Ümit YALDIZ
Ayakta alkışlıyor, ıslak imzamı atıyorum
10 Ocak 2012 Salı

Önce şike yasası, sonra da Başbuğ’un tutuklanması… Parçaları birleştirdiğinizde devletin dahası iktidarın tepesindeki ayrışmayı daha net görebilirsiniz.  
Şike vetosunda iyice ayyuka çıkan ayrışma Eski Genel Kurmay Başkanı Başbuğ’un tutuklanmasında da belirgin şekilde görülüyordu. Başbakan Erdoğan,4 günlük suskunluğun ardından ‘Başbuğ’un tutuklu yargılanmasına karşıyım’ dedi.
Bandı 4 gün geriye sardığımızda tutuklama kararından saatler sonra konuşan Cumhurbaşkanı Gül ise ‘Hukuk önünde herkes eşittir’ diyerek ‘Herkes tutuklanabilir. Ne var bunda’ anlamına gelen cümleler kurmuştu.
‘Partimin ve şahsımın görüşü tutuksuz yargılanmadan yanadır’ diyen Erdoğan,  Başbuğ’un tutuklanması kadar sürece de bir eleştiri getiriyordu sanki.
İnancım ve görüşüm odur ki bu açıklama Türkiye’nin korkulan gidişatına yönelik atılacak somut adımlar açısından bir milat niteliği taşımaktadır.
‘Şahsımın ve partimin görüşü’ ibaresini kullanan Erdoğan belki de iktidarın kronikleşen bazı davalara ilişkin desteğini çektiğini anlatmaya çalışmıştır.
Ya da her seçimin çıktığı balkondan verdiği sözleri tutma eğiliminde olduğunu…
Altına ıslak imzamı attığım bu tavrın bundan sonra atılacak geç kalmış bazı adımların habercisi olmasını diliyorum.
Hatta bu açıklamanın Silivri’deki kaotik süreç kadar İzmir’deki anormal sürece de pozitif bir katkısı olmasını umuyorum.  
Son birkaç yıla farklı bir pencereden bakıp, AK Parti’nin tepesindeki ayrışmayı tetikleyen unsurları doğru analiz ederseniz anlatmak istediğimi anlarsınız.
Bana göre Başbakan Erdoğan artık çığırından çıkan, amacından sapan ve malum yapılar tarafından büyütülen ve sürüklenen bazı siyasileşmiş davaların tarafı olmak istemiyor.
Çünkü bu davaların başta TSK olmak üzere belirli bir kesim için linç kampanyasına dönüşmesine daha fazla göz yumamıyor.
Daha da önemlisi bu yapıların niyetlerini görüp hatta sıranın kendisine geleceğini de anladı belki de.
2010 referandum sürecinden itibaren iyice belirginleşen ittifakların altını nasıl oyduğunu, referandum pazarlığıyla elde edilen anti Erdoğancı kadroların devletin çeşitli kademelerine nasıl itinayla şırınga edildiğini fark etti.
İşte o nedenle artık daha temkinli Başbakan.. Herkesin paldur küldür konuştuğu ortamda tam 4 gün sessiz kalabiliyor.
Çünkü yanlış bir hamlenin vereceği zararı görüyor. Usta bir oyuncu olarak üç adım sonrasına göre hamle yapıyor şu sıralar. Bazen hamle yapmak için 3-4 gün beklemek gerekebiliyor tabi ki. Ne de olsa büyük maçtaki hamle savaşları başladı.
Son açıklaması da öyleydi.
Sadece 3-4 satırdan oluşan o açıklamanın içinde onlarca net mesaj gizliydi.
Sadece Başbuğ’un tutuklanmasına karşı değil, özel yetkili mahkemelerin çileden çıkaran kararlarına karşı bir isyan niteliği taşıyordu sözleri. Bu açıklamadan sonra özel yetkili mahkemelerin sonunun göründüğünü söylemek bile abartı olmaz artık. Ya hoyratça kullanılan ‘özel yetkiler’ kısılacak ya da tamamen kapatılacaklar.
 
Erdoğan’a sıkı sıkıya bağlı isimlerden Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın İzmir Büyükşehir operasyonu yürüten özel yetkili mahkemelere karşı yaptığı açıklamalar ortada…
Özel yetkili mahkemeleri iyi niyetle kuran biziz. Ama gelinen noktada bu yetkilerini çok da yerinde kullanmadıklarını görüyoruz. Bunu düzeltecek de bizleriz’
Yine İzmir’deki operasyon sürecinden sonra Kültür-Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın sözleri de hafızalardaki tazeliğini koruyor.
Hatta yine Başbakan ekolünden bir isim olan İzmir Eski İl Başkanı, Milletvekili Ali Aşlık’ın ‘Yargının binalarını değiştirdik ama zihniyetini değiştiremedik’ sözleri de ayan beyan isyandı.
Hatta pek çok hususta Cumhurbaşkanı Gül ile paralel görüş beyan eden Bülent Arınç bile pek çok kez ‘Uzun tutukluluktan duyduğu rahatsızlığı’ dile getirmekten imtina etmedi.
O nedenle Başbakan Erdoğan’ın Türk halkının önemli bölümünü rahatsız eden tutuklama kararını veto eden yargı kararına karşı yaptığı açıklamayı ayakta alkışlamak gerekiyor.
Dağdaki terör örgütünün meclisteki militanları elini kolunu sallayarak dolaşırken bu ülkenin genelkurmay başkanlığını yapmış bir askerin ‘terörist damgası’ vurularak hapse tıkılması çoğunluk gibi benim de kanıma dokundu.  
Teröristbaşı Öcalan’ı Türkiye’ye getiren askerin ‘terörist’ sıfatıyla tecrit edilmesi de aynı şekilde kanıma dokunan kararlardan biridir.
Tüm bu yanlışlar ‘terörist’ kavramının içini boşaltmaya hatta bu kavramı kimi çevrelerce ‘sevimli kılmaya’ kadar giden sürecin önünü açıyor. Neymiş efendim, darbe yapacakmış…
Darbe yapacak olsa, emrinde 700 bin asker varken yapardı.  Madem darbe yapacaktı, neden görevdeyken tutuklamadınız? Canım ülkemde at iziyle it izi iyice birbirine karıştı.
Muhalefetten umut kalmadığına göre… Tek umudum vicdan sahibi ‘yeteeeer’ diyecek AK Partililer. En başta da cemaat/tarikat ittifakına karşı savaşma eğilimi gösteren Erdoğan…
Muhalefetten söz etmişken…
Özel yetkili mahkemelerin kapatılması için yasa teklifi veren CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu hakkında ‘Silivri’yi toplama kampına benzettiği için’  hukuki işlem yapıldı. Türkiye’nin ana muhalefet liderinin dokunulmazlığının kaldırılması istiyor özel yetkili savcı.  
Ne de olsa özel yetkili…
Nereden, kimden aldılarsa bu kadar yetkiyi? Yargı erkinin işi bu kadar ileri götürmesine şaşırmamak elde değil. İzmir’de olduğu gibi pireyi deve yapıp, Sayıştay ve tartışmaya açık bilirkişi raporları üzerinden yüzlerce sayfalık iddianame hazırlayarak bir nevi kurumsal/kişisel itibarsızlaştırma operasyonuna soyunmamalı yargı. Ya da bunu amaçlayanların ekmeğine yağ sürmemeli.
TSK nasıl, sivilin işinden el çekip, birkaç adım geri çekildiyse, yargı da öyle yapmalı.
70 bin kişinin tutuklu bulunduğu, yıllar süren yargılamalar yüzünden kimi davaların zaman aşımına uğramasından söz ediyoruz.
Görünen o ki bu ülkede demokrasinin olmazsa olmaz parçası olan yargı erki, gelinen noktada demokrasinin ahengini bozan bir hal almıştır. Mesela Ergenekon’u ele alalım…
Belirli bir noktaya kadar hep birlikte ‘Helal olsun’ dedik, destekledik. Ama öyle bir noktaya geldi ki malum cemaate/iktidara kim varsa ‘kaşının üzerinde gözün var’ minvalinden iddialarla ‘Ergenekoncu yaftasıyla’ kendini kodeste buldu.
İşte o zaman, ‘Hoop kardeşim bi dakka’ dedik.
Bir yazarın basılmamış kitabı yüzünden basıldığına, hapse tıkıldığına şahit olduk çünkü. .
Uzağa gitmeyelim… İzmir’deki operasyona bakalım. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu belediye tesisini belediye şirketine verdiği için ‘çete başı’ iddiasıyla sorgulanıyor bugün. Hep söyledik, hep söylüyoruz.
Vicdanlarda karşılık bulmayan adalet adalet değildir.
Bu ülkenin Başbakanı Adnan Menderes’i de bir yargıç asmıştır. Tüyü bitmemiş, yaşı tutmamış gencecik çocukları darağacına bu ülkenin yargıçları göndermiştir. Ama vicdanlarda karşılık bulmayan kararların altına imza atanlar, attıkları her kararın altında kalmışlardır. O nedenle Başbakan Erdoğan’ın dört günlük vicdan muhasebesinin ardından yaptığı o birkaç satırlık açıklamayı önemsiyor, altına ıslak imzamı atıyorum.
 

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 8 yorum var, 8 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Mehmet Toptaş 12 Ocak 2012 Perşembe 08:45

Çok önemli davalara bakmış, karar vermiş eski ağır ceza hakimlerinden Asım Korkut'un tespitleri demokrasimiz ve hukuk sistemimiz açısından çok ürkütücü.Hukuk herkese lazım olacak.

Yorumu oyla      14      6  
ERTGRUL 11 Ocak 2012 Çarşamba 23:54

VALLA BEN KURU İMZA BİLE ATAMAM SİZİN YAZDIKLARINIZA...TARİH MUTLAKA TAYYİP.BEYİ YARGILAYACAKDIR..BEN BUNU MUTLAKA GÖRECEGİM...MAZLUMUN AHI ÇOK YAKINDA TECELLİ EDECEKDİR..RECEP..BEY MAKARA YAPIYOR...YAZIK BU KADAR UZUN Bİ YAZI YAZMANIZA GEREK YOKTU....

Yorumu oyla      14      7  
CEM + BAKIŞ = 2 ŞAŞI BAKIŞ 11 Ocak 2012 Çarşamba 12:19

SEVGİLİ KARDEŞLERİM.......Yrum yapıyorsunuz. Güzel Hoş. AMA BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOGANI Yanlış Yerlerde Arıyorsunuz. Sayın BAŞBAKAN GENÇLİGİNDE Her TÜRK GENCİ Gibi KASIMPAŞADA , OKUL TAKIMLARIN DA HATTA BİR ARA FENERBAHÇEDEN DE İSTEMİŞLER İYİ FUTBOL OYNUYORMUŞ. Sonra Bir Diger Farklı Yanı İyi ŞİİR OKURMUŞ ,Çok Dagüçlü Bir HATİPLİK Yanı VAR.Ha Manevi Tarafı da ÇOK GÜÇLÜ. Oldukçada DUYGUSAL ve POZOTİF Bir İnsan.Lütfen Biraz HOŞGÖRÜ.

Yorumu oyla      14      14  
Asım Korkut 11 Ocak 2012 Çarşamba 12:10

Kılıçdaroğlu'nun dokunulmazlığının kaldırılmasını isteyen özel yetkili savcılık değil Silivri Başsavcılığıdır.İzninle düzeltmek isterim.Özel Yetkili Savcılığın görevine girmeyen bir alanda yaptığı komplo ile mağdur olan ÖZEL Yetkili Mahkeme Başkanıyım.Komplo sonucu emekli olmak zorunda kaldım.Zamanında görev yetki itirazında bulunduk derdimizi anlatamadık.Benzer kanunsuzluklar şimdide yapılıyor.Mağdurların acısını paylaşıyorum,onları en iyi ben anlarım.

Yorumu oyla      21      6  
arif 11 Ocak 2012 Çarşamba 09:46

imzayı atmadan sende 3.4 gün bekleseydin keşke

Yorumu oyla      17      7  
BAKIS 11 Ocak 2012 Çarşamba 07:01

Sayin Yaldiz, siz gercekten,Basbakan'in butun bu olup bitenlerden rahatsiz oldugu kanaatindemisiniz? Eger oyleyse,ya sade vatandasin bilmedigi seyleri biliyorsunuz,ya da cok naif'siniz.Milli goruscu siyasetcilerin inandigi tek bir ideoloji vardir. Birbirlerinden ayri dusunemezler.Su an yaptiklari iyi polisi ve kotu polisi oynamaktir.O kadar tarafsiz dusunmeyin.Ellerine gecen ilk firsatta Silivri disinda kalanlarida susturacaklardir.Tuzaga dusmeyin.Okurlari da uyutmayin.

Yorumu oyla      23      9  
ŞEHMUS KAYAPINAR 10 Ocak 2012 Salı 18:18

GERÇEK ADALETTEN,HAKTAN,HUKUKTAN VE ÇAĞDAŞ TOPLUMDAN YANI TAVRINI KUTLUYORUM SAYIN YALDIZ...İNŞALLAH TAVŞANA KAÇ,TAZIYA TUT DURUMU YOKTUR...

Yorumu oyla      13      7  
Cem 10 Ocak 2012 Salı 17:45

AKP farklı düşünce ve çıkar gruplarının mevcut devlet statükosuna karşı birleştiği bir cepheyi temsil ediyor. İkinci cumhuriyetçiler, milli görüşçüler, neo-liberaller... Ve bu cephe ABD'nin kayıtsız şartsız desteğiyle bugünlere geldi. Ancak uluslararası sermayenin de desteğiyle ört pas edilen sorunlar artık çuala sığmıyor. Bundan sonraki süreçte AKP içinde iktidar ve paylaşım saaşlarının başlayacağını görmek için müneccim olmak gerekmiyor. Durmak yok, talana devam.

Yorumu oyla      21      9  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
İzmirli kız ve Onur E. Yıldız meselesi
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Parti tabanı Özel’den kopuyor mu?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
CHP ne yapmalı?
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Sinema dünyasına İzmirli iki yıldız!
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Neden toprak reformu yapılmalı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Eril toplumda kıyamet alametleri...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İzmir’e kruvaziyer niye gelsin?
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İzmir’in sokakları hem kız hem deniz kokar… 
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çocuk nasıl şımarır?
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve bugün Türkiye (8) 'Sokak satıcıları'
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva