Gönül Soyoğul
Dış kapının mandalı olarak, CHP’…
3 Aralık 2010 Cuma

İktidara değil ama Kurultay’’a doğru yürüyen CHP’’de partililer kendi hizipleri doğrultusunda hummalı bir çalışma içindeyken, AKP’’ye/MHP’’ye verecek oyu olmayıp da her genel seçimde sandığa gidip ’‘ne yapacağına’’ son dakikada karar verenler’…
İçine sinmeye sinmeye, sonrasında ’‘elim kırılaydı da’…’’ diyeceğini bile bile CHP’’ye oy atanlar’…
Ya da kimileyin (mesela CHP baraj altında kaldığı zaman) benim gibi sandığa hiç gitmeyenler’…
Veya sandığa gidip bütün partileri ’‘tak tak’’layıp protesto tadı çıkaranlar’…
Hiç şansı olmadığını bilse de ’‘bir müdürlü bir mühürlü’’ mini partilere ’“varsın olsun, bu da benden olsun’” deyip seçim sonuçlarını ’‘biz kaç kişiyiz’’ tadında bekleyenler’…
Hemen her seçimde hiç baraj sorunu(!) olmayan ’‘banko yüzde 10’’un üzerindeki kararsızlar’’ nasıl bakıyor CHP’’nin bu son hallerine?
*
Tek kelimelik bir tespit yapacak olursam, ’“iyi gözle’” bakıyor,
CHP derinliğindeki  Kılıçdaroğlu-Sav-Baykal tepişmesini/çekişmesini ’“şimdilik’” kaale almayıp sessiz-sakin biçimde ve de en önemlisi ’“umutla’” bekliyorlar.
Öncelikle Kılıçdaroğlu ve ekibinin ortaya koyacağı ’‘yeni’’ politikaların ne olacağını; ikincisi bu yeni politikaları uygulayacak kadroların yani milletvekili adaylarının kimlerden oluşacağını görmek istiyorlar.
Bu hem eski CHP’’li seçmen için, hem de ’‘potansiyel/olası’’ CHP seçmeni için de özetle böyle.
Evdeki bulgurun da, dimyattaki pirincin de şimdilik ’‘bloktu, çarşaftı, ön seçimdi, atamaydı’’ gibi bir derdi yok.
Olmalı mı derseniz, ’“Elbette olmalı, demokrasi dediğiniz seçimden seçime gidip bir partiye oy vermek demek değil; o partileri oluşturan yapının nasıl oluşturulduğu da çok önemli, hatta belirleyici’” derim.
Ama şu anki yeni CHP yönetiminde, bu anlamda ’‘yeni’’ bir şey yok.
Her şey eski tas, eski hamam durumunda.
Yani tıpkı Deniz Baykal/Önder Sav ikilisinin yıllarca yaptığı gibi, Parti Meclisi’’ni, Kılıçdaroğlu ’‘tek başına’’ belirleyecek.
Tıpkı Baykal ve Sav gibi, belirlenecek adaylar onun iki dudağının arasından çıkacak.
Ve ’‘Neden böyle antidemokratik’’in gerekçesi de, tıpkı öncekilerin mazereti gibi:
’“Seçime giderken aman ha. Önce seçimi kazanalım, demokratikleşmeyi sonra hallederiz. Ön seçim de yaparız, çarşaf liste de’… Ama bu ’‘şimdi’’nin ’‘şu anda’’nın meselesi, önceliği değil!’”
Nasıl, tanıdık geldi mi?
*
Yılladır içe dönük iktidar mücadelesiyle yoğrulan, 1989 SHP’’ni ileriye taşıyacağına geriye götüren, kişilere dayalı politika güden, yukarıdan aşağıya yapılanan, politika yapmanın ancak tepedeki kişilerin adamı/madamı olmakla mümkün kılındığı, parti üyelerinin tepedeki kişilere göre şekillendiği, delegelerin kişilere olan bağlılığa göre belirlendiği, isteyenin üye bile yapılmadığı, ilçe-il başkanlarının tayin edildiği bir yapıdan, adı ’‘sosyal’’ kendi ’‘demokrat olmayan’’ bir partiden bahsediyoruz şu anda.
Kılıçdaroğlu’’na şimdilerde ’‘hani demokratik tüzük, hani ön seçim, hani çarşaf liste’” hatırlatması yapanlarca oluşturulmuş, yıllarca ’‘küçük olsun/ yeter ki benim olsun’” anlayışıyla yönetilmiş CHP’’den.
Partiyi yıllarca böyle yönetip de Kılıçdaroğlu’’ndan verdiği ’‘demokrasi’’ sözlerini tutmasını isteyenlerin bunu istemeye hakları/yüzleri olamaz ama’… Benim gibi gerçek bir sosyal demokrat parti görmek, oyunu gönül rahatlığıyla vermek isteyenlerin, elbette ki ’“bütün kademeleriyle demokratik yapıda bir parti görmeyi yürekten istediklerini söyleme ve yazma hakkı vardır’” diye düşünüyorum.
Buna rağmen, boynundan kuyruğuna kadar eğri olan bu partide, Kılıçdaroğlu’’nun ’“partiyi demokratikleştirecek yapılanmayı yumurta=seçim kapıya dayandığı için gerçekleştirecek zaman yok’” mazeretini şimdilik kabul ediyorum. CHP’’yle oy verme dışında alışverişi olmayanların da bu ve benzeri nedenlerle, Kılıçdaroğlu’’nun antidemokratik yaklaşımına göz yumduğunu/yumacağını’…
’“Tencere dibin kara/seninki benden kara’” muhabbetlerini duymayacağını düşünüyorum.
Benim gibi, CHP’’nin nasıl yenileceğini görmek isteyenlerin konuşma/yazma zamanı,
partinin ’‘sorunları tespit ve bu sorunlara getireceği çözüm önerileri’’ açıklandığı an gelecek.
Binnaz Toprak’’ın köşesinden sorduğu, ’“Dar gelirli vatandaşların sorunlarını çözmek için farklı bir vergilendirme sistemi mi uygulanacak? Devlet bütçesindeki kalemlerde oynama mı yapılacak? Teşvik, kredi vb yöntemler mi değişecek? Üretim ve dağıtım arasındaki denge nasıl sağlanacak? İşsizlikle nasıl mücadele edilecek? Aynı şekilde, Kürt sorunu nasıl çözülecek? Bu çözümün ayrıntıları neler olacak? Ateşkes nasıl kalıcı kılınacak? Kürtlerin anadilde eğitim, yerinde yönetim gibi taleplerine CHP nasıl bakıyor? ’“Başörtülü üniversite öğrencilerinin sorunu bizim iktidarımızda çözülecek’” söylemi yetmiyor. Çözümün parametreleri ne olacak? Meslek liselilere üniversite sınavlarında getirilen kısıtlılık kaldırılacak mı? Herkesin vergileriyle devlet bütçesinden pay alan Diyanet İşleri Başkanlığı’’nın farklı din ve mezheplere hizmet sunması, Diyanet için farklı bir vergilendirme sistemi oluşturulması ya da devlet kurumu olmaktan çıkarılması konularında CHP ne düşünüyor? Gayrimüslim vakıfları, Ruhban Okulu, Rum Ortodoks Patriği’’ne ’‘ekümenik’’ sıfatı verilmesi gibi konularda tutum ne olacak? Siyasette kadınlara zorunlu kota getirilmesi, gençlerin siyasete katılımı hakkında CHP’’nin görüşü ne? Farklı kimliktekilere karşı olan toplumsal baskı ve sindirme nasıl önlenecek? YÖK değiştirilecek mi yoksa tümüyle kaldırılacak mı? Değişecekse, nasıl? Eğitim ve sağlık hizmetlerine ilişkin yeni önerisi var mı? Yönetimde şeffaflık, bürokratik atamalarda liyakat gibi konularda ne gibi önlemler alacak? Liyakata dayalı atama yapıldığını nasıl ve nereden bileceğiz? ABD’’deki gibi, önemli mevkilere aday gösterilenlerin meclis komisyonlarında sorgulanması ve sorgulamanın devlet televizyonlarından yayımlanması konusunda ne düşünür? Yeni bir anayasanın hem yapım süreci hem de içeriği hakkında CHP’’nin önerisi ne?’” soruları (ve daha onlarcası) yanıt bulduğu an’…
Ve bir de tabii, önümüze konacak milletvekili aday listeleri var.
Birikimli/donanımlı kişilikler, dar ve cemaatçi bakıştan uzak, sola/sosyal demokrasiye gerçekten yürekten inanmış, bu uğurda bedel ödemiş, hem gençliğin hem deneyimin harmanlandığı yeni isimlerin’… Siyaseti sadece kendisi için değil sahiden halk/ülke/kent için de yapacağına ikna olduğumuz insanların olup olmadıklarına’… Bakacağız son kertede.
CHP’’de ’‘iç sesler’’ olanca hızıyla konuşurken, iç seslere kulak tıkamış ’‘dış sesler’’de, dış kapının mandallarında durum; şimdilik, aşağı yukarı budur bence arkadaşlar.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Pişmanlıklar
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Gürgen Kral
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Atatürk bizden biridir!
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (6) “Hamam mı? yoksa Spa mı?”
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Rüşvet ile jest arasında!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Stoilov’a nazar değdi!
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
Kirpi ikilemi – Hayır deme sanatı
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Netameli meseleler 7
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bir portre: Sadullah Usumi
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Nasıl toprak reformu yapılmalı?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva