Gönül Soyoğul
Moral listesine Moroğlu’nu da ekliyorum…
25 Mayıs 2011 Çarşamba

Bir eliyle tülbentini düzeltirken, öteki eliyle teneke saksılardaki karanfillere, akşamsefalarına su veren yaşlı teyzenin aşağıda biriken kalabalığı merakla süzüşüne takıldı gözlerim. Oynak bir Ege türküsünden çevrilip partiye mal edilmiş marşın gürültüsü müydü onu balkona çıkartan, yoksa az sonra açılacak seçim bürosu için toplanan kalabalıkta aşina yüzler mi arıyordu bilinmez… Rutin gündemindeki bu fark edilir kalabalığa/gürültüye bir süre baktıktan sonra, çiçeklerinin suyu iyice içtiğine kanaat getirip girdi içeriye, kapısını kapatıp çekti tül perdelerini. Muhtemelen pek çoğumuz gibi, kime oy verip kime oy vermeyeceğini çoktan biliyordu, yeni bir şey duymaya/dinlemeye tıpkı benim (senin/bizim gibi) tahammülü yoktu.
O, akşamsefalarını sulayıp içeriye girdiğinde…
Çılgın bir tempoyla seçim bölgesini gezip, elini sıktığı her ele, kapısını çaldığı her eve AKP’nin niye gitmesi gerektiğini anlatıyordu Mustafa Moroğlu da.
Bornova, Altındağ, Pınarbaşı, Çamdibi, Mevlana Mahallesi, Doğanlar’daki seçim büroları açılışları, yöre dernekleri toplantılarının minicik bir bölümüne bile eşlik etmek, beni nefessiz bırakmış/yormuşken; o, sanki daha güne yeni başlamış gibiydi. Konuşmaktan çatallanan sesini duymasam, seçim kampanyasına daha o gün başladığını bile iddia edebilirdim oysa.
 ‘9 yıllık çılgınlık 12 Haziran’da bitecek’ diyordu.
12 Haziran’da halkın sessiz bir devrim yapacağını, AKP’nin yaptıklarını/yapmadıklarını onaylamayanların, CHP’de birleşmesi gerektiğini söylüyordu. Öğrenciye, köylüye, emekliye, esnafa, kadınlara çözümler öneren CHP’ye oy vermeye, ‘hesabı sandıkta görmeye’ çağırıyordu.
Birinci bölgenin seçmeni olduğum için oy veremeyeceğim Mustafa Moroğlu’na, hiç değilse ‘gönül desteği’ vermek adına kalktım gittim o gün. Kılıçdaroğlu fotoğrafıyla giydirilmiş minibüsüne bindim, bir yarım günü onunla geçirdim. Esnafla, yolda rastladığı başı örtülü teyzelerle, dersaneden dönen gençlerle nasıl rahat, nasıl sevgiyle/saygıyla konuştuğunu/şakalaştığını izledim gülümseyerek. Az biraz da şaşırarak…
Gençlik yıllarımın devrimci arkadaşı hala o çok genç olduğumuz/nereden ve nasıl geleceğini bilmeden inandığımız o günlerdeki gibiydi. Heyecanlı, inanmış, kararlı, coşkulu. Ama artık ‘parlamenter rejim’ diyordu, halktan ayağa kalkıp devrime katılmasını değil, ‘AKP iktidarını sandıkta yıkıp yerine CHP’yi iktidar yapmasını’ istiyordu. CHP’nin tam demokratik Türkiye’yi getireceğini söylüyordu. Kaset çirkinliklerine, İzmir Büyükşehir operasyonuna vurgu yapıp karanlığın aydınlanacağını, CHP’nin projeleriyle öğrencinin, işçinin, yoksulun, çiftçinin, emeklinin nefes alacağını, insanların yargısız cezaevlerine tıkılmadığı bir hukuk devletini anlatıyordu.
İzlerken gördüm ki; coşkusunu/inancını, konuştuğu, elini sıktığı insanlara da geçiriyordu.
 
Sevgili Ece (Temelkuran) geçen haftalarda onu avutan tek şeyin, Meclis açıldıktan sonraki hafta, Meclis lokantasında yiyeceği yemek olduğunu yazmıştı.
‘Çünkü’ diyordu o yazısında, “O yemekte içimin yağları eriyecek. Meclis'e, ilk kez benim Meclis'im olduğunu hissederek gideceğim ve rahat rahat dolaşacağım. Çünkü... Fena halde gergin bir seçim öncesi yaşıyoruz. Sadece Kürt-Türk çatışmasından değil, çeşitli nedenlerle iç savaş çıktı çıkacak gibi bir gerginlik var etrafta. İşlerin iyiye gideceğine dair şöyle sağlam bir gösterge de yok elimizde ki allayalım pullayalım, morallere su serpelim. Ama yine de bütün bu keşmekeş içinde dört kişi var, bana ‘Daha ölmedik’ dedirtiyor. Şafak Pavey, Sezgin Tanrıkulu, Ertuğrul Kürkçü ve Sırrı Süreyya Önder. Bu dördü bile Meclis'i tarihi bir Meclis yapmaya yetecek. Hele bir girsinler, ‘demişti’ dersiniz. Meclis'in ‘hakikat, vicdan ve delikanlılık katsayısı’ nasıl geometrik olarak yükseliyor, siz de görürsünüz... Hele bir girsinler.”
Ece’nin ‘moral’ listesine, ben de Mustafa Moroğlu’nu ekliyorum izninizle. İçindeki devrimci ateş hala sönmemiş olan, daha adil, daha özgür, daha korkusuz, emeğin değer gördüğü, kazancın hakça paylaşıldığı bir Türkiye hayalinden hiç vazgeçmemiş, bir zamanlar birlikte ‘Faşizme ölüm/halka hürriyet’ sloganları attığımız, ağız dolusu türkü/şiir okuyup bu ülkenin dertlerini, birlikte bitireceğimize inandığımız yiğit arkadaşımı/yoldaşımı da katıyorum o listeye.
Ne diyordu Ece…
“Evet, saçma sapan şeyler olacak muhakkak önümüzdeki dönemde. Ama bizden birileri de ilk kez bu kadar güçlü bir biçimde orada olacak. Bu da şimdilik yeter iyi hissetmeye...”
Hele bir girsin Mustafa Meclis’e, ‘yazmıştı’ dersiniz…



Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 6 yorum var, 6 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
24 Temmuz 2011 Pazar 16:53

türkiyenin gururuyla çok mutluyum

Yorumu oyla      12      6  
gözü kör kulağı sağır 26 Mayıs 2011 Perşembe 23:20

değeli adaylara şu soruyu sorun izmiri nekadar tanıyorsunuz hele chp li adaylara sesleniyorum eskiler kongereden kongereye uğrarlardı izmiri o zaman görürlerdi izmire bir çivi çakamadan allahın rahmetine kavuştular yalan diyecekler bizlere hep mesaj gelir festival var eğlence var gibi çalışma yaparlar onlar devam etsinler izmir elden gidiyor chp ye bundan sonra oy yok

Yorumu oyla      12      6  
ali 25 Mayıs 2011 Çarşamba 22:41

bu sıcakkanlı yürekli adama sonuna kadar güveniyorum. yolun açık olsun güzel insan

Yorumu oyla      17      7  
Orhan Tungaç 25 Mayıs 2011 Çarşamba 21:25

2.Bölgede 1 yanlış 4 doğruyu götürüyor. Sanırım anladınız. Mustafa'ların yanında Mehmet görüntüyü bozuyor.

Yorumu oyla      18      6  
Mustafa karahan 25 Mayıs 2011 Çarşamba 18:44

Mustafa bu istisnalardan birisi.Kaide bozacak derinliği olan ne dediğini bilen,alçak gönüllü ve sıcacık bir dost Mustafa Moroğlu.Diğerlerini bilemem ama çünkü bana göre daha samimi geliyor Mustafa.Ben Sosyalist adaylara oy vereceğim.Bilmem Mustafa hangi bölgede, bizim bölgede(karşıyaka) ise umurumda bile değil.Mustafa için oy kullanacağım..

Yorumu oyla      19      8  
sedat akın 25 Mayıs 2011 Çarşamba 18:18

farkında mısınız bilmiyorum ama siz çoktan beridir siz de onlar gibi bizim moral listemizdesiniz. iyi ki varsınız

Yorumu oyla      19      7  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Stoilov’a nazar değdi!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Gönlüm hep seni arıyor neredesin?
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
Kirpi ikilemi – Hayır deme sanatı
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İzmirli giderek kendini daha kötü hissediyor
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Netameli meseleler 7
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bir portre: Sadullah Usumi
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Tire pazarında…
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
İsrailli çocuklara mektuplar (2) Barış sizin elinizde çocuklar!
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Nasıl toprak reformu yapılmalı?
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Yaşamak...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva