Geçen hafta İzmir’deki seçim havasına kısa bir giriş yaparken, CHP listelerinde ‘meslektaşım Atilla Sertel’in dışında’ kayda değer bir gelişme olmadığını,
MHP’nin ise iki bölgede 2. sıra milletvekillerini bir alta kaydırarak ‘kayda değer’ son derece vahim iki yanlış yaptığını yazmış…
AKP için de konuyu Binali Yıldırım’ın İzmir Milletvekili adayı oluşuyla sınırlı tutmuştum, bilerek.
Bilerek diyorum; o listeler için en azından bir çift sözüm olmasına rağmen sözümün konusu kişiyle aradan hayli zaman geçmesine rağmen görüşememiştim çünkü.
O kişi, 7 Haziran seçimlerinde AKP 1. Bölge milletvekili adayları açıklandığında ismini gördüğümde nasıl şaşırdıysam, 1 Kasım seçimleri için listeler açıklandığında ismini göremediğimde daha da şaşırdığım Cemil Şeboy’du.
Araya benim ve ev ahalisinin bi’ dolu sağlık problemi girdiği için bir türlü konuşamadığımız Cemil Başkan’la, nihayet gecen Cumartesi günü kahvaltıda buluştuk. DSP’de başlayıp AKP ile devam ettirdiği üç dönemlik Buca Belediye Başkanlığı süresince birbirimize karşı saygı ve güveni hep aynı tandansta/görevlerimizi bilerek korumayı sürdürmüş iki eski dost olarak… Uzun bir sohbet, daha doğrusu uzun bir dertleşme oldu buluşmamız.
Kırgın mıydı? Evet.
Kızgın mıydı? Hayır.
Gördüğüm, hissettiğim en belirgin duygusu hayal kırıklığıydı.
Buca Belediye Başkanlığı’ndaki 3. dönemini son derece can cıkıcı/haksızlığa uğrar biçimde kapatıp, siyasetle arasına mesafe koyup özgürlüğüne kavuşmanın tadını çıkarırken hiç istemediği halde yeniden Buca Belediye Başkanlığı adaylığına çekilmiş biri olarak, kendisine son yapılanı, benim ifademle ‘son kazığı’ anlamaya/adlandırmaya çalışıyordu.
7 Haziran’da aday olmasının istenmesine, bunu kabul edişine, seçilmesine ve TBMM’ye İzmir milletvekili sıfatıyla girişine kadar olan biteni herkes biliyor zaten de, 3 ayda ne olmuştu da 1 Kasım listelerinde adı buharlaştırılmıştı?
Elbet bildikleri, adlandırdıkları, anladıkları vardı. Ama ‘listeye alınmadığı için konuşuyor’ denmesinden kaçındığı için sadece dertleşti, röportaj vermedi, 2 Kasım’ı işaret etmekle yetindi o gün sevgili Şeboy…
Göçmen oyları üzerindeki etkisi yıllardır bilinen, 2009 yerel seçimlerinde AKP’nin Buca adayının aldığı oyları, 2014 yerel seçimlerinde “17/24 Aralık” gölgesine rağmen, kişisel ismiyle ikiye katlayan Cemil Şeboy’un, 7 Haziran’ın tekrarı olacak bu seçimde tekrar aday gösterilmeyişini anlamak gerçekten zor. MHP’nin Murat Koç ve Aslan Savaşan’dan niye vazgeçtiğini, niye onları 3. ve seçilemeyecekleri sıralara attıklarını anlamadığımız gibi tıpkı!
İzmir’de AKP’nin kendi yaptırdığı anketlerde yüzde 60’larda Kemal Kılıçdaroğlu’nun, yüzde 50’lerle Oktay Vural’ın, yüzde 40’larla Cemil Şeboy isminin çıkmasına, diğer AKP’li adayların/vekillerin isimlerin en fazla yüzde 5’leri zorlamasına rağmen üstelik!
Belli ki parti içindeki rakipleri/düşmanları fazlasıyla iyi çalışmış, iletilenler her neyse Genel Merkez (belki de Saray demeliyim) üzerinde sıkı tesir bırakmış, İzmir’de 1 oya bile ihtiyacı olan AKP’yi ‘Cemil Şeboy olmasa da olur, birinci bölgede onun yokluğunu hissettirmeyiz, hatta fark atarız’ meseline inandırmış, ikna etmiş…
Buca’da doğmuş, 33 yıldır bu kentte gazetecilik yapan, siyasetten haz etmese de siyaset sularında gezinen/okuyan/dinleyen/kulak veren biri olarak şunu söyleyebilirim ki, kazın ayağı hiç öyle değil!
Buraya yazıyorum: Cemil Şeboy’un ismi, AKP’ye 1. bölgede özellikle göçmen oylarını kaybettirecektir. Kaybedilen oyları eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, kişisel becerisiyle alsa bile, yeni gelecek oylar 1. Bölge’de AKP’nin ancak 3 vekil çıkarmasını önleyecek, 4+1 yaptırmayacaktır. CHP, 1. Bölge’de bir vekil daha alıp 6’yı 7 yapacak, Şeboy faktöründen dolayı arayış içinde olan göçmen seçmenler, Aslan Savaşan isminin hebasından ötürü, MHP’yi de ıskalayacaktır.
*
Cumartesi günü sohbet ettiğimiz Cemil Şeboy’la ilgili izlenimlerimi neden bugüne kadar beklettiğime gelirsek…
Beklettim, çünkü pazartesi günü Binali Bey EgedeSonsöz’ü ziyarete gelecekti ve listeler hakkında soru sorma imkanımız olacaktı.
Nitekim, listelerle ilgili ilk soru genç Genel Yayın Yönetmenimiz Fatih Yapar’dan geldi, ‘1. bölgedeki, Buca’daki bu değişiklik neden’ ısrarı da benden…
Sayın Yıldırım’ın cevabı en azından beni tatmin etmekten uzaktı, pek çok soruya verdiği cevapta ‘samimi’ bulduğum Binali Bey’i, ‘Buca/Cemil Şeboy’ konusunda açık bulmadım açıkçası… (Röportajlar bölümünden okuyabilirsiniz)
Kimbilir, belki Binali Bey de Cemil Şeboy gibi konuşmak için 2 Kasım’ı bekliyordur, muhtemelen o da seçim sathında yarışa/partilerine zarar getirecek beyanlardan kaçınıyordur ki, ikisinin tercihine de eyvallah…
Buca semalarında gezindiğim yazıyı noktalarken, bir gözlemimi daha paylaşmadan edemeyeceğim.
Binali Bey’i daha önce EGE TV’deki Söz Meclisten İçeri programlarında konuk etmişliğimiz var, EgedeSonsöz’ü ilk kez ziyaret etse de kendisiyle ilk kez yüz yüze gelmiş değilim yani. Ama bu ziyaretinde daha iyi sezdiğim bir şey oldu; o da Binali Bey’in yüz yüze konuştuğu kişiler üzerinde inanılmaz olumlu tesir bıraktığı, insanda bir siyasetçiyle değil de doğal ve babacan haliyle, Anadolu terbiyesini/meziyetlerini kaybetmemiş bir halk adamıyla karşı karşıya olunduğu izlenimi yarattığıydı.
Gülen, espri yapabilen, yapılan espriyi anlayan, espriye espriyle karşılık veren, en kontra soruları dahi bazı AKP’liler gibi ‘bu da sorulur mu şimdi, sen buna nasıl cüret edersin’ bakışıyla karşılamayıp muhalif sese de gerçekten kulak kabartan, soğukkanlılıkla göğüsleyen Binali Bey’in… İzmir’de şahsına olmasa da partisine karşı olan infiale/tüm olumsuz duygulara rağmen yarışa tüm gücüyle asılması, disiplini ve sorumluluk bilinci, benim gibi karşıt görüşlü bir muhalife dahi (oy verdirtmese de) şapka çıkartıyor..
‘Allah insana rakip verecekse, hiç değilse kalitelisini versin’ diyen eski bir siyasetçi ahbabımın kulaklarını çınlatırken; ‘Binali Bey gibi bir hesap kitap/mantık adamı, Cemil Şeboy gibi bir ismin ıskalanmasına nasıl razı geldi’nin cevabını 2 Kasım’a bırakalım, yerel cenahtaki pek çok cevap gibi…
Yazdır
Önceki sayfa
Sayfa başına git
31
9
Künye
İletişim
Facebook
Twitter
Google+
RSS
Sitene Ekle
Günün Haberleri