İzmir'in en yüksek ilçesi Gaziemir'de rüzgarın bıçak kadar keskin estiği, 2 derecenin, -10 derece hissedildiği bir Ocak günü… Tahta ve tenekeden, derme-çatma, 8-10 metrekarelik şantiye binasında emekli bir adam… Doğduğu, sonradan da doyduğu topraklardan kopup bu kente savrulmuş 58 yaşındaki bir inşaat bekçisi… O dondurucu soğuğa meydan okurcasına duruyor tam karşımda… 850 lira aylıkla anlaştığı bekçilik işini bulmanın mutluluğunu yaşayan 'gurur ve dürüstlük abidesi' bu adam, ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun öz be öz kardeşi olabilir mi?
Bal tutanın parmağını yaladığı insanlar ülkesi Türkiye'de böyle bir öykü nasıl yazılır? 'Kart sahibi yakinimdir' denildiğinde akan suların durduğu bu memlekette, 'gemicik' peşinde koşmak yerine, bir 'kulübecik' bulduğu için mutlu olan bir adam çıkar mı? Çıkarmış. İşte, inanması zor olan bu öykünün ayrıntıları:
Genç meslektaşım ve mesai arkadaşım Erkan Aslan, 'Kemal Kılıçdaroğlu'nun kardeşi Seydi Baba Türbesi ve Rekreasyon Projesi'nin yapım ihalesini kazanan firmada inşaat bekçisiymiş' diyor. 'Hadi canım' diyorum. İnanmıyorum. Böyle bir şey olsa haberimiz olmaz mı?
CHP Gaziemir İlçe Başkanı Umut Tekin'in yanına gidiyorum. En azından o duymuş olmalı. Fakat hayır, onun da haberi yok ve en az benim kadar net biçimde, 'Yok canım' diyor. İçimize düşen kuşkuyu gidermek için birlikte gidiyoruz, söz konusu inşaat alanına…
- Kolay gelsin.
- Sağ ol.
- Hava soğuk.
- Evet, işçiler de sabah geri döndüler soğuk yüzünden.
- Nerelisin?
- Tunceli.
- Neresinden?
- Nazımiye.
- Köyünden mi?
- Ballıca.
Galiba doğru. Genel Başkan Kılıçdaroğlu ile aynı köyden çünkü. 'Kimlerdensin' sorusu üzerine gözleri buğulanıyor.
- Ben, Kemal Bey'in kardeşiyim.
- Hangi Kemal Bey, Kılıçdaroğlu mu?
- Evet.
- Öz kardeşi mi?
- Evet, en küçük kardeşiyim.
Teneke kutusu içinde yakılmış ateşin üstüne konan çaydanlıktaki suyun kaynamasını beklerken, kendisini Gaziemir'e savuran öyküyü konuşmayı sürdürüyoruz. Tunceli'de dünyaya gelmiş. Önce Devlet Su İşleri, ardından Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nde çalışmaya başlamış. Birer yıl arayla doğan, iki erkek, bir kız çocuğu babası Celal Kılıçdaroğlu, 2007 yılında emekli olmuş. Hastalanan annesine bakmak için Tunceli'ye dönmüş. Annesini kaybettikten sonra yeniden Kocaeli'ne dönmüş. Halen 1350 lira olan emekli aylığından, ev kredisi çeken oğluna ayda 500 lira destek olmak zorunda kalınca, dara düşmüş. Kocaeli'nde iş bulamayınca, İzmir'e gelmeyi düşünmüş.
Bu ülkede yaşayan herkesin ilk anda soracağı soruyu soruyoruz:
- Niye Genel Başkanlık yapan ağabeyin Kemal Bey'den yardım istemedin?
- İsterdim. Kendisi de yardımcı olurdu. Ancak o Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel Başkanı. Ondan bana torpil yapmasını mı isteseydim? Böyle yaparsam onu zorda bırakmış olmaz mıyım? Bu başkalarına haksızlık olmaz mı? Üstelik çalışmak ayıp değil ki… İş arıyordum, burada buldum. Masa başında oturmak bana uygun değil Burada halimden çdk memnunum. Bizler başkaları gibi gemicik peşinde koşanlardan değiliz. Ağabeyimle telefonla görüştük. İzmir'de iş bulduğumu söyledim, o da memnun oldu.
Henüz üç gündür çalıştığı işinden olma ve Genel Başkan olan ağabeyi Kemal Kılıçdaroğlu'nu zor durumda bırakma endişesiyle, bu konunun haber yapılmasını istemediğini söylüyor. Fotoğraf çekiminden rahatsız olup, 'Çekmeyin' diyor. Yazılmalı diye karşı çıkıyor, güçlükle ikna ediyoruz. İzmir'e nasıl geldiğini, nasıl iş aradığını, kimin kendisine yardımcı olduğunu öğrenmeye çalışıyoruz.
Narlıdere'deki bir kongre delegesini telefonla aramış. Onun aracılığıyla CHP İzmir İl eski Başkanı Tacettin Bayır'a ulaşmış. 21 Aralık 2012 günü İzmir'e gelmiş. Bayır ve diğer partililerin yardımıyla Buca'da bir kiralık eve yerleşmiş. Sonra da memleketlisi olan firmanın sahibinin elinden tutmasıyla Gaziemir'deki inşaat bekçiliği işine başlamış.
- Emekliyim. Aldığım para yetmiyor. Eşim de Kocaeli'nde çalışıyor. Çocuklarımıza yardımcı olmak için uğraşıyoruz. Emekli olduğum halde geçinemiyoruz. Bir oğlum ev kredisi çekti, ödeyemiyor. Ona yardımcı oluyorum. Elime 850 lira para kalıyor.
Sohbet sırasında gelen firma ortağı Kemal Bey de en az Celal Bey kadar endişeleniyor. Haber yapılmasını o da istemiyor. 'Bunun altında başka şeyler aranır' diyor. Hakkıyla ve en fazla kırım yaparak kazandığını söylediği ihaleyle ilgili dedikodu yapılmasından korktuğunu söylüyor. Onu da ikna etmeyi başarıyoruz. Çünkü normal bir ülkede, normal kabul edilebilecek bu öykünün, Türkiye'de bir ibret vesikası olarak kamuoyuna aktarılması gerekiyor.
Çayımızı içtikten sonra, biraz soğuktan, biraz da konuşulacaklarımızın tükenmesinden dolayı izin istiyoruz. İlçe Başkanı Tekin'in bir isteği olup olmadığı sorusunu da, 'Sağ olun, bir ihtiyacım yok' diye cevaplayan Celal Bey'e bir mesajı olup olmadığını soruyor ve aşağıdaki cevabı alıyoruz:
- Ne söyleyeyim. Emekliler gerçekten çok zor şartlarda yaşıyor. Emeklilerin çoğunluğu en az benim kadar zor durumda yaşam savaşı veriyor. Başbakan biraz da emeklileri düşünsün. Aldığım emekli aylığı yetse ben niye gurbete düşeyim, gelip burada çalışayım.