Gönül Soyoğul
Çöpten adamlara bakıp bakıp’…
4 Haziran 2010 Cuma

İnsanı çöp misali öğüten bir gündemde, çerden çöpten söz etmenin sakıncası yoktur herhalde diye başladım yazıya.
İnsan canının çöp gibi değersiz olduğunu mu düşündüm, yaz gelince iyice asabımı bozan konteynırların kokusu da mı tetikleyip teşvik etti beni çer çöp yazmaya, bilemiyorum.

Kirli gündemde, siyasetin kirli yollarında yürümek istemedi içim işte.
Çöp adamların himayesindeki dünyadan bir kaçış yolu yarattı kafam. ’“Çöpten adamları yazacağına, gerçekten çöp yaz’” dedi aklım herhalde.
Çöpü yazarak bir nevi temizleneceğini sandı belki de gönlüm, kimbilir’…
*
Yere tükürmeyi, burnunu sildiği mendili sokağa bırakıvermeyi, elinde yiyip içtiği her neyse utanıp sıkılmadan olduğu yere/çayıra çimene/kapısının önüne/caddeye salıvermeyi rutin bir eylem olarak gören,
Evinin çöpünü akıta akıta, apartmanının merdivenlerini sulaya sulaya götürüp konteynıra atabilen, üç kuruşa satılan sızdırmaz çöp torbalarına para vermekten kaçınıp altı delik market torbalarına sulu atıkları boca eden bir ırkın ahvaliyiz biz.
Bin dolarlık köpek besler, onu en şık eşofmanlarımızı, Nike ayakkabılarımızı giyerek yürüyüşe çıkarır; o hayvancıkların buldukları ağaç  dibine ya da kaldırımın ortasına etmesini seyreder; sonra da hiçbir şey olmamış gibi tepeleme b.k’’u oracıkta bırakıp kırıta sırıta evimizin yolunu tutarız nihayetinde.
Kazara o b.k tepeciğine basıp yedi ceddine rahmet okumanız bile etkilemez onları. ’“Ne kadaaan temiz, ne kadaaan hijyenik’” insanlar olduklarını anlatmayı sağa sola, kendilerini de inandırarak sürdürürler hatta’…
*
Evini/işyerini temiz tutup bununla öğünen bir ırkın, sokaklara/caddelere karşı niye bu kadar hunhar davrandığını anlamak mümkün değil tabii.
Üstelik, kendilerinin en ufak bir gayret sarf etmedikleri bir konuda, bu hassasiyeti belediyelerden beklemeleri daha da akla zarar gibi görünse de’…
İtiraf etmeliyim ki, ben bekliyorum.
Çöpümü sızdırmaz iki katlı torbalarda ağzını iyice bağlayarak attığım, elimdeki kağıt mendili, su şişesini ya da herhangi bir çöpü atacak bir teneke bulana kadar elimde taşıdığım, bulamazsam çantamda eve getirdiğim, kimi zaman başkalarının attığı petsu atıklarını yerden alıp yerine koyduğum içindir belki’… Belediyelerden yerleri kazırcasına temizlik istiyorum.
Mide bulandıran çöp konteynırlarının deterjanlı sularla dezenfekte edilmesini, sokakların hiç durmadan süpürülmesini, işeme duvarlarının kireçlerle sıvanmasını, yolların faşır fuşur yıkanmasını bekliyorum belediyelerden.
Çöplerin ayrıştırılarak toplanmasını, her semtte adım başı atık pil kutusu olmasını, kağıtların, camın, yemek atıklarının ayrı ayrı toplanmasını istiyorum.
Size belki komik hatta tuhaf gelecek ama, insanların ne kadar medeni olup olmadıkların, çöp tenekelerine bakarak anlaşılabileceğine inanıyorum ben. Bu yüzden de kent sokaklarından konteynırı kaldırmayı başaran Eskişehir’’i, ’‘Türkiye’’nin en medeni kenti’’ olarak görüyorum. Orada yaşayanları da gerçek anlamda kentli’…
Doğduğum, yaşadım ilçe Buca’’yı ise çağdaşlıkta sınıfta bırakıyorum; hem hemşerilerim fazlasıyla özensiz/pis, hem de belediye özlediğimiz temizliği sağlamakta yetersiz olduğu için.
İşim nedeniyle daha fazla zaman geçirdiğim Alsancak/Çankaya bölgesi ise, bir süredir çöpten arındırılmış bölge.
500 bin nüfuslu Konak’’a, her gün 1.5 milyon insan giriş-çıkış yapmasına, günde 600 ton çöp atılmasına rağmen hem de.
12’’si bayan sadece 150 personelle üstelik.
Vakumlu süpürgeler her dakika sağımızda solumuzda gezindiği, caddeler faşır fuşur yıkandığı, konteynırlar dezenfekte edildiği, boyanıp tamir gördüğü, kimi pilot bölgelerde ambalaj atıkları evsel atıklardan ayrı toplandığı, pazar bittikten sonra pazaryerleri süpürülüp yıkandığı, atıl pil toplama her geçen gün daha yaygınlaştığı, canı isteyince çöp torbalarını kaldırıma yığan esnaf sayısı giderek azaldığı için’… Alsancak/Çankaya eskisinden çok daha temiz gözüküyor gözüme.
Temizlik işleri bir kadına, Serpil Güngör’’e bağlı olduğu için belki de.
*
Kente ’‘kadın eli’’ değmesi böyle bir şey herhalde’…
Bir de şu siyasete değse elleri. Sahiden değse ama. Ve sahici kadınlar olsa. Çöpten adamların zıttı çöpten kadınlar olmadan yönetilse’… Dünya/Türkiye nasıl bir yer olurdu diye düşünmekten alamıyorum kendimi.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Pişmanlıklar
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Gürgen Kral
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Atatürk bizden biridir!
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (6) “Hamam mı? yoksa Spa mı?”
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Rüşvet ile jest arasında!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Stoilov’a nazar değdi!
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
Kirpi ikilemi – Hayır deme sanatı
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Netameli meseleler 7
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bir portre: Sadullah Usumi
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Nasıl toprak reformu yapılmalı?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva