Ümit YALDIZ
Çöp bahane adaylık ilanı şahane…
22 Eylül 2013 Pazar

Başvurdu, başvurmadı. Adaydı, değildi derken…
İzmir’in 9,5 yıllık başkanı tüm soru işaretlerini ortadan kaldıracak bir konuşma yaptı Buca’da.
Aslında bunu bekliyorduk.
Yine aylardan Eylül…
Yani seçime altı ay var.
Bir Aziz Kocaoğlu klasiği… Altı ay kala irade ortaya koymak.
Dün ayakta alkışlanan konuşmasıyla Aziz Başkan ‘bağıra çağıra’ bir dönem daha ‘varım’ demiştir.
Eski Danışmanı, AK Parti Milletvekili İlknur Denizli’nin sinir uçlarına dokunan sözlerini daha fazla sineye çekemeyen ve deyim yerindeyse grizu gibi patlayan Aziz Başkan, İzmir’in çöp tesisi üzerinden başlayan tartışmayla er meydanındaki yerini almıştır.
Şimdi meydana inecek öteki pehlivan beklenmektedir. Artık öteki pehlivan kontra çıkışlarıyla Aziz Kocaoğlu’nun şekerini çıkaran, tansiyonunu yükselten İlknur Denizli mi olur yoksa kamuoyunun beklediği Binali Yıldırım mı olur bilemem.
Ama şu anki tabloda ikisinden biri olması yüksek ihtimaldir. Eğer Yıldırım Sarıgül’ün karşısına İstanbul’a çekilirse Kocaoğlu’nun rakibi olmaya en yakın isim Eski Danışmanı İlknur Denizli’dir.
**
CHP’lilerin ayakta alkışladığı o konuşmanın şifrelerini çözdüğümüzde ilk ve en güçlü mesajın ‘adaylık’ noktasında verildiği görülüyor. Ve tabi ki seçim sathına girildiğini de alenen ilan ediyor Kocaoğlu…
Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla türünden parti içindeki rakiplerine de açık bir gözdağı var satır aralarında.
Aday benim… kimse sulanmasın mesajı.
Ve rakibe davet hatta alenen meydan okuma…
AK Parti’ye, Başbakan Erdoğan’a ve tabi ki Binali Yıldırım’a…
Milletvekili İlknur Denizli’yepatladığı bölümlerin izahını bu sütunlardan yapmak zor.
Birlikte mesai yapmış, yol yürümüş, kader birliği etmiş ikilinin bugün düşmana dönüşmesinin tam izahını yapsa yapsa psikologlar yapabilir.
Görünen o ki aralarında bir türlü kapanmayan, kapatılmamış bir hesap/hesaplaşma var.
Ve o hesap kapanmadıkça bu türden patlamalara daha çok şahit olacağız.
Kızgınlık, küskünlük hatta bir parça nefrete bulaşmış sözlere, hakaretlere…
Açıkçası bu kavgada kimin haklı olduğunun bir önemi yok. Ama kimin kazanacağı önemli.
Şu ana kadar pek çok kez ‘patlama’ yaşamış ve çoğu kavgasından zaferle çıkmış bir başkan var karşımızda. Mehmet Ali Susam’a patlaması dışında Ekrem Demirtaş’tan, Kemal Karataş’a, Melih Gökçek’e kadar hemen tüm kavgalarından puan toplamış, gerek CHP’lilerle gerekse AK Partililerle yaşadığı siyasi tartışmalardan büyüyerek çıkmış bir isimden söz ediyoruz. 
Öyle ki tılsımlı bir tarafı olduğu bile söylendi zaman zaman…
Yani onunla uğraşanın iflah olmadığı…
Milletvekili İlknur Denizli ile girdiği kavgada da kazanmaya yakın taraf Başkan Kocaoğlu’dur.
Çünkü bu tartışma İzmir gibi hassas bir zeminde yapılıyor.
Ve bu zeminde CHP’li Kocaoğlu’nun danışmanlığını yaptıktan sonra AK Parti saflarına katılmış olmak bile maça birkaç sıfır geriden başlamakla eşdeğerdir.
Daha düne kadar aralarında ‘danışmandan’ çok neredeyse baba-kız ilişkisi olduğu düşünülen ikilinin siyaseten karşı karşıya gelmesini iyi okumak gerekir. Bence burada asıl sorun Denizli’nin siyasi yolculuğuna AK Parti’de devam etmesinden çok sık sık Kocaoğlu’nun yoluna çıkmasıdır.
Ya da halkın anlayacağı dille düne kadar inşa etmeye çalıştığı kaleyi yıkma girişimi… 
Düşmanın kurşunu değil dostun gülü acıdır derler ya… Biraz öyle sanırsam. 
İkili arasındaki hesap neden kapanmadı, kapanmıyor bilemem. Ama gidişat kapanmak şöyle dursun hesabın giderek kabardığını gösteriyor. 
Denizli’nin çıkışlarında haklı olup olmadığına bile bakılmıyor çoğu zaman.
Her sözü diken gibi batıyor.
İkisini de yakından tanıyan bir gazeteci olarak bu hassas kavgayı yorumlamakta zorluk çekiyorum. Birbirlerine ‘doktor’ tavsiye eden ikiliden hangisinin doktorluk olduğunu bilememem ama bu çatışmasının psikolojik, sosyo-psikolojik açıdan incelenmesi, irdelenmesi gerektiği ortada.
Ve tabi ki 2008 yazındaki ‘arsenik savaşını’ omuz omuza veren/kazanan , pek çok krizi birlikte yöneten yapının bugün düştüğü durumu/tabloyu da ibretle izliyorum.
O gün o savaşı verenlerin başında İlknur Denizli geliyordu. Masanın bir ucunda Hanzade Ünuz… Öbür ucunda Ali Sabuktay. Tabi ki dördüncü kuvvet Reşat Yörük…
Sonradan ‘hain evlat Ökkeş’ ilan edilse de Genel Sekreter Ersu Hızır perde gerisindeki en büyük güçtü. Bir maestro gibi belediye bürokrasisini çalıştıran, o gücü tek bir noktaya, Kocaoğlu’nun arkasına dizen, CHP Genel merkeziyle Büyükşehir arasında köprü vazifesi gören Ersu Hızır…
Yani Voltan böyle oluşuyordu. 
Gelinen noktada o efsane kadro çil yavrusu gibi dağıldı.
Kimi karşı takıma transfer oldu kimine ihanet davaları açıldı.
Kimi sessiz sedasız giderken kimi başkanın gözünde irtifa kaybetti.
Kala kala Reşat Yörük kaldı ayakta. Bir de kolu kanadı hatta gönlü kırılan Ali Sabuktay…
Elbette olabilir… Yaşanması gereken yaşanır.
Ve insan yaşlandıkça değil yaşadıkça öğrenir.
Ve 3-4 yıl içinde tersine dönen bu tabloda tek suçlu gidenler değildir elbet.
Kendi adıma gözümün önünde cereyan eden pek çok evresine şahit olduğum bu tablodan ders almaya çalıştım. Ve aslında Vefa’nın İstanbul’da bir semt adı olduğunu gördüm çoğunlukla. 
Tabi ki de ‘yönetme’ fiilinin aynı zamanda ‘idare’ edebilmeyle eşdeğer olduğunu anladım. 
Başkan Kocağlu pek çok konuda haklı…
397 yılla yargılanıyor. İktidar baskısından bunaldı. İçeriden/dışarıdan haklı/haksız saldırılarla yıprandı, yoruldu. Ve bugün kontrolsüz patlamalarla dengeyi sağlamaya çalışıyor.  
İzmir gibi AKP ile CHP’nin çatışma sahasında 10 yıl ayakta kalmak bile maharet gerektirir. İyi bile dayanıyor açıkçası… Ama hiç kuşku yok ki onun da zaman zaman şapkayı önüne koyup düşünmesi gerekir.
Ben nerede yanlış yaptım şarkısını söylemesi… 
Acaba ‘beklentileri’ yönetmeyi becerebilseydi bugün bu noktada mı olurdu?
Dün onun için ‘kellesini’ ortaya koyanların bugün karşısına geçmiş olmasını da biraz bu çerçevede değerlendirmelidir. Milletvekili İlknur Denizli’ye gelince…
Tereciye tere satılmaz ama dostane uyarıdır yapmaya çalıştığım.
İlknur Hanım siyasi rotasını gözden geçirip ‘başkanı’ Kocaoğlu ile daha az karşılaşacağı yolları tercih etmelidir.
Zira ikilinin bundan sonraki çatışmasının olası sonuçlarını düşünmek bile istemiyorum.
Bir sonraki çarpışma birinden birini şarampole yuvarlayabilir.
Takdir tabi ki kendilerinin…
Bizden uyarması efendim.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 12 yorum var, 10 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
gülşenörenel 23 Eylül 2013 Pazartesi 12:07

şu C.H.P nınşu tartışmaları duymazdan gelip yapması gerekenlere odaklansalar ve akplıler gibi sinirlerini aldırsalar insanların tercihleri başka altarnetif yok onun için C.H.P odun koysa kazanırdan kurtulur diye düşünüyorumtabii başkanın adaylığına olumlu bakarım

Yorumu oyla      12      9  
Güzel İzmirim 23 Eylül 2013 Pazartesi 10:41

İzmirli kimseye tabii değil. Mecbur değil. Eğer adaylardan biri İzmir için Kocaoğlu'ndan daha çok çalışabileceğine ikna edebilirse beni, siyasi ranta engel olmak için gerekirse partisi içindeki akımlara bile karşı çıkabileceğini gösterebilirse, elbette İzmirli onu tercih edebilir. Ama 5 yıl boyunca neredeyse 7 gün 15 saat ortalamayla çalışacaksa. Daha önce inandım ve haklı çıktım. Aldatılmadım. Desteğimde bu yüzden.

Yorumu oyla      13      7  
Güzel İzmirim 23 Eylül 2013 Pazartesi 10:34

İlknur hanım da adaylığını ilan ediyor demek ki. Herhalde AKP çevresinden destek alabilmesi için bu kadar saldırgan bir tavırla başlıyor işe. CHP de AKP de umurumda değil ama hizmet edenler umurumda. Tek de kalsa desteklerim. Kocaoğlu hizmeti hep siyasete üstün koydu ama haksızlık yaparak saldırılınca susacak ta değil ya? İzmirli okuyor ve düşünüyor,izliyor ve tartıyor; öyle karar veriyor. Bir çok balık yenmeyen yerdeki gibi kendisine sunulanı itaatkarlıkla kabul etmiyor.

Yorumu oyla      14      7  
Kerim Savun 23 Eylül 2013 Pazartesi 10:20

Sadece şu fotoğrafı görmekten bıktığım için Aziz Kocaoğlu gitmeli: Aziz Kocaoğlu, Alaattin Yüksel, Mustafa Moroğlu, Hülya Güven. Sıkıldım yahu.

Yorumu oyla      18      7  
Deniz Gümüştaş 23 Eylül 2013 Pazartesi 10:06

10 yıldır başkan Aziz bey ve çil yavrusu gibi dağılan bir ekip... Olmayan bir ekip... İlknur Denizli'yi bulup ortaya onlar çıkardılar. Yatacak yeriniz yok.

Yorumu oyla      19      7  
Doğrucu Davut 22 Eylül 2013 Pazar 23:22

Bu olayın psikjolojik , sosyo psikolojik temellerinin incelenmesi gerekir demişsiniz sayın Ümit Yaldız. İsabet etmişsiniz. Birde ekonomik boyutunu incelemeliki ben bunu inceledim. Sizinde bildiğiniz gibi o kısmı karanlık ve karanlıkta kalacak. Yanlız İzmir bu yaşadığı azizliklerle yetinip daha ileriye mevzu bahis hiziple devam etmeyecek.

Yorumu oyla      17      9  
ahmet hakan ay 22 Eylül 2013 Pazar 22:40

aziz abi bi okul açsında oraya gidelim birikim eğiti görgü sahibi olalım herhalde o zaman eleştirirsek ağıza alınmayacak cevaplar görmeyeceğiz.ben anlamıyorum demekki iyi eğitmen değilmişki kızım dediği insanı onca zaman eğitememiş izmir izmir olduğundan beri bu kadar hakaret görmedi yani her şeyin doğrusu aziz babada en delikanlı o en bilgili o en hızlı o en yakışıklı o izmir aziz abiyi 60yaşa yakın kazanmakla çok şey kabetmiş siyaset gitgide hırçın ve kalitesiz hale geliyor izmşr bunu mu haked

Yorumu oyla      17      11  
İZMİRLİ 22 Eylül 2013 Pazar 22:23

İlknur Denizli'ye gelince.Danışmanı oldu diye ömür boyu Aziz Bey'e itaat edecek, her dediğine eyvallah edecek değil. CHP akıllı olsaydı kaptırmasaydı AKP'ye.İlknur hanım, unutmayın İzmir'de muhalefettir. Tıpkı CHP'nin genel politikada yaptığını yapıyor.Sonunda İzmir cesur bir vekil gördü. Kimse onu ayıplayamaz.Tabii ki İzmir'in vekili İzmir'in menfaatlerini gözetecektir.Aziz Bey gitsin diyor, benimle uğraşma diyor.Anlaşılan korku dağları bekliyor.Dayan Aziz bey dayan, bakalım ne kadar dayanırsın

Yorumu oyla      14      11  
İZMİRLİ 22 Eylül 2013 Pazar 22:16

Kocaoğlu hem her konuda haklı, hem de nerede yanlış yaptığını anlaması gereken bir idareci nasıl oluyor, anlamak mümkün değil.Yaptıkları yapamadıkları karşısında devede kulak kalır.Şimdi metro şu bu demek istemiyorum. Ama Aziz Bey, şehremini olamadı maalesef. İzmir'i birleştiremedi. Partili başkanlarıyla bile geçinemedi. Geçiniyor görünenler de tabiri caizse şerrinden korktu. Milletvekiline demediğini bırakmadı.Bir büyük başkan böyle mi olmadı.Aziz Beyle İzmir'in geçirdiği 8,5 yıl boşa geçmiştir

Yorumu oyla      18      12  
kolay gelsin 22 Eylül 2013 Pazar 20:05

2008- 2009 ekibinin dinamosu İlknur Denizli, koordinatörü Ersu Hızır, planlama ve uygulamacısı yani gölgedeki beyni, Ali Sabuktay idi. Şu anda Aziz beyin böyle bir ekibi yok. Yük omuzlarında, bakalım ne yapacak.

Yorumu oyla      15      7  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
50 yıl önce nasıl katil oldu?
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
Metanoya!
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve bugün Türkiye (2)
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türkiye'nin İslam’la sınavı
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Kamu yararı Çeşme Projesi’nin neresinde?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
12 Eylül ve yeni Anayasa
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Atatürk’ün Toprak Kanunu ya da feodalizmin tasfiyesi uğraşısı
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
Siber ve milli!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Germir bağları
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Müzik ve mandolin
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva