12 gün sonra İzmir’’de büyük bir seçim var. 131 odaya bağlı 300 bine yakın esnaf, İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı’’nı seçecek.’¶

Seçecek seçmesine de kimin umurunda?

Basının umurunda olmadığı besbelli.

30 yıla yakındır bu kentte gazetecilik yaparım; üzerine bu kadar ölü toprağı atılmış bir başka esnaf odası seçimi öncesi yaşamadım.

Oysa, beğenelim beğenmeyelim; ortada iki başkan adayı var.

Biri, mevcut başkan Zekeriya Mutlu,

Diğeri ise 9 yıl boyunca bu günler için hazırlanmış, rövanş almaya çalışacak eski Başkan Cemal Tercan.

Gazetecilerin en sevdiği ’‘polemik’’ ortamı için her şey var ama ortada haber maber yok.

Neden acaba?

İzmir’’deki gazete yönetimleri, haber bolluğundan sayfalara hangisini paylaştıracağını bilemez halde de biz mi görmüyoruz?

Yoksa, 300 bin esnafı ilgilendiren seçimlerin kulisleri, artık yerel basında haber değeri taşımaz mı oldu?

Mesleki görevini yapmış bir gazeteci edasıyla soruyorum elbet.

Adaylığını açıklamış Cemal Tercan’’a mikrofonu uzatıp ne diyorsunuz diye sormuş; dediklerini de (mahkemelik olabilecekleri ayıklayarak) okura sunmuştum biliyorsunuz.

İESOB Başkanı Zekeriya Mutlu’’ya da ’“siz ne diyorsunuz muhalefete? Seçilirseniz esnafa ne vaat ediyorsunuz’” demek için hem yazımda çağrı yapmış, hem de ilgili ve yetkili şahıslara şahsen başvurmuş olmama rağmen; tık çıkmamış olması da benim sorunum değil haliyle’…

Sayın Mutlu’’nun kamuoyu ile paylaşacak bir projesi ve de muhalifinin attığı okkalı taşlara verecek bir cevabı yokmuş demek ki.

’“Sükut ikrardan gelirmiş’” deyip omuz silkip geçmek, yapılacak tek iş.

 

Bu seçim basının umurunda değil dedik ama ya esnafın ne kadar umurunda?

Onun cevabını da 16 Mayıs’’ta yapılacak İESOB genel kurulu ile ilgili, bana görüşlerini yazan, esnafın içinden olduğunu tahmin ettiğim bir okurum versin artık’…

 

’“İzmir Esnaf  Sanatkarlar Odaları  Birliği, 16 Mayıs’’ta Genel  Kurul  yaparak, yeni  yönetimini ve yen  liderin  seçecek.

Yeni lider, 77 yaşındaki 40 yıl İzmir Esnaf Sanatkarlar Odalar Birliği Başkanlığı yapmış, demirci Cemal Tercan mı olacak?

Yoksa, esnafa hizmet ettikçe önü açılan - hem zenginleşen, hem de milletvekili onurunu yaşayan - M. A.Susam'dan boşalan yere, Yönetim Kurulu kararı ile yerleşen, Pazarcılar Odası Başkanı, yumurtacı Zekeriya Mutlu mu olacak?

Gerçekten,  yoğun bakımdaki esnaf liderini mi arıyor?

Yoksa kendi örgütünden umudu çoktan kesti mi?

Kanımca esnaf kendi örgütleri ile pek ilgilenmiyor.

Bu görüşümün kanıtı, Esnaf Sanatkarlar Odalarının Genel Kurul katılım oranlarıdır.

İncelendiğinde, Oda Genel Kurullarına katılımın, yıllardır yüzde 15 gibi bir oranda olduğu görülecektir.

Yani, ’‘her 100 esnaftan ancak 15 tanesi’’ Genel Kuruluna ilgi gösteriyor. Bu sayının bir kısmı bilinçli olarak katkı koyuyor, bir kısmı da taraftar olarak seçime katılıyor.

Ülkemizde, genel ve yerel seçimlerde seçmenin seçime katılım oranı yüzde 80 dolaylarında oluşuyor.

Peki, esnaf kendi örgütlerine neden yüzde 15 gibi çok düşük bir oranda katılım sağlıyor?

Bunun birçok nedeni olabilir. Biz şimdilik kısaca iki nedeni tartışmaya sunalım.

Esnaf Sanatkar Odaları yöneticileri yıllarca Genel Kurul ilanlarını, kamuoyunun hiç bilmediği, bayilerde satışı yapılmayan, yani okunmayan, (işin gerçeği sadece yasaya  uydurulmaya çalışılan) gazeteler kanalı ile yapmışlardır. Bu gazeteden bir iki nüsha Bakanlığa, bir iki nüsha da Genel Kurul hazırlık dosyalarına girdi mi görev şeklen yapılmış olmaktadır. Üyenin bu gazeteye ulaşma imkanı yoktur.

Esnaf yöneticilerinin, esnafı bilgilendirmemek gibi gizlemeye de gerek görmedikleri, yıllardır da uyguladıkları bir yöntemdir bu.

Yönetici kadroların üyesi olan esnaf ve sanatkardan, katılımcılık ilkesini sakınmasını, denetimden kaçmak diye yorumlamamız yanlış mıdır şimdi?

Esnaf ve sanatkar bunun farkındadır. Ancak değiştirebileceğine inanmamaktadır.

Haftanın 7 günü ortalama 12 saatin üzerinde dükkanında çalışan, tatil nedir bilmeyen, sosyal yaşamın dışında kalmış bu kesimin, sendikalı işçiler gibi mücadele etme bilinci yoktur. Yöneticileri de bu bilinç eksikliğinden faydalanma suçunu sık sık işlemektedir.

 

Mayıs ayında yapılacak genel kurulda, İzmir Esnaf Sanatkarlar Odaları Birliği yeni Başkanı ve Yönetimi, kendilerini seçen delegeye değil, iki yüz bin esnaf sanatkarına  ''Bu dönem milattır, odalarınızın genel kurullarına katılım oranınızı yüzde 80’’lere çıkaracağım. Bu yüksek katılımlar sizin daha bilgili, donanımlı arkadaşlarınızı yönetimlere taşımanıza katkı yapacaktır. Bizleri denetlemenizden korkmuyoruz. Sizin aidatlarınızdan oluşan bütçeden kimse istismar yapamayacaktır. Kimse sizin paranızı keyfi harcayamayacaktır.

İzmir Esnaf Sanatkar Odaları, kamuoyunda ürettikleri ile anılacaktır. Ağır Ceza Mahkemeleri,  batan şirketleri ve kamu malı (Tekel İçki) özelleşmesindeki rolü ile anılmayacaktır.

Seçilmek kaygısı ile parası sizden çıkan bedava yemek şölenleri düzenlemeyeceğiz.

Sizin adınıza seçilmemize katkı yapıp yapmadığına bakmaksızın Oda yönetimlerinizi ve bütçelerini denetleyeceğiz. Hatta bir sene içinde 131 Esnaf Sanatkar Odasının hesaplarını internet üzerinden sizin de denetiminiz açacağız.

Türkiye'de tüm kamuoyunun saygı duyduğu çağdaş bir meslek örgütü olacağız.

Meslekte insan kaynakları yaratmak için AB fonlarına başvuracağız. Sayısız proje hazırlayacağız. Bu birikimimiz, yönetici arkadaşlarımızda var veya olacak!'' diyebilecek mi?

Hiç sanmıyorum...’”

’“Biz de sanmıyoruz’” dediğinizi duyar gibiyim!