Siirt'teki 'Kasaplar Deresi' bölgesinde, başta PKK Terör Örgütü kurucularından Mahsum Korkmaz ve en az 73 kişiye ait cesedin olduğu toplu mezar bulunduğu iddiası üzerine Ahmet Türk, Aysel Tuğluk ve Selahattin Demirtaş'ın katılımıyla bir yürüyüş yapıldı. Toplu mezarın bulunduğu iddia edilen yerde bir konuşma yapan Ahmet Türk şunları söyledi;
'Büyük mücadele ve bedeller ödeyerek buralara geldik. Bunların hepsi onların sayesindedir. Kasaplar Deresi yeni değil, Şeyh Sait döneminde de insanlar burada kaybedildi. Geliya, Zilan, Munzur,Dersim, Şengal ve Halapçeyi Kürt Halkı unutmayacaktır. Biz savaş istemiyoruz. Ama köle olmayı da kabul etmeyeceğiz. Kardeşliğimiz daha da büyüsün istiyoruz. Adalet ve özgürlüğümüzü her gün kat be kat isteyeceğiz. Tunus, Libya ve Mısır'da özgürlük çığlıkları yükseliyor. İnanın bizim haykırışımız daha büyük olacak. Biz Mısır, Tunus ve Libya'dan daha yüksek sesle özgürlüğümüzü isteyeceğiz.'
Türkiye'yi seven ve vatan belleyen birinin asla söylememesi gereken sözler bunlar. Üstelik siyasi sorumluluk taşıyan ve toplumda önderlik yapmak iddiasında olan birinin yalan söyleyip insanların kafasını bulandırması da kabul edilebilir bir eylem değildir.
Köle olmayı kabul etmeyecekmiş! Bu sözleri söyleyen adam, kendi insanına 'köle' muamelesi yapan bir aşiret reisidir. Saray gibi bir evde oturur, binlerce dekarlık arazilerinde insanları köle gibi çalıştırır.
16. Yüzyıl'dan itibaren feodallerin emrine verilen çağdışı toprak ağalığı ve aşiret sistemi milyonlarca Kürt kökenli vatandaşımızın kanını emmektedir. Bugün; 'Demokrasi- Özgürlük' diye bağıran Kürt siyasetçiler, Aşiret Reisleri, Şıhlar, Mollalar bu 'Sömürü' sistemini bilerek ve isteyerek sürdürüyorlar.
Siz hiç, PKK'nın DTK'nın, BDP'nin Güneydoğu bölgemizde hala geçerli olan Feodal yapıdan, Aşiret, Ağalık ve Şeyhlik düzeninden şikayet ettiklerini duydunuz mu?
Cumhuriyet kurulduğundan beri her seçimde oluşan TBMM'nin en az üçte biri Kürt kökenli milletvekillerinden oluşmuştur. Büyük çoğunluğu; Ağa, Şeyh, Aşiret Reisi ve onlarca, yüzlerce köy sahibi olan bu milletvekillerinden hiç, yöredeki sömürü düzenine karşı bir yasa teklifi, bir beyanat duydunuz mu?
Bu milletvekillerinin hiç olmazsa birinden, 'Toprak Reformu' önerisi içeren bir yasa teklifi işittiniz mi?
Her Nevruz'da alanlara toplanan binlerce Kürt kökenli vatandaşımız niçin bir kere olsun, 'Ağalık Düzenine Karşıyız' , 'Sömürüye Son' adı altında toplanıp seslerini duyurmazlar?
Atatürk Cumhuriyetini 'Gerici' bulan Kürt Aydınları; Toprak Ağalarına, Şeyhlere, Aşiret Reislerine, Dinci Şıhlara neden övgüler düzerler ve neden bunlara en büyük saygıyı gösterirler?
Bölgede en çok ezilen, sömürülen 'Kadındır'. Kadın bölgede kelimenin tam anlamıyla köle gibidir. İki görevi vardır. Çalışmak ve doğurmak. İnsan yerine bile konulmazlar.
Siz hiç Üniversite mezunu Kürt kökenli kadınlardan veya BDP'li bayan milletvekillerinden, bölgedeki kadının durumunu düzeltecek ve çok kadınla evliliğe karşı çıkan bir eylem, bir yasa teklifi duydunuz mu?
Kuzey Irak Meclisinde, bir erkeğin dört kadın almasını kabul eden yasayı onaylatan Barzani'ye niçin Kürtçü Aydınlar, yazarlar, kadınlar karşı çıkmazlar ve ona taparlar?
Şeyhlerle, Aşiret Reisleriyle, Toprak Ağalarıyla, Din Tüccarı Şıhlarla kolkola girerek 'Özgürleşme' ve 'İlericilik' nasıl gerçekleştirilecektir?
Bölgede insanlar neden Cumhuriyete düşman olarak yetiştirilir de, Kuzey Irak'taki gerici, feodal ve dikta rejimi alkışlattırılır?
Hepsi çok zengin olan bu toprak ağaları, şeyhler, aşiret reisleri niçin hep akraba evliliği yaparlar? Mallar bölünmesin diye olabilir mi? Bunlardan herhangi birinin bölgenin bir yerine, bırakın büyük bir yatırımı, ibret olsun diye bir tane bile çeşme yaptırdıklarını gördünüz mü?
DTK Başkanı Ahmet Türk'ü, Mecliste beraber görev yapmış ve kendisinin bir barış yemeğinde bulunmuş bir arkadaşı olarak uyarmak istiyorum;
Ateşle oynuyorsunuz. Sonra bu ateş hem sizi, hem ülkemizi yakar. Aklınızı başınıza alın.
'Biz Mısır, Tunus, Libya'dan daha yüksek sesle özgürlüğümüzü isteyeceğiz' demişsiniz. Kimden isteyecekseniz? Eğer kendinizi soyadınız gibi Türk Vatandaşı sayıyorsanız, varsa eksiklerimiz, onları isteyeceğimiz tek yer TBMM dir. Eğer kastettiğiniz Kuzey Irak'ın hamisi ABD ve emperyalist devletler ise onlar Türk Milletinin cesaretini ve gücünü Kurtuluş Savaşımız sırasında aldıkları dersten iyi bilirler…
Son olarak bölge insanına, Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti denilince içi titreyen Kürt kardeşlerime seslenmek istiyorum; Yeter artık, sizi asırlardır sömüren bu kan emicilere yüz vermeyin. Devletinize güvenin. Yanlış yapan devlet memuru olursa onunla kanun önünde hesaplaşma imkanınız var. Ya sizi asırlardır sömürenlerle nasıl hesaplaşacaksınız? Onlardan toprak reformu isteyin, yatırım isteyin, zenginlik isteyin, insan gibi bir hayat isteyin!..
Eğer cevap alırsanız lütfen bana da bildirin…