Gönül Soyoğul
Kifayetsiz muhterisler ve 'cahil cesareti'
25 Nisan 2010 Pazar

Dunning-Kruger Sendromu’’nun varlığını, iki ay kadar önce, MHP Genel Başkanvekili, İzmir Milletvekili Oktay Vural’’dan duymuştum ilk kez...’¶
Başbakan Erdoğan’’ın, Bahçeli’’ye yönelik, ’“Onu tıp dünyasına havale ediyorum’” sözlerine MHP Genel Başkanvekili Vural’’ın, ’“Ben teşhisimi koydum, Dunning-Kruger Sendromu. Nobel ödülü kazanmış bir tespittir’” yanıtı üzerine duyduğum Dunning-Kruger Sendromu’’nun; psikiyatride kısaca ’“cahil cesareti’” diye tanımlandığını, bu vesile ile öğrenmiş oldum.

Başbakan Erdoğan’’a, ’“bilmediğini söylediği konularla ilgili bir takım yakıştırmalar yaptığı ve bu konuları çok biliyormuş gibi söylediği için Dunning-Kruger sendromlu’” teşhisini koyan Oktay Vural’’ın bu bilimsel tespitini merak edip araştırmıştım o günlerde.

Araya başkaca yazı konuları  girdi, paylaşmakta biraz geciktim.
Ancak konunun, asırlar geçse bile tazeliğini koruyacağına, okuyunca siz de hak vereceksiniz. Yaşamınızda, günlük hayatınızda ne kadar çok ’“Dunning Kruger sendromu’”ndan muzdarip kişi/yönetici olduğunu test etmeniz için harika bir fırsat size!

Buyurun, buradan yakın’… 
* * * 
Cornell üniversitesinin iki profesörü Justin Kruger ve David Dunning(*) 1999 yılında bir teorilerini araştırmak için yola çıkarlar ve araştırmalarının sonuçlarını aynı yıl, ’“Journal of Personality and Social Psychology’” dergisinde yayınlarlar.
Araştırmaya başlarken test etmek istedikleri, dört hipotezleri vardır. 
1- Niteliksiz kişiler yeteneklerini abartma eğilimi gösterirler. 
2- Niteliksiz kişiler, diğer insanlardaki asıl becerileri fark etmekte başarısızdırlar. 
3- Niteliksiz kişiler, kendi yetersizliklerinin sınırlarının farkında değillerdir.  
4-Eğer nitelikleri, belli bir eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz  insanlar, niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar. 
 
Araştırmacıların teorileri özetle, Charles Darwin’’in daha önce söylemiş olduğu ’“Cehalet kişinin kendine olan güvenini, bilgiden daha çok arttırır’” sözünü tekrarlamaktadır.
Bu teoriye göre, ’‘belli bir konu hakkında bilgisi olmayan kişinin, bu konudaki bilgili insanların aksine, o işi yapabileceğine daha fazla inanacağı ve kendine güveninin de buna dayalı olarak artacağını’’ söylemek yanlış olmaz.
Araştırmacıla,r bu teorilerini doğrulamak için farklı psikoloji derslerini almakta olan 65 Cornell Üniversitesi öğrencisine 30 soruluk, (mizah anlayışı, dilbilgisi, akıl yürütme ve mantık konularında) 4 bölümden oluşan bir test uygularlar.
Test sonuçlarını aldıktan sonra adaylara test sonuçları gösterilir ve önce, başarı yüzdesi en alt çeyrekte bulunan öğrencilere, ’“başarılarının yüzde kaç olduğu’” sorulur.
En başarısızların (yani sadece yüzde 10 ve daha az doğru cevap verenlerin), testin yüzde 60'ına doğru cevap verdiklerine, ayrıca iyi günlerinde olsalar yüzde 70'e ulaşabileceklerine inandıkları ortaya çıkar.
En iyilerin (yani en az yüzde 90 doğru sonuç alanların) en alçakgönüllü denekler olduğu, kendi yeterliliklerini oldukça azımsadıkları (soruların yüzde 70'ine doğru cevap verdiklerini düşündükleri) görülür.
* * *
Bu testin özeti, kısaca şudur:
Çalışan, kendi kapasitesini değerlendirmekten ve eksikliğini teşhis etmekten acizdir.
Ama asıl vahim olan, bu "yetersizlik + haddini bilmeme" kokteylinin, mesleki açıdan, karşı koyulmaz bir itici güç oluşturması; kariyer açısından bir eksiyken, artıya dönüşmesidir.
İşinde çok iyi olduğuna yürekten inanan "yetersiz", kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve haddi olmayan görevlere talip olmaktan en küçük bir rahatsızlık duymamaktadır. Aksine, bunu bir "hak" olarak görmektedir.
Bu arada, gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar ise çalışma hayatında "fazla alçakgönüllü" davranarak kendilerine haksızlık etmekte, öne çıkmamakta, yüksek görevlere  kendiliklerinden talip olmamakta, kıymetlerinin bilinmesini beklemekte (ve bilinmeyince için için kırılmakta ve kendilerini daha da geriye çekmekte) ve muhtemelen üstleri tarafından "ihtiras eksikliği" ile suçlanmaktadır.. 
Buna, insan kaynaklarının, iki benzer CV arasından, "kendine güvenen ve iyi sonuç alma olasılığı yüksek" adayı tercih edeceği gerçeğini de eklerseniz, Dunning-Kruger Sendromu'nun, Peter Prensibi'nin(*) yatağını yaptığı da ortaya çıkar.
Sonuçta, "kifayetsiz muhterisler" her zaman ve her yerde daha hızlı yükselirler ve daha yukarılara çıkmayı sürdürürler.
Etrafınıza bir bakın, uzmanlara hak vereceksiniz... Ve bazı insanları, şimdi daha iyi anlayacaksınız..
* * * 
(*) Peter Prensibi: Her çalışan, iş ortamında yetersiz olduğu noktaya kadar yükselir, der. Bunun doğal sonucu olarak, yüksek makamlar daima yetersiz insanlar tarafından işgal edilir. 
Kifayetsiz muhterisi nasıl tanırsınız?
1- Gücünü delegasyon bahanesinden alır. Ekibinin orkestra şefi havalarına girer.
2- Çok gürültü patırtı  eder, çok şey yapıyormuş havası estirir.
3- Koridorlarda hızlı  hızlı, düşünceli edayla yürür.
4- "Beşer şaşar" diye düşünür. Ama genellikle şaşan beşer başkası değil, kendisidir.
5- Ne olursa olsun, hazırlıklıymış, olacakları önceden biliyormuş gibi davranır.
6- Üstlerine karşı son derece kibardır; altındakilere (özellikle de en çok ihtiyaç duyduklarına) kötü muamele eder.
7- İktidar ilişkileri ve göstergeleri onun için çok önemlidir. Astlarına, kimin üst olduğunu hatırlatmayı sever.
8- İlk denemede başarılı  olamazsa, başarısızlığının belgelerini yok etmeyi unutmaz.
9- Talimatlarını post-it ile, e-postayla verir böylece astlarıyla yüzleşmekten kaçar.
10- Toplantılarda son sözü  mutlaka o söyler, gerekirse başkasının sözünü tekrarlamak pahasına’… 
(*) Kruger ve Dunning bu araştırmalarıyla 2000 yılında psikoloji alanında Ig Nobel ödülüne layık görüldüler. Ig Nobel ödülleri insanları ilk başta güldüren, daha sonra düşündüren buluşları onurlandırmak için veriliyor. Sıra dışı olan, hayal gücünün kullanıldığı, insanların bilime olan ilgisini cezp edecek çalışmalar seçiliyor ve ödüllendiriliyor. 

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Hangisi?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Buraya kadar!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Pişmanlıklar
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Gürgen Kral
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (6) “Hamam mı? yoksa Spa mı?”
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Rüşvet ile jest arasında!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Stoilov’a nazar değdi!
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
Kirpi ikilemi – Hayır deme sanatı
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Netameli meseleler 7
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Nasıl toprak reformu yapılmalı?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva