Kılıçdaroğlu önderliğindeki Yeni CHP’’de İl Başkanı olarak Tacettin Bayır’’ın tercih edilmesininin siyasi arka planını deşmeye çalıştık bir önceki yazıda’…’¶

Dün akşam Ege TV’’de yayınlanan ’‘Söz Meclisten İçeri’’ programında biraz daha açmaya çalıştım meseleyi’… Yeniden özetlemek gerekirse; İzmir örgütünün yakından tanıdığı, bağımsız ruhunun yanı sıra parti içi demokrasi konusundaki hassasiyetiyle de tanınan Tacettin Bayır’’ın tercih edilme gerekçelerini özetleyelim’…

5-Partiyi ’‘belediye gölgesinde’’ görmek istemeyen ’‘öteki’’ yapıların da ’‘hayır’’ demeyeceği bir isim olması’…

Yeni CHP gemisini iktidar limanına götürmek dışında şansı olmayan Kılıçdaroğlu’’nun Bayır’’ı tercih etme gerekçeleri aşağı-yukarı bunlar olabilirdi. Tabi ki normal şartlar altında.

Gelelim yönetim bilmecesine’… CHP tüzüğü çok açık. Madde 42’’de il başkanı ve yönetiminin hangi koşullarda ve nasıl atanacağı ayrıntılarıyla yazılmış. ’“İl/ilçe başkanının boşalması halinde, il/ilçe yönetimi gerek kendi içinden, gerekse partililer arasından bir ismi gecikmeden seçer’” diyor madde 42, D bendi.

İl Kongresi’’nde ’‘seçilen’’ Ekrem Bulgun yönetimi, 22 Mayıs Kurultayı’’ndan sonraki süreçte istifalarla boşalmış, dönemin üst yönetimi PM üyesi Rıfat Nalbantoğlu ve yönetimini atamıştı.

Nalbantoğlu 10 Ocak’’ta MYK’’nın ’‘tavsiye’’ kararına binaen ’‘vekil adayı’’ olmak için istifa etti. Yani il başkanlığı boşaldı.

Nalbantoğlu ile birlikte üç isim daha Serdar Sandal, Buca Meclis Üyesi Ali Rıza Kaya ve Karşıyaka Meclis Üyesi Rıfat Özer de istifa etti. Gerekçeleri ’‘milletvekili adayı’’ olmaktı.

İstifalar sonrasında 17 yönetici kaldı. Yani yönetim düşmedi.

Ağırlıklı olarak Sav ekibine yakın isimlerden oluşan il yönetimi İl Başkan Vekili Tamer Akçam, İl Sekreteri Zikri Dursun öncülüğünde genel merkezle temas kurup, diyalog ortamı aradı. Kendilerine ’‘sakın atama yapmayın’’ diye ’‘genelge gönderen’’ Gürsel Tekin’’le Ankara’’da görüşüp, önerecekleri bir isimle yola devam edebileceklerini bildirdiler.

Ancak gelişmeler pek de onların beklediği gibi olmadı.

Tacettin Bayır gibi Sav ekibiyle ’‘mesafeli’’ bir ismin, (Her ne kadar eşi Tülay Hanım bir önceki dönem aynı ekip tarafından Konak Meclis Üyesi, son süreçte de il delegesi’’ yazılmış olsa da) Bayır’’ın atanması yeni ve tartışmalı bir süreci başlatıyordu.

Atamaya esas teşkil edecek amaç İzmir’’deki hakim yapıyı (Sav ekibini) yok etmek, Yeni CHP Yeni CHP misyonuyla uyumlu bir yönetim oluşturmaktı çünkü.

Bayır bu amacın ilk adımıydı.

Parti tüzüğü açık’… ’‘Görevdeki il/ilçe yönetimi yeni il başkanını seçer’’ diyor. Ya kendi içinden ya da partililer arasından’…

Yanıt bekleyen bazı sorular var o zaman’…

İl yönetimi görevdeyken MYK, Tacettin Bayır’’ı nasıl atadı?

İl yönetimi görevden alındıysa, atanacak yönetim ’‘kayyum’’ yani geçici heyet mi olacak?

Tüzüğe göre 45 gün içinde İzmir kongreye mi gidecek?

Seçim arifesi olduğu için kongre kararı askıya alınabilir. Ancak hukuken, tüzüksel açıdan bir sakatlık olduğu ortada’…

 

Ve aldığım bilgiye göre Bayır’’ın ilk yönetim toplantısı bu tartışmanın etrafında geçmiş.

’“Benden habersiz demeç vermeyin, disiplin suçu sayarım’” dediği için konuştuğum yöneticilerin adını veremiyorum.

Ama il yöneticileri Bayır’’la birlikte gelen yönetim krizini tüm çıplaklığıyla aktardılar.

İl Başkanı Bayır’’ın kendilerinden ’‘istifa’’ istediğini söylediler mesela.

Aralarında Mustafa Özuslu, Azat Fazla, Bircan Gül’’ün de bulunduğu 6 ismin anında bu talebe ’‘olumlu’’ yanıt verdiğini ama ağırlıklı olarak Sav ekibiyle hareket eden diğerlerinin direndiğini söylediler.

Yani 10 yönetici istifa etmemekte direnince Bayır’’ın, ikinci kartını açtığını aktardılar.

O kart, İzmir il yönetiminin görevden alındığını gösteren MYK kararıydı. Anında İzmir’’e fakslanan belge, İl Başkan Vekili Tamer Akçam’’a gösteriliyordu.

İl Başkanı Bayır ’“Zaten görevden alındınız. Kamuoyunda yanlış anlaşılmasın, küçük düşmeyin. Siz istifa etmiş olun’” dedi ama yine de ikna edemedi 10 ismi. Şu anda belirsizlik sürüyor. Eğer yönetim görevden alınmışsa Bayır ve birlikte görev yapacağı yönetim hukuken ’‘kayyum’’ niteliğinde olacak. Ufukta olağanüstü il kongresi olabilir.  

Eğer istifalar sonrası yönetim düşmüşse, MYK’’nın da Bayır’’ın da eli rahatlıyor. İstenildiği gibi yönetim listesi yapabilirler.

 

Parti içinde ’‘öteki’’ yaratmayacağım diyen ancak ’‘ötekileştirmeye şimdiden başlayan’’ Yeni CHP’’nin en fazla zorlanacağı kentlerin başında İzmir geliyor. Bunun en büyük nedeni Yeni CHP’’nin aktörlerinin İzmir’’i hiç tanımaması.

Yönetim toplantısında ayrıca, ’“Ben 38 aylık il başkanıyım. İzmir’’i 2014 yerel seçimlerine ben götüreceğim. Önümüzdeki yılki kongreyi de kazanacağım’” diyerek bir bakıma, ’“Ayağınızı denk alın, güç bende’” mesajı veren Bayır’’a da naçizane bazı önerilerim olacak.

 

Çünkü Bayır tipi ’‘iddialı’’ siyasetçileri severim. Onun gibi iddialı siyasetçilerin kendi ekipleriyle çalışmaları gerektiğine de inanıyorum. Ama biliyorum ki, Bayır’’a o serbesti tanınmayacak. Genel merkez eskiden olduğu gibi yönetim listesinin önemli bölümünü belirleyip, siyasi açıdan Bayır’’ın altını dolduracak.   

 

Kendisine naçizane önerim, parti içi hesaplaşmalarda, tarafı olmadığı savaşa girip, başkalarının kılıcını kuşanmaması’…  

Korkum odur ki, Tacettin Bayır gibi gözükara, iddialı bir ismi Sav ekibinin üzerine salan Yeni CHP’’nin tepe yönetimi, bu süreçte yıpranacak Bayır’’ı bir süre sonra kenara koyabilir.

Geçmişte Sav ekibini ve Kocaoğlu’’nu yok etmek için Baykal tarafından ’‘kamikaze’’ misyonu yüklenen Kemal Karataş’’ın başına gelenlerin Bayır’’ın da başına gelmesi beni üzer.

Dahası beni üzen tarihten ders alınmamış olması olur.

Ayağının tozuyla il başkanından çok ’‘alay komutanı’’ edasıyla göreve başlayan, ’“Konuşmayın, hizaya gelin’” mesajları vererek sert bir başkan olacağını ortaya koyan Bayır, bu süreçte çok yıpranacağa benziyor.

1999 seçimlerindeki vekil adaylığında ’‘TBMM’’nin yaramaz çocuğu olma’’ sözü veren Tacettin Bayır, CHP İzmir’’in yaramaz çocuğu olmaya kararlı. Ancak 30 ilçe başkanı, 29 seçilmiş kral (başkan), çok sayıda ekip, ekipçikle boğuşması, tüm bu hesaplaşmalardan da yara bere almadan, dimdik çıkması gerekecek.

Ancak CHP’’nin parti içi meselelerle geçirecek tek bir dakikası bile yoktur.  Yeni kırılmalar yaratacak her türlü adımdan şiddetle kaçınılmalı, il başkanı ’‘idareci’’ misyonuyla tüm ekipleri bir potada eritmeli, parti içindeki tüm dereleri aynı denize dökmeyi başarmalıdır.

Yoksa bugün Sav ekibiyle yarın Yüksel-Kocaoğlu ekibiyle öbür gün Baykal ekibiyle dalaşarak enerjisini tüketecek olan Bayır, 13 Haziran sonrasındaki süreçte Karataş’’ın düştüğü duruma düşer ki, bu da tıpkı bu köşenin adı gibi ortadadır.

Benden söylemesi’… Ondan yapması ya da yapmaması.

Not: Buca’’daki işçi krizini ’‘bir şekilde’’ çözen Bayır’’ı kutluyorum.