Nedim ATİLLA
Antik Olimpiyatlarda sporcular neden çırılçıplak yarışırdı?
13 Ağustos 2024 Salı

Olimpik meselelere devam edelim bugün de… Kuşkum yok; Paris 2024 cinsel yönelimlerin özgürce ortaya konduğu, haklı veya haksız cinsiyetçilik iddialarıyla da anımsanacak. 

Açılış törenindeki büyük tepki çeken ve kapanışta göremediğimiz LGBTQ+ bireylerden sonra özellikle boks, tekvando ve güreş dallarında yarışan bazı kadın sporcuların daha çok erkeğe benzemesi üzerine medyada çok sayıda cinsiyetçi yazı okudum, sosyal medya zaten bu konularda yıkılmaya hazır, yıkılıyordu… IOC kurallarında “katılımcıların yalnızca cinsiyetlerine uygun etkinliklerde yarışmasını sağlamak için cinsiyet doğrulaması kullanılır” diye bir madde var. Ama bu madde neredeyse 60 yıldır, dünyanın bu en kıymetli spor alanında tartışılıyor.

Bu mesele yeni değil. Kökü antik çağa kadar uzanıyor.

Olimpiyat katılımcılarının cinsiyetinin doğrulanması, Rodoslu efsane boksör Diagoras’ın kızı Kallipateira’nın bir antrenör olarak arenaya girmek için erkek gibi giyinerek Olimpik yasalarıçiğnemeye çalıştığı antik Yunanistan’a kadar uzanıyor. Keşfedildikten sonra, antrenörlerin tıpkı sporcular gibi, hepsinin erkek olduğundan daha iyi emin olmak için yarışma alanında çırılçıplak bulunması zorunluluğu getirildi.

***                   

Modern Olimpiyatların kurucusu Coubertinkadınların oyunlara katılmasına karşıydı ve 1896’daki ilk oyunlarda Atina’ya kadınları sokmadı. Buna rağmen, kadınlar 4 yıl sonra 1900 yılında Paris’teki Olimpiyatlara iki spor branşında katıldılar: Tenis ve golf. İngiliz Charlotte Cooper tenis ve Amerikalı Margaret Abott golf yarışmalarında birinci oldular.

“Gerçekten kadın mı?” tartışmaları bazı Saksonyalı kadınlar üzerinden başladı. 1960’lı yıllarda, kadın sporcuların biyolojik cinsiyetlerini doğrulamak için zorunlu testler uygulanmaya başlandı.Bazı sporcu kadınlar cinsiyet kimliklerini “kanıtlamak” için aşağılayıcı testlere de tabi tutuldu. Bu genellikle doktorların ve diğer tıp uzmanlarının önünde cinsel organlarının görsel muayenesini içeriyordu. IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi) tarafından zorunlu kılınan “cinsiyet doğrulama” testleri daha sonra uluslararası spor örgütleri tarafından da uygulandı. Bu tür uygulamaların temelinde, özellikle sporda iyi olan bir kadının belki de kadın kılığına girmiş bir erkek olabileceği gibi bir dizi sorunlu varsayım vardı.  Bu testler başlangıçta görsel muayenelerle yapılırken, daha sonra genetik testlere dönüştü. Sporcular, kromozom testleri veya hormon seviyelerini ölçen testler gibi biyolojik değerlendirmelerden geçmek zorunda kalıyordu.

Cinsiyet doğrulama testleri, zaman içinde birçok tartışmaya yol açtı. Testlerin insan onurunu zedeleyici olduğu, ayrıca birçok kadını haksız yere yarışmalardan dışladığı eleştirildi. Bazı kadın sporcular, biyolojik olarak kadın olmalarına rağmen, doğal olarak yüksek testosteron seviyeleri nedeniyle yarışmalardan menedildi. Bu tür vakalar, cinsiyet kimliği ve biyolojik cinsiyet arasındaki karmaşık ilişkiyi yeniden gündeme getirdi.Günümüzde Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC), cinsiyet doğrulaması konusunda daha hassas ve bilimsel yaklaşımlar benimsiyor. Testosteron seviyeleri gibi biyolojik faktörler göz önünde bulundurularak, sporcuların belirli bir cinsiyet kategorisinde yarışmaya uygun olup olmadığı değerlendiriliyor. Ancak bu uygulamalar halen tartışma konusu olmaya devam ediyor, çünkü hem bilimsel doğrulukları hem de etik boyutları üzerinde ciddi eleştiriler var.

Uzun yıllar süren eleştirilerden sonra, IOC bu tür uygulamaları 1999’da durdurdu. Cinsiyet kimliğinin fizyolojik ve sosyo-psikolojik karmaşıklıklarını tanımayan eski cinsiyet testleri yerine, IOC gizlilik, kapsayıcılık ve katılım gibi temel insan haklarına öncelik veren yeni bir dizi yönerge getirdi. IOC, diğer uluslararası örgütleri cinsiyete ilişkin daha kapsayıcı anlayışlara yönlendirme umuduyla çerçeveyi ortaya koyarken, yönergeler hala tartışmalı.

Bazı kuruluşlar, bir sporcunun “gerçek” cinsiyet kimliğini test etmek ve kanıtlamak için alternatif yaklaşımlar benimsemeyi tercih etti - örneğin, Dünya Atletizm Federasyonu testosteron testlerini kullanmaya devam ediyor.

Paris 2024’te de “çok güçlü, çok başarılı veya çok erkeksi” görünen birçok kadın sporcu hedef alındı. Cinsiyete dayalı spor bedenlerinin en fazla incelemesine maruz kalanlar çoğunlukla beyaz olmayan sporcular. Bu tür suçlamalardan kaçınmak için birçok sporcu kadın, bilim insanlarının “vurgulanmış kadınlık” olarak adlandırdığı uzun kirpikler, mücevherler, makyaj, boyalı tırnaklar ve açıkça kadınsı kıyafetler giyiyor. Bunun nedeni performanslarını artırmak değil, izleyicilere ve eleştirmenlere kadınlıklarını gösterme telaşı olarak görülüyor. Sınırlı kadınlık versiyonlarını karşılayan ikna edici bir performans sunmazlarsa, cinsiyetlendirilmiş bedenlerinin gözetimi, kamuoyu saldırısı ve çevrimiçi tacizle de karşı karşıya kalıyorlar ve kaldılar.

Paris Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları, yüzde 50 kadın katılımıyla ilk “cinsiyet eşitliği” sağlayan oyunlar olarak kutlansa da başta da dediğim gibi “en cinsiyetçi” organizasyon olarak anımsanacak.

 

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve bugün Türkiye (1)
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Kamu yararı Çeşme Projesi’nin neresinde?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
12 Eylül ve yeni Anayasa
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
İlk '4' madde neden rahatsız ediyor?
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Atatürk’ün Toprak Kanunu ya da feodalizmin tasfiyesi uğraşısı
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
Siber ve milli!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Dinimiz Âmin
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Germir bağları
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Müzik ve mandolin
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
 Narin (İnce) Habercilik ve Medya Etiği
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva