Gönül Soyoğul
Ali Taran-Ayşe Özyılmazel ve Tacettin Bayır
1 Temmuz 2011 Cuma

Ayşe Arman’ın 5 yıl önce yaptığı röportajın girişinden öğreniyoruz; bir zamanlar Cem Uzan’ın Goebbels’liğini yapmış olan hani şu anlı/şanlı reklamcımız Ali Taran’ı.
“Yoksa şu beyaz Arap elbiseli, gözleri sürmeli adam o mu?
O. İnanılmaz şaşırıyorum. Ali Taran, kendisi şaşırtılmaktan pek hoşlanmasa da, insanları şaşırtmayı seviyor. Birdenbire insanı geren bir röportaj, bir şenlik haline dönüşüyor. Rahatlıyorsun, elektriğin gidiyor üzerinden.
Beyaz Arap elbiseli gözleri sürmeli adam görüntüsünden kamera, havuz kenarındaki kahvaltı mekanında birbirine sımsıkı bağlı bir aileye geçiyor. Burada duralım. Çünkü ben böyle bir aile görmedim. Benim bildiğim şudur, babayla röportaj yapılırken anne alışverişe, çocuk da yüzmeye filan gider. Hayır efendim, bütün güne yayılan bu röportaj esnasında, aile birbirinden hiç ayrılmadı. Şimdiye kadar da hiç ayrılmamışlar.
Her ne kadar önce durumu şaşkınlıkla karşılasan da, sonra çok hoşuna gidiyor ve saygı duyuyorsun. Onların kimseye ihtiyacı yok. Selma, Ali ve Kuzey (bir de Paris’teki abla Burçak) birbirlerine yetiyorlar. Mazhar Alanson da öyle söylemiş zaten: ‘Sizin başka insanlara ihtiyacınız yok, üçünüz, dördünüz bir arada olun dünyanın neresinde olursanız olun yaşarsınız...’
Onlar her şeyi birlikte yapıyorlar. Röportajı da birlikte yaptık. Konuştukça görüyoruz ki, Ali Taran’ın kendisinin kurduğu aile gibi, içinde büyüdüğü aile de aynı özellikleri taşıyor.” (Bkz. Hürriyet arşivi)
 
Ali Taran’ın “zeki, çok eğlenceli ama en önemlisi iyi kalpli” olduğunu da öğreniyoruz aynı röportajın ilerleyen cümlelerinden ki...
İşte bu iyi kalpli, oğlundan sadece ‘eşiyle sevişmek için’ ayrı kaldığını söyleyen, ailesiyle her dakika muck muck/yapışık yaşamayı seven adamın gönlünün, yarı yaşındaki Ayşe Özyılmazel’e aktığını da okuyoruz birkaç gündür.
Bakmayın öyle memlekette Meclisin düğümlendiğine, yemin krizi/Anayasa sorunsalı/Kürt açmazı olduğuna.
Açın bakın Hürriyet com.tr’de ‘en çok okunanlar’ bölümüne, iki gündür açık ara birinci sıra, ‘yemin krizi, Başbakan’ın celallenmesi, Kılıçdaroğlu’nun efelenmesi, Cumhur zirvesine çıkan bağımsızlar’ falan filan değil.
Bu. Varsa yoksa, Ali Taran/Ayşe Özyılmazel’in yıldırım aşkı ve yıldırım nikahı.
Nikahın davetlileri, damat beyin geline aldığı siyah Range Rower, damadın yaşıtı Neco’nun kızını ve Taran’ı tebrik ziyareti, gelin hanımın twitten attığı kına gecesi, zart zurt vs… Okumakla da yetinmiyor yurdum insanı, bu minvaldeki bütün haberleri yorum manyağı yapıyor. Kaldı ki, nerede olursa/kim konuşursa konuşsun, her mecliste/herkesin dilinde, bu sürpriz yumurta aşkı.
‘Babasına bak kızını al’ diyenlerden ‘azgın teke sendromu’na, ‘azmış kudurmuştan beterdir’den ‘herifte para olmasa/eşek gibi bir cipin alınacağını ve arkasının geleceğini bilmese, nah konardı gönlü, babası yaşındaki adama’ varana dek binbir renkli yorum/binbir iğneleme almış başını gidiyor günlerdir.
Kendinden ziyade başkasına bakmayı sever ahlak mühendisi ahalinin ne deyip ne demediğini gülümseyerek okuyup, içimden geçen tek yanıtsız soruyu da Ertuğrul Özkök’ün köşesinde görünce, kendimi klavyenin başında yazarken buldum.
“Kanserli bir kadın bırakılır mı” diye sormuştu Özkök bugünkü yazısında ve içindeki yanıt, “Erkekliğe sığmaz arkadaş”tı…
Ertuğrul Bey’in ‘erkekliğe sığmaz’ını ben ‘insanlığa sığmaz’la değiştireyim önce ve bu çok su kaldırır mevzuda fazla uzatmadan iki laf edeyim.
Evliliğin kargacık burgacık bir yazıya benzediğini ve o yazıyı ancak onu yazanların çözebileceğini bilecek kadar evli kalmış biri olarak, Taran’ın bitirdiği evliliği üzerine ahkam kesecek değilim elbet. Ama erkeklerin çoğunun ‘zoru/acıyı gördükleri anda, erkekliğin onda dokuzunu kaçmak olarak bellediklerini’ görecek kadar örneğe de tanıklık ettim hayatımda.
Nasıl ki dizi dizi çocukları babalarına bıraktığı gibi başka bir erkeğe kaçan kadınların sayısı azsa, hasta karısını ya da hasta/özürlü çocuğunu bırakmak bir yana başının üzerinde taşıyan erkek sayısı da ne yazık ki çok çok az.
Kanserli eski eşin, yeni gelin Ayşe Özyılmazer’e ‘inşallah o hastalanmaz’ iması aslında çok şey anlatırken, hasta eşini/yol arkadaşını yarı yolda bırakıp sağlıklı/genç bir kadına yönelen, 30 yıl iç içe/dip dibe yaşadığı kadının/çocuklarının mutsuzluğu üzerinden mutluluk kurabilen bir adama, insanın içinin ekşiyerek/tiksinerek bakmaması hakikaten mümkün değil.
‘Teneşir paklasın’ demesek bile, ‘Allah mesut etsin’ diyecek halimiz de yok hakikaten…
*
Yazının başlığında Tacettin Bayır adının ne alaka olduğunu düşünüyorsunuz, hatta soruyorsunuz şimdi değil mi?
Sonuçlarından İzmir’deki seçimin gidişatını okuyamadığı az/çok belli olan CHP İzmir İl Başkanı’nın adını, en azından ‘insanların magazine olan ilgisini okuyabilme yeteneği’ olduğunu gördüğüm için aldım buraya.
Malum, bu aralar gerek partililerden/gerek belediye başkanlarından/gerek köşelerden neredeyse başına taş yağacak sayın Bayır’ı, hiç değilse bir yeteneğinden, ‘magazin öngörüsünden’ dolayı, kutlamak geldi içimden.
Partisi, hapisteki milletvekilleri Balbay ve Haberal’la ilgili kıvrım kıvrım kıvranırken, CHP Genel Merkezi yöneticileri politikaya şaşkın ördek misali bir baştan/bir kıçtan dalarken, sayın Bayır da tantanaya ‘Mustafa Balbay maskeli basın toplantısı’yla katıldı ya hani.
Devirdiği çamlara bir çam daha ekledi ya.
Balbay olayının bir ‘magazin sosu’ eksikti, onu da o tamamladı ya.
O bakımdan işte.
AKP’li sosyetik İzmir il yöneticisi Nilgün Gürel hanımefendinin ’35 sarışın kadın projesi’ ne kadar yaratıcısıysa, sayın Bayır’ın Balbay maskesiyle basın toplantısı düzenleme girişkenliği de o kadar yaratıcı/hafızalarda kalıcı/çakıcı.
Bu yaratıcılıklarından ötürü Bayır’ın şahsında, tüm CHP İzmir yöneticilerini kutluyorum, alkışlıyorum. Huzurlarınızda.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 5 yorum var, 5 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Çamyayla 5 Ekim 2011 Çarşamba 10:16

Adamın hayal dünyası geniş :)

Yorumu oyla      12      7  
Kedidir kedi :) 2 Temmuz 2011 Cumartesi 09:23

Alttaki yorumcunun ismi Tacettin Bayır olmalı sanırım Kamile Tanrıöver ismi yanlış yazılmış :)

Yorumu oyla      15      13  
KAMİLE TANRIÖVER 2 Temmuz 2011 Cumartesi 01:14

TACETTİN BAŞKAN GAYET GÜZEL BECERİYOR İL BAŞKANLIĞINI SİZİN MASKELİ BALO DEDİĞİNİZ O TOPLANTIDA BİZ SEÇMENLERİN TÜYLERİ DİKEN DİKEN OLDU, SANKİ SEVGİLİ BALBAY ARAMIZDAYMIŞ GİBİ HİSSETTİK.BU HASAS KONULARI SİZ ANLAYAMAYACAĞINIZ İÇİN BOŞUNA KAFINIZI YORMAYIN CHP SEÇMENİ BALBAY'IN VEKİLLİĞİNDEN DE TACETTİN BAŞKANIN BAŞKANLIĞINDANDA ÇOK MUTLU

Yorumu oyla      17      12  
Mustafa Ali Fırtına 2 Temmuz 2011 Cumartesi 00:55

Bir yazı ancak bu kadar mükemmel olur!

Yorumu oyla      17      8  
erkan 1 Temmuz 2011 Cuma 23:33

beceremedi il başkanlığını...

Yorumu oyla      19      8  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Stoilov’a nazar değdi!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Gönlüm hep seni arıyor neredesin?
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
Kirpi ikilemi – Hayır deme sanatı
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İzmirli giderek kendini daha kötü hissediyor
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Netameli meseleler 7
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bir portre: Sadullah Usumi
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Tire pazarında…
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
İsrailli çocuklara mektuplar (2) Barış sizin elinizde çocuklar!
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Nasıl toprak reformu yapılmalı?
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Yaşamak...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva