Ümit YALDIZ
Gül haklı ama…
19 Mart 2014 Çarşamba

Ne yaparsak yapalım.
Ne dersek diyelim…
Gerilim düşmüyor, düşürülemiyor.
Cumhurbaşkanı Gül bilmem kaçıncı kez ‘üzgünüm’ dedi.
Tabi ki ‘üzgün bir cumhurbaşkanı gibi’ davranmadığı sürece ‘demenin’ bir manası yok.
Sadece Gül mü üzgün? Bilerek yahut bilmeyerek…
Ölümüne sebep olduğumuz 15 yaşındaki bir çocuğun cenazesini bile birlikte kaldıramayan bir millet haline gelmişken 99 yıl öncesinin Çanakkale edebiyatı beni kesmiyor.
Biz birlikte üzülmeyi, yas tutmayı bile beceremezken… Ecdadımızın Conk Bayırı’nda, Gelibolu’da birlikte ölmeyi göze almasının bugün için bir anlamı var mı?
Meydan meydan bölünmüşken…
Cenaze cenaze ayrılmışken…
Senin ölün, benim ölüm noktasına gelmişken…
Berkin’in ölümü birçok insanın duygu dünyasında çok şeyi değiştirdi. Üzerine Burakcan’ın ölümü, polis memurumuzun kaybı… ‘Günlerdir ağlıyorum, düşündükçe için için ağlıyorum’ diyen çok kişiyle konuştum son günlerde.
Ölümün ardından kanayan karayı daha da kanatan sözler…
Alıp başını giden tahammülsüzlük…
Giderek mumla aradığımız adalet…
Azalan demokrasi… Zedelenen güven duygusu…

*

Cumhurbaşkanı Gül’ün öngörüsü seçimden sonra normalleşme…
‘Kötüye gidiyoruz’ diyor Cumhurbaşkanı… Ve şöyle devam ediyor:
—Öyle oluyor ki, birden bir eski Türkiye’nin manzaraları çıkmaya başlıyor. Cenazeler kalkmaya başlıyor, yüz binler sokaklarda. Bir o taraftan bir bu taraftan görüntüleri var. Ama çok şükür babalar-anneler buna fırsat vermiyor. Türkiye’nin politik geleneğini maalesef değiştirmedik. Türk siyasi geleneği iyi değil Söylemlerle ilgili defalarca uyarılar yaptım. Siyasi söylemlerin farklı olması gerektiğini, böyle başlarsa nasıl gideceğini, sözün gücünün nasıl yaraladığını, nasıl gideceğini defalarca söyledim. Artık söylemek de istemiyorum. Bu tür işler Türkiye’ye yakışmıyor.
Son iki yılda Sayın Başbakan’la defalarca ayrı düşen hatta çatışan ancak daha ileriye gidemeyen Gül’ün amacı farklı olabilir. Ağustos ayındaki seçimleri hedefliyor bunun için farklı konuşuyor olabilir.
Gül’ün sözlerini üç başlıkta ele almak lazım. Paralel devletin varlığından da rahatsız, ‘paralel devlet’ velvelesiyle başlatılan cadı avından da.
Erdoğan’ın üslubundan rahatsız… Muhalefetin üslubundan rahatsız…
Yolsuzluk iddialarından, hukukun üstünlüğü ilkesini tartışmaya açan adımlardan da rahatsız.
Dahası biz neden rahatsızsak o da rahatsız.
Cumhurbaşkanı Gül’ün Danimarka Gezisi’ne başlarken yaptığı açıklamaları okuyunca kendimi iyi hissettim. Neden mi? Böylesine bir türbülansın içine girmişken bazen yalnız hissediyor insan kendini. Tüm bu olanlardan rahatsızlık duyan bir başkasının varlığı bile yetiyor bazen… Hele ki sizinle paralel düşünen bir cumhurbaşkanıysa… Mutlu bile oluyorsunuz gari…
Mutsuzluğunuza ortak bulduğunuz için… Velhasıl toplumun en altında da artık hissedilen karın ağrısı devletin başına kadar uzanmış durumda. Diyeceksiniz ki devletin başı dert yanılacak kurum mudur yoksa derman aranacak kurum mudur?
Siz de haklısınız.
Ama Cumhurbaşkanı Gül’ün son mesajlarını doğru okumakta fayda var. Gelinen noktada Başbakan Erdoğan’la neredeyse hemen her konuda ‘fikir ayrılığı’ yaşadığını bal gibi ortaya koymaktan çekinmeyen Gül, aslında açık bir manifestoya imza atıyor.

Her fırsatta ‘dış güçler, mihraklar’ savunusuna başvuran Gül, gazetecilerin sorusuna bakın nasıl yanıt veriyor:
Dış güçler iddialarını kabul etmiyorum ve doğru da bulmuyorum. Elbette dünyada Türkiye’nin müzmin muhalifleri vardır. 10 yıldır bizi övmüş, yaptığımız işleri göklere çıkarmış, takdir etmiş çevreler şimdi bizi eleştiriyorsa niçin şimdi konu ediliyor. Bu tür söylemler üçüncü dünya ülkelerine yakışacak türden söylemlerdir. Türkiye buradan kurtuldu. Yarayı açık bırakırsanız elbette sinekler üşüşür. Önemli olan yarayı açmamaktır. Elbette her ülkenin, her milletin müzmin muhalifleri vardır. Dün bizi destekler nitelikte makaleler yazan, manşetler atan medya veya devletler bugün niçin desteklemesin ki, biz de içeride konuşmuyor muyuz? Önce bir memleketin güçlü olması lazım… Ekonomik, özgürlükler alanında güçlü olmak gerek. Dolayısıyla Türkiye’yi yıkmak isteyen birileri varmış gibi komplo teorilerine inanmıyorum.

Ve yolsuzluk iddiaları:
Yolsuzluk iddialarıyla ilgili ne gerekiyorsa yapılmalı. Açık, şeffaf bir şekilde soruşturmalar yapılır, hukuki süreçler devam eder.
 
Gül’ün sözleri yüreklere su serpiyor.
İnsana bir nebze olsun kendini iyi hissettiriyor.
Hala bu ülkede umudun varlığını hatırlatıyor.
Toplumsal barışın mümkün olduğunu…
En azından ölümüne neden olduğumuz 15 yaşındaki bir çocuğun cenazesinde birleşeceğimiz günleri yeniden göreceğimizi müjdeliyor.
Gül haklı… Sonuna kadar haklı…
Ama ‘tarihin en sık, en çok göreve davet edilen’ Cumhurbaşkanı’nın haklı olmaktan öteye geçmesi gerekiyor. Konuşmanın ötesinde bir şeyler… Ne mi?
Artık ne olursa…
Peki, ne zaman normalleşiriz?
30 Mart yeter mi yoksa 17 Ağustos’u da görmek mi lazım?
Yoksa ‘erken genel seçim mi’ normale döndürür bizi…
Ötesi kesmez mi dersiniz…
Sanırım haklısınız. 30 Mart kesmez, Cumhurbaşkanlığı yetmez… Genel seçimi görmek lazım.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Serdar DEĞİRMENCİ
Serdar DEĞİRMENCİ
Sonbahar
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
Başıboş canileri toplamak!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Bu da geçer
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Yemek kitabı değil Kültürel Miras!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
İşte 'gülen' ilk fotoğrafı!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Son nefeste Göztepe!
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Townç Sowyer'in maceraları
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (9) 'Bizim radyo tiyatrolarımız vardı'
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Bektaşi Devleti tartışmaları!
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Parti tabanı Özel’den kopuyor mu?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva