Genel başkanlık sonrası partinin kadrolu nikah şahidine dönüşen CHP Eski Lideri ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal’’ın benzer sebepten (nikah şahitliği) İzmir ziyareti kulisleri epey hareketlendirdi.’¶

Kimler karşıladı, Çeşme’’de konakladığı otelin ’‘Kral Dairesi’’nde, akşam yemeğinde, sabah kahvaltısında, beş çayında’’ kimlerle görüştü?

Adım adım izlendi, genel merkeze raporlarla sunuldu.

Eski Lider Baykal’’a böylesi bir yakın takip nedendi?

Mesela geçen hafta’…

İstanbul’’dan kulislere düşen bir haber’… Deniz Baykal, Gürsel Tekin, Hüsamettin Özkan ve Mustafa Sarıgül gibi çok ilginç bir dörtlünün çok özel bir yemekte buluşup referandum sonrası CHP’’yi konuştuğu, olağanüstü kurultay hesabı yaptığı iddiası.

Bu haber balon olabilir. Ama doğru olsa şaşırır mısınız?

Çünkü Deniz Bey’’in sergilediği tavırlar yaşına/başına yakışmıyor. Partisi tarafından disipline sevk edilen bir belediye başkanının oğlunun nikah şahidi olmak gibi mesela’…

Neymiş efendim Baykalcı olduğu için cezalandırılıyorlarmış’…

Geçiniz.

Eğer Baykalcılık bu adamlara kalmışsa CHP’’de, vay o Baykal’’ın haline’… Neden bu hale düştüğü yeterince açık değil mi?

**

Kimler karşıladı? sorusunu bana soranlara şöyle dedim.

İhtiyar heyeti’… Gidecek yeri olmayanlar. Siyasi ömrünü tamamlamışlar’…

Baykal’’a göre o isimler ’‘Aslan yürekli, korkusuz, cesur adamlar’’ olabilir.

Bana göre tamamı ihtiyar heyeti’… Hatta Baykal da dahil.

Bir kısmı yaşları itibariyle (Ekrem Bulgun, Faik Tütüncüoğlu gibi) olarak hak ediyor bu sıfatı.

Ama çoğunluğu siyaseten bitik, misyonunu tamamlamış, mahallesinde delege olmak için bile birilerinin yardımına muhtaç isimler. Özellikle de bu saatten sonra’…

Baykal’’ı karşılayan 10-15 kişilik gruptan belki de sadece Bülent Baratalı’’yı ayrı bir yerde tutabilirim. O da belki.

Siyasi hayatının sonuna gelmediği için değil. Yıllara dayanan Baykalcı kişiliğinin onu bu karşılamaya gitmeye mecbur bıraktığı hatta memur kıldığı için.

Eğer İzmir’’de olsaydı (Kılıçdaroğlu ve Önder Sav’’la randevusu vardı) Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak da havalimanında olurdu.

Baratalı ile aynı sebepten.

Ama Kemal Karataş, Ekrem Bulgun, Faik Tütüncüoğlu hatta Ercan Tatı gibi siyasi varlıklarını Baykal’’a borçlu olup, yolun sonuna gelenlerin, gidecek yeri olmayanlara bir şey yapamam. Varlıklarını başkasına borçlu oldukları gibi gidişlerini de başkasına fatura edecek kadar aciz olanlara ne yapabilirim ki.

Sizce Ilıca Otel’’in Kral Dairesi’’ndeki klimalı lüks ortamda Baykal ile Kemal Karataş ne konuşmuş olabilir?

Ya da Ekrem Bulgun’… Ya da Yılmaz Ateş, Mehmet Ali Susam, Canan Atırman..

Referandum stratejisi mi?

Güldürmeyin beni!

Referanduma yönelik strateji aynı saatlerde Balçova Termal’’deki İl Danışma Meclisi’’nde bir araya gelen İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu başkanlığındaki il örgütü konuşuyordu.

Kemal Anadol, Güldal Mumcu gibi vekiller, belediye başkanları, ilçe başkanları’…

 

**

Angora cephesinin tek bir hedefi var. Genel Sekreter Önder Sav’’ı Kılıçdaroğlu’’ndan koparmak.

Tabi ki asıl hedef değil bu.

Savunmasız(!) Gandi ya onların dümen suyuna girecek ya da kurultayda alaşağı edilecek.

Ya sonra’…?

Angora Aslanı, Angora’’nın duvarlarını parçalayıp kükreyerek CHP’’nin başına geçecek.

Ya sonra’…?

Ya sonra’…

Ya sonra’… ?

Tıpkı 2007 hezimeti sonrası olduğu gibi ’‘İmamlar AKP’’ye çalıştı’’ türünden komik bir savunma ile kaldığı yerden devam edecek.

Ama genel başkan kalacak ya. Önemli olan da bu’…

Daha şimdiden Üsküdar’’ı geçen AKP, ülkeyi tarumar etmiş, devletin tüm kurumlarını hizaya getirip emrine amade etmiş, ılımlı bir ABD modeli ile Fethullah Gülen Cumhurbaşkanı olmuş ne yazar.

 

**

Kimse kusura bakmasın.

Baykal’’ın siyasi hayatı boyunca ülkeyi yönetme iddiası hiç olmadı. Genel başkanlık, birkaç vekil, birkaç belediye başkanı ve birkaç yalaka/şakşakçı yetti ona.

Sabah koşusu ile başlayan, oval ofiste süren, akşam ev telefonundan parti dedikoduları alarak noktalan günler, yıllar’…

Eğer Deniz Bey’’in hedefi Türkiye’’ye başbakan olmak olsaydı, 18 yılda bir arpa boyu yol kat edebilirdi. İzmir kongresi sürecinde, ülkede kan gövdeyi götürürken, genel merkezindeki oval ofisinden mahalle seçimlerini iptal edişi de, kendisine yakın vekiller üzerinden ilçelere naylon üye gönderişi de aynı kapıya çıkmadı mı?

Biri 18 yıl boyunca partiyi yönetme, genel başkan kalma arzusu ile yanıp tutuştu, diğeri Türkiye’’yi yönetme iddiasını ortaya koydu’… Hem de üç ay gibi kısa sürede.

Ve de ’‘Kayda değer bir artış yapamazsam, giderim’’ gibi cesaret gerektiren bir söz söyledi daha şimdiden. Baykal’’dan bu veya buna yakın bir cümle duyan oldu mu 18 yıl boyunca? Rodos’’a yüzme latifesi dışında’…

Hatalı politikalarla partisini baraja gömüp kaçmasından birkaç ay sonra dönüş manevraları başlamadı mı? Altan Öymen’’in yerine geçiş senaryosu Urla’’da Bülent Baratalı’’nın evinde yazılmadı mı 10 yıl önce?

Belki de Çeşme Ilıca Otel’’in Kral Dairesi’’nde yazılan da benzer bir senaryoydu.

Ama bu kez zor’…  Hem de çok.

Birincisi Genel Başkanlık koltuğunda oturan iddialı bir isim. Kemal Kılıçdaroğlu.

İkincisi ve en önemlisi de onun sigortası Baykal’’ı Baykal yapan ikinci adam Önder Sav.

Sav genel sekreter kaldığı sürece, dönüş senaryosu değil Ilıca Otel’’in Kral Dairesi’’nde, Hollywood’’da yazılsa kar etmez.

Zaten o yüzden ilk hedef Önder Sav’’ı koparmak.

’‘Kılıçdaroğlu iyi ama Önder Sav ’…’’ diye başlayan cümlelerin çıkış noktası o yüzden Angora’…

Bilmem anlatabiliyor muyum?