Ümit YALDIZ
Gül-Erdoğan çatışması ve CHP’nin rolü!
1 Kasım 2012 Perşembe

Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Erdoğan arasında artık ayyuka çıkan çatışmada CHP’nin rolü var mıdır? Ya da CHP bu süreci nasıl yönetiyor?
Hiç kuşku yok ki CHP’nin bir dönem ‘Çankaya noteri’ olmakla itham ettiği Cumhurbaşkanı Gül’e bakışı son süreçte değişmiştir. Kılıçdaroğlu’na göre Gül, giderek sadece bağrından çıktığı AK Parti’nin değil CHP’lilerin de Cumhurbaşkanı olma yolunda ilerliyor.
Aslında Erdoğan ile Gül arasındaki çatışma CHP’nin uzun süredir beklediği hatta olması için özel çaba harcadığı siyasi bir projeydi.Çünkü CHP’yi yönetenler kadar seçmenleri de biliyor ki genel seçimde partilerinin iki katı oy alan AK Parti’yle başa çıkmanın tek bir yolu var.
O da partinin karpuz gibi ikiye ayrılması…
Bunun olması için en uygun aday da Cumhurbaşkanı Gül…
Belki bu proje CHP’nin de ötesinde uluslar arası bir grubun da desteğini alıyor. Ama CHP’nin iktidara gelebilmesinin bugünkü konjonktürde en kestirme yolu bu.
Türk seçmeninin son 20 yıllık siyasal analizi yapıldığında zaten solun ya da CHP’nin çıkabileceği üst sınır belli. En çok yüzde 30-35… Sağ seçmen ya da merkez seçmen dediğimiz kitlenin oransal karşılığı ise en az yüzde 60. Merkez sağın hatta sağın mirasını AK Parti’nin sahiplendiği dahası AK Parti’nin ince taktiklerle bu yapıları tek şemsiyede buluşturduğu düşünülürse CHP’nin ilelebet muhalefet yapmaktan gayri seçeneği kalmıyor.

Gerek sandıkta gerekse de meclisteki bu aritmetiği bozmanın tek yolu ‘eğilimler koalisyonu’ olarak tanımlanan AK Parti’yi parçalamaktan geçiyor.
Yeni CHP söylemiyle geleneksel tabanından tepki gören ancak ‘Ulus direnişi’ ile tabiri caizse Kemalistlerin gözünde yeniden Gandi’ye dönüşen Kılıçdaroğlu’nun bu yolda attığı ilk adım Gül’ün lehine Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvuruydu.
AK Parti’nin bağrından çıkardığı Gül’ün Köşk yolunda önüne koyduğu barikat CHP’nin meseleyi Anayasa Mahkemesi’ne taşımasıyla aşılabilecekti.
Görev süresiyle ilgili yasal düzenlemede yer alan ‘Bir daha aday olamaz’ ibaresine ne kadar üzüldüğünü Basın Danışmanı Ahmet Sever üzerinden dillendiren Gül, belki de Köşk yolundaki yasal barikatı kaldıran CHP’ye Ulus’taki barikatı kaldırarak teşekkür ediyordu.
Buradaki sorun barikatın kaldırılmasından çok Erdoğan’dan habersiz kaldırılmasıydı.
Çankaya köşkündeki kimi ağırlamalara Başbakan Erdoğan ile birlikte davet edilmeye başlanan Kılıçdaroğlu, TBMM açılışında Erdoğan’da soğuk duş etkisi yaratan konuşması sonrası Gül’ü ayakta alkışlıyordu.
Ayrıca başta Kürt açılımı olmak üzere tutuklu vekiller, basın özgürlüğü, başkanlık sistemi gibi konularda da Kılıçdaroğlu ile Gül’ün aynı noktada olduğunu, aynı görüşü savunduğunu söylemek durumundayız.
Başbakan Erdoğan ile sık sık görüş ayrılığına düşen ve gelinen noktada ‘çift başlılık’ tartışmasına zemin hazırlayan Gül’ün ana muhalefetle yakınlığı ne anlama geliyor peki?
Öncelikle bu yakınlıktan her ikisinin de siyasi çıkarının olduğunu biliyoruz.
Yeniden aday olmak ve de seçilmek için ‘öteki yüzde 50’ye’ ihtiyacı olduğunu erken kavrayan Gül’ün son bir yıldır bu yapıya yönelik sempatik mesajlarının tek bir anlamı var. Kamuoyu desteğini alarak aday olmak…
Ilımlı, demokrat görüntüsüyle uluslar arası destek konusunda sorun yaşamayacağı en azından Erdoğan kadar yaşamayacağı bilinen Gül’ün ‘içeriye ve ötekiye’ şirin görünen hamleleri olası yarışta seçimi ilk turda kazanmasını sağlayabilir.
Sosyal medyadaki yorumlara bakarsak Gül, son düzlükteki hamleleriyle CHP’lilerin de Cumhurbaşkanı adayına dönüştüğünü söyleyebiliriz.
Hatta açılım sürecindeki rolü nedeniyle Kürt kökenlilerin de adayının Gül olduğu söylenebilir. Ayrıca Pensilvanya ile dostluğu ve AK Parti’deki geçmişi de dikkate alındığında Gül’ün 2014 yarışında son derece avantajı bir konumda olduğunu görmemek körlükle bile açıklanamaz.
Ancak Erdoğan bu yarışı kolay bırakmayacaktır.
Çünkü Erdoğan karizmatik liderliğiyle hareketin hala tartışmasız lideridir. Ayrıca şu ana kadar Gül’e karşı kartlarını hiç açıktan oynamadı.
Ama bu oynamayacağı anlamına gelmez.
Özellikle son süreçte fikri zeminde daha çok CHP ile örtüşen Gül’ü tabanına şikâyet etmeye başlarsa öteki yüzde 50’ye bel bağlayan Gül, asıl yüzde 50’nin aforozuyla karşı karşıya kalabilir.
Tabi ki CHP ince bir siyasetle bu ikiliyi karşı karşıya getirmek isteyecektir.
Ama gelinen noktada zaten karşı karşıya gelmiş görünen Gül-Erdoğan çatışması için CHP’nin bile ekstra bir şey yapmasına gerek kalmadı. Kaldı ki ‘iki başlılık’ tartışmasına Kılıçdaroğlu’nun Artvin’den verdiği yanıt da bu tespiti teyit ediyor. Kısaca ‘Yorum yok’ dedi Kılıçdaroğlu… Eğer yorum yapsa muhtemelen Gül’ün yanında duracaktı. Ve saman altından yürüyen ‘ince siyaset’ böylelikle dışa vurulmuş, açığa çıkmış olacaktı.
Türkiye’nin siyaset gerçekleriyle yüzleşmiş bir lider olarak Kılıçdaroğlu’nun izlediği yol doğru. Ben de olsam aynını yapardım. Tabi ki iktidara gelmeyi gerçekten istiyorsam…
Siyaset sonuç alma sanatıdır çünkü.
Ve sonuç almak için her yol mubah değilse de ‘akıllı hamlelerle’ süreci lehe çevirecek her hamle mubahtır. Güçlü rakibi yenebilecek parçalara ayırmak da en bilindik siyaset yöntemlerinden biridir.  İster bilerek ister bilmeyerek yapmış olsun Kılıçdaroğlu, zaten kendiliğinden büyüyen yangına mesafeli durarak doğrusunu yapıyor.
 
Ve barikat krizinden sonra ‘Valiye talimat verdiği’ ortaya çıkan Gül’ün duruşuna ilişkin son tespitim. Resmi açıklamasında Cumhurbaşkanı olarak Cumhuriyet Bayramı’nı daha normal koşullarda kutlamanın en tabi görevi olduğunu söylüyor Sayın Gül…
Peki, o zaman soruyorum ben de…
Günler öncesinden saflaşan, cepheleşen ve de bence Cumhuriyet Bayramı’nı siyasallaştıran Başbakan Erdoğan ve de Kemal Kılıçdaroğlu’nu neden köşke davet etmediniz? Vali Alaaddin Yüksel’e verdiğiniz ‘esnek olun’ talimatını neden iktidar ve muhalefetin liderlerinden esirgediniz?  
Devletin ve yürütmenin başı olarak hem Başbakan’a hem de muhalefet liderlerine 29 Ekim öncesi ‘itidal çağrısı’ yapmak ya da ‘esnek olun’ talimatı vermek de Cumhurbaşkanı’nın yasal ve anayasal görevleri içinde değil mi yoksa?
Başbakan’ın ve de Kılıçdaroğlu’nun açıkça günler öncesinden taraf olduğu Ulus’taki yürüyüş planında olacakları önceden kestirmek sanırım mümkündü?
Ve Cumhurbaşkanı’nın yangına henüz başında müdahale etme şansı vardı.
Keşke Vali Yüksel’i Köşk’e davet eden Gül, Başbakan Erdoğan’a da bu konuda en azından bilgi verseydi?
Dün de altını çizdiğim gibi…
Başbakan Erdoğan’ın Kasımpaşa’dan, Karadeniz’den aldığı genetik kodlar onun hangi olay karşısında nasıl tavır alacağını tahmin etmemizi sağlıyor.
İşte onun en güçlü ve en zayıf noktası burası… Daha düz, daha dik, daha inatçı, daha mücadelesi, daha kavgası bir yapıya sahip Erdoğan, Gül’ün Vali hamlesini bilseydi Ulus’taki vatandaşlarını aynı sözlerle hedef alır mıydı sizce?

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 3 yorum var, 3 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
misafir 2 Kasım 2012 Cuma 10:59

yaşananlar sadece danışıklı dövüşten ibaret. memleketin başına ne geldiyse o yüde 60 sayesinde geldi adnan menderes ekonomiyi batırarak imf yi ülkeye musallat etti 60 yıl bu borçları bitiremedik, özal ise körfez savaşında pkk lıların yurda girmesine göz yumdu ve benim memurum işini bilir diyerek rüşvetin yaygınlaşmasına neden oldu; tansu çillerin 5 nisan paketi ise hala hafızalarda son olarak akp nin ülke varlıklarını nasıl sattığını gördük ve dış politika ise içler acısı durumda.

Yorumu oyla      14      7  
m.y 1 Kasım 2012 Perşembe 18:54

BEN SY CUMHUR BŞ İLE SY BAŞBAKANIN ARASINDA KARDEŞLİKTEN ÖTE BİRŞEY OLACAĞINI SANMAM SY GÜL HEM AKILLI HEM İDALİSTİR HEM AHTE BEFAYI BİLR ABDULLATİF ŞENER GİBİ CHP NIN DEZGAHINA GELMEZ GELMESİ İÇİN BİR SEBEBTE YOK

Yorumu oyla      15      10  
Sinan Öztan 1 Kasım 2012 Perşembe 13:50

Aslında Sn.Gül ile Erdoğan arasında çatışma yok.Cumhuriyet yürüyüşünde bariyerlerin açılması taliamatını kim verdi tartışmasıda bir oyunun parçası.TBMM Başkanı Sn.Çiçek ne demişti"Başkanlık sitemi olsaydı bu tartışma yaşanmazdı" Gül ile Erdoğan arasında danışıklı dövüş şeklinde halka yutturulan olay Başkanlık rejimini anayasaya koymak.Erdoğan'ın tüm çabasıda bu yönde.TBMM aritmetiğine bakılırsa biraz zor.Tüm umutları MHP'nin desteği üzerine.Güneydoğuya özerklik verilrse BDP'de desteğini esirgeme

Yorumu oyla      16      9  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
50 yıl önce nasıl katil oldu?
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
Metanoya!
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve bugün Türkiye (2)
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türkiye'nin İslam’la sınavı
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Kamu yararı Çeşme Projesi’nin neresinde?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
12 Eylül ve yeni Anayasa
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Atatürk’ün Toprak Kanunu ya da feodalizmin tasfiyesi uğraşısı
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
Siber ve milli!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Germir bağları
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Müzik ve mandolin
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva