Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Gezi Parkı direnişi ile vahşi kapitalizm arasında bağlantı var mı?
13 Haziran 2013 Perşembe

“Taksim Gezi Parkı Direnişi’nin Düşündürdükleri” adlı yazımda, Türkiye’nin her yanındaki Taksim Gezi Parkı Direnişcileri’nin,özünde aşırı yoksulluğu yaratan paranın diktasına, dünyanın kirlenmesi ve iklim felaketini yaratan vahşi kapitalizme,ifade özgürlüğü ve insan haklarını kısıtlayanlar sisteme karşı çıktıklarına değinmiştim.
Bu değerlendirmenin, gerçeği yansıtmak açısından önemli bir ağırlık taşıdığını görmemiz gerekiyor. Yaşanmakta olan olayların asıl kaynağının kapitalizm ve onun son aşaması emperyalizm olduğunu ifade etmez isek,kafasını kuma gömen deve kuşundan farklı olduğumuzu söylemek   olası değil. Daha açık deyişle, karşı çıkılan sistem çalışanların ve mazlum ulusların ürettikleri mal ve hizmetlere el koyan sistemdir. Bu sistem, bir yandan büyük yığınları açlığa ve işsizliğe mahkum ediyor, aynı zamanda çevreyi (doğayı) yok ediyor ve savaşlar çıkartıyor.
Bu bağlamda sanat da bize yol gösteriyor. Örneğin politik sinemanın yaşayan en önemli adlarından biri olan Yunan asıllı Fransız yönetmen Costa-Gavras,filimleriyle de bu bağlantıyı kitlelere anlatmaya çalışıyor.
Costa-Gavras’ın  son filmi Capital / Kapital’de de, küresel güç odaklarının bankalarla birlikte nasıl hareket ettiğini anlatıyor.Filmde,Avrupa’nın en büyük bankasının yönetim kurulu başkanı  olan Marc Tourneuil’e  göre,tek patron paradır,lüks bir yaşam salt varsıllara verilmiş bir haktır. Zenginleri daha zenginleştiren,yoksulları giderek yoksullaştıran Marc kendini “Çağdaş bir Robin Hood “olarak algılar.Banka oyunlarıyla yoksullardan çalıp varsıllara verir.
Bu bağlamda Costa-Gavras’ı, kariyerinin  doruğuna taşıyan filmi ise, 1982’de Cannes’da “Altın Palmiye  Ödülü”nü ,Yılmaz Güney–Şerif Gören’in Yol filmiyle paylaştığı Missing / Kayıp’tır.
Kayıp filmi, 1973'te Şili'de demokratik yollardan işbaşına gelen Salvador Allende'nin devrildiği 1973 Şili Askeri Darbesi  sırasında kaybolan ABD'li gazeteci Charles Horman'ın gerçek hikayesinden uyarlanmıştı.
Filmde, geniş ölçüde tutuklamaların olduğu günlerde Amerikalı yazar ve yapımcı Charles Horman evinden alınır ve ondan sonra kendisinden haber alınamaz. Eşinin iki hafta boyunca yaptığı araştırmalar da yarar getirmez. Bunun üzerine Charles'ın babası oğlunu aramak için ABD'den Şili'ye gelir.
Baba Horman, Şili'de kaybolan oğlunu ararken Şili darbesine ilişkin birtakım ipuçları elde eder. Takip ettiği ipuçları onu, oğlu Charles’ın siyasal  nedenlerle cunta tarafından ortadan kaldırıldığı sonucuna götürür. Baba ,oğlunu bulmaya çalışırken, özellikle Şili’de yaşayan CIA ve iş adamları bağlantılı kendi yurttaşları tarafından  da türlü güçlüklerle karşılaşır.
Filmin en önemli vurgusu, babanın ABD Büyükelçisi ile yaptığı görüşmede şekillenir. Baba, büyükelçiye ABD’nin darbenin neden   destekleyicisi ve düzenleyicisi olduğunu sorar.Ancak aldığı cevap,çarpıcı olduğu kadar kapitalizminde iç yüzünü ortaya çıkaracak şekilde çarpıcıdır.Büyükelçi, “ABD şirketlerinin çıkarları için askeri darbenin desteklenmesi gerekiyordu ve sizin varlığınız da  bu darbelere borçludur” der.
Costa-Gavras,sinemayı şöyle yorumlar: “Katlanılmaz gerçekleri insanlara izletebilmek  lazım.Sinema,insanları düşünmeleri için baştan çıkarmaktır.”
Yaptığı son röportajlarından birinde de;  “Kapitalizmin köleleriyiz.Kapitalizm sarsılınca bizde sarsılıyoruz. O gelişip yeni zaferler kazandıkça kutlamalar yaşıyoruz.Bu canavardan bizi kim kurtaracak? Kendi kendimizi özgür kılacağız? Kapitalizmin kime ,nasıl yaradığını kesinlikle çözmemiz gerekiyor” diyor.
Türkiye gibi geç kalmış vahşi kapitalizmin ürünü olan acımasızlığa  karşı bir eylem olan Taksim Gezi Direnişi’ni yaşadığımız bu günlerde Costa -Gavras'dan öğreneceğimiz çok şeyler var.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 2 yorum var, 2 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
sadiye babacan 14 Haziran 2013 Cuma 19:04

Filmi izlememiştim yazınızı okuduktan sonra izledim. İyi bağlantı kurmuşsunuz.

Yorumu oyla      12      6  
ESMA ÖZEN 13 Haziran 2013 Perşembe 11:08

ÇOK GÜZEL YAZMIŞSINIZ DEĞERLENDİRMENİZE KATILIYORUM.

Yorumu oyla      13      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
‘Hapse girer ama eve dönmezler!’
Ahmet Aydın AKANSU
Ahmet Aydın AKANSU
Çevreci insanların varlığı; umut verici
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Canımız acıdığında nehir kıyısına gideriz
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
Sensedim - 266 Gün
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Atatürk’ün, Çeşmeliler ile ilk teması...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Köprü üstü kalabalık
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çocuk istismarı
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
Ormanlarımız yanar gider!
Aylin AKDOĞAN
Aylin AKDOĞAN
İzmir-İN
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
İnsan insanı yakar mı?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva