Ümit YALDIZ
Asıl tehlike… İki Türkiye!
9 Haziran 2013 Pazar

İzmir’in gerçek akillerinin muhalefet liderlerine yazdığı mektuba dönük tepkiler olumluydu.
İki partinin güçbirliğinin son süreçte daha da anlamlı hale geldiğini savunanlar oldu.
Ama güçbirliğinin zaten zayıflamaya başlamış olan AK Parti’yi güçlendirmekten öte anlam taşımayacağına inananlar da var.
Ve de muhalefet partilerinin ikisinin de ülkenin beklediği enerjinin çok altında kaldığını düşünen de…
Böyle düşünenler siyasetin matematiği konusunda benim verdiğim bir örneği hatırlattılar bana…
Siyasetin matematiğinde 2+2 çoğu zaman 4 etmez. Olsun.
Sonuçta kent ve ülke siyaseti önümüzdeki günlerde bu teklifi çok konuşacak, tartışacak.
Zaten işbirliği mektubunun altına imza atanların da amacı buydu.
Öneri tartışılsın. Gerekirse reddedilsin.
Ama yaklaşık 20 yıldır ‘Milli görüşçülerin’ elinde olan İstanbul ve Ankara’nın el değiştirilmesi için bir kapı aralansın, zemin yaratılsın. En azından bunun yolları aransın.
*
Uzlaşmaz tavrı, yangına körükle giden anlayışı, halkını ‘bizim yüzde 50, öteki yüzde 50’ şeklinde bölen talihsiz beyanatları, ‘çapulcu, alkolik, ayyaş’ gibi hakaret dolu sözleriyle adeta yangın yerine çevirdiği ülkesini terkeden Sayın Başbakan, önceden planlanmış yurtdışı seyehatinden döndü.
Hem de ne dönmek…
Kurmaylarının ‘aman kimse karşılamasın’ şeklindeki demeçlerine(!) rağmen, havarilerinin ‘otobüsler tutmak suretiyle’ gecenin 03.00’ünde havalimanına akın etmesi çok etkileyiciydi.
Ama bir o kadar da kurmacaydı.

Daha da etkileyici olan atılan sloganlar, yazılan dövizlerdi.

Önceden planlanan yurt dışı seyahatine çıkarken ülkeyi her an kan gölüne dönüştürecek bir ayrımın temellerini atan Sayın Başbakan, ‘evlerinde zorla tuttuğu’ yüzde 50’nin havalimanına akın etmesiyle moral depolamış, giderken kullandığı üslubun benzerini havarilerinin ve de 75 milyonun huzurunda aynen devam ettirerek, “inadım, inat’ şarkısının nakaratlarını söylemeye devam etmişti.
Oysa ki o yurtdışındayken ‘mesajı aldık’ diyen ve ‘özür üzerine özür’ dileyen Vekili Bülent Arınç, meydanların nabzını düşürmüş, ‘devlet adamı’ olgunluğuyla Cumhurbaşkanı Gül, öte yüzde 50’nin gazını alarak, ülkeyi normalleşme noktasına getirmeye gayret sarf etmişti.

Ama Sayın Başbakan’ın gerek ülkesine gelmeden Tunus’tan yaptığı açıklamalar, gerekse geceyarısı havalimanında söyledikleri ‘tencere tava, aynı hava’ söyleminin Sayın Erdoğan için de geçerli olduğunu, hatta süreçten ders ya da mesaj almayan tek ismin de bizzatihi zat-ı alileri olduğunu ortaya koymaya yetiyordu. Ve akşam saatlerinde ajanslara düşen bir haber…
AK Parti MYKY’sı Ankara’da ve İstanbul’da miting kararı aldı.
Sayın Başbakan’ın Taksim’deki kitleyi aşağılamak ya da onlara gözdağı vermek için canlı yayında söylediği ‘Onlar 100 bin toplarsa biz 1 milyon toplarız’ sözünün gereğini yerine getirmiş AK Parti MKYK. 
Gerek havalimanındaki manzara gerekse de 15-16 Haziran tarihindeki manzara ülkenin içinden geçtiği süreç için çok ama çok tehlikeli…
Sayın Başbakan’ın ‘evlerinde zor tutuyoruz’ dediği yüzde 50 İstanbul Kazlıçeşme ile Ankara Tandoğan’da gövde gösterisi yapacak.
Kime…? Öteki yüzde 50’ye…
Son 10 yılda ülke defalarca bölündü…
Hemen her tartışmada, gündem maddesinde en az ikiye ayrıldık.
Ama Gezi Parkı ile başlayan süreçteki kadar keskin bir bölünme yaşanmamıştı.
Balkon konuşmalarında ‘herkesin, bilhassa da öteki yüzde 50’nin de Başbakanı’ olmaya söz veren Erdoğan, gelinen noktada gençlerin başını çektiği, öteki yüzde 50’ye racon kesiyor.
Ve ülkesini kendi elleriyle çok tehlikeli bir noktadan bölüyor.
15-16 Haziran tarihlerinde dünya iki Türkiye manzarasıyla karşı karşıya kalacak.
Kazlıçeşme ile Taksim…
Belki Tandoğan ile Gündoğdu…

İşte Türkiye’yi bekleyen asıl tehlike… İki farklı Türkiye…
AK Parti MYKY’sı Erdoğan’ı korumak, liderlerine sahip çıkmak adına tehlikeli bir kararın altına imza atmıştır bana göre.
Şu ana kadar biri polis ikisi genç 3 kişinin ‘şehit’ olduğu süreçte yaratılacak iki Türkiye fotoğrafıyla korkum odur ki daha fazla kan dökülmesinin de zemini hazırlanmıştır.
Akl-ı selim olan milletle inatlaşmaz. Milleti meydan meydan bölmez.
Ama varlıklarını Erdoğan’a borçlu olanlardan kurulu MKYK’nın daha farklı bir karar almasını beklemek abesle iştigaldi doğrusu…
Bir yanda Taksim’le mücadele ederken bir yanda Abdullah Gül tehdidiyle başa çıkmaya çalışan, ülkenin geleceği gençlerle yaşadığı derin çelişkinin izlerini, eski bezberlerden oluşan hamlelerle silmeye çalışanlar hata üstüne hata yapıyor. Allah sonumuzu hayreylesin.
Ve ülkemizi egosu şişmişlerden, hırsı aklının önünde gidenlerden korusun.
Amin!
**
Efendim bu köşenin müdavimleri bilirler.
Benim ‘Cumartesi ayini’ şeklinde isimlendirdiğim Aziz Başkan’ın klasik açılış, temel atma seromonisinin sonuncusu Bayraklı’daydı bu hafta.
Yine aday adayları, bürokratlar, belediye başkanları hatta milletvekilleri, PM üyelerince takip edilen ayinde bendeniz de bulundum.
Çünkü Bayraklı’daki toplantı kenti çok yakından ilgilendiren ‘dönüşüm’ meselesinin özüne vurgu yapıyordu. Bayraklı sırtlarındaki 60 hektarlık alan için hazırlanmış dönüşüm projesinin tanıtım toplantısında teknik sunumun ardından başkanların konuşmasına geçildi.
Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ’ın 10 dakikalık konuşmasında en az 3-4 kez ‘Ben de gecekondu çocuğuyum, içinizden biriyim’ şeklindeki bilindik tekrarı, projenin asıl sahibi Kocaoğlu’nun ‘hakkaniyet ve adalet’ vurgusu dikkat çekiyordu.
Aziz Başkan’ın ‘Kentsel Dönüşüm Yasası’nı reddedip vatandaşla müzakereyi dahası uzlaşıyı esas alan belediye yasasının 73. Maddesinden yola çıktıklarını açıklaması da dikkate değer bir ayrıntıydı.
Ama ben daha çok ‘Kentsel Dönüşüm Projesi’nin detaylarına takıldım.
Sahilden tepeye uzanan ‘yürüyen yollar’ Ali Ağaoğlu projelerini çağrıştıran havuz-dere ve yeşil alanlarla proje inanılmaz güzel ve etkileyiciydi.
Tabi ki ‘Kıyı tasarım’ projesi gibi büyük bölümü kağıt üzerinde kalmazsa, proje rüyaz sıfatını fazlasıyla hakediyor. İnsan böylesi bir projeyi kağıt üzerinde görünce bile heyecanlanıyor. Gönül isterdi ki bu rüya projenin kurdelesini keselim.
Ama olsun. Şimdilik kağıt üzerindekine bile razı olmak durumundayız. Umarım bir gün onu da görmek kısmet olur…

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 3 yorum var, 3 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
BAKIS 9 Haziran 2013 Pazar 23:57

"Kentsel Donusum" diye halka yutturulan,gecekondularin,yerlerini cok katli binalara birakmasindan baska bir sey degil.Kimse bu kentin gelecek 50-100 yilini dusunmuyor.Bu proje,nufuz yogunlugunun kent merkezinde daha da birikmesine neden olur.Cevre ilcelerin bazilarinda yerlesime musait yerler kamulastirilmali,buralara yapilacak30-40katli toplu gokdelenlere gecekondu sahipleri yerlestirilmeli.Gecekondulardan kalan yerler ise agaclandirilip,az sayida yatay ve estetik yapilasmaya izin verilmelidir.

Yorumu oyla      12      5  
hülya 9 Haziran 2013 Pazar 22:06

benim anlamadığım şu:hep anlayışlı olmak,geri adım atmak zorunda olan başbakan;o düşüncesini söyledi mi "bölücü"ama Kılıçdaroğlu aynı şeyi söyledi mi"çok haklı"bu nasıl bir anlayıştır anlamadım gitti.Eğer Kılıçdaroğlu'nun söyledikleri tasvip görseydi herhalde sandıktan o çıkardı.Dünyanın neresinde görülmüştür;bir ülkenin başbakanına,seçim vaadinde yeralan proje için geri adım at diyen "Bilmem ne dayanışma grubu"var?Eğer ben de o projeyi destekliyorsam ve yapılsın diye sokağa çıkarsam ne olacak?

Yorumu oyla      11      8  
9 Haziran 2013 Pazar 12:34

Balkonunda pencerisinde Türk bayrağı olmayanların eylemlerde Türk Bayrağı yakılıyor diye milleti birbirine düşürmeye çalışmasına ne demeli peki.

Yorumu oyla      16      6  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
50 yıl önce nasıl katil oldu?
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
Metanoya!
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve bugün Türkiye (2)
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türkiye'nin İslam’la sınavı
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Kamu yararı Çeşme Projesi’nin neresinde?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
12 Eylül ve yeni Anayasa
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Atatürk’ün Toprak Kanunu ya da feodalizmin tasfiyesi uğraşısı
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
Siber ve milli!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Germir bağları
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Müzik ve mandolin
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva