

Çıkan sonuç itibariyle değil, yapılış şekli itibariyle.

 

Mesela’… Neden Aziz Kocaoğlu yok şıklarda. Ya da partinin 10 yıllık genel sekreteri (ikinci adamı) Baykal’’ın 50 yıllık yol arkadaşı Önder Sav.

Bugünün Türkiye’’sini 1994’’ün İstanbul Belediye başkanı yönetmiyor mu?

Çok değil bir yıl önce halkın her kesiminden yüzde 57oranında oy almayı başarmış, İzmir’’i CHP’’nin kalesi olarak tescilleyen, AKP’’yi adeta kentten süpürüp atan Kocaoğlu’’nun halkın önüne koyduğunuz isimlerden ne eksiği var.

Dürüstse dürüst, çalışkansa çalışkan’… 4 milyonluk kenti 6 yıldır yönetiyor.

Aynı şekilde son kongre sürecinde İzmir özelinde ilişkileri gerilmiş olsa da Baykal’’ın en sadık yol arkadaşı, örgütün kontrolünü elinde tutan adam Önder Sav neden yok?

Ya da başkaları’…

Murat Karayalçın mesela. Faik Öztrak var, Genel Başkanlık deneyimi olan Karayalçın yok. Yoksa yanıtı hazırlanmış soruları malum toplum mühendisleri mi koydu önünüze?

Çıkan sonuca değil isyanım. Yapılış tarzına’…

Belki yanıtı halktan isteselerdi de Kılıçdaroğlu sonucu çıkacaktı. Ama yapmadılar. Büyük ihtimalle dönecek olan Baykal’’lı dönemde en büyük darbeyi Kılıçdaroğlu’’na vurdular.

Kılıçdaroğlu’’nun yüzde 60 küsur.

**

Kemal Kılıçdaroğlu, halkın dilini konuşan, dürüstlüğün timsali haline gelmiş bir siyaset adamı. Meclisteki ’‘Dersim’’ krizinde bir mezhebe olan yakınlığı öne çıkarılmamış olsaydı, CHP’’nin başındaki en ideal, en tartışmasız isim olabilirdi.

O süreçte Kılıçdaroğlu’’nun Aleviliğinin altının bu kadar net çizilmesinin nedeni de belki bu ve benzeri süreçlerde önünün kesilmesiydi.

Hatırlayacağınız gibi konuyu kaşıyanların başında Başbakan Erdoğan geliyordu.

Hatta Erdoğan ve ekibi yerel seçim öncesi bir yandan ’‘Alevi açılımı’’ yapıp, ’‘Tunceli’’de elektriksiz köylere buzdolabı dağıtırken’’ bir yandan da daha İstanbul adaylığı sürecinde Kılıçdaroğlu’’nun  ’‘Tuncelili, Alevi’’ kimliği üzerinden Sunni mahallelerde ’‘siyaset’’ yapıyordu.

İşte size toplum mühendisliği’…

Neredeyse sözü senet olan, halkın dilini konuşan, Erdoğan’’ın sağ kolu sayılabilecek isimleri (Dengir Mir Mehmet Fırat ve Şaban Dişli)’’yi komplolarla değil, belgelerle götüren Kılıçdaroğlu’’na mühendislik harikası bir tuzak.

Ne yazık ki siyasette bu ve benzeri ayak oyunları hatta (Baykal’’ın başına gelen gibi) iğrenç tuzaklar var.

Ama inanıyorum ki doğrunun kalesi yıkılmaz. Sarsılır ama asla yerle bir olmaz.  

Kılıçdaroğlu’’nu bir mezhebin adayına dönüştürme çabaları da bizzat Kılıçdaroğlu tarafından bertaraf edilecektir. Küçük bir ihtimal ama eğer olur da Baykal’’ın yerine oturursa, kucaklayıcı, ülkenin menfaatine uygulamalarıyla hakkındaki iddiaları/yakıştırmaları boşa çıkaracaktır.

Ben inanıyorum.