Ümit YALDIZ
Gazı kaçık bir seçim!
10 Şubat 2011 Perşembe

Önceki gün Ege TV’’deki tansiyonu zaman zaman yükselen ’‘Söz Meclisten İçeri’’ programında da ifade etmeye çalıştım. Bu seçim sürecini öncekilerden ayıran en temel nokta heyecan eksikliği’… ’‘Heyecanı, ruhu yok’’ sanki.
Sonucu önceden belli bir müsabaka gibi’… Üç büyüklerle ikinci/üçüncü lig takımı arasındaki kupa maçı görüntüsünde’… Gazı kaçmış gazoz tadında ya da.İşin aslı
AKP’’nin üçüncü dönemini herkes kabullenmiş görünüyor. Bunu AKP’’lilerin kabul etmesi doğal ve anlaşılır bir durum. Ama CHP’’lilerin bile kabul edişini, havlu atışını, koalisyon senaryosu bile yapamama durumunu anlamakta zorlanıyorum. Yanlış okumadınız. Pek çok CHP’’li bile AKP’’nin üçüncü dönem iktidara geleceğinden emin. ’‘Başaramazsam giderim’’ diyen Kılıçdaroğlu’’nun yüzde kaçla gideceğinin hesabı yapılıyor parti kulislerinde. MHP’’liler ’‘baraj’’ derdine düşmüş...BDP desen, ipotek koydukları iradeler üzerinden yüzde 10’’u aşmanın hesabını yapıyor. Ancak umutları az.
Ya AKP teşkilatı’… Tabandan tavana kadar tek başına iktidara inanmış. Onların tartıştığı alınacak oyun yüzdelik karşılığı. Kimilerine göre hedef yüzde 47 ve üzeri’… Başta Başbakan Erdoğan olmak üzere çoğunluk yüzde 51’’i hedefliyor.
İki kişiden birinin oy verdiği parti olmak değil dertleri. Yeni Anayasa, yeni rejim (başkanlık sistemi) için mecliste 368’’i bulmak. Ne de olsa hakimiyet milletin ya! Millet ne derse o olur ya!
İşte öyle bir şey’…
Neden böyle oldu, bu noktaya nasıl gelindi ve bu seçimin heyecanı neden eksik?
Soruya doğru yanıt bulabilmek için son birkaç seçime bakmak gerektiğini düşünüyorum.
3 Kasım 2002’’den başlamak gerekirse; Türkiye’’nin olağanüstü süreçlerden geçtiği, 30’’un üzerinde bankanın hortumlandığı, ekonomik krizlerde yüzbinlerce kobinin, esnafın kepenk kapattığı, milyonların işsiz/aşsız kaldığı, ekonomik açıdan inanılmaz bir istikrarsızlığın hakim olduğu tabloda halk, başta süreci idare eden DSP-MHP-ANAP koalisyonu olmak üzere TBMM’’de bulunan tüm partilere bir ceza kesti. Henüz 6 ay önce kurulmasına ve de meclisteki FP’’nin içinden çıkmasına rağmen, farklı bir ambalajla sunulan AK Parti, yüzde 34’’le tek başına iktidar olurken, bu süreçte meclis dışında olan CHP yüzde 20’’lik oyla ana muhalefet, dahası tek muhalefet misyonu üstlendi. Diğer partiler yüzde 10’’luk Türkiye barajının altında kaldı. Mecliste ise iki partili günler başlıyordu.
2004 yerel seçimleri TBMM’’deki iki partinin (AKP-CHP)’’nin mücadelesi şeklinde geçerken asıl kavga 2007’’de patlak veriyordu. TBMM’’deki iktidarını pekiştirip, devlet içinde muktedir olmaya karar veren AKP, özellikle cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında yaşanan 367 krizi, 27 Nisan e-muhtırası gibi süreçlerden elde ettiği mağduriyeti iyi kullandı. Ama seçimin heyecanı son derece yüksekti. Bir yanda dirilme mücadelesi veren merkez sağ (ANAP-DYP) ANAYOL formülünü gündemde tutarken, Cem Uzan’’ın Genç Partisi maça son kez ve tüm gücüyle asılıyordu.
CHP ise belirli bir kesimle birlikte yönettiği Cumhuriyet Mitingleri üzerinden güç depoluyor, meydanlara inen yüz binlerin kendi lehine sandığa yansımasını bekliyordu. Hatta CHP Lideri Baykal, Cumhuriyet Mitingi yapılan illerde (İzmir gibi) CHP mitingi bile yapmayarak, beklentisi açıkça ifade ediyordu.
Ayrıca Baykal’’ın ’‘sağa yanaşma’’ senaryolarıyla ’‘merkeze oturmanın’’ hesabını yapan, rejimin, laikliğin tehlikede olduğu vurgusuyla öne çıkan CHP ile bölücü terörün hortlamasıyla, üniter yapının tehlikede olduğu vurgusuyla güç kazanan MHP arasında koalisyon senaryoları yazılıyordu. Sonuçta DSP ile ittifak yapan, sol şeritteki diğer partilerin seçime girmemesiyle solun tek partisine dönüşen CHP iktidar olamasa bile MHP ile koalisyon ortağı olacaktı.
ANAYOL şansını ellerine yüzlerine bulaştıran Ağar ve Mumcu da sözüm ona yüzde 10’’u geçerek AKP’’ye kaptırdıkları oyların bir kısmını geri alacaktı.
22 Temmuz 2007 genel seçimlerine aylar kala bu senaryolar konuşuluyor, rekabeti/tansiyonu yüksek seçim sürecinde heyecan doruğa çıkıyordu. CHP’’den vekil adaylığına soyunan kimilerinin bakanlık hesabı yapmaları bu yüzdendi. Aynı şey MHP için de geçerliydi. Olası CHP-MHP iktidarında bazı MHP’’liler eski koltuklarını geri almanın hayalini kuruyordu.
Çok ihtimalli gibi görünen ve heyecan dozu yüksek maç, umulmadık şekilde sonuçlandı. AKP yüzde 47 gibi tarihi bir skora ulaşırken, CHP ile MHP’’nin toplam oyu yüzde 36’’da kaldı. TSK’’nın e-muhtırasıyla duyulmaya başlanan postal sesleri halktı korkutmuş, cumhuriyet mitingleriyle yaşanan ayrışma (laik-anti laik) tabandan gerekli desteği bulamamıştı. Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında meclisi terk eden CHP, e-muhtıraya destek vermekle suçlanmış, darbe çığırtkanlığıyla itham edilmişti.
Merkez sağ desen proje başlamadan çökmüş, Demokrat Parti’’nin lideri Ağar, ’‘At pazarlığına’’ dönüştürülen milletvekilliği sıralaması sırasında ANAP’’ı fiilen dışlayarak, yakalanan sinerjiyi oracıkta bitirmişti. İzmir’’de Burhan Özfatura, Işılay Saygın gibi ’‘saygın’’ adaylara rağmen ANAYOL’’un DP’’si yüzde 5’’i geçememişti. Ama tarihi farkla da sonuçlansa 2007’’deki karşılaşma her açıdan seyir zevki vermişti.
Ve son seçim’… 29 Mart 2009.
AKP-CHP-MHP hatta BDP’’nin alanlarını koruma savaşına dönüşüyordu. DTP’’nin Doğu-Güneydoğu’’daki tartışmasız hakimiyeti, MHP’’nin İç Ege ve Orta Anadolu’’daki varlığı, CHP’’nin sahillerdeki ezici üstünlüğü, DSP hatta DP’’nin kalelerindeki başarısı derken iktidar partisi AKP’’ye yerel seçim 2009’’da ciddi bir mesaj veriliyordu. İl Genel Meclis sonuçlarında yüzde 39’’a gerileyen AKP ve Başbakan Erdoğan, ’‘Mesajı aldım’’ demek zorunda kalıyor, ikinci balkon konuşmasıyla muhalefetin hakkını teslim ediyordu.
*
Peki, ne oldu da böyle oldu? Aradan iki yıl bile geçmemesine rağmen AKP iktidarı, 9 yıllık iktidar yorgunluğuna rağmen, rakiplerine havlu attırdı? Çok mu başarılıydılar? Örneğin ekonomi, tarım, dış politika, esnaf politikaları ya da sabit ve dar gelirli kesime yönelik bizim göremediğimiz adımlar mı attılar?
Hayır’… Tüm bu konularda göreceli, tartışmaya açık bazı adımlarına karşın, ’‘açılım’’ zırvaları, devletin kurumlarıyla kavga ederek halkın huzurunu kaçırdılar aksine. Ve de devletteki kadrolaşmalarını tamamladılar bu süreçte. Müsteşardan, odacıya kadar ciddi bir kadrolaşmadan söz ediyorum. Devlet kurumlarının dize getirilişinden, basındaki yandaşlaşmaya, iç siyasetteki rakip partilerin bile ustaca dizayn edilmesine varan pek çok adımdan söz ediyorum. İş yerine laf/polemik üretildiği süreçten yani. Tüm bunlara karşın, gelinen noktada AKP, en baba/ciddi rakibi CHP’’ye bile havlu attırmış görünüyor.
Peki, neden/nasıl?
Bence bu seçimin gazını kaçıran temel faktör ’‘referandum’’du’… 12 Eylül’’deki referandum öncesi CHP’’nin taze Genel Başkanı ’‘Gandi Kemal’’ ona dair umutları ’‘Havuzlu Villa’’ polemiğinde eritirken, MHP Lideri Bahçeli, ülkücü tabanını bile tutamayarak ’‘madara’’ oluyordu. BDP ’‘sandık boykotu’’ ile AKP’’ye destek olurken, Başbakan Erdoğan, ’‘Yetmez amacıların’’ da desteğiyle yüzde 58’’lik halk desteğini devşirmeyi başardı siyaseten. Bugün yapılan yüzde 51 hesabının altında da 12 Eylül’’deki yüzde 58’’lik sonuç yatmaktadır.
CHP, en azından yüzde 35’’lik bölümünü yönettiği ’‘hayır’’ bloğunun halk desteğini, parti içi operasyonlar sonrası oluşan kakafonik görüntü nedeniyle hızla yitirirken, MHP, iki partili yaşam hayali kuran Erdoğan’’ın, tuzaklarıyla boğuşmakta’…
Tek başına iktidarı garantileyen ya da bu algıyı rakiplerine bile kabul ettiren AKP’’de ise ’‘başkanlık sistemi’’ tartışılmakta, rakiplerini halleden Erdoğan, parti içinde kendisine ’‘ayar’’ vermeye çalışan, Abdullah Gül, Bülent Arınç ve Mehmet Ali Şahin’’le ’‘başkanlık sistemi’’ kavgayı vermektedir.
Bize de sonucu neredeyse belli maçı yorumlamak kalmaktadır.
NOT: YARIN İZMİR'DEKİ DURUM

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Son nefeste Göztepe!
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Townç Sowyer'in maceraları
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (9) 'Bizim radyo tiyatrolarımız vardı'
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Bektaşi Devleti tartışmaları!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
‘Erkekler bastığım kaldırımı öperdi!’
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Parti tabanı Özel’den kopuyor mu?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
CHP ne yapmalı?
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Neden toprak reformu yapılmalı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Eril toplumda kıyamet alametleri...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İzmir’e kruvaziyer niye gelsin?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva