Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Atatürk, bilim ve felsefe
1 Kasım 2013 Cuma

Atatürk, sadece Cumhuriyeti kuran ve daha sonra yaptığı Türk Aydınlanma Hareketi  ile de çağdaş bir  ulus devletin temellerini atan bir önder değildi. En zor koşul ve ortamlarda bile bilimin yol göstericiliğinde doğayı ve toplumun daha ileriye dönüştürülebileceğini öngören bir düşünürdü, bir entelektüeldi. Atatürk’ün entelektüel yönü, kamu oyunda yeterince tartışılmayan bir yanıdır. Birbirini izleyen üç yazıda Atatürk’ün,Bilim ve Felsefe ,Oryantalizm ve Üniversite Reformu konularında yaklaşımları ve eylemlerini irdelemeye çalışacağım.
Saygın bir bilimci olan Prof. G. Lewis, O’nun için, ‘’Özünde bir bilgindir’’ diyordu . Mustafa Kemal Atatürk’ün en önemli özelliklerinden birisi, çok okuması ve araştırıcı bir yapıya sahip olmasıdır. Mustafa Kemal hakkında bu biyografiyi yazan ancak onu hiç sevmeyen Alman bir tarihçi, O’nun için ‘’ Okumaya susamış bir Subay’’ diyor .Gerçekten de Atatürk, 4000 kitabın altını çizerek ve yanına notlar alarak okumuş bir kişidir. O, ‘’Biz daima hakikati arayan ve onu buldukça ve bulduğumuza kani oldukça ifadeye cüret gösteren adamlar olmalıyız’’ diyerek bilimin nesnelliğini ve sürekliliğini işaret eder .
Atatürk’ün Bilime Bakışı
Atatürk’ün, bilim ve teknolojiye bakış açısını dile getiren birçok konuşması vardır. Bunların kimileri şunlardır:
•‘’Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için en gerçek yol gösterici ilimdir, fendir. İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cehalettir, doğru yoldan sapmaktır. Yalnız; ilim ve fennin yaşadığımız her dakikada safhaların gelişimini anlamak ve ilerlemelerini zamanında takip etmek şarttır. Bin iki bin, binlerce yıl önceki ilim ve fen dilinin çizdiği kuralları, şu kadar bin yıl sonra, bugün aynen uygulamaya kalkışmak elbette ilim ve fennin içinde bulunmak demek değildir.’’
•‘’Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır… Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkâr etmek olur. Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.’’
•‘’Bir milleti kurtarmak için hüsnüniyet de kâfi değildir. İlim ve maarif lazımdır. Düşmanı mağlup eden ordularımızın sevk ve idaresinde fenni ve ilmi düsturlar rehberimiz olmuştur. Mektep sayesinde, ilim ve fen sayesinde Türk milleti, Türk san’atı, Türk edebiyatı bütün mükemmelliği ile kendini gösterecektir. Ülkemiz içinde uygar düşüncelerin, çağdaş ileriliklerin, vakit geçirmeden yayılması ve gelişmesi gereklidir. Bunun için bütün ilim ve teknik insanlarının bu uğurda çalışmayı bir namus borcu bilmelidir.’’
Atatürk, bilim üretiminde belge ister. Söz gelişi tarih yazarken akılcı ve nesnelliğe özel bir önem verir. Şunu söyler:
•‘’ Herhangi bir tarihi elinize aldığınız zaman, onun gerçeğe uygun olup olmadığına güven duymak için dayandığı kaynak ve belgeleri araştırılır. Bizim şimdiye kadar doğru bir milli tarihe malik (sahip) olmayışımızın sebebi tarihlerimizin, hakiki okuyucuların belgelere dayanmaktan ziyade (çok) ya bir takım meddahların veya bir takım kendini beğenmişlerin hakikat ve mantıktan uzak sözlerinden başka kaynak bulamamak bedbahtlığıdır.’’
Atatürk ve Felsefe
Atatürk felsefi akımları ayrıntısıyla araştırmıştır. Kısaca yorumları şöyle özetlenebilir:
•“Felsefe, evren karşısında insanın akılcı davranışıdır. Bu yüzden önemlidir. Bu yüzden felsefe bilmeyen insan, edebiyatçı da politikacı da olamaz. Felsefe bilmeyen bir asker, belki bir savaş kazanır, ama savaşı anlayamaz. Benim felsefe ile aram ne kadar iyi ise, filozoflarla da o kadar açık! Tuhaf görülecek bu sözüm ama anlatayım; Bütün filozofların hastalığı her şeyi tek bir nedene bağlamaktır. Kimi bütün yeryüzü bilmecelerini Tanrı anahtarı açar der, kimi her şey ‘Monad’tır diye direnir; kimi akıl der, kimi ruh der, kimi ateş, su, toprak der, kimi de kalkar ille ‘madde’ diye tutunur. Her birinin bir gerçek payı vardır elbette. Ama ‘payı’ vardır. Her şeyin aslı maddedir ve insanı madde kanunları yönetir, dersin; karşına bir idealist çıkar, bütün madde kanunlarını allak bullak eder! Ne çıkar dinler, ne öğüt; inancının doğrultusunda yürür gider”
•“Felsefe, çölde sıcak kumlar içinde cayır cayır yanan, tutuşan, dili, damağı kuruyan seyyahın, ufukta teşekkül eden serabı su zannederek arkasından koşmaya benzer.’’

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
İnsan yakmak ve Madımak!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Kalbimizi ateşe verdikleri gün!
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Avrupa’yı daha da zor günler bekliyor
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Galiba, bu filmi seyretmiştik…
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
İnsan insanı yakar mı?
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Türk Milleti!!!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Az okumuşlar
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Karl Marx ve Mehmet Şimşek!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Oxford şehitleri
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Ya o vergiler hayatımıza girerse!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva