Tayfun MARO
Ben bu filmi görmüştüm…
1 Temmuz 2011 Cuma

AKP’nin son olaylar karşısında takındığı tutumu, verdiği tepkileri gördükçe; “Yoksa, 8.5 yıldır ülkeyi yönetenler bunlar değil miydi?” diye soruyorum kendi kendime… Toplumun bu gerçeği yok sayması, inanılır gibi değil.
 
12 Eylül 2010’da Türkiye’yi referanduma götüren AKP iktidarı, anayasanın hangi maddelerini değiştirmişti, hatırlıyor musunuz? Değiştirilen bazı maddeleri hatırlayalım:
 
Anayasa Mahkemesinin yapısı değiştirildi.
HSYK’nın yapısı değiştirildi.
Vekilliğin düşürülmesi ile ilgili madde yeniden düzenlendi.
YAŞ kararlarına yargı yolu açıldı.
Yüce Divan’ın kapsamı genişledi.
Askerlere sivil yargı yolu açıldı.
Geçici 15. madde kaldırıldı.
 
Bu değişiklerle birlikte yargıyı istediği gibi dizayn etme imkanına kavuşan iktidar, TBMM’de yaşanmakta olan sorunu aşmak için yeni anayasanın gerekliliğini işaret ediyor. Referandumun üzerinden bir yıl bile geçmedi; acaba, akılları neredeydi!
Bütün işaretler ortada iken, ülkenin bir yıl ilerisini bile göremeyen iktidar, 2023’ü nasıl oldu da görebildi!..
 
Aslında iktidardakilerin gördüğü bir şey yok, ama bildiği bir şey var; değişim dalgasının üstüne çıkıp, kendi Türkiye’sini kurmak.
İktidar partisini yönetenlerin zihninde başka Türkiye var. O başka Türkiye’nin, uluslararası sistemin öngördüğü Türkiye ile aynı olup olmadığı pek belli olmamakla birlikte, her iki tarafın da istediklerini alması halinde Türkiye’den geriye ne kalır, bunu düşünmek gerek.
 
Türkiye, tarihsel bir dönüşümün eşiğinde. Olan biten her şey bana; “24 Ocak kararları”nı izleyen dönemde yaşananları hatırlatıyor.
Belli ki, 30 yıl sonra, Türkiye’nin yeni bir büyük dönüşüm daha yaşaması öngörülmüş… Dış dinamiklerin belirleyici olduğu bir değişim programı yürürlükte.
 
Türkiye tam da böyle bir dönüşümün eşiğindeyken büyüyen cari açık, ülkede derin krizlerin yaşandığı dönemleri çağrıştırıyor.
Cari açığın anlamı, kazandığından fazla harcamaktır. %11’lik rekor büyümenin içi boş. Büyümenin üçte ikisi iç tüketime dayanıyor. İhracat içinde ithalat ile karşılanma payı %50’yi aşmış durumda. Türkiye’yi karıştıran büyük krizler böyle geldi.
 
Yaşanmakta olan değişim sürecini okumak hiç kolay değil. Olan biten, bir satranç oyununu andırıyor. Kaç hamle ilerisini görmek mümkünse, o kadarını bilebiliyor insan. Siyaset sosyolojisi açısından, toplum mühendisliği söz konusu olduğunda, söyleyecek fazla bir şey kalmıyor. Sadece yazılan senaryolar ve A planı, B planı, C planı falan konuşuluyor. Toplumun dinamikleri, değişkenlerine müdahale edildiği için, bir polisiye dizi kıvamında işliyor. Yani, hayatımız dizayn ediliyor.
 
Bu dönem geride kaldığında, Türkiye’yi dizayn etmek isteyeler ile islamcılar arasındaki dayanışma çok konuşulacak.
Sırf “İslam devleti” kurmak uğruna göz yumulan her şey, toplumsal hayatımızdan ve ülke bağımsızlığından çok şey götürecek.
Ödenen bedellerin neler olduğu anlaşıldığında, bu dönemde inanarak, içtenlikle AKP’ye destek verenlerin yaşayacağı düş kırıklığı çok büyük olacak. O zaman statüko neymiş, statükocu kimmiş herkes görecek.
 
12 Eylül 1980 darbesiyle başlayan dönüşümün yeni aşaması; tesadüfe bakın, askeri vesayete karşı olduğunu söyleyenlerin desteğiyle gerçekleşiyor.
Oynuyorlar, hepimizle oynuyorlar. Ne yazık ki, bir şekilde bu oyuna alet oluyoruz. Bu oyunun bir parçası olmak için siyasette atılmadık takla kalmadı.
 
Sahneye konmakta olan oyunun aktörleri değişti, ama oyun bütün acımasızlığıyla sürüyor. Oyun masumiyetine aykırı bir oyun.
Aktörlerin apoletli veya abdestli olması neyi değiştirir ki!..
Ben bu filmi görmüştüm.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
can 2 Temmuz 2011 Cumartesi 22:02

evet,,bir şeyler oluyor ama 5 yıl sonra anlayacağız ne olduğunu,,,hadi hayırlısı

Yorumu oyla      13      6  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Stoilov’a nazar değdi!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Gönlüm hep seni arıyor neredesin?
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
Kirpi ikilemi – Hayır deme sanatı
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İzmirli giderek kendini daha kötü hissediyor
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Netameli meseleler 7
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bir portre: Sadullah Usumi
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Tire pazarında…
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
İsrailli çocuklara mektuplar (2) Barış sizin elinizde çocuklar!
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Nasıl toprak reformu yapılmalı?
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Yaşamak...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva