Ümit YALDIZ
Denizsizlik sendromu!
12 Mayıs 2010 Çarşamba

 
Baykal’’ın adi bir komplo ile alaşağı edilmesi sonrası yaşanan ve yaşanacaklar üzerine kalem oynatmaya devam’…
Çirkin olayın olası üç müsebbibi üzerinde durmuştuk dün. Derin devlet, TSK ve dış güçler demiş, altını da doldurmuştuk.
Dördüncü şüpheli ilavesi geldi bugün. Kronik Baykal muhalifleri ve parti içi hesaplaşma ihtimali.
Çirkin tezgahın bizzat kendi partilileri tarafından kurulduğu iddiası da yabana atılmayacak kadar güçlü gibi görünüyor. Olayın bu kadar büyüyeceğini hesaba katmayan, ’‘Ne zaman ayrılacağımı Allah bilir’’ diyerek, ’‘Ölene kadar buradayım’’ mesajı veren Baykal’’dan kurtuluşun ancak belaltı bir tertip ile mümkün olduğunu düşünen CHP’’liler’…
Oklar parti içine döndüğü vakit, en tepeden en aşağıya kadar bir dizi isim gelse de akla, ben bu ihtimali de tıpkı ’‘Baytok’’un kocası yaptı’’ iddiası kadar düşük görüyorum.
Çünkü, her ikisi de ’‘kendi ayağına kurşun’’ sıkmak ya da bindiği dalı kesmektir.
**
Peki şimdi ne olacak?
Baykal, ince bir manevra ile geri mi dönecek yoksa partinin başına ’‘eline-bedile-diline’’ kuralına uygun biri mi bulunacak?
Geri dönerse ne olur, dönmezce nice olur CHP’’nin hali pürmelali?
Baykal’’ın dönüşü için başta siyasi geleceğini Deniz Bey’’e ipotek etmişler olmak üzere bir dizi girişimler dikkat çekici’…
İmza kampanyaları, evinin önünde çadır kurmalar, Ankara’’ya gidip yalvarmalar vs’…
Dahası ’‘Denizsizlik sendromunu’’ dibine kadar yaşayanlar. 
Çünkü Denizsizlik başta bazı İzmirliler olmak üzere parti içindeki yüzde 40-50’’lik bir grubun sonu demek gibi bir şey. Baykal’’ı değil kendi geleceklerini kurtarmak için canhıraş bir çaba söz konusu.
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, 
CHP Lideri Baykal, Türk siyaset hayatının yarım asırlık tecrübe abidesi ve de toplumun örnek aldığı bir lider tipolojisi idi.
Son dönemde ortaya koyduğu performansla da iktidara ciddi anlamda yaklaşmış, en azından bir koalisyon hükümeti de olsa başbakan sıfatını hak etmişti. Ufukta görünen buydu en azından.
O nedenle, (zaman zaman partiyi yönetiş tarzına itiraz etsem de) bu şekilde gitmesini içine sindiremeyenlerden biri de benim.
Ama bir de Türkiye’’nin ve siyasetin atlanmaması gereken ’‘acı’’ gerçekleri var.
Her ne kadar adi bir komplo da olsa, ortada toplumun onaylamadığı bir ’‘ilişki’’ iddiası duruyor. Ve de her iki taraf da bu ilişkinin yokluğuna işaret etmekten kaçıyor.
Olayın ortaya çıkarılış biçimine yönelik konuşmalardan öte gitmiyor söylenenler. 
**
Eğer, siyasi geleceğini Deniz Baykal’’a ipotek etmişler gibi yapıp, ’‘bizi bırakma’’ şarkısı söylersek, hem Baykal’’a hem de CHP’’ye en büyük kötülüğü yapmış oluruz.
Bugün iyilik gibi durabilir ama yaklaşan genel seçimde alınacak olası hezimetin ardından ’‘ahlaksız yaftasını’’ boynuna asarak göndermiş oluruz Baykal’’ı’…
Çünkü, Baykal ve çevresi her ne kadar görüntülerin veriliş tarzı ve olası müsebbipler üzerinde durup, dikkatleri merkezdeki ağır gerçekten kaçırmaya çalışsa da, olayın merkezindeki ’‘evli, çocuklu bir kadınla ilişki hali’’ (iddiası) toplumun geniş bir kesiminin diline şimdiden pelesenk olmuş durumda. 
Sokaklarda Baykal/Baytok esprileri yapılıyor her geçen gün. Kahvehanelerde, otobüste her yerde’…
’‘Halkım/örgütüm isterse dönerim’’ diyen Baykal’’ı, geniş denekli bir anket yapmaya davet ediyorum.
Türkiye genelinde 10 bin kişiden az olmamak üzere. Sonuçlarına bakıp ona göre karar versin. Gerekirse açıklamasın ama kendisi, partisi için son sözü söylemeden bunu mutlaka yapsın.
Baksın bakalım, Türk halkının (seçmenin) kaçta kaçı onaylıyor üzerine atılı bulunan suçu.
En zamparasının bile ahlak dersi verip ’‘hayır’’ diyeceğinden adım gibi eminim çünkü.
Yani’…
Yanisi şu’…
1980 darbesinden sonra yasaklanan CHP’’yi, elindeki tahtalarla küçük bir kayık olarak inşa edip, tırnaklarıyla dev bir gemiye dönüştüren, iktidar limanına yaklaştıran Baykal, bugün geminin güvertesinde kendi elleriyle kocaman bir delik açmıştır.
Ve o deliğin kapanması da ancak ve ancak Baykal’’ın gidişiyle mümkündür.
Genel seçimin ardından ’‘ben demiştim’’ demek istemiyorum. Ama ne yazık ki gerçek tüm çıplaklığıyla/acılığıyla böyledir.
Keşke hiç yaşanmasaydı tüm bunlar ve Baykal, tahtadan, kayığa sonra da dev bir gemiye dönüştürdüğü CHP’’nin kaptanı olarak iktidar limanına bir kez olsun varabilseydi?
Ama keşkelerle siyaset, liderlik olmuyor işte’…
**
Ya bir avuç şakşakçının etrafına ördüğü ’‘bol yağlı’’ etten duvardan tüm bunları görmez ve ’‘dost’’ uyarısını dikkate almayıp geri dönerse’…?
Batan sadece Baykal olmaz o zaman. CHP gemisi yolcularıyla birlikte dibi boylar’…
Ya dalgalarla boğuşan CHP gemisini kurtarmak için kendini feda etme kararından dönmez, şakşakçılığa pirim vermeyip, dönmezse’…?
İşte o zaman yılların Deniz’’i, başta Sarıgül olmak üzere AKP’’yi de sarsacak/yutacak bir dalga yaratmış olur. Belki de hayatında ilk kez. 
Ne güzel söylemişti oysaki istifa konuşmasında’…
’‘İstifa ederek bu çirkin komployu kabullendiğim sanılmasın, aksine mücadele etmek için gidiyorum’’
Peki, ya giderse ne olur, kim gelir? 
Birilerinin dediği gibi ’‘fetret devri’’ falan beklemiyorum ben. CHP en uygun, en yakışan liderini çok kısa sürede bulacak, ’‘yola devam’’ edecektir. Hem de çirkin komplo üzerinden esecek ’‘mağduriyet’’ rüzgarının etkisiyle daha hızlı’…
Baykal’’a olan toplumsal muhalefet üzerinden beslenen Sarıgül’’ün işi o zaman zor. Türk siyasetindeki tek düzelik, muhalefet boşluğu üzerinden beslenen, muhalefet partilerinin toplamından fazla oy alan AKP’’nin işi de kolay değil.
**
Uzun lafın kısası Baykal’’ın gitme vakti gelmiştir. Ve yılların dalgalı Deniz’’i, son vurgunla yaralı bir ceylana dönüşmüştür.
Yalakalık, ’‘duygusallık’’ üzerinden yapılan suni teneffüsler, onu hayata döndürmeye yetmez, yetmeyecektir.
Ve yarın başta kasetler, görüntüler, fotoğraflar da çıkabilir.
O nedenle Deniz Baykal’’ın ’‘aklanması’’ bunu da partisine zarar vermeden yapması için süreye ihtiyaç vardır. Bu süre ona tanınmalı, tamamen aklanırsa davullu zurnalı bir şölenle yeniden partisinin başına dönmesi için zemin yaratılmalıdır.
Aksi halde; üzerinde atılı bulunan iddialar toplumun (seçmenin) onaylamadığı kolay kolay da onaylamayacağı görüntüler olduğundan, durumun vahameti açıktır.
İddialar bu çirkinlikte ortada dururken, CHP örgütünün ya da toplumun bu durumu onaylaması daha vahim sonuçlar doğuracaktır.
Baykal gibi ’‘Kutlu doğum haftasına giden’’ bir lider hakkındaki ’‘korkunç’’ iddiaları halının altına süpürürsek, başta Başbakan olmak üzere Cumhurbaşkanı’’nın, belediye başkanlarının ve toplumun kanaat önderlerine ulu orta ’‘kaçamak’’ hakkını kendi ellerimizle verir, toplumun zaten sallanmakta olan ahlak çivisini kendi ellerimizle çıkarırız.
Benden demesi’… Sizden alması ya da almaması’…

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Serdar DEĞİRMENCİ
Serdar DEĞİRMENCİ
Sonbahar
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
Başıboş canileri toplamak!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Bu da geçer
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Yemek kitabı değil Kültürel Miras!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
İşte 'gülen' ilk fotoğrafı!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Son nefeste Göztepe!
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Townç Sowyer'in maceraları
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (9) 'Bizim radyo tiyatrolarımız vardı'
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Bektaşi Devleti tartışmaları!
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Parti tabanı Özel’den kopuyor mu?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva