Tayfun MARO
CHP ya değişecek ya değiştirilecek
3 Ekim 2011 Pazartesi

“Yaşlı, köhnemiş yapı sallanıyor.” CHP’de olan biteni bu cümleyle özetlemek çok mümkün.
Enerjisini, dinamizmini, heyecanını yitirmiş, kabuğuna çekilmiş örgütler, tıpkı bir cemaat gibi kendini topluma kapatarak siyaset yapıyor.
Siyaset yapmanın dışa dönük boyutu, itiraz ve hamaset; içe dönük boyutu ise, birbirinden nefret eden guruplar arası husumet yarışı.
Parti için çalışmak söz konusu olduğunda parmağını bile kıpırdatmayan, fakat gevezelikten bir an olsun geri durmayanların söz israfını “siyaset” olarak tanımlamak, ucuzluğa teşne olanların kurnazlığından başka bir şey değil.
 
Gerçek şu ki, CHP bu haliyle etkili muhalefet yapamaz. CHP’de değişim sürmek ve hedefe varmak zorunda; hem de mevcut yapının bütün itirazlarına karşın…
Bu değişimi ya Kemal Kılıçdaroğlu gerçekleştirecek ya da ondan sonra gelecek olan…
 
Neden değişim?
Hiç kuşku yok, birilerinin canı değişim istedi diye, hayallerimizi ve umutlarımızı da yanımıza alıp bir kurtarıcının peşine düşmüş değiliz.
Değişimin, her şeyden önce, bu binyılın meselesi olduğunu anlamak gerekir. Hepimizi önüne katıp sürükleyecek “yedinci dalga”nın, diğer bir deyişle “dip dalgası”nın oluşması, artık uzak ihtimal değil.
Uluslararası sistemin çöküşe doğru gittiğini işaret eden öncüller kapitalistlerin uykularını kaçırıyor.
Ayak seslerini duymakta olduğumuz “bilişim devrimi” bir fantezi değil; dünyaya hükmetmeleri için muktedirlere yepyeni olanaklar sunuyor.
Dünya, bildiğimiz dünya olmaktan uzaklaşıyor. Değişim rüzgarı giderek sertleşiyor.
 
Hal böyle iken, CHP’de sular bir türlü durulmadığından, ülke meseleleri siyasetin gündemine gelemiyor.
CHP’de kimin geldiği, kimin gittiği umurumda değil; ama ne söyledikleri umurumda.
Ne gidenlerin iler tutar bir siyaset izlediği vardı, ne de gelenlerin toplumdaki beklentileri karşılayan siyasal bir tutum aldığı var.
 
Pozitivist düşüncenin devrini tamamladığına dair hafife alınmayacak tartışmalar, entelektüel düzeyden sokağa inmiş durumda. Bu tartışmanın doğal uzantısı, “aydınlanma fikri”nin sorgulanmasıdır. Böyle de oluyor. Aydınlanmanın reddi, aynı zamanda Atatürkçü düşüncenin ve Cumhuriyet aydınlanmasının da devrini tamamladığı iddiasına zemin hazırlamakta.
Bu ahvalde CHP’den beklenen, ileri sürülen teze karşı argümanlarını açıklıkla dile getirmesi ve toplumsal muhalefeti örgütleyerek toplumu değişime hazırlayacak fikri oluşumlara öncülük etmesidir.
 
AKP bu öncülüğü, İslamcı düşünceyi öne çıkararak yapıyor. Kısa vadede başarılı olsa da, orta vadede islama dayalı siyaset anlayışının çökmesi kaçınılmaz.
Buna karşın, CHP’nin salt Atatürkçü düşünceye dayanarak bu siyasal mücadelede etkili olması imkansız; yanı sıra, yeni tezleri tartışarak bir senteze varması gerekir. Bunun için de yeni bir dilin oluşturulmasına ve yeni kavramlara ihtiyaç var.
17. yüzyıldan beri hayatımıza yön veren Aydınlanma fikrine, pozitivist düşünceye, kartezyen felsefe anlayışına yöneltilen eleştiriler geçiştirilecek gibi değil.
Sadece reddederek, itiraz ederek bir yere varmak ne mümkün!.. Tartışmak lazım. Tartışmak için de bilgiye açık olmak zarureti var. Yani, her şeyi yeniden söylemek için statükoyu yıkmaktan başka çare yok; “Dünya dönüyor.”
Kurulmakta olan yeni dünya düzeninin kodlarını çözecek yeni dili kurmak, yeni düşünce yöntemini oluşturmak bir zorunluluk haline gelmiştir.
 
Başbakanımız, kapitalist sistemde çöküşün ve değişimin kaçınılmazlığı konularında ikna olmuş olmalı ki, geçen hafta, “Ulusa sesleniş” programında yaptığı konuşmada, kapitalist sistemin çöküşünü ilan ederken, yerine gelen yeni yapıyı da dolaylı bir dille zikretti. Utangaç bir dille de olsa, bunun “İslamiyet” olduğunu hissettirdi.
Belli ki, sistemde krizi ve değişimi çalışmış; ama yanlış anlamış veya yanlış anlatmışlar.
 
AKP değişimden yana görünüyor olmakla birlikte, zihinlerini kuşatan dogmatik düşünce daha fazla ileri gitmelerine imkan vermez. Son derece netameli sorular sormadan dünyanın içinden geçtiği bu zorlu değişim ve dönüşümü anlamak olacak şey değil. Yani, peşin kabuller nedeniyle, “dinden çıkmadan” yeni bir dünya fikrinin oluşumuna katılmak, olan biteni sorgulamak “Kitap”ta yazmıyor.
 
Sonuç itibarıyla, Türkiye’yi büyük değişimin ve dönüşümün yaklaşan dip dalgasına hazırlamak, CHP’nin misyonu gibi görünüyor. Çünkü, rasyonel düşünceyi, bilimsel kuşkuculuğu; derdi islam şeriatı olan birine anlatmak olası değilken, laik ve modern hayatı savunanlar kolaylıkla anlayabildi ve benimsedi.
Şimdi de, pozitivist düşüncenin yerine gelmekte olanı kolaylıkla anlayıp benimseyeceklerini ön görmek mümkün.
“Pozitivist düşünce”nin sonu veya “belirsizin bilimi”, her ne ifade ediyorsa, bunu anlamak zorundayız.
CHP, tarih sahnesine çıkış koşullarını anımsayıp devrimcilik ilkesini referans alarak kendisi değişmezse, birileri değişmesini sağlamak için gereğini yapmayı sürdürecek.
 
 
 

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 4 yorum var, 4 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen 1 yorum var.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
ŞİRİNYERLİ 5 Ekim 2011 Çarşamba 11:01

Tebrikler,çok iyi "IŞIK"veren bir yazı,CHP nin tüzüğünü inceleyen kaç yönetici var anketi olsa % 80 boş cıkar,6 okun ilkelerinden,bazıları Kuruluşundaki şartlarda çok önemli işlerlik yapmış ama günümüzde şartlar değişince işlerliği yalnız "PARTİ TÜZÜĞÜNDE" Yazılı kalmış"DEVRİMCİLİK" ilkesi refaransını değerli "TAYFUN"Göstermiş.İmzacılar ne için imza toplamalarını düşünmeliler.Saygılar.

Yorumu oyla      14      6  
Korkmaz 4 Ekim 2011 Salı 08:37

Türkiye yıllarca sol ideoloji ile çatıştı.Çünkü sol ideoloji ülkenin geleneksel değerlerini görmezden gelerek kendini ifade etmeye çalıştı.Doğru olan mevcut değerleri anlayıp kabul etmek ve anadolunun güzellikleri üzerine yeni güzellikler inşa etmek olmalıydı.Bu gün için çok geç demek haksızlık olur.Benimde görüşüm Türkiye' nin sosyal demokrasiye ihtiyacı olduğudur.Eskiden böyle düşünmüyordum ama artık böyle düşünüyorum.Saygılarımla

Yorumu oyla      13      6  
can 3 Ekim 2011 Pazartesi 22:39

evet o eski tüfekler sahil kasabasına yerleşip dinlensinler garii...

Yorumu oyla      12      6  
Korkmaz 3 Ekim 2011 Pazartesi 14:22

'değişmeyen tek şey değişimidir.'

Yorumu oyla      13      7  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Atatürk’ten rövanşı alacaklar da…
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Halkın gerçek gündemi sahnede!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Şimdi ne olacak?
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (10) 'Bak Postacı Geliyor'
Serdar DEĞİRMENCİ
Serdar DEĞİRMENCİ
Sonbahar
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
Başıboş canileri toplamak!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Bu da geçer
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Yemek kitabı değil Kültürel Miras!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Son nefeste Göztepe!
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Townç Sowyer'in maceraları
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva