İzmir’’in en prestijli semti neresidir? diye sorsak, Karşıyaka’’nın Mavişehir semti sıralamanın en üstünde olur kanımca’…’¶

Göreceli olarak bu semtlerde eğitim/kültür düzeyi yüksek, kentin en nitelikli, münevver insanlarının oturduğu varsayılır.

Gerçek tam olarak öyle midir?

’…?

İzmir Büyükşehir Belediyesi, Mavişehir’’e dünyanın sayılı opera binalarından birini kazandırmak için harekete geçer.

 

Modernizmi batılılaşma olarak algılayan bizler için opera da batıya açılan bir penceredir.

Çünkü opera, batının ta kendisidir.

Kendine has kuralları, özel bir dinleyici kitlesi olan bu sanat, özel mimari yapılarca icra edilir.

Sofitası, sahne arkası ve dekoru önemlidir.

Özellikle akustik olmazsa olmazıdır’…

**

Dünyaca ünlü opera sanatçılarına sahip Türkiye, ne yazık ki bu sanatın icra edileceği mekanlardan yoksundur.

O nedenledir ki bizim dünyaca ünlü sanatçılarımız yurtdışında konserler (özellikle İtalya, Fransa gibi ülkelerde) konserler verirken, gençliğinde Ankara Operası’’nda çalışan ve kovulduğu iddia edilen Pavarotti gibi ünlü tenorlar, ünlü olunca ülkemize uğramamıştır.

Çünkü Türkiye opera binası bakımından son derece fakir bir ülkedir.

Birçok bakımdan olduğu gibi’…

 **

Opera sanatı, Türkiye’’nin batıya açılan penceresi ise bu sanatın icra edileceği muhteşem bir mekan en çok hangi ilimize yakışır?

Erzurum’’a, Konya’’ya, Diyarbakır’’a değil her halde’…

Türkiye’’nin batıya açılan gerçek penceresi, Ege’’nin İncisi İzmir’’e tabi ki’…

Son iki yılda kente kazandırdığı (Havagazı Fabrikası ve Adnan Saygun Sanat Merkezi gibi) simge yapılarla adından söz ettiren Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir’’i kültür/sanat kenti yapmak için sacayağını tamamlamak ister.

Adnan Saygun Sanat Merkezi Güzelyalı’’ya, Havagazı Fabrikası Alsancak’’a yakışmıştır.

Muhteşem bir opera binası da Mavişehir’’e yakışacaktır Kocaoğlu’’na göre’…

Hemen büyük yatırım için kollar sıvanır.

Ulusal proje yarışmasına çıkılır.

Türkiye’’nin ünlü mimarlarının katılması beklenen yarışma için, en az onlar kadar ünlü bir jüri oluşturulur.

Yarışma süreci şu anda resmen başladı.

 

Yarışma sonunda İzmir’’e dünyanın sayılı opera binalarından birinin kazandırılması amaçlanıyor.

Tıpkı Sydney, Kophenhang, Valencia ve Roma Opera Binaları gibi’…

Normalde böyle bir hizmetin ayakta alkışlanması gerekir.

Mavişehir gibi semtin en seçkin zümresinden de beklenen budur.

Dünyanın sayılı opera binalarından biri ayağının dibine yapılacak, yürüyerek ünlü sanatçıları dinleme, izleme fırsatı bulacaksın’…

 

Peki, Mavişehirliler böylesi önemli bir hizmete nasıl tepki verdi dersiniz?

Tabi ki alkışlayanlar olmuştur’…

Ama itiraz edenler de oldu.

Neydi o değişiklik?

Daha önce söz konusu alanın plan notunda yer alan 0,80 emsal kaldırılmıştı.

Neden?

Mimarları tasarımlarında özgür bırakmak, özgün eserlerin oluşturulmasını sağlamak için’…

Peki kültür seviyesi, içinde oturdukları binalar kadar yüksek olduğu varsayılan Mavişehirliler bu küçük değişikliği nasıl algıladı ve neden itiraz ettiler.

Hem de yüzlercesi’… (1/5000’’lik plana 100 kişi, 1/1000 ölçekli plana 120 kişi itiraz etti)

 

Deniz manzaralı balkonlarında, rakılarını yudumlamayı tercih edenler, ’‘Buraya Opera Binası istemezük’’ diyerek, Büyükşehir Belediyesi’’ne koştular’…

Neymiş efendim’…

Manzaramız kapatılacak, insanlar konsere gelirse trafik yoğunlaşacak, yaya sirkülasyonu artacak falan filan’…

Yani Mavişehir sakinleri, sakin yaşamlarının bozulmasını, deniz manzaralı konutlarının değer kaybedeceği endişesiyle İzmir’’in kültür/sanat hayatına tartışılmaz bir katkı sunacak projeye karşı çıkıyorlar.

 

Bakalım proje yarışması tamamlanınca ortaya nasıl bir eser çıkacak? Kimlerin manzarası kapanacak birlikte göreceğiz’…

Mavişehirliler bile bunu yaparsa, Atatürk’’ün gösterdiği muasır medeniyet seviyesine nasıl çıkacağız?

Takdir sizlerin’…