Kriz çıkarma uzmanı bizim Vali…
Geldiği günden beri kriz çıkarıyor çünkü…
Her krize bir yenisini ekliyor.
Özel idare mallarının tamamını Hazine'ye verdi tüm İzmir'i ayaklandırdı.
Şimdi de kapanan Alaçatı Belediyesi'nin pek çok önemli malını Diyanet'in üzerine geçirdiği ortaya çıktı.
Atadığı mal paylaşım komisyonu öyle yerleri vermiş ki Diyanet'e , resmen yapısıyla, turizmiyle, gerçekleşen aktiviteleriyle her geçen gün Dünya'nın gözbebeği olan Alaçatı'nın ölüm fermanını imzalamışlar.
Mesela, Cumhuriyet döneminde cami pazaryerindeki restorasyonu belediye tarafından yapılan, Fener Rum Patriği Bartholomoeos'un ziyaret ettiği eski kilisenin etrafındaki 11 işyerini Diyanet'e vermiş beyler.
Yetmemiş, caminin diğer yanındaki dükkanları da Diyanet'e 'al senin olsun' demişler.
Artık gelen turiste içki sunan bu dükkanlar artık şerbet sunacak komisyondaki beylerin sayesinde…
Sadece buralar değil!
Mesela değeri milyonlarla ölçülen belediye binası da Diyanet'e gitmiş.
Turizme hizmet edebilecek, kültür merkezi olabilecek bu nefis binada artık kuran kursu açarlar yaz ayında.
Hızlarını alamamış arkadaşlar, koskoca Alaçatı Meydanı'nı da Diyanet'e sunmuşlar.
Meydandaki iki ayrı parselde yer alan toplam 132 metrekarelik işyerleri artık Diyanet'in….
Diyanet sahibi olduğu dükkanlarda içki içirtmeyeceğine göre hafta sonu yüz binlerin geldiği o meydanda artık limonata satılacak demektir.
Bu zihniyet Dünya markası olmak için uğraşan, mimarisiyle, butik otelleriyle marka olma yolunda da emin adımlarla ilerleyen Alaçatı'ya darbedir…
Bu zihniyet turizmde parlayan yıldız Alaçatı'yı toprağa gömmektir.
Bu zihniyet, Alaçatı'yı yok etmektir.
Kaldı ki bu mallar Alaçatı Belediyesi'nin edindiği mallarsa verilmesi gereken yer mahallesi olduğu Çeşme Belediyesi'dir.
Bugüne kadar İzmir'de yekli Belediyesi kapandı malları bağlandığı Güzelbahçe Belediyesi'ne kaldı.
Yelki Belediye binası Diyanet'e gitmedi.
Bu kentte Ürkmez, Gümüldür belediyeleri kapandı.
Malları Menderes'e Seferihisar'a kaldı.
Devlet alması gerekenleri tabi aldı ama ne belediye binasını Diyanet'e verdi ne de dükkanları buralarda.
Gerçi o zaman kentin valisi Mustafa Toprak değil Cahit Kıraç'tı…
Artık kesin!
Bu kent, Bizim Vali Mustafa Toprak için hiç mi hiç önemli değil.
Önemli olsaydı, özel idare mallarını dağıtırken İzmir'in çıkarlarını ön planda tutardı.
Önemli olsaydı, yerel yönetimlerin tasarrufuna bırakılması gereken pek çok malı merkezi yönetimin çantasına koymazdı.
Önemli olsaydı, bu kent için kullanılabilecek pek çok malı mülkü , Ankara'ya verip meçhule yollamazdı.
Ama o bunun yerine kendi bildiğini daha doğrusu kendisini bu kentte vali olarak görevlendiren siyasi iradenin dediğini yapmayı seçti.
Kesin olan bir şey daha var ki, bizim Vali kentin unutulmayan valiler arasında yerini alacak.
Ancak hep kente karşı çalışan vali olarak hatırlanacak!