Ümit YALDIZ
Doğruya doğru!
23 Nisan 2010 Cuma

Son birkaç yazıda zülfüyara dokunduk ya’… Birileri yine alınmış, kırılmış.
Yapmaya çalıştığım, krala çıplaklığını söylemeye çalışmaktı aslında.
Anlayan da var, yanlış anlayan da, hiç anlamayan da’…’¶
Gerçeklerle yüzleşmek zorundayız. Acıdır ama gerçek, yine de gerçektir. Aslında ’‘dost acı söyler’’in de anlamı budur. Çünkü dost, sadece gerçeği söyler.
Nereye kadar kendimizi kandırmaya devam edeceğiz?
İzmir işte’…
Bir zamanların rüya kenti,
Türkiye’’nin üçüncü büyük şehri,
Bugünlerin üçüncü sayfa kenti’… Dahası üçüncü sayfalık haberlerin kenti’…
İpini koparmış azgın aygırı bile üç gün manşet oluyor ulusal basına.
Daha ötesi var mı?
Kendi ayağına kurşun sıkan bir zihniyetin hakimiyetinde, mehter marşı gibi bir ileri iki geri gidiyor adeta.
Balçova’’da arsa mağdurları sorunu 40 yılda çözüldü’…
İnciraltı’’nın plan sorunu 30 yıllık’…
Kadifekale’’deki heyelan tehlikesine tam 45 yıl sonra önlem alındı.  
Basmane’’deki dev çukur 20 yıldır bekliyor.
Ya liman ve çevresindeki viyadükler’…?
10 yıl geçti o çirkinlik abidelerinin Kordon’’a dikilişinin üzerinden.
Piriştina yaklaşık 10 yıl önce planladı Liman-Turan arasını Yeni Kent Merkezi olarak’…
Eski bir belediye başkanı tarafından yargı yoluyla durduruldu, adı yeni olan ama şimdiden eskiyen proje.
Çevre Yolu 25 yıl sonra, Beydağ Barajı 48 yıl sonra tamamlandı.
5 kilometrelik metronun 6 yılda bitmemesi bu açıdan normal.
**
İlerlemeye direnen, yerinde saymaya bayılan bir kent’…
Özfatura’’nın dediği gibi ’‘istemezükçülerin’’ hakimiyetinde’…
Yerel yöneticilerinin rolü var mı tüm bu süreçlerde?
Olmaz mı?
Yerel yöneticilerinin de genel yöneticilerinin de mülki amirlerinin de günahı büyük.
İstanbul’’un silueti her yıl değil, iki ayda bir değişiyor. Ankara’’nın da, Kayseri’’nin de, Bursa’’nın da öyle’…
İzmir hala 70’’lerin, 80’’lerin siluetini atamadı üzerinden.
Birkaç gökdelen, birkaç yeşil alan, yol, kavşak’…
Hepsi o kadar’…
 
***
Yerel yöneticiler demişken.
Taze başkanlarımızın çoğu hala seçilmiş kral modunda. Astığı astık, kestiği kestik’… Dediği dedik, çaldığı düdük.
Her şeyi ben bilirim havalarında, afralar, tafralar’…
Etraflarında bir avuç dalkavuk!
Bir avuç ’‘Padişahım’’ çok yaşacı’…
Gözleri kör eden bir kuşatma, kulakları sağır eden bir şakşakçılık.
İnanın acıyorum çoğuna’… Çünkü sayılı gün çabuk geçiyor. Beş yıl bir çırpıda bitiyor. Bugünlerde ’‘Ben neymişim be abi’’ diye oturduğu yerden böbürlenenler koltuk gittiğinde sudan çıkmış balıktan farksızlaşıyor.
Bunun adı makam ya da koltuk hastalığı’…
Bazıları tedavi olsa da bazıları yenik düşüp pençesinde can veriyor bu amansız hastalığın.
 
**
Makam hastalığı demişken;
8 yıldır tek başına iktidar olan Başbakan Erdoğan’’ı artık ’‘Baş(ba)kanlık’’ kesmez oldu.
Baş-bakan değil, ’‘Başkan’’ olmak istiyor artık.
Tabi ki ister.
Yerinde olsam ben de isterdim.
Partisinin mitinglerinde ’‘Son Osmanlı Padişahı’’ yazılı pankartlar açıldıktan sonra.
Ben neymişim be abi! Diye düşünmesi normal.
Kılıcını salladığı yeri hizaya getirdi.
Baş üstünde baş, taş üstünde taş bırakmadı.
Koca koca generaller, holdingler, medya patronları tuzla buz oldu.
Sözüm ona İsrail’’e bile kafa tuttu.
Geçmişinin (28 Şubat süreci) intikamını almakla kalmadı, geleceğini de teminat altına alıyor şimdilerde.
Belki tarih onu demokrasi katili diye yazacak.
Ama kimin umurunda ki!
Belki de tarih onu yazmadan o tarihi yazacak’… Dahası kendi tarihini’…
Makam hastalığı öyle güçlü bir virüs ki!
İktidarı da muhalefeti de ele geçiriyor.
Deniz Baykal mesela’…
18 yıldır iktidara gelemeyen Baykal.
Belki de tarihe ’‘Erdoğan’’ı başkan yapan muhalefet’’ olarak geçecek.
Bahçeli de aynı şekilde’…
Yazarımız Serdaroğlu dün kaleme almış.
Anayasa değişikliğini Anayasa’’ya aykırı buluyor. Ama iş aykırı bulduğu konuyu yargıya taşımaya gelince su koyveriyor. Lahana turşusu ve perhiz tezatlığında’…
Ne demişti Başbakan Erdoğan Sayın Baykal’’a’…?
’‘Siz beni sevmiyorsunuz ama ben sizi çok seviyorum. Çünkü siz CHP genel başkanı olduğunuz sürece ben yine iktidarım’’
Adam bal gibi itiraf etti işte.
Sigortasının muhalefet olduğunu’…
Daha ne desin?
Aziz Başkan’’ın da Başbakan Erdoğan’’ı sevmesi bu açıdan kaçınılmaz.
Çünkü onun da sigortası AKP.
Yani Başbakan Erdoğan’…
**
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’’nı kutluyor,
Ulusal Egemenliğe her zamankinden çok ihtiyacımız olduğunu hatırlatmak istiyorum.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Halkın gerçek gündemi sahnede!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Şimdi ne olacak?
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (10) 'Bak Postacı Geliyor'
Serdar DEĞİRMENCİ
Serdar DEĞİRMENCİ
Sonbahar
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
Başıboş canileri toplamak!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Bu da geçer
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Yemek kitabı değil Kültürel Miras!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Son nefeste Göztepe!
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Townç Sowyer'in maceraları
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Bektaşi Devleti tartışmaları!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva