Tayfun MARO
Hayata kıyısından bakmak…
25 Mayıs 2013 Cumartesi

Dünyanın bütün sabahlarında, güne sadece o günü yaşamak için uyanmak; 
Günü yaşarken kimsenin önünde iki büklüm olmayacağını bilmek;
Gün boyunca, içinde emir kipi olmayan bir dili konuşmak;
Bütün bunlar insanlığa bir ütopyadan fazlasını ifade edebilir mi?
Edemez. Çünkü ütopyadan fazlasını ifade edebilseydi, hayat bu kadar bayağılaşmazdı. Böyle bir hayatın bir avuç erdemli insanın ütopyası olmaktan öte anlam taşımadığını bile bile iyimser olmanın âlemi yok.
O halde, bu yazı “hiç kimseye” yazılıyor olabilir mi?
Olabilir. Çünkü biliyorum ki yazdıklarım, boşluğa sesleniş değilse, “Hiçlik”in çağrısıdır. Belki de “Hiçlik” ile “sonsuzluk” arasında yaşamı sorgulayan insana ve onun büyük trajedisine dair sitem yüklü bir sesleniş…
 
Yabancı’nın sözü başkaldırıya dönüşüyorsa, o sözü yaşamın kıyısından söylediğindendir.
Para ve mülkiyet hayatı dolayladığı için yabancılaşan insanın durduğu yerdir, yaşamın kıyısı.
Yani sistemle sorunlu insanın, otoriteye boyun eğmeyi sevmeyen insanın bilerek durduğu yerdir, yaşamın kıyısı.
Hayata kıyısından bakmak, sessiz bir başkaldırının ta kendisidir.
Sisteme ses vermemek, sistemin standartlarını sessizlikle yarmak, sistemin değerlerine sırt çevirmek; sessiz bir isyanın tezahürü olabilir.
Yaşamın gösteriye dönüştüğü yerde söz artık yalanın kendisi olmuştur; yazı ise insanlığa karşı işlenmiş suçların belgesidir.
Sessizlik dalga dalga yeryüzüne yayıldığında, sistemleşerek üstümüze gelen ve insanı tahakkümü altına alan mülkiyetin de sonu gelecektir.
Uygarlık, yeryüzü ölçeğinde, mülkiyetin, kapitalizmin, muktedirler hiyerarşisinin, her türlü baskı ve sömürüyü mümkün kılan siyasal ve ekonomik iktidarın beslendiği kaynaktır.
 
Uygarlık insanı yabancılaştırdı. Yabancı, aynı zamanda uygarlığı yapan oldu.
Sosyal ilişkiler ağında hayata yabancılaştığı ölçüde doğaya hükmeden insan, dünyanın ve doğal hayatın dostu değil ama düşmanı oldu.  
 
İnsanlık ve uygarlık adına ilerleyen, gelişen ve geliştikçe hayatı yaşanılmaz kılan her şeye mesafeli durmak, hayatın kıyısında olmakla aynı şeydir.
 
Görüntü ve gürültünün ortalık yerinde olmak ya da yaşamın kıyısında olmak; “olmak ya da olmamak” kadar önemli bir meseledir.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Yemek kitabı değil Kültürel Miras!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
İşte 'gülen' ilk fotoğrafı!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Son nefeste Göztepe!
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Townç Sowyer'in maceraları
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (9) 'Bizim radyo tiyatrolarımız vardı'
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Bektaşi Devleti tartışmaları!
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Parti tabanı Özel’den kopuyor mu?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
CHP ne yapmalı?
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Neden toprak reformu yapılmalı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Eril toplumda kıyamet alametleri...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva