Ümit YALDIZ
Erdoğan’ın işi ‘neden’ zor!
28 Mayıs 2011 Cumartesi

Hepimiz iyi biliyoruz ki AK Parti’yi oluşturan elementlerin başında mağduriyet geliyor. 28 Şubat’ın ağır şartlarında ‘şiir’ okuyan Erdoğan’ın hapse atılmasıyla temelleri atılan AK Parti, her seçimde güçlendirdiği iktidarını da bir şekilde yarattığı mağduriyete borçluydu.
Başbakan Erdoğan’ın ifadesiyle söylersek;
Çıraklık dönemi (2002-2007) sırasında kavga devletin kurumlarıylaydı. Köşk’te dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in sağlam defans yaptığı iktidar, Ankara bürokrasisiyle de resmen savaş halindeydi.
Hem iktidar hem de muktedir olmaya çalışan Erdoğan, ipleri eline almaya çalışırken ‘Bir şeyler yapmaya çalışan ama bürokrasi tarafından engellenen’ Başbakan görüntüsündeydi.
Bu görüntü, Erdoğan’ı Ankara bürokrasisi karşısında mağdur yaparken asıl mağduriyet çıraklık döneminin sonlarına doğru Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında yaşanıyordu.
Baykal’ın Erkan Mumcu’yu da ayartarak meclisi terk ettiği, 367 tartışmaları ekseninde geçen süreçte TSK’dan gelen e-muhtıra ikinci 28. Şubat havası estiriyor, iktidarın ekmeğine bal/kaymak oluyordu.
*
Ve kalfalık dönemi…
Çıraklık dönemi boyunca el/ense halinde olduğu bürokrasi canavarının dişlerini tek tek sökmeye başladı Başbakan! İlk olarak Sezer’den boşalan Köşk sorunu ortadan kaldırıldı.
Sonra YÖK, sonra diğerleri…
AKP iktidarına direnen kaleler tek tek düştü. En son düşen kale Yüksek yargıydı. 12 Eylül referandumunda o da düştü.
HSYK, Yargıtay, Danıştay… Siyasi iktidar devletin tüm iplerini ele geçirmiş, TSK dahil herkes iktidarın emrine amade olmuştu.
Belki de olması gereken buydu. Özellikle de ana görevi savunmayı unutup siyasete gereğinden fazla dalan asker açısından…
İktidarla çatışan değil iktidarla çalışan bürokrasi lazımdı belki de Türkiye’ye…
Yeter ki badem bıyıklı kadrolaşma yapılmasındı. Senin yargın benim yargım, senin askerin benim polisim anlayışıyla hareket edilmesindi.
Kalfalık döneminde partisi kapanma tehlikesi atlatan Başbakan Erdoğan, ‘Velev ki türban, Kürt/Alevi/Roman Açılımı’ gibi suni gündemlerin etrafında kamuoyunu epey yordu.
Popçular ve topçularla yapılan açılım toplantılarından başka akılda kalan bir şey olmazken Başbakan Erdoğan, ‘kalfalık’ döneminin sonlarına doğru hem partisini hem muhalefet partilerini hem de ülkeyi idare edebilecek noktaya ulaşmıştı.
Muhalefet boşluğu nedeniyle hem iktidar hem muhalefet rolü yapabilen Başbakan, ‘One Minute’ ile başlayan dış politika atağında özellikle dünyanın enerji merkezi Ortadoğu’da ‘aranan/özlenen’ lider, son Osmanlı Padişahı muamelesi görmeye başlamıştı.
*
Aslında işler tıkırındaydı. Bürokrasi sorunu çözülmüş, devletin tüm ipleri ele geçirilmiş, medya kuruluşları dize getirilmişti. Türkiye artık Ortadoğu’yu kontrol eden, G20 toplantılarına girebilen bir ülke konumuna gelmişti.
Şimdi bu seçim de nereden çıkmıştı? Ne gerek vardı seçime/meçime…
Enflasyon düşmemiş, ekonomik kriz teğet geçmemiş miydi?
500 bin toplu konut, 15 bin kilometre duble yol yapılmamış mıydı? Tonlarca kömür/makarna, eğitim yardımı yapılmamış mıydı?
Şimdi durup dururken bu seçim de nereden çıkıyordu?  
Üstelik ortada mağduriyet yaratacak, yeniden mağdur gömleği giydirecek bir neden de kalmamıştı.
İşte dostlar bana göre Sayın Başbakan’ın en büyük sorunu bu.
Doğal sınırlarına ulaşmış, yüzde 50’yi görmüş bir siyasi partinin lideri olarak hedefi kalmadı.
AK Parti’nin oyları düşüyormuş!
Düşse ne olacak? Nereye kadar düşecek? Yüzde 45’e mi? Güldürmeyin adamı!
Ama Başbakan Erdoğan’ı meydanlarda keyifsiz görüyorum. Dişine göre rakip bulamamış pehlivan gibi mutsuz…
Peşrev atıyor ama el ense çekemiyor. Muhalefet sabun köpüğü gibi kaygan… Nerede o eski seçimler… O Baykal’a Baykal ona vuruyor, birbirlerini besleyip güzel/güzsel idare ediyorlardı? Aslında oyunu bozan Kılıçdaroğlu oldu.
Tuttu CHP’yi ‘Yeni CHP’ye çevirdi. Tuttu dini kesime, yoksula mesaj vermeye başladı. Tuttu, ‘ya diline ya dinine’ diyen Kürtlere özerk yönetim sözü verdi.
Tuttu, halkın iktidarında gençlere internette ‘haydar’ deme özgürlüğü vaat etti.
Tuttu, ‘aile sigortası, engelliye maaş, emekliye intibak, işçiye sendika’ dedi.
Kiminin altı doluydu, kiminin boş… Attı, tuttu!
Ama Erdoğan’ı huzursuz etmeye yetti!  
Yeni dönemde 367’siz anayasa değişikliği, başkanlık sistemi gibi projelerle motive olmaya çalışan Erdoğan’ın canı sıkılmaya başladı. Seçim öncesi araya sokuşturduğu referandumda durumu toparlayıp, potansiyelini yüzde 57’yes kadar yükseltmişti. Ama yetmedi.
MHP’yi baraj altına almaya çalıştı önce… Kürt açılımını kenara koyup 12 Eylül Referandumu’nda olduğu gibi Ülkücü kardeşlerinin gönlüne girmeye uğraştı.
Alparslan Türkeş’i aratmayan milliyetçi nutuklar attı meydanlarda.
Ama kasetli şantajlarla planlar alt üst oldu.
Keser döner/sap döner derler ya! Burada da kaset döndü, hesap döndü!  
Püskevitçi Bahçeli mağdur olmuştu.
Küçük muhalefeti dizayn edemeyen Başbakan bu kez yönünü ana muhalefete yani Kılıçdaroğlu’na çevirdi.
Ama şu ana kadar ringde üstünlük kurabilmiş değil. Sabun köpüğü gibi kayan Kılıçdaroğlu, iki ileri bir geri (mehteran hareketi) harekette Erdoğan’ı aratmıyor çünkü.
Cuma namazı öncesi Eyüp Sultan’a gidiyor, Hakkari’de BDP’lilere sesleniyor, İzmir’de ulusalcı/Kemalist kesiliyor.
O nedenle sağa sola salladığı yumruklarını bir türlü ana muhalefete denk getiremeyen Erdoğan yorulmaya başladı.
Aydın’ta çok yorgun/yılgın bir görüntü verdi mesela. 12 Eylül referandumu öncesinde yaptığı konuşmanın tıpa tıp aynını yaptı. Meydan da (belki yağmur nedeniyle) boştu.
Başbakan’ın işi zor!
Partisi doğal oy sınırlarına ulaşmış, duraklama dönemine girmiş!
Karşıtlık yaratacak ya da karşılıklı sigorta vazifesi görecek bir muhalefetten yoksun!
Karşısında olan hiçbir devlet kurumu kalmadı. Tamamı emre amade!  Muhalif askerler/bürokratlar/gazeteciler zaten Silivri’de…
Erdoğan’a can suyu taşıyacak, onu yeniden mağdur hale getirecek hiçbir şey olmadığı gibi kamu kurumları iktidara ciddi zarar da veriyor. ÖSYM'nin yönetemediği YGS süreci mesela... ÖSYM'nin yönetemediği ama Kılıçdaroğlu'nun yönettiği 'şifre' meselesi iktidara ciddi yara açtı.
Bu ve benzeri nedenlerden Başbakan zorlanmaya, patinaj yapmaya başladı.
Şöyle eski HSYK olsaydı ne iyi olurdu. Ya da Erbakan dönemindeki gibi ‘bir kısım’ medya… Meydanlarda halka kimi şikayet edecek Sayın Başbakan?
Medyayı mı?
Bürokrasiyi mi? TSK’yı mı? YÖK’ü mü, ÖSYM’yi mi HSYK’yı mı?
İşte asıl sorun bu!
Rakip yok, muhalif yok, muhalefet yok! Mağduriyet desen hiç yok!

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 7 yorum var, 7 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
beğenmiş ahmet 31 Mayıs 2011 Salı 12:55

sizler insan seçerseniz sizlerden hiçbirşey olmaz insanlarla barışık olun

Yorumu oyla      12      6  
erkan tek 30 Mayıs 2011 Pazartesi 10:50

kemal kılıçdaroğlu mehmet barlaslarla sabah kahvaltısında açılım yaparsa bende gönül rahatlığıyla oyumu mhp ye veririm

Yorumu oyla      14      10  
kerem baykalmış 30 Mayıs 2011 Pazartesi 10:17

ak parti mağduru oynamadı hiç bir zaman ama millet mağdur edildi siyaset ise dik duruş ile yeniden dizayn edildi buna kızmamak lazım bu ülkedeki yazarlar erdoğanı tanımamakta israr ediyorlar hep bir arkaplan algısı var ama erdoğanı diğer liderlerden ayıran en büyük özelliği asla popilizm yapmaması ben şu ifadesine şahit oldum siyasi rant için adım atıp ülkemi batıracağıma partimin batmasını tercih ederim.bu duruş onu bugünlere getirdi siz hiç siyasi rant için atıp tuttuğuna şahit oldunuz mu inandığı şeyi söyler ve onun arkasında durur.çok şükür artık mağduriyetler olmuyor olmıyacak unutmayalım ki mağduriyetin olduğu yerde insan vardır acı vardır keder vardır inşallah bu ülkede birdaha bunlar yaşanmaz.ve akparti asli vazifesi olan bugüne kadar onu taşıyan en büyük özelliği çalışkanlığı ve hizmet odaklı siyasetidir tv reklamlarına bakın hayaldi gerçek oldu dediğimiz hizmetler anlatılıyor siyaset asli merkezine oturuyor.hizmet odaklı milletin takdir ettiği esas budur kılıçdaroğlu izmir mitinginde izmir için kaç proje açıkladı kalesi gördüğü yere bi kaldırım taşı yok.ama ak parti ayırım yapmadan 35 projeyle izmiri kalkındıracak inşallah arada fark bu ak parti yol alıyor chp iki ileri bi geri yapıyor.ak parti türkiyede bundan kazanıyor anlayın artık....

Yorumu oyla      15      10  
erkan tek 29 Mayıs 2011 Pazar 17:13

sevgili ümit bey,sistem akp yi 45 50 chp yi 28 30 mhp yi barajaltı tasarladı.mhp oyunu bozdu benim gibi fanatik baykalcılarla barajı geçti .tüm oyun chp nin hormonu buda batıdaki kürt seçmene verildi.aslında tayyip haklı bdp chp olayı doğru.baykalı saf dışı bırakma AÇILIMI yaşatma bunun adı.hormonu kordonda görmedinizmi.ama kordonda ulusalcılar yoktu işte oyunuda bu bozacak.mhp 15 lerde çıkabilir....bu seçim BAYKAL ÜZERİNE yeni chpde açılma ihale edilmiş chp...böyle bir chp yerine tek başına tayyip daha temiz inanın.

Yorumu oyla      17      18  
vatandaş 29 Mayıs 2011 Pazar 00:19

yalancılara bu millet pirim vermez üçüzler hepsi bir olsa yüzde 40 alır

Yorumu oyla      15      13  
1974 BUCA LİSELİLER 28 Mayıs 2011 Cumartesi 23:13

TARİH TEKERRÜRDEN İBARETTİR.2 MİLLETVEKİLİ SEÇİMLERİNİ BAŞARIYLA GEÇEN AKP,3.SEÇİMDE DÜŞME SİNYALLERİNİ VERMESİNİ OLAĞAN GÖRMEK LAZIM.ABD KENDİSİNE DIŞ POLİTİKADA SIKINTI! VERMEYE BAŞLAYAN AKP'Yİ GÖZDEN ÇIKARMIŞ MI GÖRÜNÜYOR NE?

Yorumu oyla      20      10  
ahmet sabri 28 Mayıs 2011 Cumartesi 19:39

vakti zamanı geldi...gidici.

Yorumu oyla      25      11  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Son nefeste Göztepe!
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Townç Sowyer'in maceraları
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (9) 'Bizim radyo tiyatrolarımız vardı'
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Bektaşi Devleti tartışmaları!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
‘Erkekler bastığım kaldırımı öperdi!’
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Parti tabanı Özel’den kopuyor mu?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
CHP ne yapmalı?
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Neden toprak reformu yapılmalı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Eril toplumda kıyamet alametleri...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İzmir’e kruvaziyer niye gelsin?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva