Tayfun MARO
İnsan neden milletvekili olmak ister?
28 Mart 2015 Cumartesi

Milletvekili aday adayları neden milletvekili olmak istediklerini hergün değişik mecralarda ifade ederken, “İnsan neden milletvekili olmak ister?” diye sormak elbet de hayra alamet değildir.
Hayır veya şer, bu mesele o kadar göz önünde ki, ucu nereye giderse gitsin, yazmak şart oldu.
 
Bir kere, her aday adayının beni temsil etmek gibi bir derdi var… Katıldığım bütün toplantılarda ve aldığım mesajlarda, Ankara’da temsil yetkisi istiyorlar.
Temsil yetkisi istiyorlar da, benim indimde, temsilin neden ve nasıl olacağı çok tartışmalı bir meseledir. Parlamenter rejimde temsilin sorunlu hale geldiğini düşünüyorum.
Milletvekillerinin bu durumu neredeyse yok sayılıyor olması da bir başka sorundur.
 
Oylarımızı alıp Ankara’nın yolunu tutan vekillerin asli görevi yasama olacağına göre, temsilin de bu görev çerçevesinde gerçekleşmesi gerekir, değil mi? Fakat öyle olmuyor.
Gerçek şu ki, her seçim döneminden sonra, her şey aslına rücu ediyor. Asıl olan, liderin iki dudağının arasından çıkandır. Fiili duruma bakarak, tercih ettikleri siyasi partinin yanı sıra, seçmenlerin, lidere vekil seçmek için oy kullandıklarını söyleyebiliriz.
Kuşkusuz, bu koşulları değiştirmek isteyen milletvekilleri de olmuştur. Ancak, Meclis’te bir dönemden fazla direnebildiklerini hiç zannetmiyorum. İşte görüyoruz, aday olmayacaklarını söyleyip, sessizce geri çekiliyorlar.
 
Gelelim sorunun ortaya çıktığı yere; Bu yer, halkın yararını savunamayan parlamenter sistemdir. Siyasi partiler yasası, seçim sistemi ve parlamento üçgeninde tam olarak kapitalizme hizmet eden parlamenter rejim, halkın veya milletin iradesini temsil etmiyor; Aksine sermayenin önünde halka diz çöktüren muktedirin iradesini temsil ediyor. Ankara’ya gönderdiğimiz milletvekillerinin, niyetleri ne olursa olsun, halkın vekili olmalarına izin verilmiyor. Aksini deneyen siyasi partiler olmadı değil, ama altmışlı yıllarda yaşanan Türkiye İşçi Partisi deneyiminden sonra, bir daha parlamentoya sokulmadılar.
 
Milletvekili olmanın ayrıcalığını yaşamaktan daha fazlasını beklemeyen adayları daha samimi ve gerçekçi bulduğumu söylemeliyim. Fakat bunu söyleyen bir adaya henüz rastlamış değilim.
Peşin peşin söylüyorum; Şahsen, oy verdiğim partinin milletvekillerinden hiçbir şey beklemiyorum. Bu beklentisiz durumun beni de, onları da rahatlatacağını düşünüyorum.
 
Yeni demokrasi, burjuvazinin halkları etkisizleştirdiği yönetim biçimi olmuştur. Parlamenter rejim, bu etkisizleştirme politikasının kurumsal kimliğini oluşturuyor. Yasamanın, yürütmenin ve yargının temel meselesi, sistemin çalışmasıdır; Yani dünya sistemi kapitalizmin…
Demokrasi ve parlamenter rejim, Batı tarafından, “mümkün olanın en iyisi” olarak tanımlanır. Mümkün olanın en iyisi, beş milyar insanı yoksullaştırıyorsa, burada bir sorun var demektir. Tıpkı “kıt kaynak, sınırsız ihtiyaç” tanımlamasında olduğu gibi… Bunlar sorunlu tanımlamalardır.
 
İnsanlık durumunun bu kadar kötü olduğu koşullarda, siyasal, sosyal ve ekonomik sistemlerin içi boşalan kavramlarını sorgulamak her ne kadar bir zorunluluk ise de, halkın oylarıyla Ankara’ya giden milletvekillerinin bu sorgulamayı yaptıklarını söylemek pek mümkün değil. Çünkü böyle bir sorgulama, sistemi doğrudan tehdit edeceğinden, kapitalistler buna izin vermez.
Türkiye’de Meclis, hâkim sınıfların onayladığı liderler ve o liderlerin onayladığı milletvekillerinden oluşur. Parlamento içinde sağcı veya solcu olmak bu yapıyı değiştirmez.
 
Bu ahvalde, kimi ve neden seçeceğiz?
Bence, oy vermek, başımıza gelen ve gelecek her şeyi peşinen onaylamaktır. O sandığa gidip oy veriyorsak, her şeyden önce, kazanan sistemdir. İktidardakiler değişebilir, iktidar dolaşımı içinden başkaları gelebilir. Ve bu durumu bizler oylarımızla onaylamış veya muhalif kalmış olabiliriz. Ama bilmeliyiz ki, her koşulda, ülke, kapitalist sistemin bir parçası olarak kalacaktır.
Evet, bu ahvalde, kimi ve neden seçtiğimiz çok önemli değildir. Bence en makul olanı, sevdiğimiz insanları, dostlarımızı desteklemektir. Ülke için yaşadığımız her hayal kırıklığında, hiç değilse şunu söyleyebileceğiz; “Ben zaten dostuma bir jest yapmıştım. Ülke için bir şey istediysem namerdim.”

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Rahmetliyi nasıl bilirdiniz?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Bir Batı hikayesi
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Saltanat ve yağma kurumu olarak belediyeler...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Onlar hayatın düşmanıdırlar sevgilim…
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Analar ne yiğitler doğurmuş!
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Fotoğraf: İnsanlığımızı yitirirken soytarıya mı dönüşüyoruz?
Kemal ARI
Kemal ARI
Atatürk'ü anlamak...
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Göztepe gün sayıyor!
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Aklıma 'Doğan Kardeş' geliverince… 
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Sandık tartışması...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva