E-postamın ’‘spam’’  bölümüne göz atarken gördüm bu açıklamayı’… İki kez gönderilmiş. 

’‘Spam’’ bölümüne düştüğü için de geç gördüm, geç paylaşıyorum. ’¶

 

Alıcı: Ben

Neden: CHP kongre sürecine ilişkin, Sertel’’i de içeren spesifik değerlendirmelerim.

Açıklamanın sahibi üyesi olmaktan gurur duyduğum İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı olunca, değerli Atila Başkanımın açıklamalarını, noktası virgülüne zaman geçirmeden kamuoyuna aktarmayı görev addediyorum’… Açıklama şöyle:

’“Sayın Yaldız;

5 Mart 2010 tarihli yazınızı  arkadaşlarımın uyarısı üzerine okudum. ’“Ah şu köşe yazarları olmasa’” başlıklı yazınızda adımın geçtiği satırlarla ilgili sizi bilgilendirmek istedim. Çünkü rahmetli Uğur Mumcu’’nun ’“Bilgi sahibi olunmadan fikir sahibi olunmaz’” tümcesinin iyi kavranması gerekir.

Benim şahsıma yönelik geçmişte de yazdığınız yazıların hiç birine yanıt vermedim. Zaten hakkımda yazılan hiçbir olumsuz yazıya da yanıt vermek ve kendimi anlatmak kaygısıyla hareket etmem.

Yazınızda diyorsunuz ki:

’“Eğer Milletvekili Ayhan, Türkmen’’in dediği gibi Bornova Cafe’’deki okey arkadaşlarını yazsaydı, listenin başına koskoca Gazeteciler Federasyonu, İzmir Cemiyeti Başkanı Atila Sertel’’i yazardı. 

Gerçi Sertel’’i her halükarda yazması gerekirdi ya’… Neyse. Sanıyorum vekillik rekabeti, ’‘Bir çöplükte (cafede) iki horoz ötmez’’ kuralı işledi.’”

Sayın Yaldız, şunu bilmenizi isterim ki ben hiç kimseyle vekillik rekabeti içinde olmadım ve olmayacağım da’… Ayrıca İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan benim arkadaşım ve benim ne kendisinden ne de bir başka yetkiliden, ilgiliden ’“Kurultay Delegeliği’” gibi bir talebim olmadı, olmaz da. Bu güne kadar ne siyasi yaşamımda ne de iş yaşamım da şahsım için kimseden bir talebim olmadı, olmaz da, olmayacak da.

Siyasette iki kez milletvekili adayı olma onurunu bana yapılan önseçimlerde partililerimiz yaşattı. 33 yaşındayken binlerce partilinin katıldığı önseçimde insanlarımız beni ikinci sıra milletvekili adayı yaparak en büyük onuru yaşattı. Ben sayın Selçuk Ayhan’’ın da beni rakip görerek devre dışı bıraktığı düşüncesine katılmadığımı bilmenizi isterim. Eğer yalnızca benimle ilgili bir yazı yazmış olsaydınız size yine yanıt vermezdim. Ancak Selçuk Ayhan’’la aramızda bir sorun varmış izlenimi bırakan yazınıza yanıt vermek gereği hissettim. Ve benim açımdan böyle bir rekabetin olmadığını da hem sizin hem de sizi okuyan insanların bilmesini istedim.’”

Sayın Başkanım Atila Sertel’’in açıklamasını okunuz.

Ancak ben biraz daha dikkatli okudum.

Özellikle de tarafımdan koyulaştırılmış bölümleri’… Satır aralarını okumayı, dahası satır aralarındaki gerçekleri görmeyi severim çünkü.

Öte yandan son dönemde köşe yazarlarıyla ’“Sayın ’….’” başlayan cümlelerle haberleşmeyi tercih eden, İzmir Milletvekili Sayın Selçuk Ayhan’’ın da bir açıklaması olacaksa onu da seve seve bu sütunlardan (daha önce olduğu gibi) kullanacağımın bilinmesinde yarar görüyorum.

Belki de Sayın Sertel’’in bu sözleri karşısında Sayın Ayhan’’a da bir cevap hakkı doğmuştur.

**

Gelelim Sayın Sertel’’e’…  Kendisi sevdiğim, bazı yönlerini de örnek aldığım, takdir ettiğim bir şahsiyettir.

Daha geçen yıl İzmir Gazeteciler Cemiyeti’’nde kendisinin de iki dönem içinde olduğu, başkan vekilliği yaptığı yönetime karşı kaldırdığı ’“Değişim bayrağı’’ ile ben dahil önemli bir kitleyi etkilemiş, oylarımızla Cemiyetimizin başkanı seçilmiştir.

Cemiyet başkanı olarak harikulade işlere imza atmaktadır. Cemiyetimiz üyesi olmasından onur duyduğumuz Gazeteci Mustafa Balbay’’ın bir yılı aşkın süredir yargılanmadan hapiste tutulmasına karşı İzmir’’den yaktığı çoban ateşini izledik, bu ateşin etrafında ısındık. Umuyor ve diliyoruz ki Sayın Sertel’’in yaktığı bu ateş kısa sürede ülkeyi sarar, Silivri Cezaevi’’nin kapıları da Balbay’’a açar.

Öte yandan Sertel yönetimi sayesinde, gazeteciler olarak yıldönümü balolarında, anlamlı kutlamalarda bir araya gelmekten de mutluluk duyuyoruz. (Mazeretim nedeniyle çoğuna katılamasam da katılan arkadaşlarım adına şahsen mutluluk duyuyorum)

Benim penceremden bakıldığında ufak tefek bazı hataları olsa da ’‘hatasız kul olmaz’’ sözüne olan inancımdan olsa gerek değinmeyi, en azından şu ana kadar buradan değinmeyi uygun bulmadım.

İlgilendiğim Sertel’’in ikinci (siyasetçi) kimliği’… Yani siyasetçi yanı’… O nedenle de 

Mahalle delegesi, il delegesi olan/yapılan/seçilen, federasyon/cemiyet başkanımızın üyesi olduğu CHP’’den kurultay delegesi olmaması/olamaması, yapılmamasıyla ilgilendim açıklamaya konu edilen son yazımda da.

Kurultay delegesi listesini kaleme alan Milletvekili Ayhan’’ın aynı bölgede siyaset yaptığı, aynı kahvede çay içtiği, aynı masada okey oynadığı ’‘arkadaşını’’ neden tercih etmediğini siyaset lügatine göre tercüme etmeye çalıştım açıklamaya konu yazımda da.

Çünkü, Sayın Sertel’’in delege yapılan 48 isimden hiçbir eksiğinin olmadığını biliyorum. Milletvekili Canan Arıtman’’ın hemcinslerine yönelik tavrını ben de meslektaşım, meslek örgütü başkanım için koymak, en azından bu konunun dikkatimden kaçmadığının bilinmesini istiyorum.

Kötü mü yapıyorum?

Yoksa ’“Ah şu köşe yazarları’” yazısında anlatmaya çalıştığım gibi’… 

’“Yanlış mı yapıyorum?’” 

Ya da Sayın Sertel’’in açıklamasının ilk satırlarında anlatmaya çalıştığı gibi, ’“Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaya’” mı çalışıyorum.

Yine Sayın Sertel’’in açıklamasında bahsettiği hakkında kaleme aldığım önceki yazılara gelince; (Hani açıklama yapmadığı, yapma gereği duymadığı yazılara)

’“Milletvekili adaylığı, Bornova belediye başkan adaylığı, delege adaylığı’’ dışında bir yazı hatırlamıyorum.

Çünkü, CHP’’de disiplin kuruluna sevk edilen Çiğli Belediye Başkanı Metin Solak’’ın 10 Ocak resmi davetini cemiyet başkanı sıfatıyla reddedip, hakkında eleştiri yapan meclis üyelerini partiden attıran, disipline sevk ettiren Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı’’nın davetini seve seve kabul ettiğini, bu tercihin siyasal izdüşümü olup olmadığını henüz kaleme almadım.

Bu vesileyle almış oldum.

Ve Sayın Sertel iyi bilir ki, insanlar hata yapar. Ben de yaparım.

Ama ’‘bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmayacağını’’ da en az onun kadar bilirim.

Ve açıklamanın tamamında bana dokunan tek bölümü, ’“Arkadaşlarımın uyarısı üzerine yazınızı okudum’” diye başlayan bölümdü.

Unutmadan söyleyeyim’…

Ben de geçenlerde arkadaşlarımın uyarısı üzerine Sayın Sertel’’in sunucusu olduğu bir televizyon programını izledim. Hani siyasette uzun süre birlikte yol yürüdüğü, halen de yürümekte olduğu Sayın Yüksel Çakmur’’u konuk ettiği, ’‘ilginç’’ sorularıyla ’‘terlettiği’’ programı’…

Sevgiyle, saygıyla’…