Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Gıda sektöründe tekelleşme ve yabancılaşmadan kimler kaybediyor?
31 Temmuz 2015 Cuma

“Süt dünyasında kuzular ve kurtlar”adlı yazımda “Süt üreticileri neden para kazanamaz?”sorusuna “Türkiye’de sütleri, aracılar ya da süt tanklarına sahip küçük kooperatifler toplar.Bunlar sütleri, sanayicilere pazarlar. Kimi yerlerde süt sanayicileri aynı zamanda süt yemi üreticisidirler, “Yemlerimi kullanın,sütlerinizi alırız.” diye de şart koşarlar. Sanayiciler de sütleri işleyerek giderek tekelleşen gıda sektörü ve organize gıda perakendecilerine satarlar.”şeklinde cevap vermiştim.

Bu cevabı biraz daha açmak istiyorum.

Türkiye’de ,1980 yılların başından itibaren uygulanagelen dışa bağımlı yeni-liberal politikalar,süt dahil bütün gıda sektörü ve organize gıda perakendeciliğinde de tekelleşme ve yabancılaşmayı ortaya çıkarmış durumda.

Gıda Sanayi ve Organize Gıda Perakendeciliğinde Küreselleştirme

Sermayeyi ellerinde tutan merkez ülkelerin (Genellikle ABD/AB kökenli) çokuluslu şirketleri, piyasayı ellerine geçirmek ya da denetim altına almak için pazar liberalizasyonu denilen politikalar uyguladılar. Bu kapsamda yürütülen politikalar özetle şunlar oldu;

·  
Gelişmekte olan ülkelere uygulanan politikalar, ticaretin serbestleştirilmesi, kamusal düzenlemelerin azaltılması ve kaldırılması (özelleştirme vb), yabancı sermayeye eşit muamele hatta avantajlar, ekonomik istikrar programları (özünde emek ücretlerinin düşürülmesi)  şeklinde özetlenebilir. Kısaca anılan politikalarla çokuluslu firmalar için yeni bir ticaret ve yatırım ortamı oluşturuldu.

·  
Böylece, özelleştirilen kamu şirketleri ile yerli firmalar, çokuluslu şirketlerce satın alınmaya başlandı. Buna rekabete yenik düşme diyenler var. (?)

·  
Küçük üretici, tarım ve gıda sektöründe devre dışı ya da daha ucuza mal satmak durumunda kaldı.

·  
Gıda sanayinde yeni üretim ve pazarlama teknikleri ortaya çıkarıldı. Tekelleşen ve yabancılaşan gıda sanayi, ürünlerini daha yüksek oranda süpermarket / hipermarket zincirleri ile pazarlamaya başladı. Bu şekilde kar payları yüksek oldu.Aynı zamanda kar transferlerine olanak sağlandı. Gelişmekte olan ülkelerin dış ödemeler dengesi bu yolla da giderek bozuldu.

·  
Şehirleşme ve gelir dağılımının bozulmasıyla yaratılan ve zenginleştirilen katmanlar için yeni arayışlar ve özentiler ortaya çıkartıldı. Bunlar, çağdaşlaşma diye tüketim toplumuna ve yabancı ürünlere yönelmeye başladılar.

·  
Gelişmekte olan ülkelerde, pazarlama zincirinde kimi sorunların; örneğin kalite ve gıda güvenliği gibi sorunların çözümünün yabancı firmalar ile olası olabileceği beyinlere aktarıldı ve benimsetildi.

Gıda Sektöründe Tekelleşme ve Yabancılaşmadan Kimler Kaybediyor?

Başlıcalarını sıralayalım;

·  
Küçük ve orta ölçekli tarım işletmeleri: Bunlara Türkiye’de yaşanan süt krizinde olduğu gibi büyük işletmeler de eklenebilir. Küçük ve orta ölçekli tarım işletmeleri, gıda firmaları karşısında örgütsüz. Bu durumda ürünlerini yok pahasına gıda firmalarına satma zorunda kalıyorlar. Üstelik son dönemlerde hızlanan sözleşmeli tarım modeliyle gıda firmalarına tek yanlı bağımlılık egemen olmuş. Kimi gıda firması yetkilileri, “Çiftçiler, bizim nikahlılarımızdır” diyebiliyorlar.

·  
Tüketiciler: Kimileri gıda ve perakende sektöründe yaşanan tekelleşme ve yabancılaşmadan tüketicilerin karlı çıktığını söyleyebiliyorlar. Gerçekten durum böyle mi? İki örnek verelim. Birisi et olsun. Et krizini tetikleyen öğelerden birisi de gıda ve perakende sektörünün yapısal özelliğidir. Et krizinden hayvan yetiştiricileri değil, hipermarketler karlı çıkmışlardır. Bunlar baskülde oluşan fiyat artışını daha büyük ölçüde tüketicilere yansıtmışlardır. İkincisi de domates olsun. Firmalar, salça yapmak ya da taze olarak pazarlamak için tarladan domatesi yok pahasına topluyorlar. Siz salça fiyatlarının düştüğünü ya da ucuz taze domates aldığınızı hatırlıyor musunuz?

·  
Küçük ve orta ölçekli gıda firmaları: Bunlar çokuluslu şirketlerce satın alınıyor ya da kapanmak zorunda kalıyorlar. Bundan yerli büyük gıda firmaları da etkilenecek gibi gözüküyor. Ya taşeron firma olacaklar ya da firmalarını satarak belki de kendi işletmelerinde işletme müdürü olarak görevlerini sürdürecekler.

·  
Çevre sağlığı: Gıda sektöründe tekelleşme ve yabancılaşma, tarımda endüstriyel tarımla ortaya çıkmış bulunuyor.Bu durum ise çevre sağlığını olumsuz etkiliyor.

·  
Gıda güvenirliliği ve yarayışlılığı: Gıda sektöründe tekelleşme ve yabancılaşma, kıtalararası ve bölgesel ticareti de gündeme getiriyor. Bu durumda kullanılan katkı maddeleri, gıdaların besleme açısından güvenirliliğini ve yarayışlılığını azaltıyor.

·  
Küresel ısınma: Gıdaların işlenmek üzere ya da işlendikten sonra, bölgeler, ülkeler, hatta kıtalararası taşınması, çok büyük bir enerji gereksinmesini de ortaya çıkartıyor. Küresel ısınmanın yeryüzünü tehdit ettiği günümüzde, bu konunun önemi de dikkate alınmak zorunda.

·  
Beslenme açısından tek tip insan oluşturma ve farklı kültürlerin yok edilmesi: Gıda firmaları, reklamlarla hazır-hızlı yiyeceklerin tüketimini özendiriyor. Bu şekilde, hamburger yiyen, kola ve bira içen, çağdaşlaşmayı böyle sanan tek tip insan tipi yaratılıyor, yaratılmak isteniyor. Farklı kültürler yok ediliyor.

Gelecek yazımda “Gıda Perakendeciliğinde Durum”u ele alacağım.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Filiz SEZER
Filiz SEZER
Etkili fedakârlık ve kayıp milyarlar
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İzmir’in deprem bölgesindeki büyük dayanışması…
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Bu seçimin neden bunca talibi var?
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
İzmir kimin ya da neyin kalesi?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Erkek dediğin öldürür
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Foça, Tire, Çeşme ve Dikili de MHP diyecektir
Kemal ARI
Kemal ARI
Oyumuz, onurumuz ve özgürlüğümüzdür...
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Diktatör
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Sağduyu marifeti ile seçebilmek…
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Son hafta
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva