Fikret İLKİZ
İlhan Selçuk kararı ne yana düşer usta?
23 Mayıs 2010 Pazar

Dava ile ilgili olmayan ’“özel telefon görüşmeleri’” iddianameye yazılır mı?

İddianame yazan savcılar hakkında, suçlanan ’“şüpheliler’” kişilik haklarının ihlali nedeniyle manevi tazminat davası açılabilir mi?  

Kamuoyunda "Ergenekon" olarak bilinen soruşturmanın sonunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında ’“Özel Yetkili Cumhuriyet Savcıları’”  Mehmet Ali Pekgüzel, Zekeriya Öz ve Nihat Taşkın 10 Temmuz 2008 gün ve 2008/623 nolu iddianameyle İlhan Selçuk hakkında yazdıkları iddianameyle ceza dava açtılar. Bu iddianamenin 1756-1794 sayfaları arasında İlhan Selçuk’’un "hukuki durumunun değerlendirilmesi" başlıklı kısmında önce İlhan Selçuk’’un siyasi fikirleri hakkında açıklamalar yaptılar. BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) kapsamında yol verilen bölücülük ve dinciliğe engel olunmazsa ’“şüpheli İlhan Selçuk’”un "ayvayı yiyeceğimizi vurguladığı’”,"gerek basın camiasında, gerekse iş dünyasında sözü sazı dinlenir" bir kişi olduğu, kendi fikirlerini her platformda ileri sürmesinin "Ergenekon terör örgütü"n amaçları ile birebir örtüştüğü biçiminde yorum yaptılar. 1973 yılında 12 Mart döneminde hazırlanan iddianameye atfen İlhan Selçuk'un akrostiş yaparak "işkence altındayım" sözcüğünü savunmasının içine yerleştirmesini "zekilik, uyanıkk ve örgütcülük’” olarak değerlendirdiler. İlhan Selçuk’’un üçüncü kişilerle yaptığı özel telefon görüşmelerine hiçbir ayıklamaya tabi tutmaksızın iddianamede yer verdiler.  

İlhan Selçuk,
15 Ekim 2008 tarihinde Cumhuriyet Savcıları hakkında manevi tazminat davası açtı. Selçuk davacı, Cumhuriyet Savcıları davalı oldu.  

Cumhuriyet Savcılarının yazdıkları bu iddianamede, kendisi hakkında yazılanların kişilik hakkının ihlali olduğunu belirten İlhan Selçuk, bu durumunhukuka aykırılığının tespiti ile yapılantecavüzün kınanması ve verilecek kararın yayınlanmasını’”mahkemeden talep etti.  

Dava, İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından ’“karara’” bağlandı ve gerekçesi yazıldı. Karar aynen aşağıdaki gibidir ve şöyledir: ’“ Cumhuriyet Savcıları (davalılar)  ’“ikametgahları itibariyle’” Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğundan bahisle yetki itirazında bulundular. Davacı (İlhan Selçuk) hakkındaki yargılamanın İstanbul l3.Ağır Ceza Mahkemesinde halen devam ettiğini, bu kişilerin bu mahkemeye her zaman itiraz haklarının bulunduğunu ileri sürdüler. Davalı Cumhuriyet Savcıları görevleri gereği düzenledikleri iddianamenin hukuka uygun olduğu belirtilerek davanın reddi talep ettiler.  

Dava haksız fiile dayalı manevi tazminat davası olup, haksız fiilin vuku bulduğu yer itibariyle (İddianamenin düzenlendiği yer Beşiktaş) mahkememiz yetkilidir. 

Ayrıca mahkememizde yapılan yargılama yalnızca manevi zararın tazminine yönelik olup, iddianamenin ceza hukuku yönünden değerlendirilmesi ve bu anlamda hukuka uygunluk  taşıyıp taşımadığının tartışılması mümkün değildir. Yapılacak değerlendirmeler, yalnızca dava dilekçesinde belirtilen talepler ve iddianamede davacıya yönelik olarak kullanılan bazı nitelemeler ile özel telefon konuşmalarının iddianamede yer almasının TMK.nun  25.maddeleri ve BK.nun 49.maddeleri ışığında hukuka aykırılık taşıyıp taşımadığı ve bu durumun kişilik haklarına tecavüz teşkil edip, etmediği hususunda olacaktır. 
Davacı vekili delil olarak iddianamenin ilgili kısımları ve davacı hakkındaki iletişim tutanaklarını ibraz etmiş, bunlar bilahare İstanbul 13.Ağır Ceza Mah.den de celbedilmiştir. 

Davacının şüpheli olarak yer aldığı iddianamenin 1756. sayfasında davacının hukuki durumu değerlendirilirken kendi siyasi inançları aksine gelişmeler olması halinde kendi tabiri ile "ayvayı yiyeceğimizi vurguladığı" biçiminde ve gerek basın camiasında, gerekse iş dünyasında "sözü sazı dinlenir bir kişi "olduğu biçiminde, iddianamenin 1786 sayfasında davacı hakkında 1973 yılında düzenlenen iddianame ile ilgili olarak o yıllarda yaptığı savunmada akrostiş yaparak "işkence altındayım" dediği, bu nedenle ne kadar "zeki ve uyanık olduğunun anlaşıldığı" biçiminde değerlendirmelerin yapıldığı, davacının kendisine isnat edilen suçla bir ilgisi olmamasına rağmen, dava dışı 3.kişiler hakkında ve dava dışı kişilerle yaptığı bazı telefon görüşmelerinin yine dava dosyasında yer aldığı görülmüştür.  

Bu telefon konuşmalarından bir tanesi davacının E. isimli kişi ile dava dışı 3.kişi hakkında yaptığı konuşma olup, davacı, katıldığı özel bir toplantıda gördüğü 3.kişi hakkında "zavallı çok şmanlamış, geri zekalı" gibi nitelemelerde bulunmakta, bir diğerinde ise yine dava dışı 3.kişi hakkında "cahil, bir zavallı" gibi nitelemeler yapmaktadır. 
Bu telefon konuşmalarında adı geçen kişilerin ve telefonda konuşulan kişinin  iddianame ile ilgisi yoktur. Şüpheli olarak iddianamede yer almadıkları gibi, konuşmaların da iddianame konusu olaylarla bir ilgisi yoktur.  

O halde bu telefon konuşmaları özel hayat ve Anayasa ile teminat altına alınan temel hak ve hürriyetlerden haberleşme hak ve hürriyeti kapsamında olması gereken konuşmalardır. Dinleme yapılarak tutanak altına alınsa dahi dava ile ilgisi yoksa imhaları gerekir. İmha edilmediği ve iddianame gibi hukuki bir metin içine alınması halinde aleniyet kazanır. Davacının samimi bir arkadaşı veya yakını ile yaptığı sohbet niteliğindeki yalnızca bu iki kişiyi ilgilendiren ve davaya konu suç ile ilgisi olmayan, gizli kalması gereken konuşmalarının iddianame ile alenileştirilmesi hukuka aykırıdır ve kişilik hakkı ihlalidir. Bu eylemin muhatabının iddianamede şüpheli olarak yer alması sonucu değiştirmez. Kaldı ki bu yolla yalnızca davacı değil, davacı dışındaki 3.kişilerde zarara uğramaktadır.  

Bu hususun yanı sıra, iddianamede davacının kendi tabirine atıf yapılarak dahi olsa ’“ayvayı yiyecimizi, vurguladığı ", "zeki ve uyanık olduğu", ’“sazı sözü dinlenir"olduğu gibi nitelemeler özellikle,uyanık ve ayvayı yemek sözlerinin günlük dilde ve halk arasındaki kullanım alanları ve davacının yaşı ve konumu göz önüne alındığında iddianame gibi, bir hukuki metinde yer almaması gereken sübjektif değerlendirmelerdir. 
Davacının para olarak tazminat talebi yoktur. Yalnızca bu hususların hukuka aykırı olduğunun tesbiti ve yapılan tecavüzün kınanması talebi vardır. Davayla ilgisi olmayan telefon konuşmalarının dava dosyasına konulması suretiyle haberleşme hak ve hürriyeti ile özel hayatın gizliliği ilkesinin ihlal edilmiş olması ve davacıya yönelik yukarıda açıklanan nitelemelerin içerdiği ima ve sübjektiflik göz önüne alınarak bu hususun TMK.nun 25/1.maddesi uyarınca hukuka ayları olduğunun tesbiti ve bu aykırılığın hukuk eli ile meydana gelmesi sebebiyle B.K.nun 49.maddesi uyarınca tecavüzün kınanması, fazlaya dair talebin reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. 

H Ü K Ü M
: Yukarıda yazılı gerekçeye binaen:
1-Davalılar tarafından düzenlenen, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2007/1536 soruşturma no, 2008/968Esas, 2008/623 İddianame nolu, 10.7.2008 tarihli iddianamede, davacı hakkında yapılan "ayvayı yiyeceğimizi vurguladığı", "uyanık ve zeki" olduğu ,"sazı sözü dinlenir olduğu gibi nitelemelerin, ve dava dışı kişiler ile yine dava dışı 3. kişiler hakkında yaptığı davayla ilgisi olmayan konuşmaların iddianame yolu ile alenileştirilmesinin TMK.nun 25/1.maddesi uyarınca davacının kişilik hakları yönünden hukuka aykırılığının TESBİTİNE,
B.K.nun 49/3.maddesi uyarınca yapılan bu tecavüzün KINANMASINA,’”  
İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’’nin (Esas No 2009/385, Karar No: 2010/99. Tarih  13.04.2010)  bu gerekçeli kararının altında ’“Hakim’” Nesrin Merih Göçer imzası var’… Hukuk adına, bu ’“Hakim’” adını unutmayacağım. Gerekçeli karar yazıldı, imzalandı ve artık ’“hukuk’”a böyle bir karar düştü.   

Bu gerekçeli karar ve yargının bu yargısı üzerine İlhan Selçuk’’un yazı yazmasını çok isterdim.   

Hukukumuza düşen bu kararın temyizi halinde Yargıtay 4. Hukuk Dairesi ne karar verecek bilinmez’… 

Acaba Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin bu karar üzerine vereceği karar, ne yana düşer usta?

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Townç Sowyer'in maceraları
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (9) 'Bizim radyo tiyatrolarımız vardı'
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Bektaşi Devleti tartışmaları!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
‘Erkekler bastığım kaldırımı öperdi!’
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Parti tabanı Özel’den kopuyor mu?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
CHP ne yapmalı?
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Neden toprak reformu yapılmalı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Eril toplumda kıyamet alametleri...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İzmir’e kruvaziyer niye gelsin?
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İzmir’in sokakları hem kız hem deniz kokar… 
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva