Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Lozan'ın ışığında Yunanistan'da yaşayan Türklerin sorunları
28 Temmuz 2023 Cuma

Önce bir tespit yapalım. Türk ulusu için Sevr ölüm, Lozan diriliştir. Lozan, ekonomik ve siyasal  bağımsızlığın, uluslararası bağlayıcılığı olan tescilidir.

Cumhuriyetin, çağdaşlığın, lâikliğin ve kulluktan yurttaşlığa geçişin  önünü açan Lozan’dır. 

Gelelim Yunanistan’da Yaşayan Türklerle bağlantılı olarak Lozan Antlaşması’nda Azınlıkların Korunmasına dair maddelerine. 

Lozan Antlaşması’nın "Siyasî Hükümler" adını taşıyan I. kısmının III.Faslı, "Azınlıkların Korunması" ile ilgili 37?44 maddeleri, Türkiye’deki Müslüman olmayan azınlıkların statüsünü belirleyen hükümlükleri kapsamaktadır. Antlaşmanın bu maddelerinden sonra gelen 45.Maddesi’nde ise; “Bu kesimdeki hükümlerle, Türkiye’nin Müslüman olmayan azınlıklarına tanınmış olan haklar,Yunanistan’ca da kendi ülkesinde bulunan Müslüman azınlığa tanınmıştır” denmektedir.

Yunanistan’da Yaşayan Türkler Kimler?

Türkler,ağırlıklı  olarak Batı Trakya ile Rodos ve İstanköy’de iki kesimde yaşamaktadır.

Ancak akla  öncelikle   Batı Trakya Türklüğü gelmektedir. Günümüzde Rodos ve İstanköy ağırlıklı olmak üzere Onikiada’da yaşayan ve sayıları 9.000’ni geçen sayıda bir Türk nüfus da bulunmaktadır. 1947 yılında adaları sahiplenen Yunan makamları, 1923 yılında Lozan Antlaşması imzalandığında Onikiada’nın İtalyan yönetimi altında bulunduğu gerekçesiyle söz konusu soydaşlarımıza “azınlık” statüsü tanımamış bulunmaktadır.

Batı Trakya Türklerinin Hakları nelerdir?

Her türlü sosyal, dinsel, eğitsel kurumları kurmak, yönetmek, denetlemek ve bu kurumlarda kendi dillerini kullanmak ,

Yunanistan’ın, Türkçe ile öğretim için gereken kolaylıkları sağlamak, devlet bütçesi, belediye bütçesi  ya da benzeri bütçelerden eğitim, din  ya da hayır işlerine ayrılan kısımdan, adalete uygun bir şekilde yararlandırmak,

Yunan hükümeti, Batı Trakya Türklerinin aile ve kişisel durumları ile ilgili sorunlarının, bu azınlığın gelenek ve göreneklerine uygun bir şekilde çözülmesi için gereken  önlemleri almak,

Günümüzde Batı Trakya Sorunu

Batı Trakya Türk Azınlığı sorunu, Lozan Antlaşması’ndan sonraTürkiye ve Yunanistan arasında yapılan ikili antlaşmalarla çözülmeye çalışılmışsada pek ilerleme kaydedilememiştir.

Yunanistan, din, eğitim, sosyal veekonomik alanlarda sık sık Batı Trakya Türklerinin Lozan Antlaşması’ndaverilen haklarını ihlal etmiş ve Batı Trakya Türklerini baskı altında tutmayaçalışmıştır.

Söz gelişi;

Yunan Yönetimi, Batı Trakya’dakiTürklerin Arap harflerini kullanmasını sağlayarak Türkiye’deki yeniliklerdenuzaklaşmalarını istemiştir.

Yunan İç Savaşı sırasında BatıTrakya Türklerine çeşitli eziyetler yapılmıştır. 1956 yılından itibaren Batı Trakya Türkleri üzerindeki baskılar artarakdevam etmiştir.

Yunanistan’ın Batı Trakya Türklerine yönelik siyasetin temelamacı, bölgedeki Türkleri göçe zorlamak şeklinde olmuştur. Bu arada Türkiye’ningöçmenlere serbest geçiş vizesi vermesi Batı Trakya’daki birçok köyünboşalmasına neden olmuştur.

Yunanistan’ın Batı Trakya Türkleri üzerindeki diğer bir politikası,“Türklüklerini unutturmak” üzerine olmuştur. Yunan tezine göre, BatıTrakya’dakiler Türk değil, Müslüman’dır ve Lozan’da da Müslüman olarakgeçmektedir.

Rodos ve İstanköy Türklerin  Dayanılmaz Sorunları Neler?

Türk kimlikleri kabul edilmemekte  ve kültürel kimlikleriyle örgütlenmeleri yasak.

 Türk çocukların çift dillilik temelinde en azından ilköğretim düzeyinde Türkçe öğrenme hakkı yok.

Müslümanlık eğitimi için engeller  var.

Osmanlı Türklerinden kalan kültürel eserleri, zamanın tahribatına bırakılarak hoyratça yok edilmekte.

Vakıf Malları Yönetim Kurumu üyeleri, Yunanistan’ca güdümlü bir şekilde seçilmekte.

Zaman zaman ortaya çıkan nefret ve baskı ortamı var.

Uluslararası Antlaşmalardan Doğan Hakları neler?

Rodos ve İstanköy’de yaşamakta olan Türklerin, kültürel kimliklerinin ve haklarının korunması doğrultusunda giderek artan sorunlarının nedeni, Türklerin uluslararası antlaşmalardan doğan haklarının Yunanistan tarafından yerine getirilmemesidir.

Yunanistan, Lozan Antlaşması imzalandığında adaların İtalya yönetiminde bulunmasından hareketle hükümlerinin Rodos ve İstanköy’de yaşamakta olan Türkleri bağlamadığını belirtmektedir.

Yunan tezi;Yunanistan’ın imzalamış olduğu “1913 Atina Antlaşmasına Bağlı 3 Numaralı Protokol”,  “10 Ağustos 1920 Yunan Sevr Antlaşması”,  “Lozan Antlaşmasının 37-45. Maddeleri”,  ve “1947 Paris Antlaşması” gibi uluslararası antlaşmalar ve hükümleri ile çelişmektedir.

Antlaşmalar uyarınca, Yunanistan’daki Müslüman Türk azınlığın ana dilini serbestçe kullanabilmesi, okullar kurarak bunları yönetip denetleyebilmesi, önemli oranda bulundukları yerlerde kendi dillerinde eğitim görebilmeleri için devletin gerekli kolaylıkları sağlaması, kendilerine genel ve yerel bütçelerden pay ayrılması ve devlet tarafından Müslüman Türklerin vakıflarına saygı gösterilmesi gerekmektedir.

Sözü edilen yükümlülükler, Yunanistan’ın “bütün toprakları” için geçerli kılındığından dolayı, bugün de yürürlüktedirler ve Onikida bakımından da bağlayıcıdırlar.

Üstelik devletlerin antlaşmalar konusundaki “halefiyeti-ardıllık [hakların devri]” hakkında yapılan 1978 Viyana Sözleşmesi’nin 15. Maddesi; bir toprak parçasına yeni sahip olan bir devletin önceden onayladığı anlaşmaların, halefiyet tarihinden başlayarak o toprak parçası bakımından da geçerli olacağını düzenlemiştir.

Uluslararası Adalet Divanı (UAD) da 1978 yılında, “ülke toprakları statüsü” teriminin antlaşmanın imzalandığı tarihteki toprakları değil, son durumu ifade ettiği şeklinde anlaşılması gerektiği yönünde görüş açıklamıştır.

Ayrıca UAD, bu terimin daha sonra o ülke topraklarından sayılacak yerleri bile kapsayacak şekilde geniş yorumlanması gerektiğine işaret etmiştir. 

Yunanistan’a Çağrı

Avrupa Konseyi,Avrupa Birliği,Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, Birleşmiş Milletler  ve de Yunanistan Anayasası’ndan kaynaklı olarak Yunanistan’ın, Yunan soyu dışında Yunanistan’da yaşamakta olan bütün soyların kültürel haklarının korunması ve geliştirilmesi doğrultusunda yükümlülükleri söz konusudur.

Bu kapsamda:Yunanistan’ın, üstlenmiş olduğu yükümlülükleri, halefiyet ilkesi ve UAD görüşü uyarınca Rodos ve İstanköy’deki Müslüman Türkler için de yerine getirmesi gerekir.

Yunanistan’ın Rodos ve İstanköy’de yaşamakta olan Türklerin kültürel kimliklerinim kabul etmesine  ve anadillerinde eğitim hakkını tanımasına çağrı yapıyoruz.

Bu haklar, insanların doğuştan gelen haklarıdır.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Dinimiz Âmin
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Kim hazırsa penaltıyı o atar!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Yeni bir Susurluk mu?
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Germir bağları
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Müzik ve mandolin
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
 Narin (İnce) Habercilik ve Medya Etiği
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Gazzeli Çocuklara Mektuplar (5) Yönetmen değil, önce insanım!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Okullar açıldı
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Narin'in katliamı, feodalizm ve suskunluk yasası
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
'Nefes nefese bir yaz geçti'
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva